Kül Tegin (Çince: quē tè lè, Ch'üeh Tegin), Göktürklerin Kutlug devri kumandanlarından, Bilge Kağan'ın kardeşi.[1] Kutluk Han'ın oğlu ve İstemi Kağan'ın torunudur. İkinci Göktürk'ün kağanıdır.[2] 16 Mart 684 (Kimi kaynaklarda 685) yılında doğdu.[3] Babası, Göktürklerde millî şuuru uyandırarak, İkinci Hâkanlık devrinin kurucusu İlteriş Kutlug Kağan, annesi İl-Bilge Hâtun idi.[4]
Babası, Göktürklerde millî şuuru uyandırarak, İkinci Hâkanlık devrinin kurucusu İlteriş Kutlug Kağan, annesi İl-Bilge Hâtun idi. Babası Kutlug Kağan'ın 692 senesinde vefât ettiğinde, ağabeyi Bilge 8, Kül Tegin ise 7 yaşındaydı. Ağabeyi Bilge ile amcası Kapağan Kağan'ın yanında büyüyüp, yetişti. Atabeki, büyük edip ve prens Yolluğ Tegin idi. Onun terbiyesinde yetişip, Türk töresini, devlet idâresini ve lüzumlu adap ve erkânı öğrendi. Küçük yaşından îtibâren Bilge ile berâber amcası Kapağan Kağan'ın yanında akınlara, seferlere katılmaya başladı.
702 senesinde devlet hizmetine girdiğinde, on altı yaşında idi. Amcası Kapağan Kağan ile Mâveraünnehr'deki Suğdakiler üzerine yapılan sefere katıldı. Muvaffakiyetle dönüldü. 706 senesinde elli bin kişilik Çin ordusunun imhâ edilmesinde çok büyük hizmeti geçti. Piyâde kuvvetleriyle hücuma geçerek Çin kumandanını esir etti. Esir Çin kumandanını Kağana gönderdi.[1]
Kül Tegin, 21 yaşında iken Çinli general Caca ile yapılan savaşta da yer almış ve üç atını kaybetmişti. Çinli askerlerin attığı 100'den fazla oktan kurtulmayı başararak, bu savaşın kazanılmasında büyük payı olduğu abidelerde yazılıdır.[3] Yaralanmasına rağmen muhârebeye devâm etti. Bu muhârebede Çin ordusu yok edildi. Çinlilerin teşvik ettiği isyanların bastırılmasında mühim hizmetlerde bulundu.[4]
711 yılında, itaatten çıkmış olan Türgişler darbelendi, “ateş ve fırtına” gibi saldıran Türgiş kuvvetleri mağlup edilerek, Türgiş yabgusu, şad'ı ile birlikte, tabi “kağan” durumundaki So-ko öldürüldü, “Kara Türgiş” itaate alındı. Bars Beğ, Türgiş “kağan”ı tayin edilerek Bilge'nin kız kardeşi ile evlendirildi ve Maveraünnehir'e bir yürüyüş yapıldı; sebebi, kitabelere göre, “Sogdak (Semerkand bölgesi) kavmini tanzim etmek” idi.
Bu seferin icra edildiği yıllar (711-714) Maveraünnehir'de meşhur Kuteybe b. Müslim idaresindeki Arap ordularının kesin başarılar sağladığı devre tesadüf eder. Kuteybe, Buhara'yı aldıktan sonra Sogd başkenti Semerkand üzerine yürümüş, 300 muhasara makinesi ile kuşattığı şehri, Türk asıllı “kral” Gürek'i serbest bırakmak şartı ile, teslim almıştı (93/711-712). İslam kaynaklarında bu münasebetle Maveraünnehir halkının Türk“hakan”ından yardım istediği, böylece Araplarla mücadele eden müttefik Maveraünnehir kuvvetlerinin başında bulunan “Hakanın oğlu”nun bir gece baskınında bozguna uğradığı bildirilmektedir. Bu kayıt, Gök-Türklerle ilgili sayılmış ve mağlup olanın Kül Tegin olduğu iddia edilmiş veya mağlup olan ‘Gök-Türk prensi'nin mutlaka Kül Tegin olması gerekmediği beyan edilmiş, son olarak da Kapağan Kağan'ın mağlup olduğu ileri sürülmüştür. Gerçekte ne Kapağan'ın, ne Bilge'nin, ne de Kül Tegin'in o sırada Maveraünnehir'e gelmeleri mümkün idi, zira onlar, o tarihlerde hakanın şiddetli tutumundan dolayı isyan eden Türgiş ve Karluklarla meşgul bulunuyorlardı.[5]
Kitabeler, Kül Tegin'in kahramanlık öyküleriyle doludur. Örneğin erkekler batı seferine çıktığı zaman Türk yurduna baskın yapan Moğollara karşı kadın ve çocukları örgütleyerek zafer kazanmasından bahsedilir. Kül Tigin hem başarılı bir savaşçı, hem de başarılı bir komutandır.[2]
Yedi yaşından beri ömrünü Türk milletinin yücelmesine hasreden cesareti, savaşçılığı hem Türk, hem Çin vesikalarında övülen Kül Tegin'in büyük kahramanlıklarından biri, Gök-Türk karargahının 716'da Dokuz-Oğuzlar tarafından basıldığı zaman görülmüştü. Bilge Kağan anlatıyor:
“Anam hatun, büyük kadınlar, kardeşlerim, gelinim, prenseslerim cariye olacaktı. Ölenler yolda kalacaktı. Kül Tegin karargahı vermedi. O, olmasa idi hepiniz ölecektiniz”. (Kitabeler).[6]
Kül Tegin, 26 yaşında iken Göktürk Devleti'ne başkaldıran Kırgızlara karşı düzenlenen sefere de katıldı. Sanga Dağı'nın eteklerinde 710 yılında yapılan savaşta, Kül Tegin'in savaşçılığı Çinlilerin de dikkatini çekti ve Çin kaynaklarında onu ‘Yenilmez Savaşçı' olarak gösterdiler.[3] Orhun Kitabeleri, bu savaşta Kül Tegin'in elinde bir hançerle kaplan gibi atılarak dokuz düşmanı biçtiğini anlatır. İslam kaynaklarında da övgüyle bahsedilen ilk Türk komutanı oldu ve batıda "Kürtegin / Gürtegin" adıyla zikredildi.[2]
Kapağan Kağan, Türk töresine aykırı hareket ederek ölmeden önce kendi oğlunu veliaht ilan etti ve yeğenlerinin iktidar adaylığını geçersiz kıldı.[2]Kapağan'ın yerine geçen oğlu İnal (Bögü) hakanlığın bu en buhranlı devrinde devlet dizginlerini elinde tutacak kudrette değildi. Karışıklığı önleyememiş, yurda huzur getirememişti. Halbuki Türk halkı bu hususları hakandan beklerdi. Oğuzlar büsbütün alevlendikleri için devleti kurtarmak işi, İlteriş'in oğulları Bilge ile Kül Tegin'in omuzlarına yüklenmişti. 716 yılında Kül Tegin 5 Oğuz seferi yapmış ve seferlerden dördüne Bilge'de katılmıştı. Kitabelerde Gök-Türk ordusunun takatten düştüğünü ve cesaretini kaybettiğini belirten ibareler vardır.
Bütün bu olup bitenler yeni hakanın beceriksizliğine atfolunuyor ve halkta, Tanrı tarafından hakanlık vasfının ondan geri alındığı kanaati uyanıyordu. Ülkenin felaketten kurtulması için hakanın değişmesi lazımdı. Çin kaynaklarındaki izahata göre, her halde Bögü'nün direnmesi neticesi, değiştirme zor kullanılarak yapıldı.[6]
Kül Tigin, daha önce Mete Han'ın yaptığına benzer kanlı bir darbeyle yönetimi ele geçirdi, Kapağan Kağan'ın oğlunu destekleyen beyleri idam ettirdi, Kapağan döneminde geri plana itilen Tonyukuk'u ve Alp Eletmiş'i yanına alarak büyük bir temizlik yaptı ve sonunda, tahta ağabeyini oturttu.[2]
İhtilal planı iki kardeş, Bilge ve Kül Tegin tarafından hazırlanmış, fakat Kül Tegin tarafından icra edilmişti.[6]
Bilge Kağan 32 yaşında, Kül Tegin de 31 yaşındaydı. Resmi lider Bilge Kağan olsa da ülkede asıl güç, ordu komutanı Kül Tegin'in elindeydi. Ağabeyi ile birlikte ülkelerindeki isyanları bastıran Kül Tegin'e ilişkin en sağlıklı bilgiler Orhun Abideleri'nde yer alır.[2]
Bilge Kağan, kardeşi Kül Tegin'in kağan olmasını ısrar etti. Fakat Kül Tegin bunu şiddetle reddetti. Bu sebeple Bilge Kağan, Kül Tegin'i Sol Şad ilan tayin ederek ona bütün askeri yetkileri verdi.[7]
Kapağan Kağan'ın 716 senesinde vefâtıyla, ağabeyi Bilge'nin kağanlığa geçmesine çalıştı ve muvaffak oldu. Kendisi cesâret ve muharipliği ile meşhûr olduğundan, ordu kumandanı ve doğu bölgesi şadlığına getirildi. İç isyanların ve taht kavgalarının bastırılmasında vazîfe aldı. Âsîleri mağlup ederek, Türklerin birlik ve berâberliğini sağladı.[1]
Kül Tegin 27 Şubat 731'de (eski Türk takvimlerine göre, “koyun” yılının 17. günü) 47 yaşında iken öldü.[3] Öldüğünde İnançu, Apa, Tarkan unvanlarını taşıyordu.[6] 1 Kasım 731'de kendisine büyük bir cenaze töreni düzenlendi. Törene Çin, Tıtan, Tatabı, Tibet, İran, Soğd, Buhara, Türgiş, Kırgız ve diğer devlet boyları da katıldı.[3] 732 yılında Kül-Tegin'in cenaze töreni için Orhon başkentine Türkçe adlı Ogul-Tarhan Buhara elçisi gelmiştir.[2]
Onun ölümü, başta Bilge Kağan olmak üzere Türk milletini mâteme boğdu.[1]
Ölümü hakanlıkta büyük teessür yaratan kahraman hakkında işte kitabelere geçen samimi ifadeler (Bilge'nin ağzından):
“Küçük kardeşim Kül Tegin öldü, görür gözüm görmez oldu, bilir bilgim bilmez oldu. Zamanın takdiri Tanrınındır. Kişi-oğlu ölmek için yaratılmıştı. Yaslandım, gözden yaş, gönülden feryat gelerek yanıp yıkıldım... Milletimin gözü, kaşı (ağlamaktan) fena olacak diye sakındım”.
Çin'de de aynı üzüntü duyulmuş, imparator hususî elçi ile Ötüken'e baş sağlığı mektubu göndermiş, Kül Tegin'in hatırasına dikilecek abideye Çince bir metnin de kazınmasını arzu etmişti. [6]
Kül Tegin adına âbidevî bir eser yapıldı. Orhun Nehri sâhilinde Orhon Âbideleri veya Türük Bengü Taşları da denilen eser, Türk yâni Orhon Alfâbesiyle yazıldı. Âbide, Yollug Tegin tarafından yazılıp, 21 Kasım 731'de Orhun Nehri sâhiline dikildi. Âbide'de; Alpliği, cesâreti, muhâripliği, kumandanlığı ve Türk Milleti'ne hizmeti edebî bir lisanla anlatılır. Kül Tegin Âbidesi, Göktürk Târihi, kültürü, Türk dil ve edebiyâtı yönünden emsalsiz bir eserdir. Âbide'nin metni Türkçe yazılmış, ayrıca Çince tercümesine yer verilmiştir.[1]
Bilge Kağan'ın isteği ile hazırlanan Kül Tegin kitabesinin Türkçe metnini Kül Tegin'in “atısı” (atabey) prens Yollıg Tegin yazmış ve 20 günde taşa kazmıştı. Gök Türk tarihi, kültürü ve Türk dil ve edebiyatı yönlerinden emsalsiz bir değer taşıyan bu kitabe ile birlikte Kül Tegin'in anıt-kabri ve içindeki nakış tasvirler tamamlanmış ve büyük cenaze töreni 1 Kasım 731 günü (“Koyun” yılının 9. ayının 27'si) yapılmıştır. Törene Gök-Türk halkı ve ileri gelenlerinden başka Çin, K'i-tan, Tatabı, Tibet, İran, Sogd, Buhara, Türgiş, Kırgız vb. devlet ve kavimler hususi heyetlerle katılmışlardı.[6]
Bu anıt, Baykal Gölü'nün güneyinde Koşo Çaydam gölü yakınındadır. Mermer üzerinde Göktürk yazısıyla "Kültigin koyun yılında 17. günde uçtu"diye yazar.
Ağabeyi Bilge Kağan 734 yılında ölmüştür.Tonyukuk, Bilge Kağan ve Kül Tegin'in Türk Milleti için yaptıkları Göktürk Yazıtları'nda(Orhun hitabeleri) tüm saflığıyla yer almaktadır.[2]
Babası, Göktürklerde millî şuuru uyandırarak, İkinci Hâkanlık devrinin kurucusu İlteriş Kutlug Kağan, annesi İl-Bilge Hâtun idi. Babası Kutlug Kağan'ın 692 senesinde vefât ettiğinde, ağabeyi Bilge 8, Kül Tegin ise 7 yaşındaydı. Ağabeyi Bilge ile amcası Kapağan Kağan'ın yanında büyüyüp, yetişti. Atabeki, büyük edip ve prens Yolluğ Tegin idi. Onun terbiyesinde yetişip, Türk töresini, devlet idâresini ve lüzumlu adap ve erkânı öğrendi. Küçük yaşından îtibâren Bilge ile berâber amcası Kapağan Kağan'ın yanında akınlara, seferlere katılmaya başladı.
702 senesinde devlet hizmetine girdiğinde, on altı yaşında idi. Amcası Kapağan Kağan ile Mâveraünnehr'deki Suğdakiler üzerine yapılan sefere katıldı. Muvaffakiyetle dönüldü. 706 senesinde elli bin kişilik Çin ordusunun imhâ edilmesinde çok büyük hizmeti geçti. Piyâde kuvvetleriyle hücuma geçerek Çin kumandanını esir etti. Esir Çin kumandanını Kağana gönderdi.[1]
Kül Tegin, 21 yaşında iken Çinli general Caca ile yapılan savaşta da yer almış ve üç atını kaybetmişti. Çinli askerlerin attığı 100'den fazla oktan kurtulmayı başararak, bu savaşın kazanılmasında büyük payı olduğu abidelerde yazılıdır.[3] Yaralanmasına rağmen muhârebeye devâm etti. Bu muhârebede Çin ordusu yok edildi. Çinlilerin teşvik ettiği isyanların bastırılmasında mühim hizmetlerde bulundu.[4]
711 yılında, itaatten çıkmış olan Türgişler darbelendi, “ateş ve fırtına” gibi saldıran Türgiş kuvvetleri mağlup edilerek, Türgiş yabgusu, şad'ı ile birlikte, tabi “kağan” durumundaki So-ko öldürüldü, “Kara Türgiş” itaate alındı. Bars Beğ, Türgiş “kağan”ı tayin edilerek Bilge'nin kız kardeşi ile evlendirildi ve Maveraünnehir'e bir yürüyüş yapıldı; sebebi, kitabelere göre, “Sogdak (Semerkand bölgesi) kavmini tanzim etmek” idi.
Bu seferin icra edildiği yıllar (711-714) Maveraünnehir'de meşhur Kuteybe b. Müslim idaresindeki Arap ordularının kesin başarılar sağladığı devre tesadüf eder. Kuteybe, Buhara'yı aldıktan sonra Sogd başkenti Semerkand üzerine yürümüş, 300 muhasara makinesi ile kuşattığı şehri, Türk asıllı “kral” Gürek'i serbest bırakmak şartı ile, teslim almıştı (93/711-712). İslam kaynaklarında bu münasebetle Maveraünnehir halkının Türk“hakan”ından yardım istediği, böylece Araplarla mücadele eden müttefik Maveraünnehir kuvvetlerinin başında bulunan “Hakanın oğlu”nun bir gece baskınında bozguna uğradığı bildirilmektedir. Bu kayıt, Gök-Türklerle ilgili sayılmış ve mağlup olanın Kül Tegin olduğu iddia edilmiş veya mağlup olan ‘Gök-Türk prensi'nin mutlaka Kül Tegin olması gerekmediği beyan edilmiş, son olarak da Kapağan Kağan'ın mağlup olduğu ileri sürülmüştür. Gerçekte ne Kapağan'ın, ne Bilge'nin, ne de Kül Tegin'in o sırada Maveraünnehir'e gelmeleri mümkün idi, zira onlar, o tarihlerde hakanın şiddetli tutumundan dolayı isyan eden Türgiş ve Karluklarla meşgul bulunuyorlardı.[5]
Kitabeler, Kül Tegin'in kahramanlık öyküleriyle doludur. Örneğin erkekler batı seferine çıktığı zaman Türk yurduna baskın yapan Moğollara karşı kadın ve çocukları örgütleyerek zafer kazanmasından bahsedilir. Kül Tigin hem başarılı bir savaşçı, hem de başarılı bir komutandır.[2]
Yedi yaşından beri ömrünü Türk milletinin yücelmesine hasreden cesareti, savaşçılığı hem Türk, hem Çin vesikalarında övülen Kül Tegin'in büyük kahramanlıklarından biri, Gök-Türk karargahının 716'da Dokuz-Oğuzlar tarafından basıldığı zaman görülmüştü. Bilge Kağan anlatıyor:
“Anam hatun, büyük kadınlar, kardeşlerim, gelinim, prenseslerim cariye olacaktı. Ölenler yolda kalacaktı. Kül Tegin karargahı vermedi. O, olmasa idi hepiniz ölecektiniz”. (Kitabeler).[6]
Kül Tegin, 26 yaşında iken Göktürk Devleti'ne başkaldıran Kırgızlara karşı düzenlenen sefere de katıldı. Sanga Dağı'nın eteklerinde 710 yılında yapılan savaşta, Kül Tegin'in savaşçılığı Çinlilerin de dikkatini çekti ve Çin kaynaklarında onu ‘Yenilmez Savaşçı' olarak gösterdiler.[3] Orhun Kitabeleri, bu savaşta Kül Tegin'in elinde bir hançerle kaplan gibi atılarak dokuz düşmanı biçtiğini anlatır. İslam kaynaklarında da övgüyle bahsedilen ilk Türk komutanı oldu ve batıda "Kürtegin / Gürtegin" adıyla zikredildi.[2]
Kapağan Kağan, Türk töresine aykırı hareket ederek ölmeden önce kendi oğlunu veliaht ilan etti ve yeğenlerinin iktidar adaylığını geçersiz kıldı.[2]Kapağan'ın yerine geçen oğlu İnal (Bögü) hakanlığın bu en buhranlı devrinde devlet dizginlerini elinde tutacak kudrette değildi. Karışıklığı önleyememiş, yurda huzur getirememişti. Halbuki Türk halkı bu hususları hakandan beklerdi. Oğuzlar büsbütün alevlendikleri için devleti kurtarmak işi, İlteriş'in oğulları Bilge ile Kül Tegin'in omuzlarına yüklenmişti. 716 yılında Kül Tegin 5 Oğuz seferi yapmış ve seferlerden dördüne Bilge'de katılmıştı. Kitabelerde Gök-Türk ordusunun takatten düştüğünü ve cesaretini kaybettiğini belirten ibareler vardır.
Bütün bu olup bitenler yeni hakanın beceriksizliğine atfolunuyor ve halkta, Tanrı tarafından hakanlık vasfının ondan geri alındığı kanaati uyanıyordu. Ülkenin felaketten kurtulması için hakanın değişmesi lazımdı. Çin kaynaklarındaki izahata göre, her halde Bögü'nün direnmesi neticesi, değiştirme zor kullanılarak yapıldı.[6]
Kül Tigin, daha önce Mete Han'ın yaptığına benzer kanlı bir darbeyle yönetimi ele geçirdi, Kapağan Kağan'ın oğlunu destekleyen beyleri idam ettirdi, Kapağan döneminde geri plana itilen Tonyukuk'u ve Alp Eletmiş'i yanına alarak büyük bir temizlik yaptı ve sonunda, tahta ağabeyini oturttu.[2]
İhtilal planı iki kardeş, Bilge ve Kül Tegin tarafından hazırlanmış, fakat Kül Tegin tarafından icra edilmişti.[6]
Bilge Kağan 32 yaşında, Kül Tegin de 31 yaşındaydı. Resmi lider Bilge Kağan olsa da ülkede asıl güç, ordu komutanı Kül Tegin'in elindeydi. Ağabeyi ile birlikte ülkelerindeki isyanları bastıran Kül Tegin'e ilişkin en sağlıklı bilgiler Orhun Abideleri'nde yer alır.[2]
Bilge Kağan, kardeşi Kül Tegin'in kağan olmasını ısrar etti. Fakat Kül Tegin bunu şiddetle reddetti. Bu sebeple Bilge Kağan, Kül Tegin'i Sol Şad ilan tayin ederek ona bütün askeri yetkileri verdi.[7]
Kapağan Kağan'ın 716 senesinde vefâtıyla, ağabeyi Bilge'nin kağanlığa geçmesine çalıştı ve muvaffak oldu. Kendisi cesâret ve muharipliği ile meşhûr olduğundan, ordu kumandanı ve doğu bölgesi şadlığına getirildi. İç isyanların ve taht kavgalarının bastırılmasında vazîfe aldı. Âsîleri mağlup ederek, Türklerin birlik ve berâberliğini sağladı.[1]
Kül Tegin 27 Şubat 731'de (eski Türk takvimlerine göre, “koyun” yılının 17. günü) 47 yaşında iken öldü.[3] Öldüğünde İnançu, Apa, Tarkan unvanlarını taşıyordu.[6] 1 Kasım 731'de kendisine büyük bir cenaze töreni düzenlendi. Törene Çin, Tıtan, Tatabı, Tibet, İran, Soğd, Buhara, Türgiş, Kırgız ve diğer devlet boyları da katıldı.[3] 732 yılında Kül-Tegin'in cenaze töreni için Orhon başkentine Türkçe adlı Ogul-Tarhan Buhara elçisi gelmiştir.[2]
Onun ölümü, başta Bilge Kağan olmak üzere Türk milletini mâteme boğdu.[1]
Ölümü hakanlıkta büyük teessür yaratan kahraman hakkında işte kitabelere geçen samimi ifadeler (Bilge'nin ağzından):
“Küçük kardeşim Kül Tegin öldü, görür gözüm görmez oldu, bilir bilgim bilmez oldu. Zamanın takdiri Tanrınındır. Kişi-oğlu ölmek için yaratılmıştı. Yaslandım, gözden yaş, gönülden feryat gelerek yanıp yıkıldım... Milletimin gözü, kaşı (ağlamaktan) fena olacak diye sakındım”.
Çin'de de aynı üzüntü duyulmuş, imparator hususî elçi ile Ötüken'e baş sağlığı mektubu göndermiş, Kül Tegin'in hatırasına dikilecek abideye Çince bir metnin de kazınmasını arzu etmişti. [6]
Kül Tegin adına âbidevî bir eser yapıldı. Orhun Nehri sâhilinde Orhon Âbideleri veya Türük Bengü Taşları da denilen eser, Türk yâni Orhon Alfâbesiyle yazıldı. Âbide, Yollug Tegin tarafından yazılıp, 21 Kasım 731'de Orhun Nehri sâhiline dikildi. Âbide'de; Alpliği, cesâreti, muhâripliği, kumandanlığı ve Türk Milleti'ne hizmeti edebî bir lisanla anlatılır. Kül Tegin Âbidesi, Göktürk Târihi, kültürü, Türk dil ve edebiyâtı yönünden emsalsiz bir eserdir. Âbide'nin metni Türkçe yazılmış, ayrıca Çince tercümesine yer verilmiştir.[1]
Bilge Kağan'ın isteği ile hazırlanan Kül Tegin kitabesinin Türkçe metnini Kül Tegin'in “atısı” (atabey) prens Yollıg Tegin yazmış ve 20 günde taşa kazmıştı. Gök Türk tarihi, kültürü ve Türk dil ve edebiyatı yönlerinden emsalsiz bir değer taşıyan bu kitabe ile birlikte Kül Tegin'in anıt-kabri ve içindeki nakış tasvirler tamamlanmış ve büyük cenaze töreni 1 Kasım 731 günü (“Koyun” yılının 9. ayının 27'si) yapılmıştır. Törene Gök-Türk halkı ve ileri gelenlerinden başka Çin, K'i-tan, Tatabı, Tibet, İran, Sogd, Buhara, Türgiş, Kırgız vb. devlet ve kavimler hususi heyetlerle katılmışlardı.[6]
Bu anıt, Baykal Gölü'nün güneyinde Koşo Çaydam gölü yakınındadır. Mermer üzerinde Göktürk yazısıyla "Kültigin koyun yılında 17. günde uçtu"diye yazar.
Ağabeyi Bilge Kağan 734 yılında ölmüştür.Tonyukuk, Bilge Kağan ve Kül Tegin'in Türk Milleti için yaptıkları Göktürk Yazıtları'nda(Orhun hitabeleri) tüm saflığıyla yer almaktadır.[2]