Lale Devri ve Patrona'nın Sonu
Lale Devrinde Sadabad, Kâğıthane, Çırağan gibi birçok park, bahçe ve gezi alanında düğün, sünnet, kır gezisi, sohbet ve kültürel faaliyetler düzenlendi. Fakat bu faaliyetlerde aşırı eğlence, israf ve lükse kaçılması, halkta yönetime ve devlet adamlarına karşı tepkiye yol açtı. Harcamaların ve saray masraflarının artması, bunu karşılamak için de esnaftan alınan vergilerin artırılması, 1730 yılında İstanbulda Patrona Halil İsyanının çıkmasına sebep oldu. Bu isyan ise, hem Lale Devrinin sona ermesini hem de padişah III. Ahmedin tahttan indirilmesini netice verdi.
PATRONA HALİL İSYANI
Patrona Halil, Beyazıd Hamamında tellaklık yapıyordu. Yani işi, insanları keseleyip yıkamaktı. 28 Eylül 1730da etrafına topladığı bir grup serseri ve hapishane kaçkınıyla birlikte isyan etti. Lale Devrinde yöneticilerin lüks, eğlence ve israfa dalmaları ve artan aşırı harcamaları karşılamak için esnaftan alınan vergileri artırma yoluna gitmelerine tepki göstermesi belki normal karşılanabilirdi. Fakat tepkisini dile getirmek için seçtiği yol ve kullandığı yöntem son derece yanlıştı. Hele de isyanı sırasında talan, zulüm ve terör estirmesi kabul edilemezdi.
Patronanın isyanına yeniçeriler de destek verdi. Çünkü Damat İbrahim Paşanın yeni bir askeri birlik kurma çabalarından rahatsızdılar. İstanbul günlerce Patrona Halil ve adamlarının çıkardığı gürültü ve patırtı ile çalkalandı. Esnaf günlerce dükkânını açamadı. Çünkü yağmadan korktu.
İsyancılar Topkapı Sarayını bastılar ve başta Damat İbrahim Paşa olmak üzere birçok devlet adamının yönetimden uzaklaştırılmalarını istediler. Padişah III. Ahmed, isyancıların isteğine boyun eğerek, çok sevdiği damadını ne yazık ki istemeyerek öldürttü. Ama isyancılar yine tatmin olmadı, padişahı yalancılıkla suçladılar. Sarayın önünde bağrışmaya başladılar: Yalan söyleyen padişah bize lazım değil! Biz Sultan Mahmud Hanı isteriz!
TAHTINDAN OLAN III. AHMED
Sultan Ahmed istese çok rahat isyanı bastırabilirdi. Üzerilerine kuvvet gönderebilirdi. Ancak olayın daha fazla büyümesini ve daha fazla kardeşkanı dökülmesini istemiyordu. Kaderine razı oldu. Zaten 57 yaşına ayak basmıştı ve padişahlığının da 27. yılını yaşıyordu. Hem yaşlanmış hem de yorulmuştu. Üzerindeki ağır sorumlulukları daha fazla kaldıramayacağını düşünüyordu. Ve padişahlıktan ayrılmaya karar verdi. Yerini yeğeni Şehzade Mahmuda bıraktı. Alnından öperek kendi eliyle tahta oturttu. Takvimler, 1 Ekim 1730u gösteriyordu.
Bundan sonraki hayatını kendine ve ahirete hazırlanmaya ayırdı. Zamanının büyük bir kısmını ibadetle, Kuran-ı Kerim ve dini eserler okumakla, dua etmekle geçirdi. Tahttan indirildikten 5 yıl 9 ay sonra, 63 yaşında İstanbulda vefat etti. Kabri, Yeni Camii içerisindeki Turhan Sultan Türbesindedir.
YENİ PADİŞAH VE PATRONANIN SONU
Patrona Halil İsyanı sonucunda tahttan indirilen III. Ahmedin yerine 1 Ekim 1730da yeğeni I. Mahmud padişah oldu. Tahta çıktığında 34 yaşındaydı. Kendisini büyük karışıklıklar bekliyordu. Öncelikle Patrona Halil ve adamlarının devlet üzerindeki elini ve etkisini kırmalıydı.
Patrona ve etrafındakiler iyice yoldan çıkmıştı. Patrona Halil, kendini Osmanlının kurtarıcısı olarak görmeye başlamıştı. Devlet adamlarının toplantılarına katılıyor, onları aşağılıyor ve kendisini alkışlamaya zorluyordu. Adamlarıyla birlikte birçok devlet büyüğünün konağını yağmalamıştı. Basit bir hamam tellakı iken kısa sürede çok zengin oldu.
Öyle ki servetinin hesabını kimse tam olarak bilemiyordu. Halk, Patrona ve adamlarının estirdiği terörden, esnaf da dükkânlarının yağmalanmasından bıkmıştı. Acil tedbir alınmalı ve yola sokulmalıydı. Ve padişah kesin emrini verdi: Patrona Halil ve bütün isyancıların hakkından gelinsin!
Bir plân yapıldı: Patrona Halil, kendisine vezirlik ve Rumeli Beylerbeyliği verileceği haberiyle saraya çağrıldı. Patrona, aynı gün adamlarıyla birlikte saraya geldi. Padişahın kendisini kabul etmesini ve ödüllendirmesini bekliyordu. Tam bu sırada üzerlerine asker gönderildi. Kıskıvrak yakalanan Patrona Halil ve etrafındaki çapulcular, etkisiz hale getirildiler. Böylece İstanbul uzun bir aradan sonra tekrar huzur ve emniyete kavuştu.
Lale Devrinde Sadabad, Kâğıthane, Çırağan gibi birçok park, bahçe ve gezi alanında düğün, sünnet, kır gezisi, sohbet ve kültürel faaliyetler düzenlendi. Fakat bu faaliyetlerde aşırı eğlence, israf ve lükse kaçılması, halkta yönetime ve devlet adamlarına karşı tepkiye yol açtı. Harcamaların ve saray masraflarının artması, bunu karşılamak için de esnaftan alınan vergilerin artırılması, 1730 yılında İstanbulda Patrona Halil İsyanının çıkmasına sebep oldu. Bu isyan ise, hem Lale Devrinin sona ermesini hem de padişah III. Ahmedin tahttan indirilmesini netice verdi.
PATRONA HALİL İSYANI
Patrona Halil, Beyazıd Hamamında tellaklık yapıyordu. Yani işi, insanları keseleyip yıkamaktı. 28 Eylül 1730da etrafına topladığı bir grup serseri ve hapishane kaçkınıyla birlikte isyan etti. Lale Devrinde yöneticilerin lüks, eğlence ve israfa dalmaları ve artan aşırı harcamaları karşılamak için esnaftan alınan vergileri artırma yoluna gitmelerine tepki göstermesi belki normal karşılanabilirdi. Fakat tepkisini dile getirmek için seçtiği yol ve kullandığı yöntem son derece yanlıştı. Hele de isyanı sırasında talan, zulüm ve terör estirmesi kabul edilemezdi.
Patronanın isyanına yeniçeriler de destek verdi. Çünkü Damat İbrahim Paşanın yeni bir askeri birlik kurma çabalarından rahatsızdılar. İstanbul günlerce Patrona Halil ve adamlarının çıkardığı gürültü ve patırtı ile çalkalandı. Esnaf günlerce dükkânını açamadı. Çünkü yağmadan korktu.
İsyancılar Topkapı Sarayını bastılar ve başta Damat İbrahim Paşa olmak üzere birçok devlet adamının yönetimden uzaklaştırılmalarını istediler. Padişah III. Ahmed, isyancıların isteğine boyun eğerek, çok sevdiği damadını ne yazık ki istemeyerek öldürttü. Ama isyancılar yine tatmin olmadı, padişahı yalancılıkla suçladılar. Sarayın önünde bağrışmaya başladılar: Yalan söyleyen padişah bize lazım değil! Biz Sultan Mahmud Hanı isteriz!
TAHTINDAN OLAN III. AHMED
Sultan Ahmed istese çok rahat isyanı bastırabilirdi. Üzerilerine kuvvet gönderebilirdi. Ancak olayın daha fazla büyümesini ve daha fazla kardeşkanı dökülmesini istemiyordu. Kaderine razı oldu. Zaten 57 yaşına ayak basmıştı ve padişahlığının da 27. yılını yaşıyordu. Hem yaşlanmış hem de yorulmuştu. Üzerindeki ağır sorumlulukları daha fazla kaldıramayacağını düşünüyordu. Ve padişahlıktan ayrılmaya karar verdi. Yerini yeğeni Şehzade Mahmuda bıraktı. Alnından öperek kendi eliyle tahta oturttu. Takvimler, 1 Ekim 1730u gösteriyordu.
Bundan sonraki hayatını kendine ve ahirete hazırlanmaya ayırdı. Zamanının büyük bir kısmını ibadetle, Kuran-ı Kerim ve dini eserler okumakla, dua etmekle geçirdi. Tahttan indirildikten 5 yıl 9 ay sonra, 63 yaşında İstanbulda vefat etti. Kabri, Yeni Camii içerisindeki Turhan Sultan Türbesindedir.
YENİ PADİŞAH VE PATRONANIN SONU
Patrona Halil İsyanı sonucunda tahttan indirilen III. Ahmedin yerine 1 Ekim 1730da yeğeni I. Mahmud padişah oldu. Tahta çıktığında 34 yaşındaydı. Kendisini büyük karışıklıklar bekliyordu. Öncelikle Patrona Halil ve adamlarının devlet üzerindeki elini ve etkisini kırmalıydı.
Patrona ve etrafındakiler iyice yoldan çıkmıştı. Patrona Halil, kendini Osmanlının kurtarıcısı olarak görmeye başlamıştı. Devlet adamlarının toplantılarına katılıyor, onları aşağılıyor ve kendisini alkışlamaya zorluyordu. Adamlarıyla birlikte birçok devlet büyüğünün konağını yağmalamıştı. Basit bir hamam tellakı iken kısa sürede çok zengin oldu.
Öyle ki servetinin hesabını kimse tam olarak bilemiyordu. Halk, Patrona ve adamlarının estirdiği terörden, esnaf da dükkânlarının yağmalanmasından bıkmıştı. Acil tedbir alınmalı ve yola sokulmalıydı. Ve padişah kesin emrini verdi: Patrona Halil ve bütün isyancıların hakkından gelinsin!
Bir plân yapıldı: Patrona Halil, kendisine vezirlik ve Rumeli Beylerbeyliği verileceği haberiyle saraya çağrıldı. Patrona, aynı gün adamlarıyla birlikte saraya geldi. Padişahın kendisini kabul etmesini ve ödüllendirmesini bekliyordu. Tam bu sırada üzerlerine asker gönderildi. Kıskıvrak yakalanan Patrona Halil ve etrafındaki çapulcular, etkisiz hale getirildiler. Böylece İstanbul uzun bir aradan sonra tekrar huzur ve emniyete kavuştu.