YoRuMSuZ
Biz işimize bakalım...
Dün akşamdan itibaren Topkapı sarayında düzenlenen İdil Biret konseri sırasında meydana gelen provakatif olaylarla ilgili haberler televizyonlarda yer alıyor. Bu konuda basın mensupları da ikiye bölünmüş durumda. Herkes kendi algısındaki seçicilikle cevap veriyor konuya.
Şahsi kanaatim, toplumsal değerlere, toplumun hassas olduğu konulara daygı duyulması ve birilerinin de bu tür pravakatif hareketlere neden olabilecek davranışlardan kaçınmaları gerektiği.
Aslında konserleri sevmeyen biriyim ve bir konser nasıl olur konusunda pek bir bilgim de yok. Ancak araştırmalarım sonucu enteresan bir bilgiye ulaştım. "Konserlerde içki içilmez, yemek yenmez" Belki yazılı bir kural değil ancak teamül kesinlikle bu.
Buna rağmen İdil Biret gibi dünyaca ünlü bir sanatçının verdiği konserde ellerinde cam şarap şişeleri ile görüntülenip şarap bardaklarının kırılması bana tam olarak provakasyona neden olabilecek bir olay gibi geldi. (ki kendim içkiyle oldukça haşır neşir biriyim) Hani Nasrettin hoca bir gün demişya kardeşim hırsızın hiç mi suçu yok? diye.
Bu ülkede artık basın gücünü elinde tutanların diğerlerini bu kadar aşağılamasına hakikaten çok bozuluyorum ve yadırgıyorum. Sanat adına yapılan bir sürü provakatif hareketlerin sonuçları bilindiği halde yapılması ve sonrasında birilerinin gericilikle suçlanmasından nefret ediyorum artık. Kardeşim saygı gösterirsen saygı görürsün ya.
Kaldı ki konserin düzenlendiği yer Topkapı sarayı ve kutsal emanetlerin bulunduğu yere çok yakın. Ayrıca yine bir bölümde 24 saat Kuran okunan bir yer de mevcut. İdil Biret'in de karşısında konser sırasında içki içen insanları görmek muhtemelen çok zoruna gitmiştir. Ancak bu dururmu telaffuz edecek bir ortamın olmadığı da aşikar.
Kanal Türk televizyonunda daha yeni biten programda bu konu tartışılıyodu. Baştan sona izledim. Konuklar Murat Bardakçı ve Yiğit Bulut. Muhtemelen hep görsel hem yazılı basından çok yakından tanıdığımız insanlar bunlar.
Bu programdan bazı anektodlar:
Murat Bardakçı, açık hava da çimenler üzerinde konser izlemenin ritüele aykırı olduğunu savunurken "İçki içmek isteyen meyhaneye gider" dedi... Ayrıca kendisinin defalarca konserlere katıldığını ve konser adabını çok iyi bildiğini burada yapılan davranışın tamamen provakatif olduğunu, etik dışına çıkıldığını söyledi.
Yiğit Bulut: Dnyanın hiçbir yerinde bir konserin, toplumsal değer yargılarını hiçe sayarak yapılmadığını bunun başka bir örneğinin bulunmadığını, kutsal emanetlere karşı insanların daha saygılı olması gerektiğini ve tarihimizle bu kadar alay eden ve küçümseyen tarihçilerin başka bir ülkede görülmediğini söyledi.
Eleştirilen ve provakatif eylemde bulunanları bu kadar aşağılamamak gerektiğini, şiddetin hiçbir türünün savunulamayacağını ancak buna çanak tutmanın da en az bu insanlar kadar suçlu olduğunu vurguladı.
Programa telefonla bağlanan konuklar ise tamamen kendi bakış açısından değerlendirdiler olayı. Benim özellikle dikkatimi çeken konu ise bu konuda aydın diye nitelendirilen insanların da kendi aralarında ikiye bölünmüş olması idi.
Şimdi düşünüyorum da duygusallık adına bizden daha kolay gaza gelebilen bir millet var mı acaba. Çok şeye gerek yok. Yap bir konser gitsin.
Konser afişlerinde işlenen tema ise: "Şarabını al gel, mehtabı seyredelim."
Şahsi kanaatim, toplumsal değerlere, toplumun hassas olduğu konulara daygı duyulması ve birilerinin de bu tür pravakatif hareketlere neden olabilecek davranışlardan kaçınmaları gerektiği.
Aslında konserleri sevmeyen biriyim ve bir konser nasıl olur konusunda pek bir bilgim de yok. Ancak araştırmalarım sonucu enteresan bir bilgiye ulaştım. "Konserlerde içki içilmez, yemek yenmez" Belki yazılı bir kural değil ancak teamül kesinlikle bu.
Buna rağmen İdil Biret gibi dünyaca ünlü bir sanatçının verdiği konserde ellerinde cam şarap şişeleri ile görüntülenip şarap bardaklarının kırılması bana tam olarak provakasyona neden olabilecek bir olay gibi geldi. (ki kendim içkiyle oldukça haşır neşir biriyim) Hani Nasrettin hoca bir gün demişya kardeşim hırsızın hiç mi suçu yok? diye.
Bu ülkede artık basın gücünü elinde tutanların diğerlerini bu kadar aşağılamasına hakikaten çok bozuluyorum ve yadırgıyorum. Sanat adına yapılan bir sürü provakatif hareketlerin sonuçları bilindiği halde yapılması ve sonrasında birilerinin gericilikle suçlanmasından nefret ediyorum artık. Kardeşim saygı gösterirsen saygı görürsün ya.
Kaldı ki konserin düzenlendiği yer Topkapı sarayı ve kutsal emanetlerin bulunduğu yere çok yakın. Ayrıca yine bir bölümde 24 saat Kuran okunan bir yer de mevcut. İdil Biret'in de karşısında konser sırasında içki içen insanları görmek muhtemelen çok zoruna gitmiştir. Ancak bu dururmu telaffuz edecek bir ortamın olmadığı da aşikar.
Kanal Türk televizyonunda daha yeni biten programda bu konu tartışılıyodu. Baştan sona izledim. Konuklar Murat Bardakçı ve Yiğit Bulut. Muhtemelen hep görsel hem yazılı basından çok yakından tanıdığımız insanlar bunlar.
Bu programdan bazı anektodlar:
Murat Bardakçı, açık hava da çimenler üzerinde konser izlemenin ritüele aykırı olduğunu savunurken "İçki içmek isteyen meyhaneye gider" dedi... Ayrıca kendisinin defalarca konserlere katıldığını ve konser adabını çok iyi bildiğini burada yapılan davranışın tamamen provakatif olduğunu, etik dışına çıkıldığını söyledi.
Yiğit Bulut: Dnyanın hiçbir yerinde bir konserin, toplumsal değer yargılarını hiçe sayarak yapılmadığını bunun başka bir örneğinin bulunmadığını, kutsal emanetlere karşı insanların daha saygılı olması gerektiğini ve tarihimizle bu kadar alay eden ve küçümseyen tarihçilerin başka bir ülkede görülmediğini söyledi.
Eleştirilen ve provakatif eylemde bulunanları bu kadar aşağılamamak gerektiğini, şiddetin hiçbir türünün savunulamayacağını ancak buna çanak tutmanın da en az bu insanlar kadar suçlu olduğunu vurguladı.
Programa telefonla bağlanan konuklar ise tamamen kendi bakış açısından değerlendirdiler olayı. Benim özellikle dikkatimi çeken konu ise bu konuda aydın diye nitelendirilen insanların da kendi aralarında ikiye bölünmüş olması idi.
Şimdi düşünüyorum da duygusallık adına bizden daha kolay gaza gelebilen bir millet var mı acaba. Çok şeye gerek yok. Yap bir konser gitsin.
Konser afişlerinde işlenen tema ise: "Şarabını al gel, mehtabı seyredelim."