Biz Türkler kökenimize çok önem veririz.Özellikle büyüklerimiz Laz, Çerkez ...vb. olduklarını söylerler sonra da "Onlar şöyledirler, bizler böyleyizdir" diye anlatırlar. Etnik kökenimiz bizim özümüzü oluşturur.Yıllar öncesinden günümüze her yeni doğan bireyle taşınır kökümüz.Tıpkı kültür gibidir...
Ben baba tarafından Laz olduğumu söyler dururdum ama tarihimi çok merak edip de nedense pek araştırma yoluna girmemiştim ta ki birkaç gün önceye kadar. Laz tarihine-kültürüne kısa bir bakışla baktığımda Laz halkını tanımlarken üç noktaya değinmek gerektiğini öğrendim. Birincisi Lazların ilişkilerinin Laz kültürü üzerindeki etkileri, ikincisi Laz halkının yüzyıllardır birlikte yaşadığı kardeş halklar ve aralarındaki kültürel iletişim, üçüncüsü Laz halkının göç olgusu. Tarihler boyunca krallıklar kuran Lazlar, devamlı dış güçlerin saldırılarına uğradıklarından maalesef bağımsızlarını uzun süre muhafaza edememişlerdir.
Laz halkının coğrafi olarak bugünkü Batı Gürcistan'la tarihi olarak ilişkisinin olduğu bilinmektedir. Lazlar İsa'dan sonra 800 yılarında Arap istilasından dolayı kendi ülkelerinden ayrılmak zorunda kalarak göç etmişlerdir. Bugünkü Batı Gürcistan'ın merkezi bölgesi olan Rion 'un iki tarafında da Lazlar yaşamaktaydı. Durumları önceleri iyi olan ancak daha sonraları Bizans'la yapılan savaşlardan dolayı durumları bozulan krallıkta Bizans etkileri fazlaca görülür. Özellikle Laz'ların o dönemlerde Hıristiyan olması gibi.
Osmanlı Dönemine gelindiğinde Trabzon Rum İmparatorluğu'nun kurulmasıyla Lazların toprakları bu devletin egemenliği altına girmiş ve Lazlar bu imparatorluk içerisinde önemli bir öğe olarak yaşamışlardır. Fatih Sultan Mehmet'in 1465'te Trabzon'u almasıyla Laz'lar, İslamiyet'le ilişki kurarak zamanla bu dini benimsemişlerdir. 1519'da Batum, Trabzon'a eklenerek bir eyalet oluşturulmuş ve bu eyaletin beş sancağından birini de Lazlar oluşturmuştur. Batum 1878'de Rus'ların eline geçmiş ve sancak merkezi Rize olmuştur. 1921 tarihli Türk-Sovyet Antlaşmasından sonra Laz'ların bir bölümü Türkiye'ye göç etmiştir.
Günümüzde beraberliğini bozmadan aynı etnik köken altında yaşayan kırsal alan toplumlarının varlığını bilmekteyiz. Tarihimize ve kültürümüze sahip çıkmak için belki de en basit olarak yapmamız gereken nereden geldiğimizi bilmek olabilir. Ben her ne kadar sadece Lazlara değindiysem de bünyemizde bulundurduğumuz her kültür içimizde yaşamakta olduğuna göre onları öğrenmek bizim görevimiz...
Osmanlı İmparatorluğu'nun kurulmasıyla Lazların toprakları bu devletin egemenliği altına girmiş ve Lazlar bu imparatorluk içerisinde önemli bir öğe olarak yaşamışlardır. Fatih Sultan Mehmet'in 1465'te Trabzon'u almasıyla Laz'lar, İslamiyet'le ilişki kurarak zamanla bu dini benimsemişlerdir. 1519'da Batum, Trabzon'a eklenerek bir eyalet oluşturulmuş ve bu eyaletin beş sancağından birini de Lazlar oluşturmuştur. Batum 1878'de Rus'ların eline geçmiş ve sancak merkezi Rize olmuştur. 1921 tarihli Türk-Sovyet Antlaşmasından sonra Laz'ların bir bölümü Türkiye'ye göç etmiştir.
Günümüzde beraberliğini bozmadan aynı etnik köken altında yaşayan kırsal alan toplumlarının varlığını bilmekteyiz.Tarihimize ve kültürümüze sahip çıkmak için belki de en basit olarak yapmamız gereken nereden geldiğimizi bilmek olabilir. Ben her ne kadar sadece Lazlara değindiysem de bünyemizde bulundurduğumuz her kültür içimizde yaşamakta olduğuna göre onları öğrenmek bizim görevimiz...
KAYNAK: PETEK KUTLU
Ben baba tarafından Laz olduğumu söyler dururdum ama tarihimi çok merak edip de nedense pek araştırma yoluna girmemiştim ta ki birkaç gün önceye kadar. Laz tarihine-kültürüne kısa bir bakışla baktığımda Laz halkını tanımlarken üç noktaya değinmek gerektiğini öğrendim. Birincisi Lazların ilişkilerinin Laz kültürü üzerindeki etkileri, ikincisi Laz halkının yüzyıllardır birlikte yaşadığı kardeş halklar ve aralarındaki kültürel iletişim, üçüncüsü Laz halkının göç olgusu. Tarihler boyunca krallıklar kuran Lazlar, devamlı dış güçlerin saldırılarına uğradıklarından maalesef bağımsızlarını uzun süre muhafaza edememişlerdir.
Laz halkının coğrafi olarak bugünkü Batı Gürcistan'la tarihi olarak ilişkisinin olduğu bilinmektedir. Lazlar İsa'dan sonra 800 yılarında Arap istilasından dolayı kendi ülkelerinden ayrılmak zorunda kalarak göç etmişlerdir. Bugünkü Batı Gürcistan'ın merkezi bölgesi olan Rion 'un iki tarafında da Lazlar yaşamaktaydı. Durumları önceleri iyi olan ancak daha sonraları Bizans'la yapılan savaşlardan dolayı durumları bozulan krallıkta Bizans etkileri fazlaca görülür. Özellikle Laz'ların o dönemlerde Hıristiyan olması gibi.
Osmanlı Dönemine gelindiğinde Trabzon Rum İmparatorluğu'nun kurulmasıyla Lazların toprakları bu devletin egemenliği altına girmiş ve Lazlar bu imparatorluk içerisinde önemli bir öğe olarak yaşamışlardır. Fatih Sultan Mehmet'in 1465'te Trabzon'u almasıyla Laz'lar, İslamiyet'le ilişki kurarak zamanla bu dini benimsemişlerdir. 1519'da Batum, Trabzon'a eklenerek bir eyalet oluşturulmuş ve bu eyaletin beş sancağından birini de Lazlar oluşturmuştur. Batum 1878'de Rus'ların eline geçmiş ve sancak merkezi Rize olmuştur. 1921 tarihli Türk-Sovyet Antlaşmasından sonra Laz'ların bir bölümü Türkiye'ye göç etmiştir.
Günümüzde beraberliğini bozmadan aynı etnik köken altında yaşayan kırsal alan toplumlarının varlığını bilmekteyiz. Tarihimize ve kültürümüze sahip çıkmak için belki de en basit olarak yapmamız gereken nereden geldiğimizi bilmek olabilir. Ben her ne kadar sadece Lazlara değindiysem de bünyemizde bulundurduğumuz her kültür içimizde yaşamakta olduğuna göre onları öğrenmek bizim görevimiz...
Osmanlı İmparatorluğu'nun kurulmasıyla Lazların toprakları bu devletin egemenliği altına girmiş ve Lazlar bu imparatorluk içerisinde önemli bir öğe olarak yaşamışlardır. Fatih Sultan Mehmet'in 1465'te Trabzon'u almasıyla Laz'lar, İslamiyet'le ilişki kurarak zamanla bu dini benimsemişlerdir. 1519'da Batum, Trabzon'a eklenerek bir eyalet oluşturulmuş ve bu eyaletin beş sancağından birini de Lazlar oluşturmuştur. Batum 1878'de Rus'ların eline geçmiş ve sancak merkezi Rize olmuştur. 1921 tarihli Türk-Sovyet Antlaşmasından sonra Laz'ların bir bölümü Türkiye'ye göç etmiştir.
Günümüzde beraberliğini bozmadan aynı etnik köken altında yaşayan kırsal alan toplumlarının varlığını bilmekteyiz.Tarihimize ve kültürümüze sahip çıkmak için belki de en basit olarak yapmamız gereken nereden geldiğimizi bilmek olabilir. Ben her ne kadar sadece Lazlara değindiysem de bünyemizde bulundurduğumuz her kültür içimizde yaşamakta olduğuna göre onları öğrenmek bizim görevimiz...
KAYNAK: PETEK KUTLU