İsrail'deki Tel Aviv Üniversitesi ve Weizmann Bilim Enstitüsü tarafından yürütülen bir çalışmayla kokunun hafıza üzerindeki etkisi kanıtlandı. Araştırmacılar, kokunun hafızayı güçlendirdiğini ortaya çıkardı.
Gün içinde zaman zaman belli kokular burnumuza geldiğinde sanki geçmişe gider gibi hissederiz. Bu deneyimi yaşayan birçok insan genelde küçük yaşlarda o kokuyla ilişkili belli bir eylem içerisinde olmuştur. Böylece çocukluğumuzda yaşadığımız o ufak anılar tek bir koku sayesinde bir anda aklımıza gelir.
İsrail’deki Tel Aviv Üniversitesi ve Weizmann Bilim Enstitüsü tarafından ortaklaşa yapılan bir çalışmada araştırmacılar, bu olayı daha da ileri taşımayı başardılar. Yeni yapılan çalışmada araştırmacıların odak noktası insanların koku ve hafıza arasındaki ilişkiyi kullanarak öğrenmelerine yardım edip edemeyecekleriydi.
Koku, beynin uyku sırasında hafıza güçlendirmesine yardım ediyor:
Current Biology dergisinde yayınlanan çalışmada katılımcıların kısa süreli hafıza oluşturmalarına yardımcı olmak için ‘hedeflenmiş hafıza reaktivasyonu (TMR)’ adı verilen bir teknik kullanıldı. Çalışmanın sonucunda insanların gerçekten de koku yardımıyla öğrenme yetilerini geliştirebilecekleri ortaya çıktı.
Uyku, beynimizin hafıza bütünlüğü için oldukça önemlidir. Yıllardan beri birçok bilim insanı, uyku eksikliği ve hafıza kaybı arasındaki ilişkiye vurgu yapmışlardır. Bununla birlikte gün boyunca şekerleme yapmanın da hafızayı geliştirebileceği söylenmiştir. Peki uyku ve koku birleştirildiğinde gerçekten de daha iyi öğrenebilir miyiz?
Koku, insanların daha iyi hatırlamalarını sağladı:
İki üniversite tarafından yapılan çalışmada insanların hafıza süreçlerini artırmak için ses yerine insanları uykularından uyandırmayacak koku güdüsü kullanıldı. Çalışmada 32 gönüllü, sol ya da sağ taraflarında bulunan bilgisayar ekranındaki kelimelerin yerini gül kokusuna maruz bırakılırken hatırlamak durumundaydılar.
Araştırmacılar, gönüllüler 2 saatlik şekerleme yapmadan önce tekrar kelimelerin yerlerinin hatırlanıp hatırlanmadığını test ettiler. Gönüllü kişiler uyuyup uyandıklarında araştırmacılar onları tekrar gül kokusuna maruz bıraktılar. Ancak bu kez her iki burun deliğinden koku almalarını sağlamak yerine tek burun deliğinden koku almalarını sağladılar.
Araştırmacıların bu tercihi yapmaları insan beyniyle alakalı bir durumdu. İnsan beyninde bir insanın sol tarafıyla ilişkili anılar, beynin sağ tarafında depolanıyor. Elbette aynı durum sağ tarafla ilgili anılar için de geçerli. Tek bir burun deliğine koku veren araştırmacılar bu sayede seçilen burun deliği ile ilişkili tarafta saklanan anıları yeniden aktive edebildiler.
Gönüllü kişilerin sağ burun deliklerine koku verildiğinde gönüllüler, sol taraflarında gördükleri kelimeleri hatırlamakta daha iyiydilir. Aynı şekilde sol burun deliklerine koku verildiğinde sağ taraflarında bulunan kelimeleri hatırlamak konusunda zorluk çekmediler.
Araştırmacılar, elde ettikleri sonuçları sağlayan tekniğin beyin hasarı yaşayan insanların hafızalarını geri kazanmalarında yardımcı olabileceğini söylediler. Bununla birlikte beynin sağ tarafında daha fazla aktivite gösteren travma sonrası stres bozukluğu olan kişilerde de bu tekniğin işe yarayabileceğini belirttiler.
Alıntı
Gün içinde zaman zaman belli kokular burnumuza geldiğinde sanki geçmişe gider gibi hissederiz. Bu deneyimi yaşayan birçok insan genelde küçük yaşlarda o kokuyla ilişkili belli bir eylem içerisinde olmuştur. Böylece çocukluğumuzda yaşadığımız o ufak anılar tek bir koku sayesinde bir anda aklımıza gelir.
İsrail’deki Tel Aviv Üniversitesi ve Weizmann Bilim Enstitüsü tarafından ortaklaşa yapılan bir çalışmada araştırmacılar, bu olayı daha da ileri taşımayı başardılar. Yeni yapılan çalışmada araştırmacıların odak noktası insanların koku ve hafıza arasındaki ilişkiyi kullanarak öğrenmelerine yardım edip edemeyecekleriydi.
Koku, beynin uyku sırasında hafıza güçlendirmesine yardım ediyor:
Current Biology dergisinde yayınlanan çalışmada katılımcıların kısa süreli hafıza oluşturmalarına yardımcı olmak için ‘hedeflenmiş hafıza reaktivasyonu (TMR)’ adı verilen bir teknik kullanıldı. Çalışmanın sonucunda insanların gerçekten de koku yardımıyla öğrenme yetilerini geliştirebilecekleri ortaya çıktı.
Uyku, beynimizin hafıza bütünlüğü için oldukça önemlidir. Yıllardan beri birçok bilim insanı, uyku eksikliği ve hafıza kaybı arasındaki ilişkiye vurgu yapmışlardır. Bununla birlikte gün boyunca şekerleme yapmanın da hafızayı geliştirebileceği söylenmiştir. Peki uyku ve koku birleştirildiğinde gerçekten de daha iyi öğrenebilir miyiz?
Koku, insanların daha iyi hatırlamalarını sağladı:
İki üniversite tarafından yapılan çalışmada insanların hafıza süreçlerini artırmak için ses yerine insanları uykularından uyandırmayacak koku güdüsü kullanıldı. Çalışmada 32 gönüllü, sol ya da sağ taraflarında bulunan bilgisayar ekranındaki kelimelerin yerini gül kokusuna maruz bırakılırken hatırlamak durumundaydılar.
Araştırmacılar, gönüllüler 2 saatlik şekerleme yapmadan önce tekrar kelimelerin yerlerinin hatırlanıp hatırlanmadığını test ettiler. Gönüllü kişiler uyuyup uyandıklarında araştırmacılar onları tekrar gül kokusuna maruz bıraktılar. Ancak bu kez her iki burun deliğinden koku almalarını sağlamak yerine tek burun deliğinden koku almalarını sağladılar.
Araştırmacıların bu tercihi yapmaları insan beyniyle alakalı bir durumdu. İnsan beyninde bir insanın sol tarafıyla ilişkili anılar, beynin sağ tarafında depolanıyor. Elbette aynı durum sağ tarafla ilgili anılar için de geçerli. Tek bir burun deliğine koku veren araştırmacılar bu sayede seçilen burun deliği ile ilişkili tarafta saklanan anıları yeniden aktive edebildiler.
Gönüllü kişilerin sağ burun deliklerine koku verildiğinde gönüllüler, sol taraflarında gördükleri kelimeleri hatırlamakta daha iyiydilir. Aynı şekilde sol burun deliklerine koku verildiğinde sağ taraflarında bulunan kelimeleri hatırlamak konusunda zorluk çekmediler.
Araştırmacılar, elde ettikleri sonuçları sağlayan tekniğin beyin hasarı yaşayan insanların hafızalarını geri kazanmalarında yardımcı olabileceğini söylediler. Bununla birlikte beynin sağ tarafında daha fazla aktivite gösteren travma sonrası stres bozukluğu olan kişilerde de bu tekniğin işe yarayabileceğini belirttiler.
Alıntı