Koruyan Kucaklar
Aslında sıradan bir gündü benim için. Kalktım, eşimin hazırladığı güzel kahvaltı için mutfağa doğru yönelirken, beş çocuğumdan en küçüğü Büşra her günkü gibi daha sandalyeme oturur oturmaz koşarak kucağıma oturup omzuma koymuştu başını uyku mahmurluğuyla… Canım kızım… Sonra fark ettim ki diğer canım yavrum da Şeyma mutfak kapısından tek gözüyle gizlice bizi izliyordu. Yanımıza gelmesi için seslendim, ilk önce utandı, çekindi gelmek istemedi. Çünkü ailemize katılalı daha iki ay olmuştu. Yeni yeni alışıyordu bize. Hatırlıyorum da çocuk yuvasında ilk karşılaştığımızda canım yavrum nasıl da korkuyordu. Evet Şeyma’ya koruyucu aile olmuştuk ve eşimle birlikte her şeyden korumak istiyorduk onu, tıpkı diğer dört yavrumuz gibi…Mutfak kapısına yanağını yaslamış küçücük yüreği ürkek bir serçe edasıyla öyle çarpıyor ki, sanki yerinden fırlayacak, masum ve ağlamaklı bakışları arasında bir rüya korkusuyla, seslendim gel yavrum diye... İrkildi ve etrafına şaşkınca bakındı, kendisine seslendiğimi fark edince çekinerek yanıma geldi ve boş olan dizime oturarak başını diğer omzuma koydu. Kısa bir zaman sonra Şeyma ağlamaya başladı. Annesi de hemen yanımıza geldi n’oldu kızım diye? Şeyma’mız öyle ağlıyordu ki görseniz yüreğiniz parçalanırdı içli içli. Ve sonra bizim hayatımızda hiç unutamayacağımız o cümleyi söyledi canım kızımız: “ Ben baba kucağının bu kadar tatlı olduğunu bilmiyordum.” Evet bunu söyleyen altı yaşındaki kızımız Şeyma idi. o gün artık sıradan bir gün değildi bizim için, eşimle anladık ki iyi ki koruyucu aile olmuşuz. İyi ki bir yavrumuza daha anne baba kucağının sıcaklığını hissettirmişiz…
Saygıdeğer büyükler ve değerli yöneticiler Şeyma’ların, Ali’lerin, Hatice’lerin sıcak bir aile ortamına kavuşturulması için çaba göstermemiz gerektiğini dolayısı ile ciddi sorumluluklarımızın olduğunu vurgulamak maksadıyla birkaç hafta önce yaşadığımız yukarıdaki hadiseyi sizlerle paylaşmak istedim.
Evet; çocuk demek, emekle yoğrulmuş sevgi demek, çocuk demek neşe demek, çocuk demek korumak, kollamak, güven sağlamak demek, bütün çocuklar kendilerini koruyacak, sevecek, destekleyecek, güven sağlayacak sıcak bir aile ortamı ister. Sevgi ile büyüyen, sıcacık aile ortamında yetişen çocuk ile, bunların hiç birini yaşamamış ve tatmamış çocuk bir olur mu?
Bu durumda neden koruyucu aile olmalıyız?
Koruyucu aile, gönüllü olarak sevgi ile bu yola çıkmaktır.
Koruyucu aile, maddi gücün yetmiyorsa da devlet desteğiyle bu yola baş koymaktır.
Koruyucu aile, korunmaya muhtaç çocuklarımızın sorumluluğunu devlet ile paylaşmaktır.
Unutmayalım ki elinden tuttuğumuz, kucakladığımız her çocuk bütün toplumumuz için başarı ve sevinç kaynağı olacaktır. Ailemize neşe katarken çocuğumuza da yüreğini ısıtacak bir sevgi vermiş olacağız. Unutmayalım ki çocuklar sevgi yolunda bizi bekliyor. Bu yolda karşılaşmak umuduyla.
Kaynak: Nusret SOYLU Sosyal Hizmet Uzmanı (Araştırmacı)
Aslında sıradan bir gündü benim için. Kalktım, eşimin hazırladığı güzel kahvaltı için mutfağa doğru yönelirken, beş çocuğumdan en küçüğü Büşra her günkü gibi daha sandalyeme oturur oturmaz koşarak kucağıma oturup omzuma koymuştu başını uyku mahmurluğuyla… Canım kızım… Sonra fark ettim ki diğer canım yavrum da Şeyma mutfak kapısından tek gözüyle gizlice bizi izliyordu. Yanımıza gelmesi için seslendim, ilk önce utandı, çekindi gelmek istemedi. Çünkü ailemize katılalı daha iki ay olmuştu. Yeni yeni alışıyordu bize. Hatırlıyorum da çocuk yuvasında ilk karşılaştığımızda canım yavrum nasıl da korkuyordu. Evet Şeyma’ya koruyucu aile olmuştuk ve eşimle birlikte her şeyden korumak istiyorduk onu, tıpkı diğer dört yavrumuz gibi…Mutfak kapısına yanağını yaslamış küçücük yüreği ürkek bir serçe edasıyla öyle çarpıyor ki, sanki yerinden fırlayacak, masum ve ağlamaklı bakışları arasında bir rüya korkusuyla, seslendim gel yavrum diye... İrkildi ve etrafına şaşkınca bakındı, kendisine seslendiğimi fark edince çekinerek yanıma geldi ve boş olan dizime oturarak başını diğer omzuma koydu. Kısa bir zaman sonra Şeyma ağlamaya başladı. Annesi de hemen yanımıza geldi n’oldu kızım diye? Şeyma’mız öyle ağlıyordu ki görseniz yüreğiniz parçalanırdı içli içli. Ve sonra bizim hayatımızda hiç unutamayacağımız o cümleyi söyledi canım kızımız: “ Ben baba kucağının bu kadar tatlı olduğunu bilmiyordum.” Evet bunu söyleyen altı yaşındaki kızımız Şeyma idi. o gün artık sıradan bir gün değildi bizim için, eşimle anladık ki iyi ki koruyucu aile olmuşuz. İyi ki bir yavrumuza daha anne baba kucağının sıcaklığını hissettirmişiz…
Saygıdeğer büyükler ve değerli yöneticiler Şeyma’ların, Ali’lerin, Hatice’lerin sıcak bir aile ortamına kavuşturulması için çaba göstermemiz gerektiğini dolayısı ile ciddi sorumluluklarımızın olduğunu vurgulamak maksadıyla birkaç hafta önce yaşadığımız yukarıdaki hadiseyi sizlerle paylaşmak istedim.
Evet; çocuk demek, emekle yoğrulmuş sevgi demek, çocuk demek neşe demek, çocuk demek korumak, kollamak, güven sağlamak demek, bütün çocuklar kendilerini koruyacak, sevecek, destekleyecek, güven sağlayacak sıcak bir aile ortamı ister. Sevgi ile büyüyen, sıcacık aile ortamında yetişen çocuk ile, bunların hiç birini yaşamamış ve tatmamış çocuk bir olur mu?
Bu durumda neden koruyucu aile olmalıyız?
- Tatlı bir baba kucağı Şeymalar için…
- Anne şefkati Ali’ler ve Hatice’ler için…
- Topluma ve devlete tam güven duymaları için…
- Çocuklarımız için.
- Sağlıklı toplumlar için…
- İyibirkomşulukiçin…İnsanlık için…
- Yardımlaşmak için…
- Geleceğimize sahip çıkmak için…
- Kendimiz için... Bir çocuğun sessiz ve monoton bir eve neşe katması için…
Koruyucu aile, gönüllü olarak sevgi ile bu yola çıkmaktır.
Koruyucu aile, maddi gücün yetmiyorsa da devlet desteğiyle bu yola baş koymaktır.
Koruyucu aile, korunmaya muhtaç çocuklarımızın sorumluluğunu devlet ile paylaşmaktır.
Unutmayalım ki elinden tuttuğumuz, kucakladığımız her çocuk bütün toplumumuz için başarı ve sevinç kaynağı olacaktır. Ailemize neşe katarken çocuğumuza da yüreğini ısıtacak bir sevgi vermiş olacağız. Unutmayalım ki çocuklar sevgi yolunda bizi bekliyor. Bu yolda karşılaşmak umuduyla.
Kaynak: Nusret SOYLU Sosyal Hizmet Uzmanı (Araştırmacı)