• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Kül Tegin (Kül Tigin)

Sentinus

Tengri biz menen!
Özel üye
Kül Tegin (Çince: quē tè lè, Ch'üeh Tegin), Göktürklerin Kutlug devri kumandanlarından, Bilge Kağan'ın kardeşi.[1] Kutluk Han'ın oğlu ve İstemi Kağan'ın torunudur. İkinci Göktürk'ün kağanıdır.[2] 16 Mart 684 (Kimi kaynaklarda 685) yılında doğdu.[3] Babası, Göktürklerde millî şuuru uyandırarak, İkinci Hâkanlık devrinin kurucusu İlteriş Kutlug Kağan, annesi İl-Bilge Hâtun idi.[4]

Babası, Göktürklerde millî şuuru uyandırarak, İkinci Hâkanlık devrinin kurucusu İlteriş Kutlug Kağan, annesi İl-Bilge Hâtun idi. Babası Kutlug Kağan'ın 692 senesinde vefât ettiğinde, ağabeyi Bilge 8, Kül Tegin ise 7 yaşındaydı. Ağabeyi Bilge ile amcası Kapağan Kağan'ın yanında büyüyüp, yetişti. Atabeki, büyük edip ve prens Yolluğ Tegin idi. Onun terbiyesinde yetişip, Türk töresini, devlet idâresini ve lüzumlu adap ve erkânı öğrendi. Küçük yaşından îtibâren Bilge ile berâber amcası Kapağan Kağan'ın yanında akınlara, seferlere katılmaya başladı.

702 senesinde devlet hizmetine girdiğinde, on altı yaşında idi. Amcası Kapağan Kağan ile Mâveraünnehr'deki Suğdakiler üzerine yapılan sefere katıldı. Muvaffakiyetle dönüldü. 706 senesinde elli bin kişilik Çin ordusunun imhâ edilmesinde çok büyük hizmeti geçti. Piyâde kuvvetleriyle hücuma geçerek Çin kumandanını esir etti. Esir Çin kumandanını Kağana gönderdi.[1]

Kül Tegin, 21 yaşında iken Çinli general Caca ile yapılan savaşta da yer almış ve üç atını kaybetmişti. Çinli askerlerin attığı 100'den fazla oktan kurtulmayı başararak, bu savaşın kazanılmasında büyük payı olduğu abidelerde yazılıdır.[3] Yaralanmasına rağmen muhârebeye devâm etti. Bu muhârebede Çin ordusu yok edildi. Çinlilerin teşvik ettiği isyanların bastırılmasında mühim hizmetlerde bulundu.[4]

711 yılında, itaatten çıkmış olan Türgişler darbelendi, “ateş ve fırtına” gibi saldıran Türgiş kuvvetleri mağlup edilerek, Türgiş yabgusu, şad'ı ile birlikte, tabi “kağan” durumundaki So-ko öldürüldü, “Kara Türgiş” itaate alındı. Bars Beğ, Türgiş “kağan”ı tayin edilerek Bilge'nin kız kardeşi ile evlendirildi ve Maveraünnehir'e bir yürüyüş yapıldı; sebebi, kitabelere göre, “Sogdak (Semerkand bölgesi) kavmini tanzim etmek” idi.

Bu seferin icra edildiği yıllar (711-714) Maveraünnehir'de meşhur Kuteybe b. Müslim idaresindeki Arap ordularının kesin başarılar sağladığı devre tesadüf eder. Kuteybe, Buhara'yı aldıktan sonra Sogd başkenti Semerkand üzerine yürümüş, 300 muhasara makinesi ile kuşattığı şehri, Türk asıllı “kral” Gürek'i serbest bırakmak şartı ile, teslim almıştı (93/711-712). İslam kaynaklarında bu münasebetle Maveraünnehir halkının Türk“hakan”ından yardım istediği, böylece Araplarla mücadele eden müttefik Maveraünnehir kuvvetlerinin başında bulunan “Hakanın oğlu”nun bir gece baskınında bozguna uğradığı bildirilmektedir. Bu kayıt, Gök-Türklerle ilgili sayılmış ve mağlup olanın Kül Tegin olduğu iddia edilmiş veya mağlup olan ‘Gök-Türk prensi'nin mutlaka Kül Tegin olması gerekmediği beyan edilmiş, son olarak da Kapağan Kağan'ın mağlup olduğu ileri sürülmüştür. Gerçekte ne Kapağan'ın, ne Bilge'nin, ne de Kül Tegin'in o sırada Maveraünnehir'e gelmeleri mümkün idi, zira onlar, o tarihlerde hakanın şiddetli tutumundan dolayı isyan eden Türgiş ve Karluklarla meşgul bulunuyorlardı.[5]

Kitabeler, Kül Tegin'in kahramanlık öyküleriyle doludur. Örneğin erkekler batı seferine çıktığı zaman Türk yurduna baskın yapan Moğollara karşı kadın ve çocukları örgütleyerek zafer kazanmasından bahsedilir. Kül Tigin hem başarılı bir savaşçı, hem de başarılı bir komutandır.[2]

Yedi yaşından beri ömrünü Türk milletinin yücelmesine hasreden cesareti, savaşçılığı hem Türk, hem Çin vesikalarında övülen Kül Tegin'in büyük kahramanlıklarından biri, Gök-Türk karargahının 716'da Dokuz-Oğuzlar tarafından basıldığı zaman görülmüştü. Bilge Kağan anlatıyor:

“Anam hatun, büyük kadınlar, kardeşlerim, gelinim, prenseslerim cariye olacaktı. Ölenler yolda kalacaktı. Kül Tegin karargahı vermedi. O, olmasa idi hepiniz ölecektiniz”. (Kitabeler).[6]

Kül Tegin, 26 yaşında iken Göktürk Devleti'ne başkaldıran Kırgızlara karşı düzenlenen sefere de katıldı. Sanga Dağı'nın eteklerinde 710 yılında yapılan savaşta, Kül Tegin'in savaşçılığı Çinlilerin de dikkatini çekti ve Çin kaynaklarında onu ‘Yenilmez Savaşçı' olarak gösterdiler.[3] Orhun Kitabeleri, bu savaşta Kül Tegin'in elinde bir hançerle kaplan gibi atılarak dokuz düşmanı biçtiğini anlatır. İslam kaynaklarında da övgüyle bahsedilen ilk Türk komutanı oldu ve batıda "Kürtegin / Gürtegin" adıyla zikredildi.[2]

Kapağan Kağan, Türk töresine aykırı hareket ederek ölmeden önce kendi oğlunu veliaht ilan etti ve yeğenlerinin iktidar adaylığını geçersiz kıldı.[2]Kapağan'ın yerine geçen oğlu İnal (Bögü) hakanlığın bu en buhranlı devrinde devlet dizginlerini elinde tutacak kudrette değildi. Karışıklığı önleyememiş, yurda huzur getirememişti. Halbuki Türk halkı bu hususları hakandan beklerdi. Oğuzlar büsbütün alevlendikleri için devleti kurtarmak işi, İlteriş'in oğulları Bilge ile Kül Tegin'in omuzlarına yüklenmişti. 716 yılında Kül Tegin 5 Oğuz seferi yapmış ve seferlerden dördüne Bilge'de katılmıştı. Kitabelerde Gök-Türk ordusunun takatten düştüğünü ve cesaretini kaybettiğini belirten ibareler vardır.

Bütün bu olup bitenler yeni hakanın beceriksizliğine atfolunuyor ve halkta, Tanrı tarafından hakanlık vasfının ondan geri alındığı kanaati uyanıyordu. Ülkenin felaketten kurtulması için hakanın değişmesi lazımdı. Çin kaynaklarındaki izahata göre, her halde Bögü'nün direnmesi neticesi, değiştirme zor kullanılarak yapıldı.[6]

Kül Tigin, daha önce Mete Han'ın yaptığına benzer kanlı bir darbeyle yönetimi ele geçirdi, Kapağan Kağan'ın oğlunu destekleyen beyleri idam ettirdi, Kapağan döneminde geri plana itilen Tonyukuk'u ve Alp Eletmiş'i yanına alarak büyük bir temizlik yaptı ve sonunda, tahta ağabeyini oturttu.[2]

İhtilal planı iki kardeş, Bilge ve Kül Tegin tarafından hazırlanmış, fakat Kül Tegin tarafından icra edilmişti.[6]

Bilge Kağan 32 yaşında, Kül Tegin de 31 yaşındaydı. Resmi lider Bilge Kağan olsa da ülkede asıl güç, ordu komutanı Kül Tegin'in elindeydi. Ağabeyi ile birlikte ülkelerindeki isyanları bastıran Kül Tegin'e ilişkin en sağlıklı bilgiler Orhun Abideleri'nde yer alır.[2]

Bilge Kağan, kardeşi Kül Tegin'in kağan olmasını ısrar etti. Fakat Kül Tegin bunu şiddetle reddetti. Bu sebeple Bilge Kağan, Kül Tegin'i Sol Şad ilan tayin ederek ona bütün askeri yetkileri verdi.[7]

Kapağan Kağan'ın 716 senesinde vefâtıyla, ağabeyi Bilge'nin kağanlığa geçmesine çalıştı ve muvaffak oldu. Kendisi cesâret ve muharipliği ile meşhûr olduğundan, ordu kumandanı ve doğu bölgesi şadlığına getirildi. İç isyanların ve taht kavgalarının bastırılmasında vazîfe aldı. Âsîleri mağlup ederek, Türklerin birlik ve berâberliğini sağladı.[1]

Kül Tegin 27 Şubat 731'de (eski Türk takvimlerine göre, “koyun” yılının 17. günü) 47 yaşında iken öldü.[3] Öldüğünde İnançu, Apa, Tarkan unvanlarını taşıyordu.[6] 1 Kasım 731'de kendisine büyük bir cenaze töreni düzenlendi. Törene Çin, Tıtan, Tatabı, Tibet, İran, Soğd, Buhara, Türgiş, Kırgız ve diğer devlet boyları da katıldı.[3] 732 yılında Kül-Tegin'in cenaze töreni için Orhon başkentine Türkçe adlı Ogul-Tarhan Buhara elçisi gelmiştir.[2]

Onun ölümü, başta Bilge Kağan olmak üzere Türk milletini mâteme boğdu.[1]

Ölümü hakanlıkta büyük teessür yaratan kahraman hakkında işte kitabelere geçen samimi ifadeler (Bilge'nin ağzından):

“Küçük kardeşim Kül Tegin öldü, görür gözüm görmez oldu, bilir bilgim bilmez oldu. Zamanın takdiri Tanrınındır. Kişi-oğlu ölmek için yaratılmıştı. Yaslandım, gözden yaş, gönülden feryat gelerek yanıp yıkıldım... Milletimin gözü, kaşı (ağlamaktan) fena olacak diye sakındım”.

Çin'de de aynı üzüntü duyulmuş, imparator hususî elçi ile Ötüken'e baş sağlığı mektubu göndermiş, Kül Tegin'in hatırasına dikilecek abideye Çince bir metnin de kazınmasını arzu etmişti. [6]


kul_tegin.webp


Kül Tegin adına âbidevî bir eser yapıldı. Orhun Nehri sâhilinde Orhon Âbideleri veya Türük Bengü Taşları da denilen eser, Türk yâni Orhon Alfâbesiyle yazıldı. Âbide, Yollug Tegin tarafından yazılıp, 21 Kasım 731'de Orhun Nehri sâhiline dikildi. Âbide'de; Alpliği, cesâreti, muhâripliği, kumandanlığı ve Türk Milleti'ne hizmeti edebî bir lisanla anlatılır. Kül Tegin Âbidesi, Göktürk Târihi, kültürü, Türk dil ve edebiyâtı yönünden emsalsiz bir eserdir. Âbide'nin metni Türkçe yazılmış, ayrıca Çince tercümesine yer verilmiştir.[1]


Bilge Kağan'ın isteği ile hazırlanan Kül Tegin kitabesinin Türkçe metnini Kül Tegin'in “atısı” (atabey) prens Yollıg Tegin yazmış ve 20 günde taşa kazmıştı. Gök Türk tarihi, kültürü ve Türk dil ve edebiyatı yönlerinden emsalsiz bir değer taşıyan bu kitabe ile birlikte Kül Tegin'in anıt-kabri ve içindeki nakış tasvirler tamamlanmış ve büyük cenaze töreni 1 Kasım 731 günü (“Koyun” yılının 9. ayının 27'si) yapılmıştır. Törene Gök-Türk halkı ve ileri gelenlerinden başka Çin, K'i-tan, Tatabı, Tibet, İran, Sogd, Buhara, Türgiş, Kırgız vb. devlet ve kavimler hususi heyetlerle katılmışlardı.[6]

Bu anıt, Baykal Gölü'nün güneyinde Koşo Çaydam gölü yakınındadır. Mermer üzerinde Göktürk yazısıyla "Kültigin koyun yılında 17. günde uçtu"diye yazar.

Ağabeyi Bilge Kağan 734 yılında ölmüştür.Tonyukuk, Bilge Kağan ve Kül Tegin'in Türk Milleti için yaptıkları Göktürk Yazıtları'nda(Orhun hitabeleri) tüm saflığıyla yer almaktadır.[2]
 
Kül Tegin Kitabesi
Bilge Kağan'ın isteği ile hazırlanan Kül Tegin kitabesinin Türkçe metnini Kül Tegin'in "atısı" (atabey) prens Yollıg Tegin yazmış ve 20 günde taşa kazmıştı. Gök Türk tarihi, kültürü ve Türk dil ve edebiyatı yönlerinden emsalsiz bir değer taşıyan bu kitabe ile birlikte Kül Tegin'in anıt-kabri ve içindeki nakış tasvirler tamamlanmış ve büyük cenaze töreni 1 Kasım 731 günü ("Koyun" yılının 9. ayının 27'si) yapılmıştır. Törene Gök-Türk halkı veileri gelenlerinden başka Çin, K'i-tan, Tatabı, Tibet, İran, Sogd, Buhara, Türgiş,Kırgız vb. devlet ve kavimler hususi heyetlerle katılmışlardı.[8]

Bengü Taşın Doğu Yüzü
Tanrı üstte gökleri içinde varlıkları,
Altta yağız yerleri , ışık, karanlıkları...

İkisi arasında kişoğluyu yaratmış,
Kopuna üstün kılmış, bellek, usla donatmış.

Gökte , yerde var olan kopuda yaratılan,
Benzemez yaratana sonradan yaratılan.

Önceki atalarım kişoğlu üstüne,
Bumın Kağan olupdu, Kağan İstemi yine.

Türk Budun'un ilini töresini tutmuşlar,
Uluslara keşikle ülüş verip tutmuşlar.

Biz düzene sokmuşlar her budunu her yerde,
Töreyi üstün kılıp uymuşlar hep birlikte.

Dört yndaki uluslar bir tek budundan olup,
Yağı olmuş hepside özlerine ok vurup.

Boğazlaşıp birbirin öldürüken her biri,
Atalarım yürütmüş yağı üstüne çeri.

Dörtbir yanda yurt tutmuş yağı olan budunu,
Hep almış kendisine bağlamışlar kopunu.

Buyruk alıp başlılar yükünüm baş eğmişler,
Dizi olan toprağa , diz vurup dizlemişler.

İleri gün doğuda Kadırkan ormanında,
Geride günbatıda Demirkapı sonuna.

Ulusları konusurp vermiş düzen hepsine,
Kadırkan ötesinden Aral'ın ötesine.

İkisi arasında başsdız erk olan Türkler,
Öylece oturuken Bumınlar, İstemi'ler

Bilgili kağanlarmış bilginlere sormuşlar,
Kurultayda danışıp en doğruyu bulmuşlar.

Alp Kağan imişlerki dizgin salıp acuna,
Mahmuz tepip erişmiş ogruğa dağ ucuna.

Bilgili yarlık yazmış,bilgili buyruk vermiş,
Bilgili buyruk seçmiş , buyruğuda alp imiş.

Hepside doğru imiş budun ile beğleri,
Güvenmişler kağana bakıp bin yıl ileri..

Birlik çalışıp toprağı yurt yapmışlar,
Birlik olup töreye uyup düzen katmışlar.

Uçup gitmiş uçmağa bu erdemli kağanlar,
Bütün budun ağlamış gelmiş sagu sağanlar.

Günün doğduğu yönden Bökli çöllü halk gelmiş,
Çinliler, Tibetliler, Türk soylu Avar gelmiş.

Batı'dan Purum gelmiş , Türk, kırgız üç Kurıkan
Otuz Tatar yığılmış, Kıtay, Tatabı, Burkan.

Bu uluslar budunlar hepsi gelip ağlamış,
Yas tutmuş sağu sağmış, diz vurmuşta yoğlamış.

Gömülmüşler toprağa bilgin kişi anlarmış,
Tanmrı kut verdiğiçin çok ünlü kağanlarmış.

Öldükte bu kağanlar yolunca töremizin,
Küçük kardeş oturmuş Tanrı dediği için.

Sonra oğullar kağan olmuş ne son nede ilk,
Türk Budunu çözülmüş kökünden ilmik ilmik

İni eçisi kılınmamış olacak,
Oğul babası gibi kılınmamış olacak.

Bilgisiz kağanlar da, çıkmışlar oturmuşlar,
Bilgisezden ne çıkar ? Kötü kağan olmuşlar.

Bilgisiz kağanların yarlığıda bilgisiz.
Bilgisize eş olur , buyruk olur bilgisiz.

Kötü imiş buduna verdikleri buyruklar,
Yablık imiş seçtiği yanındaki buyruklar.

Verdikleri her buyruk tuttukları işleri,
Kötü imiş kötülük sarmış sıkmış dişleri.

Beğler ile budunun arası çok açılmış,
Kıyıncılık çoğalmış, erdemler kaçılmış.

Ak sinük kara sinük girince birbirine,
Budunda birlik kalmaz kıyım töre yerine.

Geçerde hiç dururmu uyumayan yağılar,
Kolayca sökülürken çürüyen bukağılar.

Çin budunu, aldatan tuzakçı ve düzenci,
Türk budun sezememiş bu tuzak , düzen neci ?

Budunun düzenlerle bozulunca birliği,
Birlik elden gidince yokolurmuş dirliği.

Büyük-Küçük karındaş birbirini kırınca,
Yağı üstün gelirmiş olsa bile karınca.

Beğler ile budunu diker karşı karşıya,
Süngü dürten bulunmaz içindeki yağıya.

Türk budunu yurdunu kaptırmış yağısına,
Çinli gelmiş dikilmiş Ötüken kapısına.

Karışınca ortalık kaybetmiş Kağannını,
Dizvurup suyurgamış Çinlinin Kağanını.

Beğ olan oğulları gitmiş Çin'e kul olmuş,
İlbilge Hhatun kızı gitmiş Çin'e küng olmuş.

Türk beğler Türk adını bırakıp almış Çin'den,
Çinli adı vurunmuş ıramış gökçe dinden.

Çinli beğleri gibi yaşamış Çinli gibi,
Fağfura bel bağlamış Budha'dan dinli gibi.

Elli yıl Çin kağana çeri olupta Çinde,
Çinliden buyruk alıp işlemişler işinde.

İleri gün doğuda Bökli Kağan yurduna,
Geride gün batıda Demirkapı yurduna.

Çinli'ye sü olup da çığnamış ata yurdun,
Karındaşa sancılmış "Fağfur böyle buyurdun",

Diyerek Çinli'lere vermiş ata yurdunu,
Çin'e dirlik getirmiş bayrağını kurdunu,

Bırakıp ta Ç'angan'da bir elli yıl eğlenmiş,
Çinli'nin kulu olmuş bilincide bilenmiş.

Düşünüp şöyle demiş Türk'ün kara budunu;
"Ben yurtlu budun idim kimler aldı yurdumu?

Nerede at kişneyen bozkırım ovalarım?
Ceylan elik kkaptığım ormanlarım,dağlarım?

Amurdan ta İtil'e at sürüp savaştığım,
Kazandığım yurt kimin?Çin kimdir barıştığım?

Türk'se de kargı sançan kılıç tutan bileğim,
Kulağım Çinli beğde buyruk bekler dileğim.

Kağanlı budun idim hani,nerde Kağanım?
Olurmu Çin Fağfuru,gökten inmiş Kağanım?

Ben şimdi hangi Kağan için savaşıyorum?
Ne Kağana işleyip kimle yarışıyorum?"

Baş bulamayan budun birliğin kuramamış,
Bir olamayan budun Çin'den kurtulamamış.

Kabaran yüreğini acılarla bastırmış,
Çinli'de kafa kesmiş kimisini astırmış.

Bunca iş işleyeni Çin için ölenleri,
Buyruk alıp seveni Çin'de diz çökenleri.

"Bunlar Türk öldüreyim yeryüzünden sileyim,
Kurutayım kökünü ondan sonra güleyim."

Deyip tuzak kurarmış uğrun kılıç bilermiş,
Gözü Türk'ün boyunda hep pusuda beklermiş.

Türk sonu yok olmaya gidiyormuş o çağda,
Beğler teginler Çin'e kul olup da uyanda.

Üstte Türk'ün Tanrısı yarlıgamış acıyıp,
Bu kutsal yeri suyu bağışlamış acıyıp.

Bakmamaış yazuğuna yok olmasın istemiş,
Budun olarak kalsın diye babam ilteriş,

Kutlu kağanı yükseltmiş il bilgelik katunla,
İkisine kut vermiş, buluşturmuş budunla.

Babam ile anamın dilekleri olunca,
Seyirtip gelen eller Ötüken'e dolunca.

Babam kağan on yedi erle çıkmuş dışarı,
Çin'e baş kaldırınca Tanrı vermiş başarı.

Yürüyor diye duyan balıktaki dağlara,
Çıkıpta omuz vermiş buyruk salmış sağlara.

Dağlarda yılkı güden erler inip yazuya,
Çeriye katıldakta söz kılıca pazuya.

Düştüğünde Tanrımız yine Türk'e güç vermiş,
Yetmiş kişi olmuşlar dağ , obadan derlenmiş.

Tanrı güç verdiği için babam kağan erleri,
Kurt soylu kurt olmuşlar, koyun yağı erleri.

Gün doğu gün batıya sü çıkarıp yollamış,
Yapılan yığıncakta yedi yüz er toplamış

Haber salmış Çin'deki tutsak olan beğlere,
Kurt başlı gökbayrağı çekiyorken göndere.

Çeriler derlenirken dağlardan obalara,
Bozkurtlar iniyorken dağlardan ovalara.

Buyruk vermiş "Atlara bibin akın günüdür,
Tutsak olmuş GökTürk'ün tan ağıran tünüdür.
[9]
 
Geri
Top