Kurumlar Vergisi Muafiyetleri
Kurumlar vergisinden muaf olan kurumlar yasanın 4’üncü maddesinde açıklanmıştır. Kurumlar vergisi muafiyeti tanınan işletmelerin genelde kâr amacı gütmeyen, toplumun ortak sosyal, sağlık ve ekonomik ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla kamu görevi üstlenen kuruluşlar olduğu görülmektedir.
Kamu idare ve kuruluşları tarafından işletilen aşağıda belirtilmiş kuruluşlar
Kamu idare ve kuruluşları tarafından;
a- Tarım ve hayvancılığı, bilimi, fenni ve güzel sanatlar ile öğretmek, yaymak, geliştirmek ve teşvik etmek amacıyla işletilen okullar, okul atölyeleri, konservatuarlar, kütüphaneler, tiyatrolar, müzeler, sergiler, numune fidanlıkları, tohum ve hayvan geliştirme ve üretme istasyonları, yarış yerleri, kitap, gazete, dergi yayınevleri ve benzeri kuruluşlar,.
b-Genel insan ve hayvan sağlığını korumak ve tedavi amacıyla işletilen müesseseler hastane, klinik, dispanser, sanatoryum, huzurevi, çocuk bakımevi, hayvan hastanesi ve dispanseri, hayvan bakımevi, veteriner bakteriyoloji, seroloji, distofajin kuruluşları ve benzeri kuruluşlar.
c-Sosyal amaçlarla işletilen şefkat, rehin ve yardım sandıkları, sosyal yardım kurumları, yoksul aşevleri, ceza ve infaz kurumları ile tutukevlerine ait iş yurtları, darülaceze atölyeleri, öğrenci yurtları pansiyonları ve benzeri kuruluşlar.
ç-Yetkili idari makamların izniyle açılan yerel, ulusal veya uluslararası nitelikteki sergiler, fuarlar ve panayırlar,
Söz konusu kuruluşlara muafiyet uygulanabilmesi için temel şart işletmelerin kamu kurum ve kuruluşlarına ait olması ve bu kuruluşlar tarafından işletilmesidir. İkinci şart kâr amacıyla kurulmamış olmalarıdır. Bu kuruluşların faaliyetleri sosyal fayda yaratma amacına yönelik bulunmaktadır. Rekabet eşitsizliği yaratılmaması bakımından ticari amaçla kurulan kamu kurum ve işletmeleri diğer kurumlar gibi kurumlar vergisi mükellefi sayılmışlardır.
Yürürlükten kaldırılan 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda münhasıran verem tedavisi faaliyetinde bulunan sanatoryum, prevantoryum ile kanser, cüzzam ve trahom tedavi eden hastaneler kamu kurumlarına ait olup olmadıklarına bakılmaksızın kurumlar vergisinden muaf kılınmışlar iken 5520 sayılı yasa ile ancak kamu kurum ve kuruluşlarına ait bulunması ve bunlar tarafından işletilmesi şartı ile muafiyet tanınmıştır.
Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerine ait olup sadece kamu görevlilerine hizmet veren, kâr amacı gütmeyen ve üçüncü kişilere kiralanmayan kreş ve konuk evleri ve askerî kışlalardaki kantinler,
Kreş ve konukevlerinin muafiyetten yararlanabilmeleri için genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerine ait bulunması ve sadece kamu görevlilerine hizmet vermeleri gerekir. Kreş ve konuk evlerindeki kantinlerin ise muafiyetten yararlanabilmeleri için satılan malların kreş veya konuk evinde kalan kişilerin buralarda kalma süresince gerek duyabilecekleri ihtiyaçların giderilmesini sağlayıcı nitelikte olması gerekmektedir. Buzdolabı, çamaşır makinesi gibi dayanıklı tüketim malları ve benzeri malların satışının yapılması halinde bu işletmeler muafiyetten yararlanamazlar.
Diğer taraftan muafiyet uygulanabilmesi için diğer bir şart ise kreş, konukevi ve kantinlerin söz konusu idareler tarafından işletilmesi ve kiraya verilmemesi gereğidir.
Kanunla kurulan emekli ve yardım sandıkları ile sosyal güvenlik kurumları.
Kanun gereği kurulmuş bulunan Emekli Sandığı, Bağ-Kur, Sosyal Sigortalar Kurumu, Ordu Yardımlaşma Kurumu gibi emekli sandıkları ile yardım sandıklarının gelirleri Kurumlar Vergisinden muaftır. Burada önemli olan husus yardım sandığı ya da emekli sandığının kanunla kurulmuş olması, diğer bir deyişle kuruluş kanununun bulunması gereğidir.
Söz konusu kurumlar mutlak muafiyete haiz olup esas faaliyetlerinin yanında gelir getirici diğer faaliyetlerde de bulunsalar muafiyet şartları ihlal edilmiş sayılmaz. Söz konusu kurumlar sosyal güvenlik faaliyetleri yanında ticari, zirai ve mesleki faaliyette bulunsalar ve bu faaliyetlerden kazanç elde etseler dahi muafiyet şartlarının ihlal edildiği ileri sürülerek kurumlar vergisi kapsamına alınamazlar.
Bununla birlikte dernek veya vakıf şeklinde kurulan emekli ve yardım sandıklarının iktisadi işletmeleri kurumlar vergisi mükellefi sayılmaktadır.
Yaptıkları iş ve hizmet karşılığında resim ve harç alan kamu kuruluşları,
Bu kuruluşlar doğrudan kamu hizmeti gören kamu kuruluşları olması dolayısıyla kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu bulunmamaktadır.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile Özelleştirme Fonu, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü,
Yukarıda belirtilen kuruluşlar başkaca şart aranmaksızın faaliyetlerinin ticari kazanç temin etmeye yönelik olup olmamasına bakılmaksızın kurumlar vergisinden muaf tutulmuşlardır.
Kuruluşlarındaki amaca uygun işlerle sınırlı olmak üzere, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü ile askeri fabrika ve atölyeler
Söz konusu işletmelerin faaliyetlerinden elde edilen kazançlar kurumlar vergisinden istisnadır. Ancak bu işletmeler kuruluş amaçlarının dışında faaliyet göstermeleri durumunda söz konusu işleri dolayısıyla vergiye tabi tutulurlar. Örneğin resmi kuruluş olan Damga Matbaasının özel şirkete ücret karşılığı kitap veya benzeri yayınları basması halinde elde edilen kazançlar kurumlar vergisine tabi olacaktır.
Bununla birlikte kurumların kuruluş amacının neye göre belirleneceği sorunu ortaya çıkmaktadır. İşletmenin kuruluş sözleşmesinde yer alan her husus kuruluş amacı içinde yer alabilir mi? Örneğin askeri fabrikanın kuruluş sözleşmesinde özel sektöre sipariş üzerine üretim yapılabileceğinin kayıt altına alınmış olması, özel sektöre mal üretilmesinin kurumun kuruluş amacının içinde olduğu şeklinde mütalaa edilebilir mi?
Kanaatimize göre kuruluş sözleşmesinde belirtilen hususların doğrudan kuruluş amacı içinde sayılabilmesi için esas alınan kriter işletmenin asıl kuruluş amacının ne olduğunun tespitidir. Bu anlamda örneğimizde askeri fabrikanın asıl kuruluş amacı Türk Ordusunun ihtiyaçlarını gidermek olduğu dikkate alınarak buna yönelik faaliyet dışındaki diğer faaliyetlerin kuruluş sözleşmesinde yer alsa dahi kuruluş amacı dışındaki faaliyetler olarak kabul edilmesi ve bu faaliyetlerden elde edilen gelirlerin kurumlar vergisine tabi tutulması gerekir.
İl özel idareleri, belediyeler ve köyler ile bunların oluşturdukları birlikler veya bunlara bağlı kuruluşlar tarafından işletilen,
-Kanal, boru ve benzeri yollarla dağıtım yapan su işletmeleri,
-Belediye sınırları içinde faaliyette bulunan yolcu taşıma işletmeleri,
-Su, elektrik, havagazı ve soğuk hava deposu işletmeleri,
-Kesim, taşıma ve muhafaza işleriyle sınırlı olmak üzere mezbahalar.
adı geçen kuruluşlar da kamu kuruluşu olup faaliyetleri doğrudan kamu hizmeti niteliğindedir.
Köyler veya köy birlikleri tarafından köylünün genel ve ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla işletilen hamam, çamaşırhane, değirmen, soğuk hava deposu ve bağlı oldukları il sınırı içinde faaliyette bulunmak şartıyla yolcu taşıma işletmeleri ile köylere ve köy birliklerine ait tarım işletmeleri
Muafiyete tabi işletmeler, bent hükmünde sayılanlarla sınırlı tutulmuş ve genişletici tabirler kullanılmamıştır. Bu durumda köy kuruluşlarına ait bulunan ve köylünün ortak ihtiyaçlarını giderme amacını güden fırın, market, lokanta gibi işletmelerin muafiyet hükmünden yararlanmaları mümkün değildir. Keza taşıma işletmelerinin köylere, köy birliklerine veya köy belediyelerine ait olması şart olduğu gibi taşıma hizmetinin köyün bağlı olduğu il sınırları içinde faaliyet göstermesi gerekir. Köy tüzel kişiliğine veya köy belediyelerine ait olmakla birlikte şehirlerarası taşımacılık faaliyetinde bulunan işletmeler de muafiyetten yararlanamaz. Diğer taraftan taşımacılık faaliyetinin yolcu taşımacılığı olması gerekir. Yük taşımacılığı işletmeleri her halde muafiyetten yararlanamaz.
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile özerk spor federasyonlarına tescil edilmiş spor kulüplerinin idman ve spor faaliyetlerinde bulunan iktisadî işletmeleri ile sadece idman ve spor faaliyetlerinde bulunan anonim şirketler.
Muafiyetin amacı sporun teşvik edilmesidir. Spor kulüplerinin dernek olarak veya anonim şirket olarak örgütlenmeleri muafiyet uygulanmasına engel değildir. Faaliyetin idman ve spor faaliyetinin ayrılmaz parçası niteliğinde olduğu takdirde bu faaliyetler ile uğraşılması da muafiyet şartlarını ihlal anlamına gelmemektedir. Örneğin reklam ve maç yayın hakları, yüzme havuzu işletimi, spor okulu faaliyetleri gibi...Ancak spor kulüplerinin idman ve spor faaliyetleri dışında faaliyet göstermeleri halinde kurumlar vergisi mükellefi olacakları tabiidir.
Tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazançtan pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklar ile iş görülmesine dair hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyulması şartı ile kooperatifler,
Yapı kooperatifleri için yukarıda yer alan şartların yanında ayrıca;
1)Yönetim ve denetim kurullarında görev alan kişilerin, inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek veya tüzel kişi temsilcileri veya bunlarla ilişkili kişiler yada bunlarla işçi-işveren ilişkisi içinde olan kişiler dışındaki kişilerin görev alması,
2)Yapı ruhsatı ve arsa tapusunun kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olma,
şartları getirilmiş bulunmaktadır. Diğer yandan yapı kooperatiflerinin kendi arsalarını kat karşılığı vererek karşılığında her bir hisse için işyeri veya konut elde edilmesi ortak dışı işlem sayılmamaktadır.
Diğer taraftan muafiyet uygulaması için kooperatiflerin sermaye payları üzerinden kazanç dağıtmamaları şartı, kooperatiflerin ortaklarına, kooperatifle yaptıkları muameleler üzerinden ve yaptıkları muameleler ölçüsünde kazanç dağıtılmasına engel olmadığı gibi, muafiyeti ortadan kaldırıcı bir unsur da değildir.
İhtiyaç fazlası gayrimenkullerin kooperatiflerce kiraya verilmesi halinde yapılan bu işlem ortak dışı işlem olması nedeniyle muafiyet şartı ihlal edilmiş sayılır ve bu kooperatifler kurumlar vergisi mükellefi olurlar. Ancak KVK’nun 14’üncü maddesinde yer alan hüküm gereği kooperatif gelirlerinin gelir vergisi kesintisine tabi tutulmuş bulunan taşınmaz gelirlerinden ibaret olması halinde bu gelirler için beyanname verilmemekte, dolayısıyla tevkif edilen vergiler nihai vergi olmaktadır. Kira gelirleri üzerinden kesinti yapılmaması halinde ise bu gelirler için kurumlar vergisi beyannamesi verilmek suretiyle vergilendirilmektedir.
Kooperatiflerin mevduatları dolayısıyla faiz geliri elde etmeleri halinde ise, bu durum muafiyet şartlarını ihlal anlamına gelmemekte ve muafiyet devam etmektedir. Vergiden muaf kooperatiflerin mevduat faizleri üzerinden gelir vergisi kesintisi de yapılmamaktadır. Zira kurumların mevduatları üzerinden gelir vergisi kesintisi ancak tam mükellef kurumlar için söz konusu olmaktadır. Bu nedenle vergiden muaf kooperatiflerin mevduatları üzerinden kesinti yapılmaması gerekir.
Yabancı ülkeler veya uluslararası finans kuruluşları ile yapılan mali ve teknik işbirliği anlaşmaları çerçevesinde yalnızca küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi teminatı sağlamak amacıyla kurulan kurumlar,
Söz konusu kurumlara muafiyet uygulanabilmesi için faaliyetin münhasıran yabancı kredi temininde teminat sağlanmasına yönelik olması ve bu faaliyetlerden elde edilen kazançların “Teminat Sorumluluk Fonu”na aktarılması ve bu fonların da ortaklara dağıtılmayarak küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi sağlayan banka ve kuruluşlara yatırılması şarttır.
KOBİ’ler 12.4.1990 tarihli ve 3624 sayılı Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Kurulması Hakkında Kanunda tanımlanmış olup muafiyetten yararlanan kuruluşların anılan kanunda tanımı yapılmış bulunan işletmelere hizmet etmesi gerekmektedir.
Münhasıran bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan kurum ve kuruluşlar.
Bilimsel araştırma ve geliştirme kurumları kamu kurumu niteliğinde olabileceği gibi özel nitelikte kurumlar şeklinde de bulunabilir. Muafiyet açısından önemli olan husus bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunulmasıdır.
Bu kuruluşların vergi muafiyetinden yararlanma veya muafiyetlerini kaybetmelerine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.
Organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin alt yapılarını hazırlamak ve buralarda faaliyette bulunanların arsa, elektrik, gaz, buhar ve su, gibi ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulan işletmeler,
Sözü edilen işletmelerin kamu kurumları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerce birlikte oluşturulması ve kazancının tamamını bu yerlerin ortak ihtiyaçlarında kullanılması şarttır.
Yukarıdaki bentlerde sayılan işletmeler kurumlar vergisinden muaf olmakla beraber diğer vergiler açısından, ilgili vergi kanunlarında ayrıca muaf oldukları belirtilmediği takdirde muaf olmaları mümkün değildir. Dolayısıyla kurumlar vergisinden muaf olan işletmeler damga vergisi, katma değer vergisi veya emlak vergisi gibi vergiler bakımından mükellef olabilirler.
Diğer taraftan kurumların kurumlar vergisinden muaf olmaları, defter tutma, fatura düzenleme, bildirimde bulunma gibi ödevlerini yerine getirme mecburiyetlerini de ortadan kaldırmaz.
Kurumlar vergisinden muaf olan kurumlar yasanın 4’üncü maddesinde açıklanmıştır. Kurumlar vergisi muafiyeti tanınan işletmelerin genelde kâr amacı gütmeyen, toplumun ortak sosyal, sağlık ve ekonomik ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla kamu görevi üstlenen kuruluşlar olduğu görülmektedir.
Kamu idare ve kuruluşları tarafından işletilen aşağıda belirtilmiş kuruluşlar
Kamu idare ve kuruluşları tarafından;
a- Tarım ve hayvancılığı, bilimi, fenni ve güzel sanatlar ile öğretmek, yaymak, geliştirmek ve teşvik etmek amacıyla işletilen okullar, okul atölyeleri, konservatuarlar, kütüphaneler, tiyatrolar, müzeler, sergiler, numune fidanlıkları, tohum ve hayvan geliştirme ve üretme istasyonları, yarış yerleri, kitap, gazete, dergi yayınevleri ve benzeri kuruluşlar,.
b-Genel insan ve hayvan sağlığını korumak ve tedavi amacıyla işletilen müesseseler hastane, klinik, dispanser, sanatoryum, huzurevi, çocuk bakımevi, hayvan hastanesi ve dispanseri, hayvan bakımevi, veteriner bakteriyoloji, seroloji, distofajin kuruluşları ve benzeri kuruluşlar.
c-Sosyal amaçlarla işletilen şefkat, rehin ve yardım sandıkları, sosyal yardım kurumları, yoksul aşevleri, ceza ve infaz kurumları ile tutukevlerine ait iş yurtları, darülaceze atölyeleri, öğrenci yurtları pansiyonları ve benzeri kuruluşlar.
ç-Yetkili idari makamların izniyle açılan yerel, ulusal veya uluslararası nitelikteki sergiler, fuarlar ve panayırlar,
Söz konusu kuruluşlara muafiyet uygulanabilmesi için temel şart işletmelerin kamu kurum ve kuruluşlarına ait olması ve bu kuruluşlar tarafından işletilmesidir. İkinci şart kâr amacıyla kurulmamış olmalarıdır. Bu kuruluşların faaliyetleri sosyal fayda yaratma amacına yönelik bulunmaktadır. Rekabet eşitsizliği yaratılmaması bakımından ticari amaçla kurulan kamu kurum ve işletmeleri diğer kurumlar gibi kurumlar vergisi mükellefi sayılmışlardır.
Yürürlükten kaldırılan 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda münhasıran verem tedavisi faaliyetinde bulunan sanatoryum, prevantoryum ile kanser, cüzzam ve trahom tedavi eden hastaneler kamu kurumlarına ait olup olmadıklarına bakılmaksızın kurumlar vergisinden muaf kılınmışlar iken 5520 sayılı yasa ile ancak kamu kurum ve kuruluşlarına ait bulunması ve bunlar tarafından işletilmesi şartı ile muafiyet tanınmıştır.
Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerine ait olup sadece kamu görevlilerine hizmet veren, kâr amacı gütmeyen ve üçüncü kişilere kiralanmayan kreş ve konuk evleri ve askerî kışlalardaki kantinler,
Kreş ve konukevlerinin muafiyetten yararlanabilmeleri için genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerine ait bulunması ve sadece kamu görevlilerine hizmet vermeleri gerekir. Kreş ve konuk evlerindeki kantinlerin ise muafiyetten yararlanabilmeleri için satılan malların kreş veya konuk evinde kalan kişilerin buralarda kalma süresince gerek duyabilecekleri ihtiyaçların giderilmesini sağlayıcı nitelikte olması gerekmektedir. Buzdolabı, çamaşır makinesi gibi dayanıklı tüketim malları ve benzeri malların satışının yapılması halinde bu işletmeler muafiyetten yararlanamazlar.
Diğer taraftan muafiyet uygulanabilmesi için diğer bir şart ise kreş, konukevi ve kantinlerin söz konusu idareler tarafından işletilmesi ve kiraya verilmemesi gereğidir.
Kanunla kurulan emekli ve yardım sandıkları ile sosyal güvenlik kurumları.
Kanun gereği kurulmuş bulunan Emekli Sandığı, Bağ-Kur, Sosyal Sigortalar Kurumu, Ordu Yardımlaşma Kurumu gibi emekli sandıkları ile yardım sandıklarının gelirleri Kurumlar Vergisinden muaftır. Burada önemli olan husus yardım sandığı ya da emekli sandığının kanunla kurulmuş olması, diğer bir deyişle kuruluş kanununun bulunması gereğidir.
Söz konusu kurumlar mutlak muafiyete haiz olup esas faaliyetlerinin yanında gelir getirici diğer faaliyetlerde de bulunsalar muafiyet şartları ihlal edilmiş sayılmaz. Söz konusu kurumlar sosyal güvenlik faaliyetleri yanında ticari, zirai ve mesleki faaliyette bulunsalar ve bu faaliyetlerden kazanç elde etseler dahi muafiyet şartlarının ihlal edildiği ileri sürülerek kurumlar vergisi kapsamına alınamazlar.
Bununla birlikte dernek veya vakıf şeklinde kurulan emekli ve yardım sandıklarının iktisadi işletmeleri kurumlar vergisi mükellefi sayılmaktadır.
Yaptıkları iş ve hizmet karşılığında resim ve harç alan kamu kuruluşları,
Bu kuruluşlar doğrudan kamu hizmeti gören kamu kuruluşları olması dolayısıyla kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu bulunmamaktadır.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile Özelleştirme Fonu, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü,
Yukarıda belirtilen kuruluşlar başkaca şart aranmaksızın faaliyetlerinin ticari kazanç temin etmeye yönelik olup olmamasına bakılmaksızın kurumlar vergisinden muaf tutulmuşlardır.
Kuruluşlarındaki amaca uygun işlerle sınırlı olmak üzere, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü ile askeri fabrika ve atölyeler
Söz konusu işletmelerin faaliyetlerinden elde edilen kazançlar kurumlar vergisinden istisnadır. Ancak bu işletmeler kuruluş amaçlarının dışında faaliyet göstermeleri durumunda söz konusu işleri dolayısıyla vergiye tabi tutulurlar. Örneğin resmi kuruluş olan Damga Matbaasının özel şirkete ücret karşılığı kitap veya benzeri yayınları basması halinde elde edilen kazançlar kurumlar vergisine tabi olacaktır.
Bununla birlikte kurumların kuruluş amacının neye göre belirleneceği sorunu ortaya çıkmaktadır. İşletmenin kuruluş sözleşmesinde yer alan her husus kuruluş amacı içinde yer alabilir mi? Örneğin askeri fabrikanın kuruluş sözleşmesinde özel sektöre sipariş üzerine üretim yapılabileceğinin kayıt altına alınmış olması, özel sektöre mal üretilmesinin kurumun kuruluş amacının içinde olduğu şeklinde mütalaa edilebilir mi?
Kanaatimize göre kuruluş sözleşmesinde belirtilen hususların doğrudan kuruluş amacı içinde sayılabilmesi için esas alınan kriter işletmenin asıl kuruluş amacının ne olduğunun tespitidir. Bu anlamda örneğimizde askeri fabrikanın asıl kuruluş amacı Türk Ordusunun ihtiyaçlarını gidermek olduğu dikkate alınarak buna yönelik faaliyet dışındaki diğer faaliyetlerin kuruluş sözleşmesinde yer alsa dahi kuruluş amacı dışındaki faaliyetler olarak kabul edilmesi ve bu faaliyetlerden elde edilen gelirlerin kurumlar vergisine tabi tutulması gerekir.
İl özel idareleri, belediyeler ve köyler ile bunların oluşturdukları birlikler veya bunlara bağlı kuruluşlar tarafından işletilen,
-Kanal, boru ve benzeri yollarla dağıtım yapan su işletmeleri,
-Belediye sınırları içinde faaliyette bulunan yolcu taşıma işletmeleri,
-Su, elektrik, havagazı ve soğuk hava deposu işletmeleri,
-Kesim, taşıma ve muhafaza işleriyle sınırlı olmak üzere mezbahalar.
adı geçen kuruluşlar da kamu kuruluşu olup faaliyetleri doğrudan kamu hizmeti niteliğindedir.
Köyler veya köy birlikleri tarafından köylünün genel ve ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla işletilen hamam, çamaşırhane, değirmen, soğuk hava deposu ve bağlı oldukları il sınırı içinde faaliyette bulunmak şartıyla yolcu taşıma işletmeleri ile köylere ve köy birliklerine ait tarım işletmeleri
Muafiyete tabi işletmeler, bent hükmünde sayılanlarla sınırlı tutulmuş ve genişletici tabirler kullanılmamıştır. Bu durumda köy kuruluşlarına ait bulunan ve köylünün ortak ihtiyaçlarını giderme amacını güden fırın, market, lokanta gibi işletmelerin muafiyet hükmünden yararlanmaları mümkün değildir. Keza taşıma işletmelerinin köylere, köy birliklerine veya köy belediyelerine ait olması şart olduğu gibi taşıma hizmetinin köyün bağlı olduğu il sınırları içinde faaliyet göstermesi gerekir. Köy tüzel kişiliğine veya köy belediyelerine ait olmakla birlikte şehirlerarası taşımacılık faaliyetinde bulunan işletmeler de muafiyetten yararlanamaz. Diğer taraftan taşımacılık faaliyetinin yolcu taşımacılığı olması gerekir. Yük taşımacılığı işletmeleri her halde muafiyetten yararlanamaz.
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile özerk spor federasyonlarına tescil edilmiş spor kulüplerinin idman ve spor faaliyetlerinde bulunan iktisadî işletmeleri ile sadece idman ve spor faaliyetlerinde bulunan anonim şirketler.
Muafiyetin amacı sporun teşvik edilmesidir. Spor kulüplerinin dernek olarak veya anonim şirket olarak örgütlenmeleri muafiyet uygulanmasına engel değildir. Faaliyetin idman ve spor faaliyetinin ayrılmaz parçası niteliğinde olduğu takdirde bu faaliyetler ile uğraşılması da muafiyet şartlarını ihlal anlamına gelmemektedir. Örneğin reklam ve maç yayın hakları, yüzme havuzu işletimi, spor okulu faaliyetleri gibi...Ancak spor kulüplerinin idman ve spor faaliyetleri dışında faaliyet göstermeleri halinde kurumlar vergisi mükellefi olacakları tabiidir.
Tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazançtan pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklar ile iş görülmesine dair hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyulması şartı ile kooperatifler,
Yapı kooperatifleri için yukarıda yer alan şartların yanında ayrıca;
1)Yönetim ve denetim kurullarında görev alan kişilerin, inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek veya tüzel kişi temsilcileri veya bunlarla ilişkili kişiler yada bunlarla işçi-işveren ilişkisi içinde olan kişiler dışındaki kişilerin görev alması,
2)Yapı ruhsatı ve arsa tapusunun kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olma,
şartları getirilmiş bulunmaktadır. Diğer yandan yapı kooperatiflerinin kendi arsalarını kat karşılığı vererek karşılığında her bir hisse için işyeri veya konut elde edilmesi ortak dışı işlem sayılmamaktadır.
Diğer taraftan muafiyet uygulaması için kooperatiflerin sermaye payları üzerinden kazanç dağıtmamaları şartı, kooperatiflerin ortaklarına, kooperatifle yaptıkları muameleler üzerinden ve yaptıkları muameleler ölçüsünde kazanç dağıtılmasına engel olmadığı gibi, muafiyeti ortadan kaldırıcı bir unsur da değildir.
İhtiyaç fazlası gayrimenkullerin kooperatiflerce kiraya verilmesi halinde yapılan bu işlem ortak dışı işlem olması nedeniyle muafiyet şartı ihlal edilmiş sayılır ve bu kooperatifler kurumlar vergisi mükellefi olurlar. Ancak KVK’nun 14’üncü maddesinde yer alan hüküm gereği kooperatif gelirlerinin gelir vergisi kesintisine tabi tutulmuş bulunan taşınmaz gelirlerinden ibaret olması halinde bu gelirler için beyanname verilmemekte, dolayısıyla tevkif edilen vergiler nihai vergi olmaktadır. Kira gelirleri üzerinden kesinti yapılmaması halinde ise bu gelirler için kurumlar vergisi beyannamesi verilmek suretiyle vergilendirilmektedir.
Kooperatiflerin mevduatları dolayısıyla faiz geliri elde etmeleri halinde ise, bu durum muafiyet şartlarını ihlal anlamına gelmemekte ve muafiyet devam etmektedir. Vergiden muaf kooperatiflerin mevduat faizleri üzerinden gelir vergisi kesintisi de yapılmamaktadır. Zira kurumların mevduatları üzerinden gelir vergisi kesintisi ancak tam mükellef kurumlar için söz konusu olmaktadır. Bu nedenle vergiden muaf kooperatiflerin mevduatları üzerinden kesinti yapılmaması gerekir.
Yabancı ülkeler veya uluslararası finans kuruluşları ile yapılan mali ve teknik işbirliği anlaşmaları çerçevesinde yalnızca küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi teminatı sağlamak amacıyla kurulan kurumlar,
Söz konusu kurumlara muafiyet uygulanabilmesi için faaliyetin münhasıran yabancı kredi temininde teminat sağlanmasına yönelik olması ve bu faaliyetlerden elde edilen kazançların “Teminat Sorumluluk Fonu”na aktarılması ve bu fonların da ortaklara dağıtılmayarak küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi sağlayan banka ve kuruluşlara yatırılması şarttır.
KOBİ’ler 12.4.1990 tarihli ve 3624 sayılı Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Kurulması Hakkında Kanunda tanımlanmış olup muafiyetten yararlanan kuruluşların anılan kanunda tanımı yapılmış bulunan işletmelere hizmet etmesi gerekmektedir.
Münhasıran bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunan kurum ve kuruluşlar.
Bilimsel araştırma ve geliştirme kurumları kamu kurumu niteliğinde olabileceği gibi özel nitelikte kurumlar şeklinde de bulunabilir. Muafiyet açısından önemli olan husus bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunulmasıdır.
Bu kuruluşların vergi muafiyetinden yararlanma veya muafiyetlerini kaybetmelerine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.
Organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin alt yapılarını hazırlamak ve buralarda faaliyette bulunanların arsa, elektrik, gaz, buhar ve su, gibi ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulan işletmeler,
Sözü edilen işletmelerin kamu kurumları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerce birlikte oluşturulması ve kazancının tamamını bu yerlerin ortak ihtiyaçlarında kullanılması şarttır.
Yukarıdaki bentlerde sayılan işletmeler kurumlar vergisinden muaf olmakla beraber diğer vergiler açısından, ilgili vergi kanunlarında ayrıca muaf oldukları belirtilmediği takdirde muaf olmaları mümkün değildir. Dolayısıyla kurumlar vergisinden muaf olan işletmeler damga vergisi, katma değer vergisi veya emlak vergisi gibi vergiler bakımından mükellef olabilirler.
Diğer taraftan kurumların kurumlar vergisinden muaf olmaları, defter tutma, fatura düzenleme, bildirimde bulunma gibi ödevlerini yerine getirme mecburiyetlerini de ortadan kaldırmaz.