küresel ısınma 200bin kişiyi öldürecek

KıRMıZı

TeK BaşıNa CUMHURİYET
V.I.P
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Türkiye Ofisi Başkanı Mehmet Kontaş, iklim değişikliğinin 2030 yılına kadar küresel olarak her yıl en az 200 bin ek ölüme neden olmasının beklendiğini açıkladı.

Sağlık İdarecileri Derneği ile WHO Türkiye Ofisi Başkanlığı, Dünya Sağlık Günü dolayısıyla Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Konferans Salonu’nda “İklim Değişiklikleri ve Sağlık Üzerine Etkisi” konulu bir panel düzenledi.

Kontaş, panelde yaptığı konuşmada, iklim değişikliklerinin insan sağlığı için bir risk oluşturduğuna dikkati çekerek, bu konuda gerekli önlemlerin alınmasının bir zorunluluk olduğunu söyledi.

Sıcaklık artışlarının büyük ölçüde insan kaynaklı sera gazı salınımından kaynaklandığını kaydeden Kontaş, “Geçtiğimiz 40 yıl içerisinde insan kaynaklı sera gazı salınımı yüzde 70 artış göstermiştir. Sera gazları salınımı geçtiğimiz 100 yıl içerisinde ortalama yüzey sıcaklığının yaklaşık 0.74 derece yükselmesine sebep olmuştur” dedi.

“En fazla çocuklar etkilenecek”

Avrupa için 21′inci yüzyılın sonuna kadar tahmin edilen sıcaklık artışının 2.3 ile 6 derece arasında olma ihtimali bulunduğunu kaydeden Kontaş, iklim değişikliğinin 2030 yılına kadar küresel olarak her yıl en az 200 bin ek ölüme neden olmasının beklendiğini vurguladı.

Kontaş, ölümleriniklim değişikliklerinden kaynaklanan yetersiz beslenme, sıtma, ishal ve sellerden kaynaklanabileceğini ifade etti.

İklim değişikliklerinin beslenme ve gıda güvenliği üzerinde de etkileri bulunduğuna dikkati çeken Kontaş, sıcaklık artışlarıyla Akdeniz’de, güneydoğu Avrupa’da ve Orta Asya’da gıda üretiminin azalacağını söyledi.

Kontaş, gelişme çağında oldukları için, iklim değişikliğinden en çok çocukların etkileneceğini ifade etti. Sıcakların ise öncelikle yaşlıları etkilediğini hatırlatan Kontaş, kronik hastalıklar ve ilaçların yaşlıların aşırı sıcak havayla başa çıkma kabiliyetlerini azaltabildiğini belirtti.

“2010 yılında kanser ölümleri artacak”

Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer de panelde iklim değişikliklerinin kanser üzerindeki etkileri konusunda bir sunum yaptı.

2005 yılındaki 11 milyon kanser vakasının 2030 yılında 27 milyona çıkmasının beklendiğini belirten Tuncer, kanser nedeniyle 2005 yılında 7 milyon kişinin öldüğünü ancak bu rakamın 2030 yılında 17 milyona yükseleceğini kaydetti.

25 milyon kanser hastasının 2030′da 75 milyona ulaşmasının beklendiğine dikkati çeken Tuncer, “2010 yılından sonra kanser insan ölümlerinin birinci sebebi olacak” dedi.

Tüm dünyada kanser tedavileri için harcanan paraların yüzde 90′ının ABD ve Japonya gibi ülkelerde harcandığını belirten Tuncer, ancak buralardaki kanserli hastaların tüm dünyadakilerin sadece yüzde 5′i olduğunu vurguladı.

İklim değişiklikleri nedeniyle insanların beslenmesinin etkileneceğini belirten Tuncer, iklim değişikliklerinin insanların daha az lifli besinler tüketmesine ve su kalitesinin azalmasına neden olacağını kaydetti.

İklim değişikliğiyle artacak ultraviole (UV) ve asbest gibi tozların çevresel etkilerinin insanları etkileyeceğine de değinen Tuncer, UV ışınlarının tümörlere karşı bağışıklık sistemlerini etkileyerek kanser oluşumlarına neden olduğunu ve tüm kanser türlerinde etkisi bulunduğunu kaydetti.

Kanser türlerinin yüzde 90′ının iklim değişikliğinden olumsuz etkileneceğini belirten Tuncer, “Bu dünya hepimizin. Neyi kullanırsak bunda başkasının hakkı olduğunu unutmamamız gerekir. Hepimizin sade yaşaması gerekiyor ki başkalarına da yaşama hakkı verelim” diye konuştu.
 
Küresel ısınmaya bağlı olarak hava sıcaklığının yükselmesi, atmosferdeki ozon miktarının artması ve bunlara bağlı olarak iklim değişikliklerinin görülmesinin insan sağlığını doğrudan olumsuz etkileyeceği belirtildi.

Ozon miktarındaki yüzde 1′lik azalmanın, deri kanserinde yüzde 2′lik, cilt kanserinden ölümlerde ise yüzde 0.3-2′lik artışlara, UV ışınlarının hücrelerin antikor üreme yeteneklerini azalttığı için kansere, UV-B ışınlarının, göz lenslerinin bozulmasına ve yaşa bağlı körlüğe ve göz merceğinin şeffaflığının kaybolmasına (katarakt), atmosferdeki ozon miktarının artması sonucu hava kirliliğine bağlı astım ve akciğer gibi solunum yolu hastalıklarına neden olabileceği bildirildi.

Sağlık İdarecileri Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Bilal Ak, küresel ısınmanın devam etmesi halinde, dünyadaki yaşam dengesinin bozulacağını, her geçen gün çevre ve sağlık başta olmak üzere çeşitli alanlarda ciddi sıkıntı yaşanacağını kaydetti.

Enerji üretimi için kömür ve petrol ürünlerinin yakılması ve bilinçsiz sanayileşme sonucunda 45 yıl içinde sıcaklıklığın 3-5 santigrat yükseleceğini belirten Ak, iklim özelliklerinin daha belirgin olarak değişeceğini ve bazı bölgelerin çoraklaşacağını, çölleşeceğini, bazı bölgelerde de buzulların eriyeceğini ve deniz seviyesinin yaklaşık 5
metre kadar yükseleceğini öne sürdü.

Tropik ormanlarının da yılda yüzde 1.8′inin yok edildiğini söyleyen Ak, “Böyle giderse 45 yıl içerisinde yağmur ormanları tamamen ortadan kalkacak” dedi.

İklim değişikliğinin sağlığa etkileri

Ak, iklim değişikliğinin doğrudan sağlık üzerine olumsuz etkisi olacağına dikkati çekerek, tatlı su kaynaklarının kirlenmesinin çevre sağlığı sorunlarına neden olacağını söyledi. Kömür ve petrolün yanması sonucu atmosfere Kükürt Dioksit (SO2) bırakıldığını anlatan Ak, “Sülfirik asit miktarının artması tatlı su kaynaklarının asitleşmesini sağlar. Oluşan asit yağmurları ciddi çevre ve çevre sağlığı sorunlarına neden olur” diye konuştu.

Ak, sıcaklıkların artmasıyla birlikte cilt kanserlerinde artış olacağını belirterek, “Ozon tabakası yeryüzündeki canlıları güneşten gelen ultraviole (UV-B) ve sağlık için en tehlikeli ışın olan (UV-C) ışınlarından korur. Doğal bir filtre görevi görür. Ancak ozondaki değişmeler sonucunda cilt kanseri tehlikesi yaşanacaktır” dedi.

Ak, ozon miktarındaki yüzde 1′lik azalmanın deri kanserinde yüzde 2′lik, cilt kanserinden ölümlerde ise yüzde 0.3-2′lik artışlara neden olacağının hesaplandığını bildirdi.

UV-B ışınlarının, göz lenslerinin bozulmasına ve yaşa bağlı olarak körlüğe neden olacağını ifade eden Ak, atmosferdeki ozon miktarının artmasına bağlı hava kirliliği nedeniyle astım ve akciğer gibi solunum hastalıklarında artışlar görülebileceğini söyledi. Ak, ozon miktarındaki artışların, bağışıklık sisteminde de değişiklikliklere neden olabileceğini, çok sayıda insanın enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riski taşıyacağını kaydetti.

Çöl fırtınalarının getirdiği çöl tozlarının da insan sağlığını olumsuz etkileyeceğini belirten Ak, “Ağaçlık olmayan yerlerde, söz gelimi Şanlıurfa’da havada tutunamamakta ve havada 2-3 gün asılı kalmaktadır. Bunun sonucunda başta göz ve üst solunum yolları olmak üzere insan sağlığı tehdit altında olacaktır” dedi.

Ak, besin ve su ile bulaşan hastalıkların artacağını, sıcak su kaynaklarının azalacağını, su kaynaklarındaki azalmanın kolera tipi hastalıkların yayılmasına neden olacağını ifade ederek, “Enfeksiyonların genişlemesi ve sürelerinin uzaması enfeksiyon etkeni bakteri ve virüslerin ilaçlara olan direnç mekanizmalarını değiştirecek,belkide kullanılan antibiyotikleri etkisiz kılabilecektir” diye konuştu.

Ultraviole (UV) morötesi ışınlarının da doğrudan derinin hücre yapısını bozduğunu ya da bağışıklık sisteminin gücünü azalttığı için kansere yol açtığını anlatan Ak, “UV ışınları, bazı hücrelerin sayılarını ve görevlerini etkiler. Antikor üreme yeteneklerini azaltır. T hücrelerinin gelişimini uyararak geç tipte aşırı duyarlılığın baskılanmasına yol açar, tümör gelişimini engelleyemez. Göz merceğinin şeffaflığının kaybolmasına (katarakt) neden olur” dedi.

“Hava kirliliği ölümlere yol açmaktadır”

Ak, hava kirliliğinin kalp yetmezliği, kalp krizi ve inme gibi ölümle sonuçlanabilen hastalıkların görülme riskini artırdığını belirterek, “Havadaki 10 mikrogram / metreküplük parça yoğunluğunda bir artış, toplam ölüm yüzdesini yüzde 1.8 ve kalp-damar hastalıklarından ölüm oranını yüzde 1.4 artırmaktadır” diye konuştu.

Sıcaklık artışlarının davranış değişikliklerine de yol açacağını ifade eden Ak, sıcaklığın artmasıyla birlikte insanların uykusuz kalacağını ve bu durumun huzursuzluk ve depresyona yol açacağını söyledi.

“Ekolojik dengeyi değiştirmektedir”

Ak, yaz aylarında sıcaklığın düzeyi ve döneminin uzamasına bağlı olarak ekolojik şartların ve dengelerin de değişeceğini belirterek, bu durumda bakterilerin üreme, yaşama ve daha geniş alanlara yayılabileceğini söyledi.

Ak, ısınmanın etkisi ile çevre kirliliğinin daha da artacağını, bunun sonucunda salgın hastalıkların sıklığının artacağını anlatarak, “300 milyon malarya salgınında 2 milyon kişi ölmektedir. Dünya nüfusunun yüzde 45′i malarya geçiren sineklerin bulunduğu iklim bölgelerinde yaşamaktadır ve ve bu oranın önümüzdeki yüzyılın yarısına kadar yüzde 60′a çıkacağı tahmin edilmektedir” diye konuştu.

Diğer etkiler

Küresel ısınmanın sonuçlarının genel ekonomiye ve sağlık ekonomisine zarar vereceğini, hastalıkların artması nedeniyle ek sağlık kuruluşlarına, finansman ve personele ihtiyaç duyulacağını belirten Ak, en kısa zaman içinde dünyanın ısınmasının yavaşlatılması ve durdurulması için önlemlerin alınması gerektiğini bildirdi.

Ak, öncelikle karbondioksit emisyonlarının kontrol edilmesi, fosil yakıt tüketiminin yüzde 50 azaltılması, orman tahriplerine son verilerek ağaçlandırma yapılması gerektiğini ifade ederek, “Gelişmiş ülkelerin sera gazı salınımlarını 2008-2012 yılları arasında yüzde 5.2′nin altına çekilmesi sağlanmalı” dedi.

İklim değişikliği ve küresel ısınmaya neden olan sera gazı salınımlarda suçlu olan ülkelerin ABD, Avrupa Birliği, Kanada, Rusya, Japonya, Çin ve Hindistan olduğunu öne süren Ak, sağlık idarecilerinin zaman kaybetmeden, değişen iklim şartlarını ve global ısınma değişimlerini dikkate alarak ve gelecekteki etkilerini belirleyerek meydana gelecek değişimleri tespit etmeleri gerektiğini söyledi.

Ak, değişime uygun sağlık politikalarının geliştirilmesi gerektiğini, sağlık planları, örgütlenmeleri, icraları ve denetimlerini yapacak ve iklim değişikliğinin sağlık sistemi üzerindeki olumsuz etkilerini azaltıcı ve yok edici her türlü tedbirin alınması gerektiğini kaydetti.
 
Geri
Top