Abandon: terk etmek, vazgeçmek, bırakmak
Abrogate: yürürlükten kaldırmak, (bir kanuna veya anlaşmaya) son vermek
Abruptly: aniden; ani ve nezaketsiz biçimde
Absolute tam, mutlak, kesin; tamamen
Abstract: soyut
Absurd: saçma, gülünç
Abundant: bol, çok
Accomplish: başarma, tamamlama
Accord: uzlaşma
Accordingly: buna göre
Accountant: muhasebeci
Accurate: kesin, doğru, yanlışsız
Accused: sanık
Accustomed: alışkın, alışılmış, her zamanki
Achieve: başarma, elde etme
Acknowledgement: onay, kabul etme, tasdik
Acute: keskin (düşünce), şiddetli; dar açı; çok çabuk tehlikeli bir biçime gelen hastalık
Adapt: uyum sağlamak
Addicted: bağımlı, tiryaki
Addiction: bağımlılık
Additional: ilave, ek
Adequate: yeterli, uygun, elverişli
Adjust: ayarlamak, uydurmak, uymak
Adjustable: ayarlanabilir, uyarlanabilir
Administrate: yönetmek, idare etmek
Admirable: takdire değer
Advanced: ilerlemiş, ileri
Affable Agreeable: rahat, dostça, anlaşılabilir
Affair: olay, mesele, sorun
Affectionate: müşfik, sevecen
Affluent Wealthy: varlıklı
Agreeable: razı, hoş, iyi
Aid; yardım
Aisle:sıralar arası, yol, geçenek
Alliance: ittifak
Ally: müttefik, dost
Alter: Change
Ambiguous: müphem, birden fazla anlama gelebilen
Amend: düzeltme, değiştirme
Ample: gerektiğinden çok, bol
Annual: yıllık, yıldönümü
Anticipate: tahmin etmek, ve ona göre davranmak
Apparel Clothing: kılık kıyafet
Apparent: açık, apaçık, belirli
Appetite Desire for food: iştah, arzu
Apply: başvurmak, müracaat etmek, uygulamak
Appreciate: takdir etmek
Apprehension Fear; korku, endişe; anlayış, kavrayış
Approach: yaklaşım, tarz
Approval: tasvip, onay; resmi izin
Argue: tartışma, münakaşa, iddia etme
Argument: tartışma; sav, iddia
Article: makale; tanımlık; madde-fıkra; eşya-parça
Artisan: zanaatçı, esnaf
Ashamed: utanmak
Assassinate: suikast yapmak
Asset Advantage: kıymetli şey, beceri, erdem
Asset: servet; değerli nitelik
Astonished: hayret etmek, şaşkın olmak, şaşırmak
At once: derhal; aynı anda
Attack: saldırmak
Attainment: Achievement, başarı, elde etmek, marifet
Attempt: teşebbüs etmek, denemek
Attract: cezbetmek, çekmek
Available: elde edilebilir, müsait
Avidity: gayret, heves, hırs
Award: ödül, mükafat
Background: geçmiş, tecrübe, arka plan
Balance: denge, dengelemek
Barely: zar zor, zorla
Base: temel, esas; askeri üs
Basis: temel, dayanak, öz
Beneficial: faydalı
Benefit: fayda, yarar
Blame: suç, suçlamak
Blink: Open and close, gözlerini kırpıştırmak
Bloom: çiçek açmak
Blossom: çiçek açmak, canlanmak, gelişmek
Blunder: gaf, gaf yapmak
Boost: artırmak, yükseltmek
Boundary: sınır
Bound to: zorunlu, kesin, mutlaka
Border: sınır
Break: off kırılıp ayrılmak, ilişiğini kesmek; birdenbire durmak
Breakthrough: cepheyi yarıp geçmek; büyük buluş
Briefly: kısa (biçimde), kısaca (özet olarak)
Bring down: indirim yapmak, düşürmek
Briskly: Quickly, Energetically canlı ve istenilen tarzda; enerjik
Bruise: berelemek, ezmek; bere, ezik
Brutality: Cruelty vahşilik
Budget: bütçe
Bump: vurma, toslama; şiş, tümsek
Burglar: (ev, dükkan) soyan hırsız
Bury: gömmek, defnetmek; gizlemek, örtmek
Call at: uğramak
Call off: iptal etmek
Call on: ziyaret etmek; talep etmek
Call up: telefon atmak
Candidate: aday, namzet
Capable: yetenekli, ehliyetli
Captivate: büyüleme, esir etme, cezbetmek
Carry out: yerine getirmek, gerçekleştirmek
Cautious: ihtiyatlı, tedbirli
Cease: sona ermek, durmak
Chance: şans, tesadüfen olmak
Charge: ücret; itham; hamle; şarj
Charity: sadaka; hayırseverlik, hayır kurumu
Cheer: neşe, tezahürat
Chemist: kimyager; eczacı
Choice: seçmek
Choir: koro
Clammy: yapış yapış; soğuk nemli
Clarify: açıklamak, açıklık getirmek
Clear: temizlemek, aklamak, izin vermek
Clerk: memur, tezgahtar, sekreter
Cliff: uçurum, sarp kayalık
Clog: tıkamak, tıkanmak; takunya
Coast: kıyı
Coincidence: tesadüf
Collar: yaka; tasma
Collide: çarpışma, çarpma
Combine: birleşmek, birleştirmek
Commerce: ticaret
Compare: mukayese etmek
Compensation: bedel, tazminat, telafi
Compete: yarışmak; rekabet etmek
Competent Capable: ehil, yetenekli, yetkili
Competition: yarışma, rekabet, sınama
Complaint: şikayet etmek
Complete: tamamlamak; tamamen
Composed: birleşmiş; bestelenmiş; kendine hakim olmak
Compromise: uzlaşmak
Conceal: gizlemek, saklamak, örtmek
Concession: taviz, ödün
Concurrence Agreement: aynı olan, birlik olma, uyuşma; aynı zamana rastlama
Condense: yoğunlaşma; sıvıya dönme; çözeltme
Confidence: güven, itimat
Confidence: kendine güven
Confidential: Secret gizli, sır
Confirm: teyit etmek, pekiştirme, onaylama, sürekli, müzmin
Confiscated: Seized müsadere etmek, haczetmek; istimlak etmek
Conflict: çelişmek
Congratulate: tebrik etmek
Conscientious vicdanlı
Consequence: netice ; önem
Conserve: koruma muhafaza etme
Consider: hesaba katmak; göz önünde tutmak; saymak
Considerably: epeyce, oldukça
Consist: of müteşekkil olmak, oluşmak
Consistently: mütemadiyen, devamlı
Constitute: teşkil etmek, tesis etmek; tayin etmek
Constitution: anayasa
Cont-----te: kirletmek; zehirlemek, bozmak
Contented: halinden memnun, mutlu
Cooperation: işbirliği
Courteous: nazik, kibar, saygılı
Coward: korkak
Creative: yaratıcı
Crime: suç, cürüm
Criminal: suçla ilgili; suçlu; cezalı
Crooked: eğri, çarpık, virajlı, hilekar
Crop: mahsul
Crowd: kalabalık
Cruelty: zulüm, acımasızlık
Dabble: su serpme; suyla uğraşmak
Damage: zarar, zarar vermek
Deadline: son teslim tarihi
Dealer: satıcı, tacir Decade: on yıl
Deception: aldatma, hile
Deceptive: aldatıcı, yanıltıcı
Decline: gerileme, zayıflama
Dedicate: adamak; ithaf etmek
Defeat: yenme, bozguna uğratmak
Deficient: eksiz yetersiz, noksan
Delicate: nazik, hassas, narin
Delight: sevinç, zevk, haz,
Denial: inkar, yok sayma
Deny: inkar etme
Depict: göstermek, dile getirmek
Deplore: teessüf etmek, üzülmek
Dept: borç
Desperate: ümitsiz; gözü dünmüş
Despondent: ümitsiz, meyus
Determine: belirlemek, tespit etmek azimli, kararlı
Detest: nefret etmek, tiksinmek
Device: alet, aygıt
Devote: ,,-e adamak
Diluted: sulandırılmış, su katılmış
Diminish: azaltmak, küçültmek, eksiltmek
Discipline: disiplin
Discourteous: nezaketsiz, kaba
Discreet: saygılı, dikkatli ve nazik
Discretion: basiret, sağduyu, tedbir, ihtiyat
Discuss: tartışma, münazara etmek
Disease: hastalık
Disgraced: gözden düşmüş; itibarsız; yüz karası
Disgust: iğrenme, tiksinme, midesini bulandırma
Dishonest: sahtekar
Disintegrate: parçalamak, bölünmek
Disposition: eğilim, mizaç, düzen, tertip
Dispute: tartışma
Dissolve: çözmek, dağıtmak, yok olmak
Distinguish: Ayırmak, ayırt etmek, seçkin, ünlü, kendine yer edinmiş
Distrust: güvenmemek
Ditch: hendek, ark, kanal
Divert: başka yöne çevirmek; saptırmak
Divide: bölmek, ayırmak
Divulge: ifşa etmek, açığa vurmak
Doubt: şüphe, kuşku
Drift: sürüklenmek
Drowsy: Sleepy uykulu, uyku veren
Duplicate: Copy kopyasını yapmak
Dwindle: giderek azalmak
Eagerness: şevk, istek, arzu
Edge: kenar; avantaj
Efficient: verimli, randımanlı
Elevation: kaldırma, yükseltme; terfi
Embark: (on) gemiye binmek; başlamak
Embarrassment: utanma, mahcubiyet
Emerge: meydana çıkmak
Emit: yaymak, çıkarmak
Employer: iş veren
Encouraging: teşvik edici, cesaretlendirici
Endearing: sevdiren
Enhance: değerini, gücünü, güzelliğini arttırma, süslemek, genişletmek
Enlarge: büyütmek, genişlemek
Enlighten: aydınlatmak
Enthusiastically: şevkle, hararetle
Envy: kıskanma, gıpta etme
Equivocal: Ambiguous iki anlama gelebilen
Espionage: casusluk
Essential: gerekli
Examine: tetkik, muayene etmek, sorguya çekmek
Excessive: aşırı, haddinden fazla
Exchange: karşılıklı değişmek
Excuse: mazeret
Exempt: bağışık; muaf; hariç tutmak
Exhausted: bitmiş, tükenmiş, yorgun
Exhibition: sergi
Existence: varlık
Exotic: Unusual
Expand: genişle(t)mek, büyümek
Expedition: yolculuk; sefer
Explicit: açık, sarih
Explore: keşif, inceleme gezisi
Explorer: kaşif seyyah
Expose: ifşa etmek; ışığa tutmak; korunmasız bırakmak, maruz bırakmak; teşhir etmek; pozlamak
Exposure: ifşa; korunmasızlık; poz
Extensive: büyük, derin, kapsamlı
Extremely: oldukça fazla
Abrogate: yürürlükten kaldırmak, (bir kanuna veya anlaşmaya) son vermek
Abruptly: aniden; ani ve nezaketsiz biçimde
Absolute tam, mutlak, kesin; tamamen
Abstract: soyut
Absurd: saçma, gülünç
Abundant: bol, çok
Accomplish: başarma, tamamlama
Accord: uzlaşma
Accordingly: buna göre
Accountant: muhasebeci
Accurate: kesin, doğru, yanlışsız
Accused: sanık
Accustomed: alışkın, alışılmış, her zamanki
Achieve: başarma, elde etme
Acknowledgement: onay, kabul etme, tasdik
Acute: keskin (düşünce), şiddetli; dar açı; çok çabuk tehlikeli bir biçime gelen hastalık
Adapt: uyum sağlamak
Addicted: bağımlı, tiryaki
Addiction: bağımlılık
Additional: ilave, ek
Adequate: yeterli, uygun, elverişli
Adjust: ayarlamak, uydurmak, uymak
Adjustable: ayarlanabilir, uyarlanabilir
Administrate: yönetmek, idare etmek
Admirable: takdire değer
Advanced: ilerlemiş, ileri
Affable Agreeable: rahat, dostça, anlaşılabilir
Affair: olay, mesele, sorun
Affectionate: müşfik, sevecen
Affluent Wealthy: varlıklı
Agreeable: razı, hoş, iyi
Aid; yardım
Aisle:sıralar arası, yol, geçenek
Alliance: ittifak
Ally: müttefik, dost
Alter: Change
Ambiguous: müphem, birden fazla anlama gelebilen
Amend: düzeltme, değiştirme
Ample: gerektiğinden çok, bol
Annual: yıllık, yıldönümü
Anticipate: tahmin etmek, ve ona göre davranmak
Apparel Clothing: kılık kıyafet
Apparent: açık, apaçık, belirli
Appetite Desire for food: iştah, arzu
Apply: başvurmak, müracaat etmek, uygulamak
Appreciate: takdir etmek
Apprehension Fear; korku, endişe; anlayış, kavrayış
Approach: yaklaşım, tarz
Approval: tasvip, onay; resmi izin
Argue: tartışma, münakaşa, iddia etme
Argument: tartışma; sav, iddia
Article: makale; tanımlık; madde-fıkra; eşya-parça
Artisan: zanaatçı, esnaf
Ashamed: utanmak
Assassinate: suikast yapmak
Asset Advantage: kıymetli şey, beceri, erdem
Asset: servet; değerli nitelik
Astonished: hayret etmek, şaşkın olmak, şaşırmak
At once: derhal; aynı anda
Attack: saldırmak
Attainment: Achievement, başarı, elde etmek, marifet
Attempt: teşebbüs etmek, denemek
Attract: cezbetmek, çekmek
Available: elde edilebilir, müsait
Avidity: gayret, heves, hırs
Award: ödül, mükafat
Background: geçmiş, tecrübe, arka plan
Balance: denge, dengelemek
Barely: zar zor, zorla
Base: temel, esas; askeri üs
Basis: temel, dayanak, öz
Beneficial: faydalı
Benefit: fayda, yarar
Blame: suç, suçlamak
Blink: Open and close, gözlerini kırpıştırmak
Bloom: çiçek açmak
Blossom: çiçek açmak, canlanmak, gelişmek
Blunder: gaf, gaf yapmak
Boost: artırmak, yükseltmek
Boundary: sınır
Bound to: zorunlu, kesin, mutlaka
Border: sınır
Break: off kırılıp ayrılmak, ilişiğini kesmek; birdenbire durmak
Breakthrough: cepheyi yarıp geçmek; büyük buluş
Briefly: kısa (biçimde), kısaca (özet olarak)
Bring down: indirim yapmak, düşürmek
Briskly: Quickly, Energetically canlı ve istenilen tarzda; enerjik
Bruise: berelemek, ezmek; bere, ezik
Brutality: Cruelty vahşilik
Budget: bütçe
Bump: vurma, toslama; şiş, tümsek
Burglar: (ev, dükkan) soyan hırsız
Bury: gömmek, defnetmek; gizlemek, örtmek
Call at: uğramak
Call off: iptal etmek
Call on: ziyaret etmek; talep etmek
Call up: telefon atmak
Candidate: aday, namzet
Capable: yetenekli, ehliyetli
Captivate: büyüleme, esir etme, cezbetmek
Carry out: yerine getirmek, gerçekleştirmek
Cautious: ihtiyatlı, tedbirli
Cease: sona ermek, durmak
Chance: şans, tesadüfen olmak
Charge: ücret; itham; hamle; şarj
Charity: sadaka; hayırseverlik, hayır kurumu
Cheer: neşe, tezahürat
Chemist: kimyager; eczacı
Choice: seçmek
Choir: koro
Clammy: yapış yapış; soğuk nemli
Clarify: açıklamak, açıklık getirmek
Clear: temizlemek, aklamak, izin vermek
Clerk: memur, tezgahtar, sekreter
Cliff: uçurum, sarp kayalık
Clog: tıkamak, tıkanmak; takunya
Coast: kıyı
Coincidence: tesadüf
Collar: yaka; tasma
Collide: çarpışma, çarpma
Combine: birleşmek, birleştirmek
Commerce: ticaret
Compare: mukayese etmek
Compensation: bedel, tazminat, telafi
Compete: yarışmak; rekabet etmek
Competent Capable: ehil, yetenekli, yetkili
Competition: yarışma, rekabet, sınama
Complaint: şikayet etmek
Complete: tamamlamak; tamamen
Composed: birleşmiş; bestelenmiş; kendine hakim olmak
Compromise: uzlaşmak
Conceal: gizlemek, saklamak, örtmek
Concession: taviz, ödün
Concurrence Agreement: aynı olan, birlik olma, uyuşma; aynı zamana rastlama
Condense: yoğunlaşma; sıvıya dönme; çözeltme
Confidence: güven, itimat
Confidence: kendine güven
Confidential: Secret gizli, sır
Confirm: teyit etmek, pekiştirme, onaylama, sürekli, müzmin
Confiscated: Seized müsadere etmek, haczetmek; istimlak etmek
Conflict: çelişmek
Congratulate: tebrik etmek
Conscientious vicdanlı
Consequence: netice ; önem
Conserve: koruma muhafaza etme
Consider: hesaba katmak; göz önünde tutmak; saymak
Considerably: epeyce, oldukça
Consist: of müteşekkil olmak, oluşmak
Consistently: mütemadiyen, devamlı
Constitute: teşkil etmek, tesis etmek; tayin etmek
Constitution: anayasa
Cont-----te: kirletmek; zehirlemek, bozmak
Contented: halinden memnun, mutlu
Cooperation: işbirliği
Courteous: nazik, kibar, saygılı
Coward: korkak
Creative: yaratıcı
Crime: suç, cürüm
Criminal: suçla ilgili; suçlu; cezalı
Crooked: eğri, çarpık, virajlı, hilekar
Crop: mahsul
Crowd: kalabalık
Cruelty: zulüm, acımasızlık
Dabble: su serpme; suyla uğraşmak
Damage: zarar, zarar vermek
Deadline: son teslim tarihi
Dealer: satıcı, tacir Decade: on yıl
Deception: aldatma, hile
Deceptive: aldatıcı, yanıltıcı
Decline: gerileme, zayıflama
Dedicate: adamak; ithaf etmek
Defeat: yenme, bozguna uğratmak
Deficient: eksiz yetersiz, noksan
Delicate: nazik, hassas, narin
Delight: sevinç, zevk, haz,
Denial: inkar, yok sayma
Deny: inkar etme
Depict: göstermek, dile getirmek
Deplore: teessüf etmek, üzülmek
Dept: borç
Desperate: ümitsiz; gözü dünmüş
Despondent: ümitsiz, meyus
Determine: belirlemek, tespit etmek azimli, kararlı
Detest: nefret etmek, tiksinmek
Device: alet, aygıt
Devote: ,,-e adamak
Diluted: sulandırılmış, su katılmış
Diminish: azaltmak, küçültmek, eksiltmek
Discipline: disiplin
Discourteous: nezaketsiz, kaba
Discreet: saygılı, dikkatli ve nazik
Discretion: basiret, sağduyu, tedbir, ihtiyat
Discuss: tartışma, münazara etmek
Disease: hastalık
Disgraced: gözden düşmüş; itibarsız; yüz karası
Disgust: iğrenme, tiksinme, midesini bulandırma
Dishonest: sahtekar
Disintegrate: parçalamak, bölünmek
Disposition: eğilim, mizaç, düzen, tertip
Dispute: tartışma
Dissolve: çözmek, dağıtmak, yok olmak
Distinguish: Ayırmak, ayırt etmek, seçkin, ünlü, kendine yer edinmiş
Distrust: güvenmemek
Ditch: hendek, ark, kanal
Divert: başka yöne çevirmek; saptırmak
Divide: bölmek, ayırmak
Divulge: ifşa etmek, açığa vurmak
Doubt: şüphe, kuşku
Drift: sürüklenmek
Drowsy: Sleepy uykulu, uyku veren
Duplicate: Copy kopyasını yapmak
Dwindle: giderek azalmak
Eagerness: şevk, istek, arzu
Edge: kenar; avantaj
Efficient: verimli, randımanlı
Elevation: kaldırma, yükseltme; terfi
Embark: (on) gemiye binmek; başlamak
Embarrassment: utanma, mahcubiyet
Emerge: meydana çıkmak
Emit: yaymak, çıkarmak
Employer: iş veren
Encouraging: teşvik edici, cesaretlendirici
Endearing: sevdiren
Enhance: değerini, gücünü, güzelliğini arttırma, süslemek, genişletmek
Enlarge: büyütmek, genişlemek
Enlighten: aydınlatmak
Enthusiastically: şevkle, hararetle
Envy: kıskanma, gıpta etme
Equivocal: Ambiguous iki anlama gelebilen
Espionage: casusluk
Essential: gerekli
Examine: tetkik, muayene etmek, sorguya çekmek
Excessive: aşırı, haddinden fazla
Exchange: karşılıklı değişmek
Excuse: mazeret
Exempt: bağışık; muaf; hariç tutmak
Exhausted: bitmiş, tükenmiş, yorgun
Exhibition: sergi
Existence: varlık
Exotic: Unusual
Expand: genişle(t)mek, büyümek
Expedition: yolculuk; sefer
Explicit: açık, sarih
Explore: keşif, inceleme gezisi
Explorer: kaşif seyyah
Expose: ifşa etmek; ışığa tutmak; korunmasız bırakmak, maruz bırakmak; teşhir etmek; pozlamak
Exposure: ifşa; korunmasızlık; poz
Extensive: büyük, derin, kapsamlı
Extremely: oldukça fazla