Kuşak Çatışması nedir?
Kuşak çatışması gençlerle anne, baba, aile arasında görüş farkından doğan anlaşmazlıktır. Bu sorun yabancı kaynaklarda "generation gap" olarak adlandırılmıştır. Sözlük karşılığı kuşak açıklığı, aralığı, ayrılığı olup, dilimizde kuşak çatışması olarak kullanılmaktadır. Gerçekte bu, kuşak çatışması değil, kuşak ayrılığı, farkı sorunudur. Bu sorunun kaynağı, gencin kimlik arayışı olup, bu arayış içinde ailenin aktardıklarından başka, farklı kültürlerin, altkültürlerin etkisi altında kişilik özellikleri edinmesidir.
Gencin kimlik arayışının ve toplumsallaşma sürecinin ürünü olan bu durum bütün toplumlarda her zaman ortaya çıkması olası, doğal ve evrensel bir olgudur. Örnek olarak, Mısır’da M Ö. 2000-1500 yıllarından kalan papirüslerde Firavun’un gençlerden, "Artık çocuklarımız, gençlerimiz yozlaştı. Eğer halkımızın geleceği bugünün sorumsuz gençliğine dayanacaksa sonucu pek umutlu görmüyorum. Bütün gençler anlatılamayacak kadar dengesiz. Bugünün gençleri sınırlandırmaya karşı çıkıyor. Son derece kurnazca ve sabırsızca davranıyorlar," sözleriyle yakındığı görülmüştür.
Benzer yakınmalar M.Ö. 800 yıllarında Hesiod’un, M.Ö. 450’li yıllarda Socrates’in konuşmalarında ve yazılarında yer almış, yaşadıkları çağlarda gençlerin davranışlarını, tutumlarını, eylemlerini beğenmemiş, eleştirmişlerdir.
Görüldüğü gibi, insanlık tarihi boyunca aileyle genç arasında süregelen kuşak sorunu yaşanmıştır, yaşanmaktadır, yaşanacaktır. İçinde yaşadığımız XXI. yüzyılın hızlı bilgi akışı, iletişim olanakları, ekonomik, teknolojik, toplumsal değişmeleri kuşak ayrılığını, farkını, çatışmasını gençler ve aileleri için önemli bir sorun durumuna getirmiştir.
Çoğunlukla, aileyle genç arasında görüş ayrılığı ortaya çıktığında, bu durum anne baba tarafından endişe, kaygı, korku, kuşku gibi olumsuz duygular ve bu duygulardan kaynaklanan tepkilerle karşılanır. Bunların başında evin, odanın düzeni; giyinme ve süslenme biçimi; eve dönüş ve yemek saati; çalışma, eğlenme, gezme; kaset, radyo, teyp dinleme; bilgisayarla ilgilenme; internet, televizyon izleme süresi; gürültülü müzik dinleme alışkanlığı gibi biçimsel durumlar yer alır. Büyüklere ilgi ve saygı; arkadaş seçimi; kız-erkek arkadaşlığı; ekonomik durum, para harcama; hak ve görev kavramı; gelenek, görenek, din anlayışı ve yorumu; geçerli değer yargıları; meslek seçimi; dünya görüşü, yaşam felsefesi; toplumun, ülkenin, insanlığın geleceğine ilişkin görüşler; ekonomik, ideolojik, siyasal sorunlar vb. ailenin ve gencin kültür yapısına göre değişik boyutlarda çatışmalara, kavgalara, şiddete kadar varan durumlara yol açabilir.
Kimlik arayışının temeli, gencin başkalarından ayrı ve farklı kişilik kazanmak amacıyla yaşadığı kültür içinde amaçlarını, beklentilerini, değerlerini, davranışlarını seçmesine dayanır. Bu arayış değişik yollarla, yöntemlerle gerçekleşebilir. Kimi genç, ailenin kültürü içinde, ailenin aktardıklarıyla yetinir. Kimi, arkadaş ortamı içinde arayışını sürdürür. Kimi, dinleyerek, görerek, okuyarak, olumlu ya da olumsuz iletilerle engin ufuklara açılır. Ya yolunu kaybeder ya da değişik ve yeni yollar bulur.
Ailenin ve çevrenin gençle kurup sürdürdüğü iletişimde ve verdiği iletilerde çelişkilerin olması, ayrılığı, farklılığı çatışmaya dönüştüren etkenler arasında ön sıralarda yer alır. Aile bir yanan gence "büyüdüğünü', "kendi başına karar vermesi gerektiğini" anlatırken, öte yandan "aklın ermez", "sen daha çocuksun" şeklinde küçük görür. Genç için de benzer çelişkiler sözkonusudur, İstediği zaman kendini "koca adam" olarak görüp tüm sorunları çözeceğini sanır. İşine gelmeyen durumlarda "aklım ermez", "daha çocuğum" diyerek sorumluluk yüklenmekten kaçar. Gerçekte, aile gençle doğru ve sağlıklı iletişim içindeyse, gencin önemli konularda, sorunlarda "daha çocuğum" diyerek anne babadan destek ve yardım istediğini; giyinme, süslenme, müzik türü, eğlenme, gezme gibi durumlarda "ben artık büyüdüm" dediğini anlayabilir.
kaynak:
Özcan Köknel'in Kimliğini Arayan Gençliğimiz kitabı
Kuşak çatışması gençlerle anne, baba, aile arasında görüş farkından doğan anlaşmazlıktır. Bu sorun yabancı kaynaklarda "generation gap" olarak adlandırılmıştır. Sözlük karşılığı kuşak açıklığı, aralığı, ayrılığı olup, dilimizde kuşak çatışması olarak kullanılmaktadır. Gerçekte bu, kuşak çatışması değil, kuşak ayrılığı, farkı sorunudur. Bu sorunun kaynağı, gencin kimlik arayışı olup, bu arayış içinde ailenin aktardıklarından başka, farklı kültürlerin, altkültürlerin etkisi altında kişilik özellikleri edinmesidir.
Gencin kimlik arayışının ve toplumsallaşma sürecinin ürünü olan bu durum bütün toplumlarda her zaman ortaya çıkması olası, doğal ve evrensel bir olgudur. Örnek olarak, Mısır’da M Ö. 2000-1500 yıllarından kalan papirüslerde Firavun’un gençlerden, "Artık çocuklarımız, gençlerimiz yozlaştı. Eğer halkımızın geleceği bugünün sorumsuz gençliğine dayanacaksa sonucu pek umutlu görmüyorum. Bütün gençler anlatılamayacak kadar dengesiz. Bugünün gençleri sınırlandırmaya karşı çıkıyor. Son derece kurnazca ve sabırsızca davranıyorlar," sözleriyle yakındığı görülmüştür.
Benzer yakınmalar M.Ö. 800 yıllarında Hesiod’un, M.Ö. 450’li yıllarda Socrates’in konuşmalarında ve yazılarında yer almış, yaşadıkları çağlarda gençlerin davranışlarını, tutumlarını, eylemlerini beğenmemiş, eleştirmişlerdir.
Görüldüğü gibi, insanlık tarihi boyunca aileyle genç arasında süregelen kuşak sorunu yaşanmıştır, yaşanmaktadır, yaşanacaktır. İçinde yaşadığımız XXI. yüzyılın hızlı bilgi akışı, iletişim olanakları, ekonomik, teknolojik, toplumsal değişmeleri kuşak ayrılığını, farkını, çatışmasını gençler ve aileleri için önemli bir sorun durumuna getirmiştir.
Çoğunlukla, aileyle genç arasında görüş ayrılığı ortaya çıktığında, bu durum anne baba tarafından endişe, kaygı, korku, kuşku gibi olumsuz duygular ve bu duygulardan kaynaklanan tepkilerle karşılanır. Bunların başında evin, odanın düzeni; giyinme ve süslenme biçimi; eve dönüş ve yemek saati; çalışma, eğlenme, gezme; kaset, radyo, teyp dinleme; bilgisayarla ilgilenme; internet, televizyon izleme süresi; gürültülü müzik dinleme alışkanlığı gibi biçimsel durumlar yer alır. Büyüklere ilgi ve saygı; arkadaş seçimi; kız-erkek arkadaşlığı; ekonomik durum, para harcama; hak ve görev kavramı; gelenek, görenek, din anlayışı ve yorumu; geçerli değer yargıları; meslek seçimi; dünya görüşü, yaşam felsefesi; toplumun, ülkenin, insanlığın geleceğine ilişkin görüşler; ekonomik, ideolojik, siyasal sorunlar vb. ailenin ve gencin kültür yapısına göre değişik boyutlarda çatışmalara, kavgalara, şiddete kadar varan durumlara yol açabilir.
Kimlik arayışının temeli, gencin başkalarından ayrı ve farklı kişilik kazanmak amacıyla yaşadığı kültür içinde amaçlarını, beklentilerini, değerlerini, davranışlarını seçmesine dayanır. Bu arayış değişik yollarla, yöntemlerle gerçekleşebilir. Kimi genç, ailenin kültürü içinde, ailenin aktardıklarıyla yetinir. Kimi, arkadaş ortamı içinde arayışını sürdürür. Kimi, dinleyerek, görerek, okuyarak, olumlu ya da olumsuz iletilerle engin ufuklara açılır. Ya yolunu kaybeder ya da değişik ve yeni yollar bulur.
Ailenin ve çevrenin gençle kurup sürdürdüğü iletişimde ve verdiği iletilerde çelişkilerin olması, ayrılığı, farklılığı çatışmaya dönüştüren etkenler arasında ön sıralarda yer alır. Aile bir yanan gence "büyüdüğünü', "kendi başına karar vermesi gerektiğini" anlatırken, öte yandan "aklın ermez", "sen daha çocuksun" şeklinde küçük görür. Genç için de benzer çelişkiler sözkonusudur, İstediği zaman kendini "koca adam" olarak görüp tüm sorunları çözeceğini sanır. İşine gelmeyen durumlarda "aklım ermez", "daha çocuğum" diyerek sorumluluk yüklenmekten kaçar. Gerçekte, aile gençle doğru ve sağlıklı iletişim içindeyse, gencin önemli konularda, sorunlarda "daha çocuğum" diyerek anne babadan destek ve yardım istediğini; giyinme, süslenme, müzik türü, eğlenme, gezme gibi durumlarda "ben artık büyüdüm" dediğini anlayabilir.
kaynak:
Özcan Köknel'in Kimliğini Arayan Gençliğimiz kitabı