İçimizdedir
sakladığımız çığlıklar
Vaktini beklediğimiz
sızı zerkeden sancılar
Hak
ve hukuk adına
dilegelen nice hengameler
Azmi bıraktırır
kimi zaman solgunlaşan umutlar
Ahde
vefa derler, saf ve
bakir duyguları körertirler
Sabrı
tavsiye ederler, nefsini
biran olsun ihmal etmezler
Kanaat için
bin bir bahane üretirler,
hınç içinde kal ederler
İnsanlık adına
nutuk atmayı da
nasılsa kimseye vermezler
Siyasiler,
bizler adına derdi
gaye edinen nefeslerdir
Her nasılsa
en hakir görülen
ve alay edilen kimselerdir
Vekil tayin ediyorsun,
hakkını neden teslim etmiyorsun
Vakt-i saatini bekleyip sonra
alaşağı etmeyi bilmiyorsun
Bağnazlık,
farkı fark ettirmeyen
karamizahın rengidir
İnsan
denen akıl ve izan sahibi
ise, aklına mukayyet payedir
Beşerlik mertebesi,
ehliyetten ve tahkikten
uzak bir vakittir
Ruhunu
ve kalbini şehredip onun
aşkıyla terennüm eden ariftir
Mülkiyetin
yegane sahibi sadece
yaratan Rabbimizdir
Herşey
onunla kaim ve muteber
olan seçimin telakkisidir
Hak, insan
ve yaratılan adına
ne varsa bizzat hukuk sahibidir
Hakikat
farkını yaşayan ise akıl ve
izanı ihsan ve ihlasa ram edendir
Yeryüzüne
ibretle bakmak ve t
emaşa farkını yaşamak
Hareket
ve kuvvetin sahibinde
dirilip, aşkıyla nefeslenmek
Sevdasının
firkatine erişmek için
iradeden vazgeçmeyi becermek
Kul olmak
adına erdemdir, halin
sahibinde edeb-i meşke erişmektir
Ne dağın
vakarında haşyeti an
ve ne de sahrada edepsiz sol
Her mevsimin
bir şevki vardır, umut
içinde nasıl nüveleşmektedir sor
Merak,
ilmin şubesidir,
akıl istikamet için şarttır,
izan farkını anlamaktır
Emekten kaçan,
sefillik için can atan,
divane midir, yoksa
acziyet nöbetinde midir
Nasip ne
mukaddes bir sırdır,
sabrın ve inşirahın harmanıdır
Kalbi olan
hakkı ve hakikati anlayıp,
uğrunda fedaya hazırdır
Ruhu
ahdiyle müsavi,
vicdanı aşkın ve şevkin
umut halinde ki edebidir
Mizan
gam zerkeden değil,
hak ve hakikatin
teslim edildiği bir mihenktir
Mahzuna
acımak neye yarar,
fukaraya el açtırmak
yüreğimi dağlar
Ne kadar
süret-i şekle bütrünüp
rol kesenler ise nasıl bir
hesaba ramlar
Nefs
ve akıl talime muhtaçtır,
esir etmek adına ne varsa
ruhun için azaptır
Canana
kulluk ise kalbi marazlık,
nefsi azdırmak için
en açık sırnaşlıktır
Hiç gocunma
sözüm nefsim içindir,
haddini bilmeyen insan kimdir
Suhulet
ve kemaliyet niçin en uzak
diyarların firkatinden esmektedir
Hergün
kırıpgeçiren kimlerdir,
dalaşmak için gayret eden
nasıl bir ibrettir
Kafelerde
boy gösteren,
adab-ı muaşereti hiçe
sayan aşktan nasipsiz kimsedir
Mustafa CİLASUN
sakladığımız çığlıklar
Vaktini beklediğimiz
sızı zerkeden sancılar
Hak
ve hukuk adına
dilegelen nice hengameler
Azmi bıraktırır
kimi zaman solgunlaşan umutlar
Ahde
vefa derler, saf ve
bakir duyguları körertirler
Sabrı
tavsiye ederler, nefsini
biran olsun ihmal etmezler
Kanaat için
bin bir bahane üretirler,
hınç içinde kal ederler
İnsanlık adına
nutuk atmayı da
nasılsa kimseye vermezler
Siyasiler,
bizler adına derdi
gaye edinen nefeslerdir
Her nasılsa
en hakir görülen
ve alay edilen kimselerdir
Vekil tayin ediyorsun,
hakkını neden teslim etmiyorsun
Vakt-i saatini bekleyip sonra
alaşağı etmeyi bilmiyorsun
Bağnazlık,
farkı fark ettirmeyen
karamizahın rengidir
İnsan
denen akıl ve izan sahibi
ise, aklına mukayyet payedir
Beşerlik mertebesi,
ehliyetten ve tahkikten
uzak bir vakittir
Ruhunu
ve kalbini şehredip onun
aşkıyla terennüm eden ariftir
Mülkiyetin
yegane sahibi sadece
yaratan Rabbimizdir
Herşey
onunla kaim ve muteber
olan seçimin telakkisidir
Hak, insan
ve yaratılan adına
ne varsa bizzat hukuk sahibidir
Hakikat
farkını yaşayan ise akıl ve
izanı ihsan ve ihlasa ram edendir
Yeryüzüne
ibretle bakmak ve t
emaşa farkını yaşamak
Hareket
ve kuvvetin sahibinde
dirilip, aşkıyla nefeslenmek
Sevdasının
firkatine erişmek için
iradeden vazgeçmeyi becermek
Kul olmak
adına erdemdir, halin
sahibinde edeb-i meşke erişmektir
Ne dağın
vakarında haşyeti an
ve ne de sahrada edepsiz sol
Her mevsimin
bir şevki vardır, umut
içinde nasıl nüveleşmektedir sor
Merak,
ilmin şubesidir,
akıl istikamet için şarttır,
izan farkını anlamaktır
Emekten kaçan,
sefillik için can atan,
divane midir, yoksa
acziyet nöbetinde midir
Nasip ne
mukaddes bir sırdır,
sabrın ve inşirahın harmanıdır
Kalbi olan
hakkı ve hakikati anlayıp,
uğrunda fedaya hazırdır
Ruhu
ahdiyle müsavi,
vicdanı aşkın ve şevkin
umut halinde ki edebidir
Mizan
gam zerkeden değil,
hak ve hakikatin
teslim edildiği bir mihenktir
Mahzuna
acımak neye yarar,
fukaraya el açtırmak
yüreğimi dağlar
Ne kadar
süret-i şekle bütrünüp
rol kesenler ise nasıl bir
hesaba ramlar
Nefs
ve akıl talime muhtaçtır,
esir etmek adına ne varsa
ruhun için azaptır
Canana
kulluk ise kalbi marazlık,
nefsi azdırmak için
en açık sırnaşlıktır
Hiç gocunma
sözüm nefsim içindir,
haddini bilmeyen insan kimdir
Suhulet
ve kemaliyet niçin en uzak
diyarların firkatinden esmektedir
Hergün
kırıpgeçiren kimlerdir,
dalaşmak için gayret eden
nasıl bir ibrettir
Kafelerde
boy gösteren,
adab-ı muaşereti hiçe
sayan aşktan nasipsiz kimsedir
Mustafa CİLASUN