Kore Savaşı
Birleşik Amerika, İngiltere ve Çin, Aralık 1943‘te Kahire Konferansında, o yıllarda Japon himayesi altında bulunan Kore’ye bağımsızlık vaat etmişlerdi. Şubat 1945‘te Yalta’da Müttefikler Çinhindi gibi Kore’nin de iki işgal bölgesine ayrılması konusunda anlaştılar. Amerikalılar Güney Kore’yi, Ruslar Kuzey Kore’yi işgal edeceklerdi. Aynı yıl Temmuz’da Potsdam Konferansı‘nda, iki işgal bölgesini ayıracak sınır 38. enlem olarak tespit edildi. Aralık 1945‘te Moskova’da buluşan dört büyükler, Kore için demokratik bir hükümet tasarısı hazırlama kararı aldılar. Fakat Sovyet Rusya ile Batılılar arasında gerginlik artıyordu. Ortak bir girişim ümidi hemen de hiç kalmamıştı. Amerikalılar Aralık 1946‘da Güney Kore Yasama Meclisi üyelerini seçtiler.
Ruslar da Kuzey Kore’de Halk Meclisi’ni meydana getirdiler (Şubat 1947). Mayıs 1947‘de, iki Kore’yi bir tek hükümetin yönetiminde birleştirmek için toplanan bir Amerikan-Rus konferansı sonuç alınamadan dağıldı. Bunun üzerine ABD, 1947 Kasım‘ında Kore sorununu Birleşmiş Milletler’e getirdi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Kore’de en geç 31 Mart 1948‘de seçim yapılması ve bu seçimi düzenlemekle görevli bir Birleşmiş Milletler komisyonunun Kore’ye gönderilmesi konusunda karar aldı. Ama Sovyetler komisyonun Kuzey Kore’ye girmesine izin vermedi. Seçim ancak Güney Kore’de yapılabildi. Syngman Rhee Güney Kore Cumhurbaşkanlığına getirildi. 12 Aralık 1948‘de Birleşmiş Milletler Güney Kore Hükümeti’ni tanıdı ve işgalci devletlere askerlerini çekmelerini tavsiye etti.
Güney Kore, İngiltere, ABD ve diğer otuz ülke tarafından tanındı. 1949 Haziran‘ında Amerikan birlikleri Güney Kore’den ayrıldı. Kuzey Kore’de Halk Meclisi, Mart 1948‘de bir anayasa hazırladı. 25 Nisan‘da seçim yapıldı, seçimlere Güney Korelilerin de katıldığı farz edilmişti. Ekim 1948‘de Moskova, Kuzey Kore’ye elçi göndererek devleti tanıdığını ifade etti. Aynı yıl Rus askeri Kore’den çekildi.
Güney Kore’de 1950 Mayıs‘ında Millet Meclisi seçimi yapıldı. Komünistler seçime katılmamışlardı. 7 Haziran 1950‘de Kuzey Kore Halk Hükümeti, Birleşmiş Milletler’in denetimi olmaksızın yeni bir genel seçim yapılarak ülkenin birleştirilmesini teklif etti. Merkezi hükümet, her iki bölge hükümetlerinden alınacak bakanlarla hemen teşkil edilecekti.Seul hükümeti teklifi reddetti. Teklifin kabulü bütün Kore’nin komünist bir ülke haline gelmesine ortam hazırlamak olurdu. Kuzey Kore kuvvetleri 25 Haziran 1950 gece yarısı, 38. enlemi geçerek Güney Kore toprağına girdi. Kore Savaşı başlamıştı.
Güney Kore’nin Kuzey Koreliler tarafından istilası Amerika’nın Güneydoğu Asya politikasını tehdit ediyordu. Kore stratejik önemi çok büyük bir ülkeydi; Kore’ye sahip olan devlet Japon Denizi’ni ve Sarı Deniz’i kontroluna almış demekti. Kuzey Kore, Sovyet Rusya’nın ve belki Çin’in gizli onayı ile Güney Kore’yi istila edecek olursa, 1946‘dan bu yana harcanan çabalar boşuna gidecekti. Birleşik Devletler, sorunu derhal Birleşmiş Milletler’e ***ürdü. Güvenlik Konseyi Kuzey Kore’ye kuvvetlerini geri çekmesini tavsiye etti. Talep yerine getirilmedi, bunun üzerine konsey 27 Haziran‘da üye devletlerden saldırıyı püskürtmek için gereken tedbirleri almalarını istedi.
Birleşmiş Milletler ilk defa olarak üyelerinden birine karşı girişilen saldırıyı kuvvet kullanarak püskürtme kararı alıyordu. SSCB toplantıya katılmamış ve vetosunu kullanmamıştı. Hindistan, Mısır ve Yugoslavya’nın 3 çekimser oyuna karşılık 7 oyla (SSCB hariç) Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin bir Amerika’lı generalin komutasına verilmesi konusunda karar alındı. Bu kuvvetlerin en büyük bölümü Amerikan ve İngiliz birliklerinden oluşuyordu. Avustralya, Belçika, Bolivya, Kanada, Danimarka, Fransa, Yunanistan, Hindistan, Norveç, Yeni Zelanda, Hollanda, Tayland, isveç ve nihayet Türkiye ,Birleşmiş Milletler ordusuna asker verdi.
Birleşmiş Milletler kuvvetleri savaşa müdahale edinceye kadar Kuzey Kore ülkede duruma hâkim olmuştu. Komünistler SSCB ve Çin’den yardım görüyorlardı. Birleşmiş Milletler ordusu savaşın ilk günlerinde peş peşe yenilgilere uğradı ve yarımadanın güneybatısına çekilmek zorunda kaldı. Fakat genel komutan general Mac Arthur durumu kısa zamanda düzeltti, yarımadanın batı kıyısına çıkarma yapıldı. Kuzey Koreliler çekilmek zo¬runda kaldılar. Bu noktada önemli bir sorun ortaya çıktı: Birleşmiş Milletler kuvvetleri Güney Kore’yi kurtarmakla yetinerek 38. enlemde duracak mı, yoksa Kore’de birliği kurmak için Kuzey Kore’yi de alacak mı? Hedefin Kore birliği olduğu konusunda anlaşmaya varıldı. Fakat Birleşmiş Milletler ordusu savaşarak Kuzey Kore sınırına vardığı zaman, karşısında Sovyet Rusya ile Çin’i buldu. Kore’nin Çin ile sınırı, Yalu ırmağı kıyısındaki sanayi bölgesiydi. Pekin bölgenin Birleşmiş Milletler’in eline geçmemesi için derhal harekete geçti. Birleşmiş Milletler ordusu, Çin birlikleri karşısında 38. enlemin güneyine doğru çekildi. Birleşmiş Milletler Genel Kuru 31 ocak 1951′de Çin’i “saldırgan ülke” ilân etti. Çin’in savaşa katılır olması, Kore savaşının niteliğini değiştiriyor, bu Uzakdoğu sorunu gerçek bir milletlerarası savaş haline gelme tehlikesi gösteriyordu.
ABD’de, bütün seçim kampanyası süresince Kore savaşına son verme vaat etmiş olan General Eisenhower 1953‘te başkan seçilmişti. Derhal Kore’ye giderek Syngman Rhee ile görüştü. Nisan 1953‘te Panmuncom’da Kuzey Kore ve Çin ile barış görüşmeleri başladı. Görüşmeler sırasında savaş esirleri sorunu çözümlenemedi ve konferansa ara verildi. Çinli ve Kuzey Koreli esirler memleketlerine dönmek istemediler. Çin ve Kuzey Kore ise esirlerin zorla kendilerine teslimini istiyordu. Birleşmiş Milletler, fert ve vicdan hürriyetine tecavüz anlamına gelen böyle bir hareketi reddetti. Sonunda Çin ve Kuzey Kore boyun eğmek zorunda kaldı. Esirlerin, Hindistan’ın denetiminde yapılacak görüşmelerde kendi isteklerine göre teslimi konusunda anlaşmaya varıldı. 2 Temmuz 1953‘te imzalanan antlaşma Kore’nin, 38. enlem üzerinden geçen bir sınırla, iki ayrı devlet halinde bölünmesini kabul etti. 7 Ağustos 1953‘te ABD ile Güney Kore Cumhuriyeti arasında bir yardım antlaşması imzalandı. 6 Eylül‘de ise esirlerin teslimi işlemi sona erdi.
ABD, savaş sırasında, Amerika ordusu standartlarına göre donatılmış 400.000 kişilik bir Güney Kore ordusu kurmuştu. Syngman Rhee Amerika’dan savaş uçakları için de vaat aldı. Ayrıca Güney Kore, büyük zarar gördüğü savaştan büyük yararlar da sağladı. Kuzeyden gelen mülteci akınıyla nüfusu 20 milyona çıktı. Kuzey Kore ise aksine çok yoksullaşmış, nüfusu 8 milyondan 5 milyona inmişti. SSCB ve Çin duruma el koydu. Komünist devletler Kuzey Kore’de 450.000 kişilik bir ordu kurdular. Milletlerarası antlaşmaları hiçe sayan Çin, tankları, tepkili uçaklarıyle 350.000 kişilik bir Çin ordusunu Kore’ye yerleştirdi. Böylelikle Kuzey Kore, sadece Güney’ Kore’ye değil Japonya’ya ve Batılı demokrasilere de yöneltilmiş bir savaş tehdidi haline geldi. 38. enlemin iki yanında, her an savaşmaya hazır iki cephe vardı.
Güney Kore savaştan askeri bir güç olarak çıkmıştı. Ama bunun dışında, ülkede korkunç bir sefalet hüküm sürüyordu. 20 milyon nüfusun 6 milyonu evsiz, 10 milyonu açtı.Sanayi üretimi sıfıra inmişti. Yiyecek maddelerinin yarısı ithal ediliyordu. Muazzam bütçe açığını kapatacak gelir kaynağı yoktu. Birleşmiş Milletler, ülkeyi kalkındırmak için harekete geçti.
Gerçekte bu uygulamanın yükü bütünüyle ABD’ye aitti. Amerikan ordusu bu dönemde Güney Kore’de, savaşta olduğundan daha büyük basarılar sağladı; başkent Seul’un içme suyu sorunu halledildi. Ülkede sağlık hizmetleri gerçekleştirildi, hastaneler kuruldu; 5 milyon Koreliye maddi yardım yapıldı; yollar ve elektrik hatları hızla onarıldı. Güney Kore’deki işlenmemiş madenlerin işletilmesi ve sanayi girişimleri için Birleşmiş Milletler çerçevesi içinde Kore Kalkınma Teşkilatı (UNKRA) kuruldu. ABD Güney Kore’ye 1 milyon dolar kapsamında bir maddi yardım öngörüyordu.
Birleşik Amerika, İngiltere ve Çin, Aralık 1943‘te Kahire Konferansında, o yıllarda Japon himayesi altında bulunan Kore’ye bağımsızlık vaat etmişlerdi. Şubat 1945‘te Yalta’da Müttefikler Çinhindi gibi Kore’nin de iki işgal bölgesine ayrılması konusunda anlaştılar. Amerikalılar Güney Kore’yi, Ruslar Kuzey Kore’yi işgal edeceklerdi. Aynı yıl Temmuz’da Potsdam Konferansı‘nda, iki işgal bölgesini ayıracak sınır 38. enlem olarak tespit edildi. Aralık 1945‘te Moskova’da buluşan dört büyükler, Kore için demokratik bir hükümet tasarısı hazırlama kararı aldılar. Fakat Sovyet Rusya ile Batılılar arasında gerginlik artıyordu. Ortak bir girişim ümidi hemen de hiç kalmamıştı. Amerikalılar Aralık 1946‘da Güney Kore Yasama Meclisi üyelerini seçtiler.
Ruslar da Kuzey Kore’de Halk Meclisi’ni meydana getirdiler (Şubat 1947). Mayıs 1947‘de, iki Kore’yi bir tek hükümetin yönetiminde birleştirmek için toplanan bir Amerikan-Rus konferansı sonuç alınamadan dağıldı. Bunun üzerine ABD, 1947 Kasım‘ında Kore sorununu Birleşmiş Milletler’e getirdi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Kore’de en geç 31 Mart 1948‘de seçim yapılması ve bu seçimi düzenlemekle görevli bir Birleşmiş Milletler komisyonunun Kore’ye gönderilmesi konusunda karar aldı. Ama Sovyetler komisyonun Kuzey Kore’ye girmesine izin vermedi. Seçim ancak Güney Kore’de yapılabildi. Syngman Rhee Güney Kore Cumhurbaşkanlığına getirildi. 12 Aralık 1948‘de Birleşmiş Milletler Güney Kore Hükümeti’ni tanıdı ve işgalci devletlere askerlerini çekmelerini tavsiye etti.
Güney Kore, İngiltere, ABD ve diğer otuz ülke tarafından tanındı. 1949 Haziran‘ında Amerikan birlikleri Güney Kore’den ayrıldı. Kuzey Kore’de Halk Meclisi, Mart 1948‘de bir anayasa hazırladı. 25 Nisan‘da seçim yapıldı, seçimlere Güney Korelilerin de katıldığı farz edilmişti. Ekim 1948‘de Moskova, Kuzey Kore’ye elçi göndererek devleti tanıdığını ifade etti. Aynı yıl Rus askeri Kore’den çekildi.
Güney Kore’de 1950 Mayıs‘ında Millet Meclisi seçimi yapıldı. Komünistler seçime katılmamışlardı. 7 Haziran 1950‘de Kuzey Kore Halk Hükümeti, Birleşmiş Milletler’in denetimi olmaksızın yeni bir genel seçim yapılarak ülkenin birleştirilmesini teklif etti. Merkezi hükümet, her iki bölge hükümetlerinden alınacak bakanlarla hemen teşkil edilecekti.Seul hükümeti teklifi reddetti. Teklifin kabulü bütün Kore’nin komünist bir ülke haline gelmesine ortam hazırlamak olurdu. Kuzey Kore kuvvetleri 25 Haziran 1950 gece yarısı, 38. enlemi geçerek Güney Kore toprağına girdi. Kore Savaşı başlamıştı.
Güney Kore’nin Kuzey Koreliler tarafından istilası Amerika’nın Güneydoğu Asya politikasını tehdit ediyordu. Kore stratejik önemi çok büyük bir ülkeydi; Kore’ye sahip olan devlet Japon Denizi’ni ve Sarı Deniz’i kontroluna almış demekti. Kuzey Kore, Sovyet Rusya’nın ve belki Çin’in gizli onayı ile Güney Kore’yi istila edecek olursa, 1946‘dan bu yana harcanan çabalar boşuna gidecekti. Birleşik Devletler, sorunu derhal Birleşmiş Milletler’e ***ürdü. Güvenlik Konseyi Kuzey Kore’ye kuvvetlerini geri çekmesini tavsiye etti. Talep yerine getirilmedi, bunun üzerine konsey 27 Haziran‘da üye devletlerden saldırıyı püskürtmek için gereken tedbirleri almalarını istedi.
Birleşmiş Milletler ilk defa olarak üyelerinden birine karşı girişilen saldırıyı kuvvet kullanarak püskürtme kararı alıyordu. SSCB toplantıya katılmamış ve vetosunu kullanmamıştı. Hindistan, Mısır ve Yugoslavya’nın 3 çekimser oyuna karşılık 7 oyla (SSCB hariç) Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin bir Amerika’lı generalin komutasına verilmesi konusunda karar alındı. Bu kuvvetlerin en büyük bölümü Amerikan ve İngiliz birliklerinden oluşuyordu. Avustralya, Belçika, Bolivya, Kanada, Danimarka, Fransa, Yunanistan, Hindistan, Norveç, Yeni Zelanda, Hollanda, Tayland, isveç ve nihayet Türkiye ,Birleşmiş Milletler ordusuna asker verdi.
Birleşmiş Milletler kuvvetleri savaşa müdahale edinceye kadar Kuzey Kore ülkede duruma hâkim olmuştu. Komünistler SSCB ve Çin’den yardım görüyorlardı. Birleşmiş Milletler ordusu savaşın ilk günlerinde peş peşe yenilgilere uğradı ve yarımadanın güneybatısına çekilmek zorunda kaldı. Fakat genel komutan general Mac Arthur durumu kısa zamanda düzeltti, yarımadanın batı kıyısına çıkarma yapıldı. Kuzey Koreliler çekilmek zo¬runda kaldılar. Bu noktada önemli bir sorun ortaya çıktı: Birleşmiş Milletler kuvvetleri Güney Kore’yi kurtarmakla yetinerek 38. enlemde duracak mı, yoksa Kore’de birliği kurmak için Kuzey Kore’yi de alacak mı? Hedefin Kore birliği olduğu konusunda anlaşmaya varıldı. Fakat Birleşmiş Milletler ordusu savaşarak Kuzey Kore sınırına vardığı zaman, karşısında Sovyet Rusya ile Çin’i buldu. Kore’nin Çin ile sınırı, Yalu ırmağı kıyısındaki sanayi bölgesiydi. Pekin bölgenin Birleşmiş Milletler’in eline geçmemesi için derhal harekete geçti. Birleşmiş Milletler ordusu, Çin birlikleri karşısında 38. enlemin güneyine doğru çekildi. Birleşmiş Milletler Genel Kuru 31 ocak 1951′de Çin’i “saldırgan ülke” ilân etti. Çin’in savaşa katılır olması, Kore savaşının niteliğini değiştiriyor, bu Uzakdoğu sorunu gerçek bir milletlerarası savaş haline gelme tehlikesi gösteriyordu.
ABD’de, bütün seçim kampanyası süresince Kore savaşına son verme vaat etmiş olan General Eisenhower 1953‘te başkan seçilmişti. Derhal Kore’ye giderek Syngman Rhee ile görüştü. Nisan 1953‘te Panmuncom’da Kuzey Kore ve Çin ile barış görüşmeleri başladı. Görüşmeler sırasında savaş esirleri sorunu çözümlenemedi ve konferansa ara verildi. Çinli ve Kuzey Koreli esirler memleketlerine dönmek istemediler. Çin ve Kuzey Kore ise esirlerin zorla kendilerine teslimini istiyordu. Birleşmiş Milletler, fert ve vicdan hürriyetine tecavüz anlamına gelen böyle bir hareketi reddetti. Sonunda Çin ve Kuzey Kore boyun eğmek zorunda kaldı. Esirlerin, Hindistan’ın denetiminde yapılacak görüşmelerde kendi isteklerine göre teslimi konusunda anlaşmaya varıldı. 2 Temmuz 1953‘te imzalanan antlaşma Kore’nin, 38. enlem üzerinden geçen bir sınırla, iki ayrı devlet halinde bölünmesini kabul etti. 7 Ağustos 1953‘te ABD ile Güney Kore Cumhuriyeti arasında bir yardım antlaşması imzalandı. 6 Eylül‘de ise esirlerin teslimi işlemi sona erdi.
ABD, savaş sırasında, Amerika ordusu standartlarına göre donatılmış 400.000 kişilik bir Güney Kore ordusu kurmuştu. Syngman Rhee Amerika’dan savaş uçakları için de vaat aldı. Ayrıca Güney Kore, büyük zarar gördüğü savaştan büyük yararlar da sağladı. Kuzeyden gelen mülteci akınıyla nüfusu 20 milyona çıktı. Kuzey Kore ise aksine çok yoksullaşmış, nüfusu 8 milyondan 5 milyona inmişti. SSCB ve Çin duruma el koydu. Komünist devletler Kuzey Kore’de 450.000 kişilik bir ordu kurdular. Milletlerarası antlaşmaları hiçe sayan Çin, tankları, tepkili uçaklarıyle 350.000 kişilik bir Çin ordusunu Kore’ye yerleştirdi. Böylelikle Kuzey Kore, sadece Güney’ Kore’ye değil Japonya’ya ve Batılı demokrasilere de yöneltilmiş bir savaş tehdidi haline geldi. 38. enlemin iki yanında, her an savaşmaya hazır iki cephe vardı.
Güney Kore savaştan askeri bir güç olarak çıkmıştı. Ama bunun dışında, ülkede korkunç bir sefalet hüküm sürüyordu. 20 milyon nüfusun 6 milyonu evsiz, 10 milyonu açtı.Sanayi üretimi sıfıra inmişti. Yiyecek maddelerinin yarısı ithal ediliyordu. Muazzam bütçe açığını kapatacak gelir kaynağı yoktu. Birleşmiş Milletler, ülkeyi kalkındırmak için harekete geçti.
Gerçekte bu uygulamanın yükü bütünüyle ABD’ye aitti. Amerikan ordusu bu dönemde Güney Kore’de, savaşta olduğundan daha büyük basarılar sağladı; başkent Seul’un içme suyu sorunu halledildi. Ülkede sağlık hizmetleri gerçekleştirildi, hastaneler kuruldu; 5 milyon Koreliye maddi yardım yapıldı; yollar ve elektrik hatları hızla onarıldı. Güney Kore’deki işlenmemiş madenlerin işletilmesi ve sanayi girişimleri için Birleşmiş Milletler çerçevesi içinde Kore Kalkınma Teşkilatı (UNKRA) kuruldu. ABD Güney Kore’ye 1 milyon dolar kapsamında bir maddi yardım öngörüyordu.