• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Kuyruklu Yıldızlar

Suskun

V.I.P
V.I.P
Kuyruklu yıldızlar

Kuyruklu yıldızlar, yalnızca birkaç kilometre büyüklüğünde olan, asıl olarak uçucu buzlardan oluşan Güneş Sistemi küçük gökcisimleridir. Oldukça fazla dışmerkezli yörüngeleri bulunur. Genellikle günberileri iç gezegenlerin yörüngeleri yakınında, günöteleri de Plüton'un ötesindedir. Bir kuyruklu yıldız iç Güneş Sistemi'ne girdiğinde Güneş'e yakınlığı nedeniyle buzdan yüzeyleri süblimleşerek iyonize olur ve çıplak gözle görülebilen gaz ve tozdan oluşan uzun kuyruklu yıldız saçını (koma) oluşturur.

Hale-Bopp kuyruklu yıldızı

Kısa periyotlu kuyruklu yıldızlar iki yüz yıldan az süren yörüngelere sahiptir. Uzun periyotlu kuyruklu yıldızların yörüngesi binlerce yıl sürer. Kısa periyotlu kuyruklu yıldızların Kuiper kuşağında, Hale-Bopp kuyruklu yıldızı gibi uzun periyotlu kuyruklu yıldızların da Oort bulutunda doğduklarına inanılır. Kreutz grubu gibi birçok kuyruklu yıldız grubu tek bir ana kuyruklu yıldızın parçalanmasıyla oluşmuştur. Hiperbolik yörüngeye sahip bazı kuyruklu yıldızlar Güneş Sistemi dışından gelmiş olabilir ancak bunların yörüngelerini belirlemek oldukça zordur Uçucu bileşenlerinin çoğu Güneş'e yaklaştıklarında oluşan ısınma nedeniyle artık tamamen kaybolmuş olan eski kuyruklu yıldızlar sıklıkla asteroit olarak sınıflandırılır.

Centaurlar

Centaurlar, Jüpiter ile Neptün arasındaki bölgede yörüngede olan, 9 ile 30 AB uzaklıkta bulunan, buzdan oluşan kuyruklu yıldız benzeri gökcisimleridir. Bilinen en büyük centaur 10199 Chariklo'nun çapı 200 ile 250 km arasındadır. İlk keşfedilen centaur 2060 Chiron kuyruklu yıldız olarak adlandırılmıştır çünkü Güneş'e yaklaştıkça kuyruklu yıldızlar gibi bir kuyruk oluşturur. Bazı gökbilimciler centaurları içeri doğru saçılmış Kuiper kuşağı gökcisimleri olarak sınıflandırır.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Yıldızlar

Yıldız yoğun ve ışık saçan bir plazma küresidir. Biraraya toplanan yıldızların oluşturduğu gökadalar görünür evrenin hâkimidir. Günışığı dahil olmak üzere Dünya üzerindeki enerjinin çoğunun kaynağı, bize en yakın yıldız olan Güneş'tir. Diğer yıldızlar, Güneş’in ışığı altında kalmadıkları zaman yani geceleri gökyüzünde görünürler. Yıldızların parlamasının nedeni çekirdeklerinde meydana gelen çekirdek kaynaşması (füzyon) tepkimelerinde açığa çıkan enerjinin yıldızın içinden geçtikten sonra dış uzaya ışınım (radyasyon) ile yayılmasıdır.

Gökbilimciler bir yıldızın tayfını, parlaklığını ve uzaydaki hareketini gözlemleyerek o yıldızın kütlesi, yaşı, kimyasal bileşimi ve bunun gibi birçok özelliğini belirleyebilirler. Bir yıldızın toplam kütlesi, yıldızın gelişiminin ve sonunun ana belirleyicisidir. Bir yıldızın gelişim süreci içinde bulunduğu aşamaya göre çapı, dönüşü, hareketi ve sıcaklığı belirlenir. Sıcaklık ve parlaklık durumuna göre işaretlendikleri Hertzsprung-Russell diyagramı (H-R diyagramı), yıldızların güncel yaşını ve gelişim sürecindeki aşamasını belirlemek için kullanılır.

Yıldız gelişiminin ilk halkası, hidrojen, bir miktar helyum ve çok az miktarda daha ağır öğelerden oluşan ve içe doğru çökmeye başlayan bir madde bulutudur. Yıldız çekirdeği yeteri kadar yoğunlaştıktan sonra içinde bulunan hidrojenin bir kısmı sürekli olarak çekirdek kaynaşması tepkimesiyle helyuma çevrilir. Yıldızın geri kalan kısmı, açığa çıkan erkeyi, ışınım ve ısıyayım (konveksiyon) birleşimiyle çekirdekten uzağa taşır. Bu süreçler yıldızın kendi içine doğru çökmesini engeller ve erke, yıldız yüzeyinde bir yıldız rüzgârı yaratarak dış uzaya doğru ışınım yoluyla yayılır.

Çekirdekteki hidrojen yakıtı bittikten sonra, en azından Güneş’in kütlesinin beşte ikisi kadar bir kütleye sahip olan yıldız genişleyerek, daha ağır olan öğeler çekirdekte ya da çekirdeğin etrafında kabuk hâlinde kaynaşarak kırmızı dev hâline gelir. Daha sonra maddenin bir kısmı yıldızlararası ortama salınarak, ağır öğelerin daha yoğun olacağı yeni bir yıldız nesli yaratacak şekle dönüşür.

İki ya da daha fazla yıldızdan oluşan sistemlerde birbirine kütleçekim gücüyle bağlanmış ve genellikle birbirinin çevresinde düzenli yörüngelerde dönen yıldızlar bulunur. Birbirine çok yakın bir yörünge izleyen yıldızların kütleçekimgücü ile etkileşimlerinin evrimsel gelişimlerinde önemli etkisi vardır.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Yıldızların adlandırılması

Takımyıldız kavramının Babilliler döneminde varolduğu bilinmektedir. Eski gökyüzü gözlemcileri yıldızların belirgin düzenlerinin bir resim oluşturduğunu hayal etmiş ve bunu da kendi mitleriyle ve doğada gördükleriyle özdeşleştirmişlerdir. Tutulum (ekliptik) çemberi üzerinde yer alan on iki takımyıldızı astrolojinin temelini oluşturmuştur. Belirgin olan birçok yıldıza da genelde Arapça ya da Latince isimler verilmiştir.

Takımyıldızların bazılarının ve Güneş’in kendi mitleri bulunur. Bunların ölülerin ruhu ya da tanrılar oldukları düşünülürdü. Örneğin Umacı yıldızının Gorgon Medusa’nın gözünü temsil ettiğine inanılırdı.

Eski Yunan dininde, sonradan gezegen olarak tanımlanan bazı "yıldızlar" önemli tanrıları temsil ederdi. Gezegenlerin adı da bu tanrılardan gelir: Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn.(Uranüs ve Neptün de YunanRoma tanrılarıdır, ancak her ikisi de eski çağlarda düşük parlaklıkları yüzünden bilinmiyordu. Bu gezegenlerin isimleri daha sonraki gökbilimciler tarafından verilmiştir. ve 1600'lerde takımyıldızların isimleri gökyüzünün o bölgesindeki yıldızları adlandırmak için kullanılıyordu. Alman gökbilimci Johann Bayer’in bir dizi yıldız haritası yaratarak her takımyıldızdaki yıldızı Yunan harfleriyle tanımlamasıyla Bayer belirtmesini oluşmuştur. Daha sonraları İngiliz gökbilimci John Flamsteed’in kullandığı rakamlardan oluşan sisteme de Flamsteed belirtmesi adı verilmiştir. Yıldız katalogları çıktıktan sonra da birçok ek belirtme sistemi hazırlanmıştır.

Yıldızları ve diğer gökcisimlerini adlandırma konusunda bilimsel toplulukta tek yetkili kurum Uluslararası Astronomi Birliği’dir ("International Astronomical Union - IAU"). Bazı özel şirketler yıldızlara isim sattıklarını iddia eder ancak bunlar ne bilim topluluğu tarafından tanınır ne de kullanılır. Gökbilim ile ilgilenenler bu tip davranışları, yıldızların adlandırılma prosedürünü bilmeyen insanları hedef seçen bir tür dolandırıcılık olarak görür.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Oluşum ve gelişim

Yıldızlar, uzayda bulunan yüksek yoğunlukta (yine de dünya üzerindeki bir vakum odasından daha az yoğun olan) geniş bölgelerden oluşan özdeciksel (moleküler) bulutların içinde oluşur. Bu bulutlar çoğunlukla hidrojenden ve % 23–28 helyum ile az miktarda daha ağır öğelerden ibarettir. İçinde yıldız oluşan bu tür bir bulutsuya örnek Orion bulutsusudur. [18] Bu bulutlardan büyük yıldızlar oluştukça, içinde bulundukları bulutları güçlü bir şekilde ışıklandırıp yükünleştirirler (iyonlaştırırlar) ve bir H II bölgesi yaratırlar.

Özellikleri
Güneş, Dünya’ya en yakın yıldızdır.
Yıldızların hemen hemen tüm özelliklerini başlangıçtaki kütlesi belirler. Bu özelliklerin arasında parlaklık, büyüklük, yıldızın gelişimi, yaşam süresi ve kaçınılmaz sonu da bulunur.

Yaş
Yıldızların çoğu 1 milyar ile 10 milyar yıl arasında yaşa sahiptir. Bazı yıldızlar gözlemlenen evrenin yaşı olan 13,7 milyar yaşına yakındır. (Bakınız Big Bang.) Yıldız ne kadar büyük olursa yaşam süresi de o kadar kısa olur çünkü büyük yıldızların çekirdeklerinde daha büyük olan basınç hidrojenin daha hızlı yanmasına neden olur. En büyük yıldızlar ortalama bir milyon yıl yaşarlarken minimum kütleye sahip olan kırmızı cüceler yakıtlarını çok yavaş yaktıklarından on ile yüz milyar yıl arasında yaşarlar.

Kimyasal bileşim
Yıldızlar oluştuklarında yaklaşık kütlelerinin %70’i hidrojen, %28’i helyum, geri kalanı da ağır öğelerdir. Genel olarak ağır öğelerin oranı yıldız gazyuvarında bulunan demir içeriğiyle belirlenir çünkü demir hem sık bulunan bir öğedir hem de soğurma çizgileri görece daha kolay ölçülür. Yıldızların oluştuğu özdeciksel bulutlar üstnova patlamalarıyla sürekli olarak ağır öğelerle zenginleştiğinden bir yıldızın kimyasal bileşimi yaşını belirlemek için kullanılır. Ağır öğelerin oranı ayrıca yıldızın bir gezegen sisteminin olması olasılığının da bir göstergesi olabilir.
Bugüne kadar ölçülen en düşük demir içeriğine sahip olan yıldız HE1327-2326 no.lu cücedir. Yalnızca Güneş’in demir içeriğinin 200.000 de birine sahiptir.

Çap
Dünya’ya olan büyük uzaklıkları nedeniyle Güneş dışındaki tüm yıldızlar, Dünya’nın havayuvarının etkisiyle gece gökyüzünde göz kırpan parlak noktalar olarak insan gözüne görünürler. Yıldız tekerleri yeryüzündeki optik teleskoplar tarafından gözlemlenemeyecek kadar küçük açısal boyutlarda olduklarından bu nesnelerin resimlerini alabilmek için girişimölçer içeren teleskoplar gerekir. Güneş de bir yıldızdır ancak teker olarak görünecek ve günışığı sağlayacak kadar Dünya’ya yakındır. Güneşten sonra en büyük görünen boyuttaki yıldız yalnızca 0,057 SOA’lık açısal çapı olan R Doradus yıldızıdır.
Yıldızlar bir şehirden daha büyük olmayan ılıncık yıldızlarından Orion takımyıldızında bulunan ve Güneş’in 1.000 katı büyük olan yaklaşık 1,6 milyar kilometrelik çapı olan Betelgeuse gibi üstdevlere kadar sıralanırlar. Ancak Betelgeuse’ün yoğunluğu Güneş’inkinen çok daha azdır.

Devinim
Bir yıldızın Güneş’e göre hareketi yıldızın kaynağı ve yaşı için olduğu kadar yapısı ve bulunduğu gökadanın gelişimi hakkında da önemli bilgiler sağlayabilir.

Bir yıldızın özdevimi teğetsel hızıdır. Bunun belirlenmesi için yılda mas (mili SOA) birimi kullanılarak çok hassas gökölçümleri yapılır. Bir yıldızın ıraklık açısını belirleyerek bir yıldızın özdevimi hız birimlerine çevrilebilir. Yüksek özdevimi olan yıldızlar Güneş’e görece daha yakın olan yıldızlardır ve ıraklık açısı ölçümü için oldukça iyi adaylardır.

Dikeyhız yıldızın güneşe doğru ya da güneşten uzağa olan hızıdır. Bu hız tayf çizgilerindeki doppler kayması ile belirlenir ve birimi kilometre/saniyedir.

Her iki hareket hızı da belirlendikten sonra bir yıldızın Güneş’e ya da gökadaya göre olan uzay hızı belirlenebilir. Yakın yıldızlar arasında öbek I yıldızların daha yaşlı olan öbek II yıldızlara göre daha düşük hızlara sahip oldukları bulunmuştur. Öbek II yıldızların gökada düzlemine eğik olan eliptik yörüngeleri bulunur. Yakındaki yıldızların devinimlerinin karşılaştırılması sonucunda yıldız toplulukları da tanımlandı. Bunlar büyük bir olasılıkla oluşumlarının kaynağında aynı dev özdeciksel bulutları paylaşıyorlardı.

Kütle
Bilinen en büyük yıldızlardan biri , Güneş’in kütlesinin 100 – 150 katı büyük olan ve birkaç milyon yıllık çok kısa bir yaşam süresine sahip olan Eta Carinae yıldızıdır. Yakın geçmişte yapılan Arches kümesindeki bir çalışma evrenin içinde bulunduğu dönem içinde 150 güneş kütlesinin üst sınır olduğunu önermektedir. [50] Bu sınırlamanın nedeni kesin olarak bilinmese de kısmen bir yıldızın gazyuvarından gazları kaçırmadan geçebilecek olan en yüksek aydınlatma gücü miktarını belirleyen Eddington aydınlatma gücü nedeniyle olduğu düşünülmektedir.

Big Bang’ten hemen sonra oluşan yıldızlar, bileşimlerinde lityumdan daha ağır öğe bulunmaması nedeniyle 300 güneş kütlesi ya da daha büyük olabilirler. Bu aşırı büyük Öbek III yıldızların soyu çok uzun zamandır tükenmiştir ve ancak teorik olarak bulunurlar.

Jüpiter gezegeninin kütlesinin 93 katı bir kütleye sahip olan ve AB Doradus A yıldızının eşi olan AB Doradus C Güneş’e benzer metallikte olan ve teorik olarak çekirdeğinde hâlâ çekirdek kaynaşması sürebilecek olan minimum kütle yaklaşık olarak Jüpiter’in 75 katı olarak tahmin edilmektedir. Ama metallik düşük olduğunda, sönük yıldızlar üzerine yapılan bir çalışma minimum yıldız boyutunun güneşin %8,3’ü yani Jüpiter’in kütlesinin yaklaşık 87 katı olduğunu göstermektedir.kahverengi cüceler denir ve yıldızlar ile gaz devleri arasında çok iyi tanımlanamamış bölgede yer alırlar. yıldızı, çekirdeğinde çekirdek kaynaşması süren bilinen en küçük yıldızdır.

Yıldızın yarıçapı ve kütlesi yüzeydeki kütleçekimini belirler. Dev yıldızlar ana dizideki yıldızlardan daha düşük bir yüzey kütleçekimine sahip iken beyaz cüceler gibi yozlaşmış yoğun yıldızların yüzey kütleçekimi daha büyüktür. Yüzey kütleçekimi yıldızışığının tayfını etkiler; daha yüksek kütleçekimi soğurma çizgilerini genişletir.

Dönme
Yıldızların dönme hızı tayfölçümü ile yaklaşık olarak tahmin edilebilir ya da yıldız lekelerinin dönme hızının izlenmesiyle daha kesin olarak belirlenebilir. Genç yıldızlar eşleklerinde (ekvator) 100 km/s’yi geçen büyük dönme hızlarına sahiptir. Örneğin B sınıfı yıldız Achernar kutuplar arasındaki uzaklıktan %50 daha büyük bir eşlek çapına yolaçan yaklaşık 225 km/s’lik ya da daha büyük bir eşlek dönme hızına sahiptir. Bu hız ulaşıldığında yıldızın parçalanacağı dönüşül (kritik) hız olan 300 km/s’den çok az düşük olan bir hızdır. [56] Karşılaştırıldığında Güneş ancak her 25 – 35 günde bir döner ve eşlek dönme hızı 1.994 km/s’dir.Bir yıldız ana dizi üzerinde gelişimini sürdürürken, mıknatıssal alanı ve yıldız rüzgârı dönme hızını önemli miktarda azaltmaktadır.
Yozlaşmış yıldızlar yoğun bir kütleye sıkıştıklarından yüksek bir dönme hızına sahiptirler. Ancak açısal devinirliğin Bunun yanı sıra bir atarcanın (pulsar) dönme hızı oldukça yüksektir. Örneğin Yengeç bulutsusunun merkezindeki atarca saniyede 30 kere döner. Atarcanın dönme hızı ışınım nedeniyle giderek yavaşlayacaktır. (açısal momentum) korunumundan (dönen bir cismin boyutundaki küçülmeye karşın dönme hızını arttırması) beklendiği hıza nazaran oldukça düşük dönme hızlarına sahiptir. Yıldızın açısal devinirliğinin önemli bir kısmı yıldız rüzgârının sonucunda oluşan kütle kaybıyla dağılır.

Sıcaklık
Ana dizideki bir yıldızın yüzey sıcaklığı çekirdekteki erke üretim hızı ve yıldızın yarıçapı ile belirlenir. Büyük yıldızlar 50,000 K’e varan yüzey sıcaklıklarına sahip olabilirler. Güneş gibi daha küçük olan yıldızların yüzey sıcaklığı birkaç bin derece civarındadır. Kırmızı devler 3,600 K gibi görece düşük bir yüzey sıcaklığına sahip olmalarına rağmen çok geniş dış yüzey alanları nedeniyle yüksek parlaklığa sahiptirler.

Yıldız sıcaklığı değişik öğelerin erke kazanma ya da yükünleşme (iyonlaşma) hızını belirleyebileceğinden tayf üzerinde karakteristik soğurma çizgileri olarak belirirler. Bir yıldızın yüzey sıcaklığı, görünür saltık büyüklüğü (mutlak büyüklük) ve soğurma özellikleri ile yıldızın sınıflandırılmasında kullanılır.

Işınım
Çekirdek kaynaşmasının bir ürünü olarak yıldızlar tarafından üretilen erke hem elektromıknatıssal ışınımparçacık ışınımı olarak uzaya yayılır. Yıldız tarafında yayılan parçacık ışınımı yıldız rüzgârı (yıldızın dış katmanlarından yayılan serbest önelcik (proton), alfa parçacığı ve beta parçacığı gibi elektrikle yüklü parçacıkların düzenli akışı olarak görülür) ve yıldız çekirdeğinden çıkan düzenli bir nötrino akışı olarak kendini gösterir. (elektromanyetik radyasyon) hem de

Çekirdekteki erke üretimi yıldızların bu kadar çok parlak olmasının nedenidir. Ne zaman bir öğenin iki ya da daha fazla atom (öğecik) çekirdeği birleşerek daha ağır bir öğenin atom çekirdeğini (öğecik çekirdeği) oluşturmak için kaynaşsa oluşan çekirdek kaynaşması tepkimesinden gama ışını ışıközü (foton) salınır. Bu erke yıldızın dış katmanlarına ulaştığında görünür ışığın da dahil olduğu diğer elektromıknatıssal erkeye (elektromanyetik enerji) dönüşür.

Bir yıldızın görünür ışığının doruk titreşim sayısınca belirlenen (frekansı) rengi yıldızın ışıkyuvarını da içeren (fotosfer) dış katmanlarına bağlıdır. Görünür ışığın yanı sıra yıldızlar insan gözünün göremediği elektromıknatıssal ışınım türleri de yayar. Aslında yıldızların elektromıknatıssal ışınımı elektromıknatıssal tayfın (elektromanyetik spektrum) en uzun dalgaboyu olan radyo dalgaları ve kızılötesiden en kısa dalgaboyu olan morötesi, X ışını ve gama ışınına kadar tamamını kapsar. Yıldızların elektromıknatıssal ışınımının görünür ya da görünmez tüm bileşenleri özellikleri ayırtetmede önem taşır.

Yıldız tayfını kullanan gökbilimciler yıldızın yüzey sıcaklığını, yüzey kütleçekimini, metalliğini ve dönme hızını belirleyebilirler. Iraksal açı ölçümüyle yıldızın uzaklığı da biliniyorsa parlaklığı da belirlenebilir. Daha sonra yıldız modellemelerine bakılarak kütle, yarıçap, yüzey kütleçekimi ve dönme sıklığı (frekansı) tahmin edilebilir. Çift yıldızKütleçekimsel mikromercekleme yöntemi de bir yıldızın kütlesini belirler. Bu değişkenleri kullanan gökbilimcileri yıldızın yaşını da tahmin edebilir. sistemlerindeki yıldızların kütlesi doğrudan ölçülebilir.

Parlaklık
Gökbiliminde parlaklık bir yıldızın birim zamanda yaydığı ışığın ya da diğer ışınım erkesinin miktarıdır. Bir yıldızın parlaklığı yarıçapı ve yüzey sıcaklığı ile belirlenir.

Yüzeyde görülen ve ortalamadan düşük sıcaklık ile parlaklığa sahip olan bölgelere yıldız lekesi denir. Güneş gibi küçük, cüce yıldızlar genel olarak çok az miktarda küçük yıldızlekesi olan tekerlere sahiptir. Daha büyük dev ve güçlü yıldız kenar kararması gösterirler. Bu yıldız tekerinin kenarlarına doğru parlaklığın azalmasıdır. UV Ceti gibi kırmızı cüce parıltılı yıldızlarda oldukça belirgin yıldızlekesi oluşumları gösterebilirler. yıldızlar daha büyük ve bariz yıldızlekelerine sahiptir

Kadir sınıfı
Bir yıldızın parlaklığı, görünürdeki parlaklık (ayrıca "kadir sınıfı") ile ölçülür. Bu kavram Dünya’dan uzaklığı ve atmosferden geçerken uğradığı değişime göre yıldızın parlaklığını belirler.

Saltık büyüklük (mutlak kadir) yıldız ile Dünya arasındaki mesafe 10 parsek (32,6 ışık yılı) olsa kadir sınıfının ne olacağıdır ve doğrudan yıldızın parlaklığına bağlıdır.

Hem görünür hem de mutlak kadir sınıfı ölçeği tersüstel (logaritma) sayılarından oluşur. Kadir sınıfındaki bir sayı değişikliği yaklaşık olarak parlaklığın 2,5 katı (100’ün beşinci kökü yaklaşık olarak 2,512) artmasına eşdeğerdir Yani birinci kadir sınıfındaki (+1.00) bir yıldız ikinci kadir sınıfındaki (+2.00) bir yıldızdan 2,5 kat daha parlaktır, ve altıncı kadir sınıfından (+6.00) bir yıldızdan 100 kat daha fazla parlaktır. Uygun gözlem koşullarında gözle görülebilen en sönük yıldızlar yaklaşık +6 kadir sınıfındadır.

Hem görünür hem de mutlak kadir sınıfı ölçeğinde kadir sınıfı sayıs küçüldükçe yıldızlar daha parlak olur. Her iki ölçekte de en parlak yıldızlar eksi kadir sınıfında yer alır. İki yıldız arasındaki parlaklık farkını hesaplamak için parlak yıldızın kadir sınıfı (mb) daha sönük olan yıldızın kadir sınıfından (mf) çıkarılır ve aradaki fark 2,512 sayısının üssü olarak alınır; yani:
Δm = mf − mb2.512Δm = parlaklıktaki değişim Hem parlaklığa hem de Dünya’dan uzaklığa bağlı olarak bir yıldızın saltık kadir sınıfı (M) ile görünür kadir sınıfı (m) tam olarak birbirlerine eş değildir.;[68] örneğin parlak bir yıldız olan Sirius’un görünür kadir sınıfı −1,44’tür ancak saltık kadir sınıfı yalnızca +1,41’dir.

Güneş’in görünür kadir sınıfı −26,7’dir ama saltık kadir sınıfı yalnızca +4.83. Geceleri gökyüzünde görülen en parlak yıldız olan Sirius Güneş’ten yaklaşık olarak 23 kat daha fazla parlaktır, gece gökyüzündeki ikinci en parlak yıldız olan Canopus −5,53’lük saltık büyüklüğü ile Güneş’ten 14.000 kat daha fazla parlaktır. Canopus, Sirius’tan daha fazla parlak olmasına rağmen, Sirius daha parlak olarak görünür. Bunun nedeni Sirius’un Dünya’dan yalnızca 8,6 ışıkyılı uzakta olmasına karşın Canopus’un 310 ışıkyılı uzakta olmasıdır.

2006 yılı itibariyle bilinen en yüksek saltık kadirsınıfına sahip olan yıldız −14,2 ile LBV 1806-20 yıldızıdır. Bu yıldız Güneş’ten 38 milyon kat daha parlaktır. Bilinen en az parlaklığa sahip yıldızlar NGC 6397 kümesinde yer alırlar. BU kümedeki en sönük kırmızı cücelerin kadir sınıfı 26’dır ama 28 kadir sınıfına sahip bir beyaz cüce de bulunmuştur. Bu yıldızlar o kadar sönük bir ışığa sahiptirler ki ışıkları Ay üstünde yakılan bir mumışığının Dünya’dan görünüşü kadardır.
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
Takımyıldız Adları​



Kısa -- Türkçe -- Latince -- Tamlayan Ekiyle



And -- Andromeda (Zincirli Prenses)-- Andromeda - - Andromedae

Ant -- Pompa -- Antlia -- Antliae

Aps -- Cennetkuşu -- Apus -- Apodis

Aqr -- Kova -- Aquarius -- Aquarii

Aql -- Kartal -- Aquila -- Aquilae

Ara -- Sunak -- Ara -- Arae

Ari -- Koç -- Aries -- Arietis

Aur -- Arabacı -- Auriga -- Aurigae

Boö -- Çoban -- Boötes -- Boötis

Cae -- Çelikkalem -- Caelum -- Caeli

Cam -- Zürafa -- Camelopardalis -- Camelopardalis

Cnc -- Yengeç -- Cancer -- Cancri

CVn -- Avköpekleri -- Canes Venatici -- Canun Venaticorum

CMa -- Büyükköpek -- Canis Major -- Canis Majoris

CMi -- Küçükköpek -- Canis Minor -- Canis Minoris

Cap -- Oğlak -- Capricornus -- Capricorni

Car -- Karina -- Carina -- Carinae

Cas -- Kraliçe (Koltuk) -- Cassiopeia -- Cassiopeiae

Cen -- Erboğa -- Centaurus -- Centauri

Cep -- Kral (Kral Sefe) -- Cepheus -- Cephei

Cet --- Balina -- Cetus -- Ceti

Cha -- Bukalemun -- Chamaleon -- Chamaleontis

Cir -- Pergel -- Circinus -- Circini

Col -- Güvercin -- Columba -- Columbae

Com -- Berenis'in Saçı -- Coma Berenices -- Comae Berenices

CrA -- Güneytacı -- Corona Australis -- Coronae Australis

CrB -- Kuzeytacı -- Corona Borealis -- Coronae Borealis

Crv -- Karga -- Corvus -- Corvi

Crt-- Kupa -- Crater -- Crateris

Cru -- Güneyhaçı -- Crux -- Crucis

Cyg -- Kuğu -- Cygnus -- Cygni

Del -- Yunus -- Delphinus --- Delphini

Dor -- Kılıçbalığı -- Dorado -- Doradus

Dra -- Ejderha -- Draco -- Draconis

Equ -- Tay -- Equuleus -- Equulei

Eri -- Irmak -- Eridanus -- Eridani

For -- Ocak -- Fornax -- Fornacis

Gem -- İkizler -- Gemini -- Geminorum

Gru -- Turna -- Grus -- Gruis

Her -- Herkül -- Hercules -- Herculis

Hor -- Saat -- Horologium -- Horologii

Hya -- Suyılanı -- Hydra -- Hydrae

Hyi -- Küçüksuyılanı -- Hydrus -- Hydri

Ind -- Hintli -- Indus -- Indi

Lac -- Kertenkele -- Lacerta -- Lacertae

Leo -- Aslan -- Leo -- Leonis

LMi -- Küçükaslan -- Leo Minor -- Leonis Minoris

Lep -- Tavşan --- Lepus -- Leporis

Lib -- Terazi -- Libra -- Librae

Lup -- Kurt -- Lupus -- Lupi

Lyn -- Vaşak -- Lynx -- Lyncis

Lyr -- Çalgı -- Lyra -- Lyrae

Men -- Masa -- Mensa -- Mensae

Mic -- Mikroskop -- Microscopium Microscopii

Mon -- Tekboynuzlu (Tekboynuz) -- Monoceros -- Monocerotis

Mus -- Sinek -- Musca -- Muscae

Nor -- Cetvel -- Norma -- Normae

Oct -- Sekizlik -- Octans -- Octantis

Oph -- Yılancı -- Ophiucus -- Ophiuchi

Ori -- Avcı -- Orion -- Orionis

Pav -- Tavuskuşu (Tavus) -- Pavo -- Pavonis

Peg -- Kanatlıat -- Pegasus -- Pegasi

Per -- Kahraman (Perse) -- Perseus -- Persei

Phe -- Ankakuşu -- Phoenix -- Phoenicis

Pic -- Ressam -- Pictor -- Pictoris

Psc -- Balıklar -- Pisces -- Piscium

PsA -- Güneybalığı -- Pisces Austrinus -- Pisces Austrini

Pup -- Pupa -- Puppis -- Puppis

Pyx -- Kumpas -- Pyxis -- Pyxidis

Ret -- Ağcık -- Reticulum -- Reticuli

Sge -- Okçuk -- Sagitta -- Sagittae

Sgr -- Yay -- Sagittarius -- Sagittarii

Sco -- Akrep -- Scorpius - - Scorpii

Scl -- Yontar (Heykeltıraş) -- Sculptor -- Sculptoris

Sct -- Kalkan -- Scutum -- Scuti

Ser -- Yılan -- Serpens -- Serpentis

Sex --Altılık -- Sextans -- Sextantis

Tau -- Boğa -- Taurus -- Tauri

Tel -- Dürbün -- Telescopium -- Telescopii

Tri -- Üçgen -- Triangulum -- Trianguli

TrA Güneyüçgeni Triangulum Australe Trianguli Australis

Tuc -- Tukan -- Tucana -- Tucanae

UMa -- Büyükayı -- Ursa Major -- Ursae Majoris

UMi -- Küçükayı -- Ursa Minor -- Ursae Minoris

Vel -- Yelken -- Vela -- Velorum

Vir -- Başak -- Virgo -- Virginis

Vol -- Uçanbalık -- Volans -- Volantis

Vul -- Tilkicik -- Vulpecula -- Vulpeculae
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
2006 yılı itibarı ile, 20 ışıkyılı içerisinde yer aldığı bilinen yıldızların listesi aşağıdadır. Bu listede yer alan bilgiler, başka kaynaklardan alınan bazı ek bilgilerle birlikte, mümkün olduğunca Hipparcos Kataloğu ve 3. En Yakın Yıldızlar Gliese Kataloğu'ndan alınmıştır. En yakın ve en parlak olanlar haricinde, bu yıldızlara ne ad verileceği üzerinde tam bir anlaşma sağlanamamıştır; ancak ben mümkün olduğu kadar yaygın olan isimleri seçmeye çalıştım. Tüm yıldızlar için birçok başka katalog numaralarını da listeledim. Birçok profesyonel gökbilimci, en yakın yıldızlar için Gliese Katalog numaralarını kullanmayı tercih eder.

En Yakın Yıldızların Listesi​

  • Güneş
  • Proksima Erboğa
  • Alfa Erboğa
  • Barnard'ın Yıldızı
  • Wolf 359
  • Lalande 21185
  • Akyıldız (Sirius)
  • L 726-8
  • Ross 154
  • Ross 248
  • Epsilon Irmak
  • Lacaille 9352
  • Ross 128
  • L 789-6
  • Öncü (Procyon)
  • 61 Kuğu
  • Struve 2398
  • Groombridge 34
  • G51-15
  • Epsilon Hintli
  • To Balina
  • L 372-58
  • L 725-32
  • Luyten'in Yıldızı
  • SO 0253+1652
  • Kapteyn'in Yıldızı
  • SCR 1845-6357
  • SCR 1845-6357
  • Lacaille 8760
  • Kruger 60
  • Kruger 60
  • DENIS 1048-39
  • Ross 614
  • Ross 614
  • Wolf 1061
  • Wolf 424
  • Wolf 424
  • CD-37 15492
  • v.Maanen'in Yıldızı
  • L 1159-16
  • L 143-23
  • LP 731-58
  • BD+68 946
  • CD-46 11540
  • L 145-141
  • G158-27
  • Ross 780
  • G208-44
  • Lalande 21258
  • Groombridge 1618
  • DENIS 0255-47
  • BD+20 2465
  • L 354-89
  • LP 944-20
  • CD-44 11909
  • Omikron² Irmak
  • BD+43 4305
  • 70 Yılancı
  • Uçucu (Altair)
  • G9-38
  • L 722-22
  • G99-49
  • G254-29
  • Lalande 25372
  • LP 656-38
  • LP 816-60
  • Stein 2051
  • Wolf 294
  • 2MASS 1835+32
  • Wolf 1453
  • 2MASS 0415-09
  • Sigma Ejderha
  • L 668-21
  • L 668-21
  • Ross 47
  • L 205-128
  • Wolf 1055
  • L 674-15
  • Lalande 27173
  • L 347-14
  • Ross 882
  • CD-40 9712
  • Eta Kraliçe
  • Lalande 46650
  • 36 Yılancı
  • CD-36 13940
  • 82 Irmak
  • Delta Tavus
  • Wolf 1481
 

Suskun

V.I.P
V.I.P
KUYRUKLU YILDIZLAR

(COMETS)


Güneş sistemini oluşturan parçalardan biri olan kuyruklu yıldızlar gaz ve toz bulutlarından oluşmuşlardır. Çekirdek, saç ya da bürücük ve kuyruk olmak üzere üç kısımdan meydana gelmişlerdir. Kendiliğinden ısı ve ışık saçmazlar. Güneşten aldıkları ışığı yansıtırlar. Kuyruk kısmı güneşe yaklaştıkça oluşmaya başlar ve güneşin karşı yönüne doğru uzar.

Gök yüzünün en görkemli küçük cisimleri kuyruklu yıldızlardır. Yörüngelerinde hareket ederken güneş sisteminin iç bölgelerine ve özellikle Yer'e yaklaştıklarında uzun kuyrukları, gök yüzünün büyük bir bölümünü kapsar. Dikkatli incelendiğinde, arka plândaki yıldızlara göre hareketli olduğu hemen anlaşılır. Ne yazık ki böyle görkemli görünen kuyruklu yıldızların sayısı çok çok azdır. Sönük olanların sayısı ise fazladır ve sadece teleskoplarla gözlenebilir. Kuyruklu yıldızlar, güneş sisteminin dışından bir hiperbolik yani açık bir yörünge izleyerek Güneş'e çok değişik yönlerden yaklaşırlar, yani yörüngelerinin ekliptik düzleminde olma koşulu yoktur. Bunlara aniden görünen cisimler denilir, ne zaman ortaya çıkacakları bilinmez. Bir bölümü de güneş sistemine bu şekilde girdikten sonra büyük gezegenlerin çekim etkisi ile yörüngelerini değiştirerek kapalı elips yörüngelerde dolaşmaya başlarlar ve güneş sisteminin içinde kalırlar. Bunlara da dönemsel kuyruklu yıldızlar denir ve bir daha ne zaman görünecekleri kesin olarak bilinir. Dönemsel kuyruklu yıldızların en güzel örneği Halley'dir. Kayıtlı ilk gözlemi i.ö. 467 yılında yapılan Halley, son kez 1986 yılında gözlendi, ingiliz gök bilimci Edmund Halley onun 1682 yılında yapılan gözlemlerini inceledi ve yaklaşık her 76 yılda bir gözüken bu görkemli cismin aynı kuyruklu yıldız olduğunu kanıtladı. Bu nedenle ona Halley kuyruklu yıldızı adı verildi.

Bugün kuyruklu yıldızlara, onu keşfedenin (Enke ky.) veya keşfedenlerin (ikeya-Seki ky.) adları verilmektedir. Amatör gök bilimcilerin en çok uğraş verdiği bir araştırma alanıdır. Yılda yaklaşık 20-30 ky. keşfedilmektedir. Bu keşiflerde amatör gök bilimcilerin katkısı oldukça fazladır. Aşağıda açıklandığı gibi bu tür cisimler Güneş'e yaklaştıkça parlaklıkları arttığından, amatör gök bilimciler bir kuyruklu yıldız keşfedebilmek için, sabahleyin Güneş doğmadan önce doğu, akşam vakti Güneş battıktan sonra ise batı ufkunu uzun süre dürbünle tararlar. Bu zor gözlem tekniğinin yanında ayrıca bilgiye de gereksinim vardır. Taradıkları bölgelerdeki bulutsuları (yıldızlararası bulutlar) ezbere bilmeleri gerekir, çünkü bunların görünüşü kuyruklu yıldızların görünüşü ile hemen hemen aynıdır.

Bir kuyruklu yıldızın fotoğrafı çekildiğinde onun parlak bir baş bölgesi ve bu bölgenin içinde bir çekirdeği olduğu ve son olarak da sönük bir kuyruğu olduğu görülür. Kuyruk her zaman Güneş'in aksi yönünde uzanır. Örneğin, Güneş battıktan sonra batı ufkunda bir kuyruklu yıldız görürseniz onun kuyruğu gök yüzüne doğrudur. Çıplak gözle kuyruk kısa gözükmesine karşın teleskopla bakıldığında veya fotoğrafı çekildiğinde onun çıplak gözle görülenden daha uzun olduğu anlaşılır. Çekirdek, bu cismin tek katı olan bölgesidir ve boyutu 1-20 km arasındadır. Yapılan ayrıntılı araştırmalardan, çekirdeğin kirli buzdan, yani toz ve buz karışımından oluştuğu bulunmuştur. Baş ve kuyruk bölgesi ise gaz ve tozdan oluşmuştur. Kuyruklu yıldız Güneş'e yaklaştıkça Güneş ışınları çekirdeği ısıtır ve buz buharlaşmaya başlar ve buharlaşan gazlar serbest kalan tozlarla birlikte çekirdeği sarar. Güneş ışınlarının ışınım basıncı ile bu gaz ve tozlar, doğal olarak Güneş'in aksi yönünde sürüklenmeye başlar ve kuyruğu oluşturur. Bu nedenle kuyruklu yıldız Güneş'e yaklaştıkça kuyruğu büyür, uzaklaştıkça kuyruk yavaş yavaş küçülür.

Kuyruklu yıldızların güneş sistemi düzlemine çok değişik açılarda geldiği daha önce belirtilmişti. Yörüngelerinin bu özelliğinden, onların Güneş sistemini saran uzayda disk benzeri değil de küresel bir hacimden geldiklerini söyleyebiliriz. 1950 yılında Hollandalı bilim adamı Jan Oort, o zamana kadar gözlenen kuyruklu yıldız yörüngelerini inceleyerek bu küresel kuşağın Güneş'ten 50000 GB uzaklıkta yer aldığını ileri sürdü. Milyonlarca kuyruklu yıldızın bulunduğu bu kuşağa Oort bulutu adı verildi. Güneş sisteminden çok uzakta olan bu bölgede yer alan kuyruklu yıldızlara, Güneş'in uyguladığı çekim kuvveti kadar diğer yakın yıldızların uyguladığı çekim kuvveti de önem kazanır. Bulutta meydana gelen tedirginlikler sonucu kuşaktan ayrılan kuyruklu yıldızın güneş sistemine gelerek geri kuşağa dönmesi yaklaşık 30 milyon yıl alır. Bunlara uzun dönemli kuyruklu yıldızlar diyoruz. Uzun dönemliler eğer yörüngelerinde hareket ederken Jüpiter'in yeteri kadar yakınından geçerlerse onun çekim etkisiyle yörüngeleri değişir ve artık güneş sistemi içinde dolanmaya başlarlar. Bunlara da kısa dönemli kuyruklu yıldızlar denir. Bunların içinde en kısa döneme sahip olan Encke (3.3 yıl), bilinen en uzun döneme sahip olan Rigollet (151 yıl) ve en meşhur olanı ise Halley (76 yıl) kuyruklu yıldızıdır. Halley'in 1986 ziyareti sırasında Giotto uzay aracı, ilk kez bir kuyruklu yıldızın çekirdeğinin ayrıntılı fotoğraflarını çekmeyi başardı. Kısa dönemli kuyruklu yıldızlar Güneş'e her yaklaştıklarında buharlaşma süreci ile önemli ölçüde kütle kaybederler. Bu nedenle dönemli bir kuyruklu yıldız bir gün ölebilir. Halley'in son gelişi çok sönük oldu ve Güneş'ten uzaklaşırken iyice parçalandığı dolayısıyla bir daha yani 2062 yılı ziyaretini yapamayacağı ileri sürülmektedir.
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri

Halley Yıldızı​

Halley Kuyruklu Yıldızı, insanlık tarihinin en bilinen ve en çok gözlemlenen gök cisimlerinden biridir. Binlerce yıldır gökyüzünde görülen bu kuyruklu yıldız, birçok efsaneye ve hikayeye konu olmuştur.
Tarihsel Görünümler:
Halley Kuyruklu Yıldızı'nın ilk olarak MÖ 240 yılında Çin'de gözlemlendiğine inanılmaktadır. O zamandan beri, 76 yıllık bir aralıkla Dünya'nın yakınından geçtiği gözlemlenmiştir. Bu kuyruklu yıldız, Hz. İsa'nın doğumunda, William Shakespeare'in doğumunda ve Halley'in kendi adını verdiği 1758 yılında da dahil olmak üzere birçok tarihi olaya tanıklık etmiştir.
Efsaneler ve Hikayeler:
Halley Kuyruklu Yıldızı, birçok kültürde farklı anlamlar taşımıştır. Bazı kültürlerde savaş, kıtlık ve doğal afetlerin habercisi olarak görülürken, bazılarında ise iyi şans ve bereket sembolü olarak kabul edilmiştir.
Bilimsel Bakış Açısı:
Halley Kuyruklu Yıldızı, Güneş'in etrafında dönen bir buz, kaya ve tozdan oluşan bir gök cismidir. Yaklaşık 15 kilometrelik bir çekirdeğe ve 100.000 kilometreden fazla uzunluğa ulaşabilen bir kuyruğa sahiptir. Kuyruklu yıldız, Güneş'e yaklaştıkça, Güneş'in rüzgarı ve ısısı nedeniyle buzlar buharlaşarak kuyruğu oluşturur.
Halley'in Keşfi:
Halley Kuyruklu Yıldızı'nın 76 yıllık bir periyoda sahip olduğunu ilk olarak 1705 yılında İngiliz astronom Edmond Halley keşfetmiştir. Halley, daha önce gözlemlenen kuyruklu yıldızların yörüngelerini inceleyerek, bunların aynı kuyruklu yıldız olduğunu ve 1758 yılında tekrar Dünya'nın yakınından geçeceğini öngörmüştür. Bu öngörü, astronomide bir dönüm noktası olarak kabul edilir.
Son Görünümleri:
Halley Kuyruklu Yıldızı en son 1986 yılında Dünya'nın yakınından geçmiştir. Bir sonraki geçişi ise 2061 yılında gerçekleşecektir.
Halley'in Önemi:
Halley Kuyruklu Yıldızı, sadece güzel bir gök cismi olmanın ötesinde, insanlık tarihinin ve astronomi biliminin önemli bir parçasıdır. Bu kuyruklu yıldız, bize güneş sistemimizin ve evrenin işleyişi hakkında birçok bilgi vermiştir.
Halley Hakkında İlginç Bilgiler:
  • Halley Kuyruklu Yıldızı, 76 yıllık bir periyoda sahip olan tek kuyruklu yıldız değildir.
  • Halley Kuyruklu Yıldızı'nın kuyruğu, Dünya ile Güneş arasındaki mesafeden daha uzundur.
  • Halley Kuyruklu Yıldızı, bir uzay aracı tarafından ziyaret edilen ilk kuyruklu yıldızdır.

Halley Kuyruklu Yıldızı, insanlığın merakını ve hayal gücünü yüzyıllardır besleyen bir gök cismidir. Bu kuyruklu yıldız, gelecek nesiller için de bir ilham kaynağı olmaya devam edecektir.​

 

yilmaz27

Ne Mutlu Türküm Diyene
Site Yetkilisi
Süper Moderatör
Aşağıdaki, 20 ışıkyılı içerisinde yer aldığı bilinen tüm yıldızların haritasıdır. Bu mesafe içerisinde, tespit edilmiş 109 yıldız ve 8 kahverengi cüceden oluşan toplam 83 yıldız sistemi bulunur.
20lys.gif
 
Top