Sözlükte dikilmek, ayağa kalkmak, durmak ve canlıların Allah huzurunda saygıyla duracakları gün anlamlarına gelen kıyamet, dini kavram olarak Yüce Allahın ezelde takdir ettiği zaman gelince, dünyadaki bütün canlıların ölmeleri ve bu dünya hayatının sona ermesidir. Yine Kuranda kıyametin kesin olduğu ve yakın bulunduğu (İsra, 17/51) şiddet ve dehşeti hakkında bilgi verilmektedir. Kıyamet ve onunla ilgili diğer haller iman konusunu da ilgilendirdiğinden bu hususa işaret eden ayetler daha çok Mekkede nazil olmuştur. Bu ayetlerin bir kısmında konunun önemine dikkat çekmek için kıyamet gününe yemin edilmektedir (Kıyame, 75/1). Ayın ve Güneşin bir araya toplanıp, insanın kaçacak yer arayacağı bildirilmekte (Kıyame, 75/9-10), kıyametin büyük bir sarsıntıyla peş peşe iki kez geleceği, emzikli kadınların bile çocuklarını atacağı, göğün yarılıp, yıldızların dökülüp saçılacağı, insanın anasından, babasından, eşinden, çocuğundan kaçacağı, kabirlerin içindekilerini dışarı atacağı, dağların renkli pamuklara döneceği, herkesin yaptığının karşılığını -zerre kadar bile olsa- göreceği anlatılmaktadır (Hac, 22/1, 2; Kıyame, 75/1, 15; Mürselat, 77/7, 19; Nebe; 78/38, 40; Naziat 6/9, 34, 42; Abese, 80/33, 42; Tekvir, 81/1, 13; Mutaffifin, 83/1, 15; Zilzal, 99/1, 8; Karia, 101/1, 11). Kıyamet İsrafil adındaki meleğin sura üfürmesiyle başlayacaktır. Buna nefha-i ula denir. Bunun olabilmesi için yeryüzünde hiçbir iyi insanın kalmaması gerekir. Bu hususta bir hadiste şöyle buyrulmuştur: Kıyamet ancak kötü insanlar ve kafirler üzerine kopacaktır. (Müslim, Fiten, 131) İsrafil ikinci kez sura üfürünce, bütün insanlar yeniden dirileceklerdir. Buna da ikinci nefha denilmektedir. Kıyametin ne zaman kopacağı tamamen Allahın bilgisi dahilindedir. Dolayısıyla müminler için önemli olan kıyametin ne zaman kopacağı değil, bir gün mutlaka bunun gerçekleşeceğine inanmak ve ahiret hayatı için hazırlıklı olmaktır.