Kutlu Doğum Haftası

Schweppes

Forum Tutkunu
Kutlu Doğum Haftası hakkında genel bilgi
Peygamberimizin dünyayı teşrifleri olan Mevlid-i Nebevî (Hicri Rebiulevvel ayının 12. gecesi), asırlardır milletimiz tarafından "Mevlid Kandili" olarak kutlanmaktadır.Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı, yüzyıllar önce bir ilim ve kültür bayramı şeklinde kutlanan mevlid geleneğini canlandırmayı amaçlamış, bu düşünce ile de Peygamberimizin doğum gününü içine alan haftayı, "Kutlu Doğum Haftası" olarak ilân etmiştir.
2009 yılı "Kutlu Doğum (Hz. Peygamberi Anma ve Peygamberlere Saygı) Haftası" hepimize mübarek olsun.
 
Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Canım kurban olsun senin yoluna,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed,
Şefâat eyle bu kemter kuluna,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Mü'min olanların çoktur cefâsı,
Ahirette olur zevk-u sefâsı,
On sekiz bin âlemin Mustafâ'sı,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Yedi kat gökleri seyrân eyleyen,
Kûrsûn üstünde cevlân eyleyen.
Mi'râcda ümmetin Hak’dan dileyen,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Ol çâriyâr anın gökler yâridir,
Anı seven günahlardan beridir,
On sekiz bin âlemin serveridir,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Aşık Yunus neyler iki cihânı sensiz,
Sen Hak Peygambersin şeksiz, gümânsız
Sana uymayanlar gider imânsız,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed.
 
Canım Peygamberim

Alemler nura gark oldu, Seninle övündü,
Kisralar çılgına döndü,tabiat alevleri söndü
Nübüvvet mabedinde,hakikat sabahı göründü.
Kokusu güzel,nuru ışık,canım peygamberim.

Ötelerin ötesinde,nurlu yaratılışın temsilcisi.
Bitmeyen merhametin, parlayan güneşi.
Allah’ın habibi Resûllerin efendisi,
Yol göstericimiz,canım peygamberim.

Sevgisiyle,Resûle ağlayıp inleyen kütükler.
Selam verip,dağlar taşlar nasıl feryat ettiler.
Bulut ağlamadıkça,yeşillikler nasıl güler.
Gönüller sultanı canım peygamberim.

Etrafını kuşatan ikram,Medine semalarına yayılır.
Yüce elçi,ifadeye sığmayan bir sevinç bir hal alır.
Onun cömertliğini anlatmaya diller aciz kalır.
Cihana ışık saçan,Hatemül enbiyasın.

Resûlü Ekrem oturdular,Kubadaki kuyu başına
Müyesser oldu Cennetül âla birkaç arkadaşına.
Çağrıldılar huzuru Resûle isim isim tek başına.
Nübüvvet mabedinin,Havzu kevserin sahibisin.

Severlerdi Resûlü sıkaleyni,bitmez tükenmez hazla
Taat itaat timsali,meleklerin gaslettiği Hanzala.
Verdikleri andaki sevinç,nail oldukları sevinçten fazla
Allah’ın davasını yükseltin, düşmanlarını susturdun.

Söyliyeyimde gönlümde ki,gam dağılsın gitsin.
Bütün övgülerin sevgilerin üstündesin.
Kıyamete kadar övsem, Sen bitmezsin
İki cihan serveri, hatemül enbiyasın.
............................

'Ey Allahım! Resûlüne hakaret edenlerin yüzleri kara olsun,Kalplerine korku sal, Ayaklarına titreme ver...'
Bizleri dünyadan milyonlarca büyük ve geniş olan Cennete çağıran, Müminlere çok şevkat ve merhametli olan, yüce peygamberime,salat ve selam olsun.

Ali Kılıç Kakiz
 
Canlar
 
islamin Gülü
Müslümanlar GüL kokusunun peygamberlerinin kokusundan geldiğini kabul ederler ve peygamberleriyle yoğun sevgi bağı olan kişilerin dahi gül koktuğuna inanırlar. İslam sanatında GüL çoğunlukla peygamberi simgeler. Bu yüzden çoğu İslami eserde GüLe ayrı bir değer verilmiştir. Peygamber'in terinin GüL gibi koktuğu rivayet edilir. Hz. Muhammed (s.a.v.) gülleri "Seyyidül ezharül Cennet = Cennet çiçeklerinin ulusu" olarak nitelendirmiştir.

Efendimiz için bir GüL de siz ekleyin
 
Güllere vurgunum güllere sevdalı,
Bana güller derin kırmızı güller verin
Kan rengi hüzünlü şehit edalı,
Bana güller derin kırmızı güller verin

Güller ağlar bana bu derdi güller anlar
Bana güllerimi güllerimi verin

Gül yüzlü şehadet gülleri derin,
Gül kokulu yâre, yâre gönderin
Ölsem ölsem yine dirilsem derim,
Bana güller derin kırmızı güller verin

Güller ağlar bana bu derdi güller anlar
Bana güllerimi güllerimi verin

Gün olur yaprağı düşer güllerin,
Bu can ten evinden çıkar giderim
Sevdam güle döner ben de gülerim,
Bana güller derin kırmızı güller verin

Güller ağlar bana bu derdi güller anlar
Bana güllerimi güllerimi verin
 
Sen Geldin Biliyorum

Kutlu doğumunda anarken Seni, biliyorum bizimleydin. Gönül tahtımızda, yavrularımızın gözyaşında, pembe yanaklarına konan gülümsemelerde, hüzünlenen yüzlerimizde, ağlayan gözlerimizde Sen vardın. Sen geldin biliyorum...

Yüreklerimiz pırpır ederken, taş gibi kalpler Senin sevginle erirken, Senin şefkatli elin başlarımızı okşarken, bildim, Sen geldin... Sen gelince çünkü, ezberler bozulur... Sen gelince çünkü, sahtelikler kaçacak yer arar... Sen gelince çünkü, bütün çiçekler güle yer açar... Seni unutmuşken, bize unutturulmuşken asırlardır yokluğunda başımızı yaslayacağımız sineyi bulamadık. Çöllerde avare dolaştık. Seraplarda oyalandık. Şimdi Sen geldin, biliyorum.

Sen gelince çünkü, zulmün sesi titremeye başlar.. kaba kuvvet telaşlanır.. mütecavizler panikler.. münafıklar kekeler...

Sen geldin biliyorum; çünkü bahar çiçekleri açıyor. Adının geçtiği ninnilerle büyüyen filizler fidana dönüyor... Sen geldin; çünkü Senin şiirlerini okurken çocuklarımız hıçkırıklarını tutamıyor. Çocuk koroları Sana adanmış şarkılar söylüyor, ilahiler yakıyor, adın onların ağızlarına ne de güzel yakışıyor... Sen geldin; çünkü yeniden diriliyoruz. Kin ve nefretler bir bir sökülüyor sinelerimizden. Şefkati, merhameti, affedebilmeyi keşfediyoruz yeniden.

Komşusu aç iken tok yatmadan rahatsız oluyoruz yeniden. Sevdiklerinizi seviyoruz yeniden... Sen geldin biliyorum. Akıl ve kalp buluştu yeniden. Aklın aydınlığında, mantık ve muhakemenin enginliği el ele tutuştular. Şimdi çağımızı okumayı öğrendik. Bir yerden iki defa ısırılmamayı anladık. Düştüğümüz yerden kalkmanın yolunu bildik.

Senin getirdiğin nur sayesinde doğruları, yanlışları öğrendik. Senin sayende yeniden sevgiye, maneviyata, iyiliklere, hayırlara uyandık. Yeisle kıvranırken çıkmaz sokaklarda, Sen geldin yol yordam öğrendik, ümitle gerildik ok misali yaylarda.

Sen geldin de, yaldızı döküldü sahte sevgilerin. Sen geldin de beli kırıldı dostluk zannedilen sahteciliklerin. Sen geldin de, biz sevmeyi öğrendik Allah için. Senin öğrettiklerinle gerçek arkadaşlık neymiş, mü’min kardeşliği neymiş, insan kardeşliği neymiş, canlı-cansız bütün mahlûkata sevgi neymiş, şefkat neymiş onu öğrendik. Sen geldin çünkü, şekil değil özün kıymetini bildik.

Sen gelmeseydin, biz sadakatin, vefanın kıymetini nereden bilecektik?

İmtihanı, sabrı, incinsek de küsmemeyi, vefasızlık görsek de kapıları kapatmamayı nasıl başaracaktık?

Biz ancak Seninle aşabiliriz, aşılamazları. İşte yalanla doğru yine iç içe.

Yine “günahla sevap yol arkadaşı”. Yine heva ve heveslerinin peşinde yığınlar... Yine kibirle “ben” diyor aslında bir hiç olanlar... Yine kaba kuvvet konuşuyor hak namına... Yine adaletsizliklerin kanunu olmuş adalet... Yine güçlü haklı, mazlum bütün beşeriyet... Yine tüyü bitmedik yetimin hakkına tecavüz.. yine hırsızlık, yağma, talan.. yine yiğitlik sayılıyor harâmilik... Sen geldin ya artık ne gam ya Resûlallah. Gurbet sona erdi artık ya Nebiyye-r Rahmet... Biliyorum Sen geldin, sona erecek zulmet.

Biliyorum Sen geldin, bahar gelecek elbet.

Sokaklarında gül dağıtılıyor şehirlerin...

Elde Sensin.. Gönülde Sen.. Gözlerdesin...

Toprağı ıslatan çocuk gözyaşlarındasın...
Hoş geldin...

Hoş geldin, Sultanım, Efendim...


[ALINTI]
 
Geri
Top