Mısır tarlası
Köyün birinde genç bi kadın yalnız başına mısır tarlasında çalışırken, kolunu bi mısır kabuğu kesmiş. Kesik bayağı derinmiş. Kolunda şiddetli bi kanama başlamış. Kadıncağız da kan görmeye dayanamazmış. Hemen oracıkta, olduğu yere bayılıvermiş. Bir süre sonra ayılmış ve evine dönmüş.
Aradan epey bi zaman geçmiş. Kadının yarası kapanmış ama kolu şişmeye başlamış. Sürekli bi karıncalanma hissi varmış kesiğin olduğu yerde. Durum böyle olunca, kadını doktora götürmüşler. Doktor muayene etmiş ama bi'şey bulamamış. Kesiğin mikrop kaptığını, bunun sonucunda da deri altında iltihap oluştuğunu düşünerek, şiş bölgeyi kesip içindeki iltihabı akıtmaya karar vermiş. Şişkin yere neşteri vurmasıyla kadının kolundan binlerce minik akrep dışarı fırlamış. Tabii kadın oracıkta kafayı yemiş.
Meselenin aslı sonradan anlaşılmış. Meğer mısır tarlasında kadın baygınken bir akrep kadınının kesik koluna yumurtalarını bırakmış. Minik akrep yavruları da yumurtalarından çıkmış ve kadının kolunda gelişmeye başlamış. Gerisi de malum işte. Kadıncağız hala akıl hastanesinde, "Kolum şişti, kolum şişti" diye dolanıyomuş...
*******************************************
Kızarmış hayalet
Bu öykü Yeni Zelanda'dan Kay Martin' e ait: Akşam yemeğine arkadaşlarını çağıran Kay, yemekten önce küçük bir aperatif hazırlarken bir tavuğun acı acı bağırdığını duyar.
Sesin nereden geldigini merak eden Kay bahçeye çıkar. Bahçede bir şey göremez.
Ancak ses daha yakınlardan, hatta mutfaktan gelmektedir.
Giderek yükselen sesin kaynağını keşfettigi zaman tüyleri diken diken olur. Kızarmasi için fırına yerleştirdiği tavuktan çığlık çığlığa sesler gelmektedir. "O anda elim ayağım boşandı. Tavuğu canlı canlı pişiriyorum sandım. Korkudan az daha ölüyordum." diyor..
Tavuğun çığlıkları Kay'inkiler ile birleşince konuklar mutfaga üşüşür ve çığlıkların nedeni ortaya çıkar. Tavuğu fırından çıkartan konuklar, hayvan sogudukça seslerin kesildiğini fark ederler.
Yeni Zelandâ da tavuk çiftliklerinde hayvanlar, bizde olduğu gibi boynu kesilerek öldürülmez.
Kay'in akşam yemeği için hazırladığı tavuğun ses telleri kesilmediği için tavuğun karnında biriken buhar, hayvanın boğazından geçerken büyük bir basınçla ses tellerini harekete geçirmiştir.
Bu olaydan sonra, tahmin edebileceginiz gibi, Kay bir daha evinde tavuk pişirmez...
***********************************************
Güneşli bir pazar günüdür.Scott evinde oturup baseball maçı izlemektedir.Scott bir polisdir ve bugün izin günüdür.telefonu çalar.arayan kasabanın şerifidir.Scot:
-evet ben scoot
-scott çabuk merkeze gel
-hey unuttun mu bu gün izin günüm
-acil bir şey var
-lanet olsun hep böyle yapıyorsun
scott telefonu kapatır.üniformalarını giyer.evden çıkar.arabasına biner.merkeze giderken yolun ortasında bir adam görür.tam ona çarpmak üzereyken durur.arabasından çıkar.adam 50 yaşlarında biridir.üstünde eski bir kıyafet vardır.adama ''sen delirdin mi?'' der.adam cevap vermez.adamnın kolundan tutar ve kaldırıma ***ürür.arabasına biner ve yoluna devam eder.merkeze gider.şerifin odasına girer:
-ne var?
-bay jefferson'ların evinde bir cinayet işlenmiş
Scott sasırmaktan cok nedenini merak eder.Çünkü jeffersonlar Anglehead kasabasının önde gelen ailelerindendir.Herkes tarafından sevilir, sayılırlar. Scott işin içinden cıkamamış bir ifadeyle:
-Neden? diye sorar
-henüz kesin bir bulgu yok.Evde bulunanlar birkaç kağıt parçası ve cesetler..
Seni de bu yüzden çağırdım.Bu olayı çözmelisin.Kasaba halkı şimdiden konuşmaya başladı olayı.
-garip..neden öldürmek istesinler ki..
Olay yerine giden Scott söylendiği gibi ceset ve kağıt parçalarından başka bişey bulamaz.Ama birdakika bu kağıt parçaları...
-evet evet bu kağıt parçaları ...
scott eve dönüş yolunda sabah gördüğü adama rastlar yine. Arabasını kenara çekerken yaşlı adamın kaldırımın kenarında yere tuhaf şekiller çizdiğini görür. adam bir yandan da kendi kendine mırıldanmaktadır:
-Geliyorlar, geliyorlar yüce tanrım bizi koru!
olanlar ahenüz bir anlam veremeyen scott evine doğru yönelir. evde kendisini bekleyenlerden habersiz anahtarı kilide yerleştirip çevirir.
içeri girdiğinde anlamsız şekiller ve kağıtlarla karşılaşır.scottun korkmasının nedeni evde yalnız yaşamasıdır.ve evin yedek anahtarı anahtarı yakın arkadaşı billdedir.hemen bill'i arar.
-alo bill
-kimsiniz
-ben scoot, bill,evimin yedek anahtarı hala sende mi?
-beyefendi,arkadaşınıza araba çarptı,şu an olay yerindeyiz,ekipler inceleme yapıyor.
scott olay yerine gitmiştir.arkadaşınız gömleğini yırtıp cansız bedenine sarılmıştır.fakat kanla çizilen şekiller dikkatini çekmiştir.ve olay yerinde neredeyse çarpacağı adamı görmüştür.adamı görmesine rağmen kafasını karıştıran şudur.olay bir trafik kazası fakat zanlı billle yakın temas kurmuş
Scoot adamla konuşmaya karar verir o sırada uzun siyah saçlı bir kadın Bill'in yanına koşarak gelir onu neden öldürdünüz diyebağıryordur. Etrafında onu sakinleştirmeye çalışan kalabalıktan sıyrılarak kadının yanına gelir
-onun öldürüldüğünü nerden biliyorsun
Adama aslında araba çarpmamıştır Boğazının arkasından hançerlenmiştir. Ama kimse farketmemiştir. Kadın şaşkın bir ifadeyle...
- Şey ben.. Yani... Biilll sevgilim neden öldün..
- Bırak numarayı soru sordum.. Ama önce adını söyle
- Sarah..Burada konuşamayız..
- Peki o halde evinde konuşabiliriz. Şimdi hiç birşey söylemeden arabaya bin..
İkisi birlikte Sarah'ın kasabaya 15 km uzaklıkta ki evine doğru yol alırlar. Yolda bir ***** ölüsü vardır ağzında da kumaş parçası.. Scoot arabayı durdurur..
köpeğin ağzındaki kumaş parçasını aldığınnda bunun üzerinde çizgiler görür ve bu çizgiller jeffersonların evinde gördükleri ile aynıdır Scoot anlar ki bu kişi yalnız insanları değil hayvanları da öldürüyordur.Ama o çizgilere tekrar baktığında o adamın yere çizdiği şekiller aklına gelir. bu olay üzerinde uğraştıktan sonra o adamı tanıyan kimse olmadığını görür.Adam bir süre önce esrarengiz bir şekilde gelmiştir kasabaya.Scoot olayı daha dikkatli inceler ve bunu yapanın bir kişi değil de bir yaratık olduğunu anlar.
Aklına dedesinin ölmeden önce anlattığı bir olay gelir dedesi rahiptir. Jeffersonların büyk büyük annesi elizabeth tecavüze uğramış bundan sonra dilsiz kalmıştır.Tecavüz sonucu hamile kalmıştır. Doğn çocuk tamö bir ucubedir. Çocuğu öldürmek istemişler ve bu nedenle rahiple tartışmışlar. rahip en sonunda çocuğun öldürülmesinie izin vermiş. Scootun dedesi hep bunun vicdan azabı içerisindedir. Ölmeden önce de dedesinin çarşafı evet Scootun aklına şişe hızyla gelen bu hatıra belki de olayın çözümünü kolaylaştıracaktı. Ama neden?? bu bir vahşetti. Kanlı çarşafta işaretler vardı *****te ve jeffersonlarda bulunan işaret. Peki bu bir lanetse neden ölüm için bugüünü bekledi.
Scootun dedeside bu ucube görünüşlü çocuğun ölmesine yardım ettiyse scootda öldürülecek miydi
__________________
Scoot bu olayı araştıracaktı.O adam.. onda bişeyler vardı?onu bulmalıydı ama nasıl bulacaktı ?? nasıl lanetlenmişti kim yapmıştı ve en önemlisi laneti nasıl ortadan kaldıracaktı ? Scoot bu soruların cevabını o heryerde rastladığı garip adamda bulacağına emindi. Bi an bütün bu soruların içinde boğulduğunu hissetti.Eve dönmeye karar verdi.Birazda olsa dinlenmeliydi.
Uykusuz bir gecenin ardından ıssız sokakta merkezin yolunu tuttu.İçinde tuhaf bir his vardı .Sanki izleniyordu.Sakince, yanından geçtiği arabanın camından arka tarafa baktı.Evt !! işte orda tam arkasında.Yüzünü seçemiyordu kimdi o ??nie takip ediyordu ??yoksaa...
*****************************************
Işıkları açmadığın için memnun musun?
İngiltere'de okuyan iki Türk kızı yurttta aynı odada kalıyorlarmış. Bir gece kizlardan biri arkadaşının evine ders çalışmak için gidecekmiş.
Diğer kızla vedalaşıp çıkmış ama daha yurttan 100 metre falan uzaklaşmış ki ders kitaplarından birini unuttuğunu farketmiş. Odaya geri dönmüş tabiyatıyla. Kapıyı açtığında ışıkların kapalı olduğunu görmüş. "Banu yattı heralde" diye düşünüp ayaklarının ucuna basa basa karanlıkta kitabını aramış. Bulamayınca da, "Şimdi kızcağızı rahatsız etmeyim, nasılsa arkadaşımda aynı kitaptan var. İdare ederiz artık" deyip çıkıp gitmiş. Ertesi sabah sınavdan sonra odasına döndüğünde bir de ne görsün! Oda baştan aşağı kan içinde! Arkadaşının vücudu da parçalar halinde oraya buraya dağıtılmış.
Duvarda da (muhtemelen kızın kanıyla yazılmış) bir yazı varmış:
"Aren't you glad, you didn't turn on the lights?"
(Işıkları açmadığın için memnun musun?)...
*******************************************
Hadi Tavla Oynıyalım
Genç bi kız ailesinin evde olmadığı bi akşam arkadaşlarını davet etmiş. Kız kıza yemişler, içmişler, derken içlerinden biri “Hadi cin çağıralım” demiş. Ev sahibi kız da hiç inanmazmış böyle şeylere ama arkadaşlarına ayıp olmasın diye kabul etmiş. Harfler kesilmiş, fincan ortaya konmuş ve elele bir masanın etrafında daire olunup cin çağırma olayına girilmiş. Cin gelmiş gelmesine ama bizim kız hala fincanı arkadaşlarının ittiğini düşünüyomuş. Bi ara fincan hızlı hızlı harflere giderek şöyle demiş: “İçinizde bana inanmayan biri var. Yarın saat 4’te o kişiyle tavla oynamaya geleceğim!” Kızlar feci tırsmıslar ama ev sahibi kız hala dalgasındaymış işin. Saat çok geç olmadığı halde seans hemen bitirilmiş ve kızlar evlerine dağılmış.
Bizimki zaten o tür şeylere hiç inanmadığından cin olayını ertesi sabah unutmuşmuş bile. Öğlene doğru telefon çalmış. Arayan, kızın çok sevdiği, çok iyi anlaştığı teyzesiymiş, “Bugün içimde bi sıkıntı var, evdeysen bi ara sana uğruycam. Dertleşelim biraz” demiş. Kız da sevinmiş teyzesini görecek diye, “Hemen gel, ben de seni çok özledim” demiş.
Kız, teyzesini hakikaten dertli ve solgun görmüş. Hoşbeş etmişler ama teyze hala dalgınmış. Kız, “Teyzecim sen konuştukça daha kötü oldun, istersen başka bişey yapalım” demiş. Teyzesi de “O zaman tavla oynayalım. Ne zamandır seninle oynamadık. Kafam dağılır biraz” demiş. Kız tavlayı almaya giderken bi gece önceki olay aklına gelmiş, “Meğer benim teyzem cinmiş” deyip gülümsemiş.
Kızla teyzesi güle oynaya tavla oynarken bi ara teyze tuvalete gitmek için kalkmış. O içerdeyken telefon çalmış. Arayan kızın babasıymış. Adamcağız çok üzgün bi sesle konuşuyomuş: “Kızım teyzen öğlen bi trafik kazası geçirdi. Durumu çok iyi değildi ama Allahtan ümit kesilmez deyip sana haber vermedik ama az önce teyzeni kaybettik, başımız sağolsun…
****************************************
Köyün birinde genç bi kadın yalnız başına mısır tarlasında çalışırken, kolunu bi mısır kabuğu kesmiş. Kesik bayağı derinmiş. Kolunda şiddetli bi kanama başlamış. Kadıncağız da kan görmeye dayanamazmış. Hemen oracıkta, olduğu yere bayılıvermiş. Bir süre sonra ayılmış ve evine dönmüş.
Aradan epey bi zaman geçmiş. Kadının yarası kapanmış ama kolu şişmeye başlamış. Sürekli bi karıncalanma hissi varmış kesiğin olduğu yerde. Durum böyle olunca, kadını doktora götürmüşler. Doktor muayene etmiş ama bi'şey bulamamış. Kesiğin mikrop kaptığını, bunun sonucunda da deri altında iltihap oluştuğunu düşünerek, şiş bölgeyi kesip içindeki iltihabı akıtmaya karar vermiş. Şişkin yere neşteri vurmasıyla kadının kolundan binlerce minik akrep dışarı fırlamış. Tabii kadın oracıkta kafayı yemiş.
Meselenin aslı sonradan anlaşılmış. Meğer mısır tarlasında kadın baygınken bir akrep kadınının kesik koluna yumurtalarını bırakmış. Minik akrep yavruları da yumurtalarından çıkmış ve kadının kolunda gelişmeye başlamış. Gerisi de malum işte. Kadıncağız hala akıl hastanesinde, "Kolum şişti, kolum şişti" diye dolanıyomuş...
*******************************************
Kızarmış hayalet
Bu öykü Yeni Zelanda'dan Kay Martin' e ait: Akşam yemeğine arkadaşlarını çağıran Kay, yemekten önce küçük bir aperatif hazırlarken bir tavuğun acı acı bağırdığını duyar.
Sesin nereden geldigini merak eden Kay bahçeye çıkar. Bahçede bir şey göremez.
Ancak ses daha yakınlardan, hatta mutfaktan gelmektedir.
Giderek yükselen sesin kaynağını keşfettigi zaman tüyleri diken diken olur. Kızarmasi için fırına yerleştirdiği tavuktan çığlık çığlığa sesler gelmektedir. "O anda elim ayağım boşandı. Tavuğu canlı canlı pişiriyorum sandım. Korkudan az daha ölüyordum." diyor..
Tavuğun çığlıkları Kay'inkiler ile birleşince konuklar mutfaga üşüşür ve çığlıkların nedeni ortaya çıkar. Tavuğu fırından çıkartan konuklar, hayvan sogudukça seslerin kesildiğini fark ederler.
Yeni Zelandâ da tavuk çiftliklerinde hayvanlar, bizde olduğu gibi boynu kesilerek öldürülmez.
Kay'in akşam yemeği için hazırladığı tavuğun ses telleri kesilmediği için tavuğun karnında biriken buhar, hayvanın boğazından geçerken büyük bir basınçla ses tellerini harekete geçirmiştir.
Bu olaydan sonra, tahmin edebileceginiz gibi, Kay bir daha evinde tavuk pişirmez...
***********************************************
Güneşli bir pazar günüdür.Scott evinde oturup baseball maçı izlemektedir.Scott bir polisdir ve bugün izin günüdür.telefonu çalar.arayan kasabanın şerifidir.Scot:
-evet ben scoot
-scott çabuk merkeze gel
-hey unuttun mu bu gün izin günüm
-acil bir şey var
-lanet olsun hep böyle yapıyorsun
scott telefonu kapatır.üniformalarını giyer.evden çıkar.arabasına biner.merkeze giderken yolun ortasında bir adam görür.tam ona çarpmak üzereyken durur.arabasından çıkar.adam 50 yaşlarında biridir.üstünde eski bir kıyafet vardır.adama ''sen delirdin mi?'' der.adam cevap vermez.adamnın kolundan tutar ve kaldırıma ***ürür.arabasına biner ve yoluna devam eder.merkeze gider.şerifin odasına girer:
-ne var?
-bay jefferson'ların evinde bir cinayet işlenmiş
Scott sasırmaktan cok nedenini merak eder.Çünkü jeffersonlar Anglehead kasabasının önde gelen ailelerindendir.Herkes tarafından sevilir, sayılırlar. Scott işin içinden cıkamamış bir ifadeyle:
-Neden? diye sorar
-henüz kesin bir bulgu yok.Evde bulunanlar birkaç kağıt parçası ve cesetler..
Seni de bu yüzden çağırdım.Bu olayı çözmelisin.Kasaba halkı şimdiden konuşmaya başladı olayı.
-garip..neden öldürmek istesinler ki..
Olay yerine giden Scott söylendiği gibi ceset ve kağıt parçalarından başka bişey bulamaz.Ama birdakika bu kağıt parçaları...
-evet evet bu kağıt parçaları ...
scott eve dönüş yolunda sabah gördüğü adama rastlar yine. Arabasını kenara çekerken yaşlı adamın kaldırımın kenarında yere tuhaf şekiller çizdiğini görür. adam bir yandan da kendi kendine mırıldanmaktadır:
-Geliyorlar, geliyorlar yüce tanrım bizi koru!
olanlar ahenüz bir anlam veremeyen scott evine doğru yönelir. evde kendisini bekleyenlerden habersiz anahtarı kilide yerleştirip çevirir.
içeri girdiğinde anlamsız şekiller ve kağıtlarla karşılaşır.scottun korkmasının nedeni evde yalnız yaşamasıdır.ve evin yedek anahtarı anahtarı yakın arkadaşı billdedir.hemen bill'i arar.
-alo bill
-kimsiniz
-ben scoot, bill,evimin yedek anahtarı hala sende mi?
-beyefendi,arkadaşınıza araba çarptı,şu an olay yerindeyiz,ekipler inceleme yapıyor.
scott olay yerine gitmiştir.arkadaşınız gömleğini yırtıp cansız bedenine sarılmıştır.fakat kanla çizilen şekiller dikkatini çekmiştir.ve olay yerinde neredeyse çarpacağı adamı görmüştür.adamı görmesine rağmen kafasını karıştıran şudur.olay bir trafik kazası fakat zanlı billle yakın temas kurmuş
Scoot adamla konuşmaya karar verir o sırada uzun siyah saçlı bir kadın Bill'in yanına koşarak gelir onu neden öldürdünüz diyebağıryordur. Etrafında onu sakinleştirmeye çalışan kalabalıktan sıyrılarak kadının yanına gelir
-onun öldürüldüğünü nerden biliyorsun
Adama aslında araba çarpmamıştır Boğazının arkasından hançerlenmiştir. Ama kimse farketmemiştir. Kadın şaşkın bir ifadeyle...
- Şey ben.. Yani... Biilll sevgilim neden öldün..
- Bırak numarayı soru sordum.. Ama önce adını söyle
- Sarah..Burada konuşamayız..
- Peki o halde evinde konuşabiliriz. Şimdi hiç birşey söylemeden arabaya bin..
İkisi birlikte Sarah'ın kasabaya 15 km uzaklıkta ki evine doğru yol alırlar. Yolda bir ***** ölüsü vardır ağzında da kumaş parçası.. Scoot arabayı durdurur..
köpeğin ağzındaki kumaş parçasını aldığınnda bunun üzerinde çizgiler görür ve bu çizgiller jeffersonların evinde gördükleri ile aynıdır Scoot anlar ki bu kişi yalnız insanları değil hayvanları da öldürüyordur.Ama o çizgilere tekrar baktığında o adamın yere çizdiği şekiller aklına gelir. bu olay üzerinde uğraştıktan sonra o adamı tanıyan kimse olmadığını görür.Adam bir süre önce esrarengiz bir şekilde gelmiştir kasabaya.Scoot olayı daha dikkatli inceler ve bunu yapanın bir kişi değil de bir yaratık olduğunu anlar.
Aklına dedesinin ölmeden önce anlattığı bir olay gelir dedesi rahiptir. Jeffersonların büyk büyük annesi elizabeth tecavüze uğramış bundan sonra dilsiz kalmıştır.Tecavüz sonucu hamile kalmıştır. Doğn çocuk tamö bir ucubedir. Çocuğu öldürmek istemişler ve bu nedenle rahiple tartışmışlar. rahip en sonunda çocuğun öldürülmesinie izin vermiş. Scootun dedesi hep bunun vicdan azabı içerisindedir. Ölmeden önce de dedesinin çarşafı evet Scootun aklına şişe hızyla gelen bu hatıra belki de olayın çözümünü kolaylaştıracaktı. Ama neden?? bu bir vahşetti. Kanlı çarşafta işaretler vardı *****te ve jeffersonlarda bulunan işaret. Peki bu bir lanetse neden ölüm için bugüünü bekledi.
Scootun dedeside bu ucube görünüşlü çocuğun ölmesine yardım ettiyse scootda öldürülecek miydi
__________________
Scoot bu olayı araştıracaktı.O adam.. onda bişeyler vardı?onu bulmalıydı ama nasıl bulacaktı ?? nasıl lanetlenmişti kim yapmıştı ve en önemlisi laneti nasıl ortadan kaldıracaktı ? Scoot bu soruların cevabını o heryerde rastladığı garip adamda bulacağına emindi. Bi an bütün bu soruların içinde boğulduğunu hissetti.Eve dönmeye karar verdi.Birazda olsa dinlenmeliydi.
Uykusuz bir gecenin ardından ıssız sokakta merkezin yolunu tuttu.İçinde tuhaf bir his vardı .Sanki izleniyordu.Sakince, yanından geçtiği arabanın camından arka tarafa baktı.Evt !! işte orda tam arkasında.Yüzünü seçemiyordu kimdi o ??nie takip ediyordu ??yoksaa...
*****************************************
Işıkları açmadığın için memnun musun?
İngiltere'de okuyan iki Türk kızı yurttta aynı odada kalıyorlarmış. Bir gece kizlardan biri arkadaşının evine ders çalışmak için gidecekmiş.
Diğer kızla vedalaşıp çıkmış ama daha yurttan 100 metre falan uzaklaşmış ki ders kitaplarından birini unuttuğunu farketmiş. Odaya geri dönmüş tabiyatıyla. Kapıyı açtığında ışıkların kapalı olduğunu görmüş. "Banu yattı heralde" diye düşünüp ayaklarının ucuna basa basa karanlıkta kitabını aramış. Bulamayınca da, "Şimdi kızcağızı rahatsız etmeyim, nasılsa arkadaşımda aynı kitaptan var. İdare ederiz artık" deyip çıkıp gitmiş. Ertesi sabah sınavdan sonra odasına döndüğünde bir de ne görsün! Oda baştan aşağı kan içinde! Arkadaşının vücudu da parçalar halinde oraya buraya dağıtılmış.
Duvarda da (muhtemelen kızın kanıyla yazılmış) bir yazı varmış:
"Aren't you glad, you didn't turn on the lights?"
(Işıkları açmadığın için memnun musun?)...
*******************************************
Hadi Tavla Oynıyalım
Genç bi kız ailesinin evde olmadığı bi akşam arkadaşlarını davet etmiş. Kız kıza yemişler, içmişler, derken içlerinden biri “Hadi cin çağıralım” demiş. Ev sahibi kız da hiç inanmazmış böyle şeylere ama arkadaşlarına ayıp olmasın diye kabul etmiş. Harfler kesilmiş, fincan ortaya konmuş ve elele bir masanın etrafında daire olunup cin çağırma olayına girilmiş. Cin gelmiş gelmesine ama bizim kız hala fincanı arkadaşlarının ittiğini düşünüyomuş. Bi ara fincan hızlı hızlı harflere giderek şöyle demiş: “İçinizde bana inanmayan biri var. Yarın saat 4’te o kişiyle tavla oynamaya geleceğim!” Kızlar feci tırsmıslar ama ev sahibi kız hala dalgasındaymış işin. Saat çok geç olmadığı halde seans hemen bitirilmiş ve kızlar evlerine dağılmış.
Bizimki zaten o tür şeylere hiç inanmadığından cin olayını ertesi sabah unutmuşmuş bile. Öğlene doğru telefon çalmış. Arayan, kızın çok sevdiği, çok iyi anlaştığı teyzesiymiş, “Bugün içimde bi sıkıntı var, evdeysen bi ara sana uğruycam. Dertleşelim biraz” demiş. Kız da sevinmiş teyzesini görecek diye, “Hemen gel, ben de seni çok özledim” demiş.
Kız, teyzesini hakikaten dertli ve solgun görmüş. Hoşbeş etmişler ama teyze hala dalgınmış. Kız, “Teyzecim sen konuştukça daha kötü oldun, istersen başka bişey yapalım” demiş. Teyzesi de “O zaman tavla oynayalım. Ne zamandır seninle oynamadık. Kafam dağılır biraz” demiş. Kız tavlayı almaya giderken bi gece önceki olay aklına gelmiş, “Meğer benim teyzem cinmiş” deyip gülümsemiş.
Kızla teyzesi güle oynaya tavla oynarken bi ara teyze tuvalete gitmek için kalkmış. O içerdeyken telefon çalmış. Arayan kızın babasıymış. Adamcağız çok üzgün bi sesle konuşuyomuş: “Kızım teyzen öğlen bi trafik kazası geçirdi. Durumu çok iyi değildi ama Allahtan ümit kesilmez deyip sana haber vermedik ama az önce teyzeni kaybettik, başımız sağolsun…
****************************************