Lazlar neden farklıdır?
- Çünkü genetikleri farklı.
Genetikleri neden farklı?
- Yağışlı iklim, hırçın deniz ve aşırı engebeli coğrafya yüzünden. Bunlar ruh hallerimizi, becerilerimizi ve zekámızı fazlasıyla biçimlendiriyor. Zaten bu coğrafyada; pratik zekáya, çevikliğe ve çabuk karar alma becerisine sahip olmayan birinin neslini devam ettirmesi pek mümkün değil.
Burnu kemerli olmayan Laz yok mudur?
- Vardır elbette. Mesela, yeni doğan Laz bebekler! İşin esprisi bir yana, karikatürleştirilmiş Laz burnu, gerçeği yansıtmıyor. Bütün Lazların burnu kemerli değil. Çünkü Lazların tamamı tek bir etnik kökene sahip değil.
Peki bütün Lazlar, açık tenli ve mavi gözlü müdür?
- Evet. Kafkas halklarının belirgin fiziksel özelliklerini taşıyoruz, çoğunlukla açık tenli, açık renk gözlü, uzun boylu ve ince yapılıyız.
Karadeniz"in tamamı Laz mıdır?
- Yok hayır. Ama özellikle Doğu Karadeniz yerli halkının kökenini Lazlarla ilişkilendirmek tarihsel bir hata olmaz. Bir tarihçi der ki, "Doğu Karadeniz"in tarihi Bizans döneminde Hıristiyanlıkla birlikte Rumlaşmış, Osmanlı döneminde Müslümanlaşıp Türkleşmiş Lazların tarihidir."
Lazca bir lisan mıdır, lehçe midir, nedir?
- Lazca İngilizce, Fransızca gibi kendi başına bir dildir. Ne başka bir dilin lehçesi ne de birçok dilin karışımıdır. Dilbilimciler, Lazca"nın kökenini binlerce yıl geriye götürüyor. Alfabesi, sözlüğü, grameri, masalı, edebiyatı olan bir dil. Ama ne yazık ki, Lazca"nın apayrı bir dil olduğunu bilmeyen pek çok insan var Türkiye"de.
"Celdum, cittum, cezdum" bunlar Lazca değil mi yani?
- Değil. Bu, Türkçe"nin Karadeniz şivesindeki konuşma biçimi. Bir Laz, Lazca konuşurken "celdum, cittum" demez. Çünkü Lazca"da gel, "moxti" demek. Geldim, "komopti" demek. Gittim, "mendapti", gezdim ise "kogopti." Gördüğünüz gibi, alakası yok...
Lazca"nın şu andaki durumu nedir?
- Ne yazık ki, yok olma tehlikesi altında. Son yıllarda Laz anne babalar "Türkçesi bozulmasın, okul yaşamlarında, iş hayatlarında sıkıntı çekmesin" düşüncesiyle, çocuklarına anadillerini öğretmiyorlar. Bu Lazlar arasında gönüllü, sistemli ve yaygın bir tutum. Asimilasyonun içselleştirilmesi de diyebilirsiniz.
Türkiye"de kaç kişi kaldı Lazca konuşabilen?
- 500 bin kişi. Pazar, Ardeşen, Çamlıhemşin, Fındıklı, Arhavi, Hopa ve Borçka"da yaşayanlar. Sadece 5 ilçe. Bir de Marmara Bölgesi"nde yaşayan 93 Harbi muhacirleri var.
Bir de Gürcistan"ın batısında yaşayan Hıristiyan Lazlar. Oradakilere Megrel deniliyor. Eğer anne babalar çocuklarına bu dili öğretmezse, birkaç nesil sonra dil ölümü kaçınılmaz olacak.
Lazların en belirgin özellikleri neler?
- Dik başlı, gururlu, pratik zekalı, yaratıcı ve çalışkandırlar. Yönetilmekten ve emir almaktan hoşlanmazlar.
Peki kompleksli bir millet midir?
- Tam tersine, hareketli, konuşkan, esprili ve çabuk düşünebilen hazırcevap insanlardır. Farklılığa çabuk adapte olurlar. Özgüvenleri yüksektir ve kendileriyle dalga geçerler...
Bu yüzden mi, başkaları hakkında değil de, hep Lazlar hakkında fıkralar üretiliyor?
- Bence öyle. Laz"a sormuşlar, "Laz olmasaydın ne olurdun?" diye. Düşünmüş, düşünmüş, "Vallahi, çok mahcup olurdum!" demiş...
Ayşe Arman
- Çünkü genetikleri farklı.
Genetikleri neden farklı?
- Yağışlı iklim, hırçın deniz ve aşırı engebeli coğrafya yüzünden. Bunlar ruh hallerimizi, becerilerimizi ve zekámızı fazlasıyla biçimlendiriyor. Zaten bu coğrafyada; pratik zekáya, çevikliğe ve çabuk karar alma becerisine sahip olmayan birinin neslini devam ettirmesi pek mümkün değil.
Burnu kemerli olmayan Laz yok mudur?
- Vardır elbette. Mesela, yeni doğan Laz bebekler! İşin esprisi bir yana, karikatürleştirilmiş Laz burnu, gerçeği yansıtmıyor. Bütün Lazların burnu kemerli değil. Çünkü Lazların tamamı tek bir etnik kökene sahip değil.
Peki bütün Lazlar, açık tenli ve mavi gözlü müdür?
- Evet. Kafkas halklarının belirgin fiziksel özelliklerini taşıyoruz, çoğunlukla açık tenli, açık renk gözlü, uzun boylu ve ince yapılıyız.
Karadeniz"in tamamı Laz mıdır?
- Yok hayır. Ama özellikle Doğu Karadeniz yerli halkının kökenini Lazlarla ilişkilendirmek tarihsel bir hata olmaz. Bir tarihçi der ki, "Doğu Karadeniz"in tarihi Bizans döneminde Hıristiyanlıkla birlikte Rumlaşmış, Osmanlı döneminde Müslümanlaşıp Türkleşmiş Lazların tarihidir."
Lazca bir lisan mıdır, lehçe midir, nedir?
- Lazca İngilizce, Fransızca gibi kendi başına bir dildir. Ne başka bir dilin lehçesi ne de birçok dilin karışımıdır. Dilbilimciler, Lazca"nın kökenini binlerce yıl geriye götürüyor. Alfabesi, sözlüğü, grameri, masalı, edebiyatı olan bir dil. Ama ne yazık ki, Lazca"nın apayrı bir dil olduğunu bilmeyen pek çok insan var Türkiye"de.
"Celdum, cittum, cezdum" bunlar Lazca değil mi yani?
- Değil. Bu, Türkçe"nin Karadeniz şivesindeki konuşma biçimi. Bir Laz, Lazca konuşurken "celdum, cittum" demez. Çünkü Lazca"da gel, "moxti" demek. Geldim, "komopti" demek. Gittim, "mendapti", gezdim ise "kogopti." Gördüğünüz gibi, alakası yok...
Lazca"nın şu andaki durumu nedir?
- Ne yazık ki, yok olma tehlikesi altında. Son yıllarda Laz anne babalar "Türkçesi bozulmasın, okul yaşamlarında, iş hayatlarında sıkıntı çekmesin" düşüncesiyle, çocuklarına anadillerini öğretmiyorlar. Bu Lazlar arasında gönüllü, sistemli ve yaygın bir tutum. Asimilasyonun içselleştirilmesi de diyebilirsiniz.
Türkiye"de kaç kişi kaldı Lazca konuşabilen?
- 500 bin kişi. Pazar, Ardeşen, Çamlıhemşin, Fındıklı, Arhavi, Hopa ve Borçka"da yaşayanlar. Sadece 5 ilçe. Bir de Marmara Bölgesi"nde yaşayan 93 Harbi muhacirleri var.
Bir de Gürcistan"ın batısında yaşayan Hıristiyan Lazlar. Oradakilere Megrel deniliyor. Eğer anne babalar çocuklarına bu dili öğretmezse, birkaç nesil sonra dil ölümü kaçınılmaz olacak.
Lazların en belirgin özellikleri neler?
- Dik başlı, gururlu, pratik zekalı, yaratıcı ve çalışkandırlar. Yönetilmekten ve emir almaktan hoşlanmazlar.
Peki kompleksli bir millet midir?
- Tam tersine, hareketli, konuşkan, esprili ve çabuk düşünebilen hazırcevap insanlardır. Farklılığa çabuk adapte olurlar. Özgüvenleri yüksektir ve kendileriyle dalga geçerler...
Bu yüzden mi, başkaları hakkında değil de, hep Lazlar hakkında fıkralar üretiliyor?
- Bence öyle. Laz"a sormuşlar, "Laz olmasaydın ne olurdun?" diye. Düşünmüş, düşünmüş, "Vallahi, çok mahcup olurdum!" demiş...
Ayşe Arman