Madde bağımlılığı hakkında sıkça sorulan sorular

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
Bir uyuşturucu maddeye ne kadar kısa sürede bağımlı olurum?
Bir uyuşturucu maddeye bağımlı olma süreci kullanılan maddeyle doğrudan alakalı. Ekstazi tarzında bir haptan bahsediyorsak bağımlılık süreci kullanılma süresine, kullanılan madde miktarına, kullanım alışkanlıklarına göre değişebilir. Eğer kannabinoid gibi bir sentetik maddeden bahsediyorsak (ki Türkiye’de şu anda yaşadığımız en ciddi sıkıntı budur) biz bağımlılığın çok daha erken, birkaç kullanımdan sonra başladığına tanık oluyoruz. Yani, kullanılan maddenin içeriği ve kimyasal özellikleri, bağımlılık süreçlerine ve bağımlılık sürecinin devamına doğrudan etki etmektedir.

Uyuşturucu maddeyi bir kere denemek istiyorum. Zararı olur mu?

Bir kere denemek bağımlılığa açılan kapıdır. Bir kere denemekten çok şey olur.

Bazı uyuşturucu maddeleri merak ediyorum. Bir kere denesem de merakımı gidersem, sonrasında kullanmasam olmaz mı?
Bir uyuşturucu maddeyi bir kere kullanmak demek, kapıyı açmak demektir. Kapı açılırsa, büyük bir ihtimalle bir kereden bir şey olmazsa ikinci kereden de bir şey olmaz; ikinci kereden bir şey olmazsa üçüncü kereden de bir şey olmaz, denir. Bir kere denemenin bir esprisi yok. Dolayısıyla bir kere deneyeyim demek, ben buna bağımlı olabilirim deyip ona kapıyı açmak anlamına gelir. Bu yüzden biz bir kere denemenin bile doğru olmadığını, çünkü insanların uyuşturucuya ihtiyaçları olmadığını düşünüyoruz. Diyelim ki yiyecek olsaydı belki bir kere denemek uygun olabilir, merak giderebilirdi. Ama bazı şeyleri merak etmek doğru değildir. Yani insan sağlığına zararlı olan şeyler bir kere de olsa, iki kere de olsa, bağımlılık biçiminde de olsa her halükarda zararlıdır. Dolayısıyla kişilerin merak etmemesi gerekir. İnsanlar onu kullanarak değil, hakkında bilgi edinerek de meraklarını giderebilirler.

Ailemde veya çevremde uyuşturucu madde bağımlısı var, ne yapmalıyım?
Cevaplaması hem zor, hem kolay bir soru. Ailede bir madde bağımlısı varsa doğrudan maddenin zararlarını anlatmak, baskı uygulamak, yıldırmaya çalışmak ya da bir takım engellemeler ve kısıtlamalarla madde kullanımından vazgeçirmek çok mümkün olamıyor. Bu durumda bağımlılık sürecini geriye doğru tamir edecek bir süreci işletmemiz gerekiyor. Biz bağımlılığı bir sonuç olarak değerlendiriyoruz. Yani kişinin bireysel olarak yaşamış olduğu bazı sıkıntılar, psikolojik problemler ya da arkadaş ilişkileri ve sosyal çevresinde yaşadığı bazı zorluklarından dolayı biz insanların bağımlılığa yönelebildiğini görüyoruz. Bu anlamda sürece odaklanan ve süreci tamir etmeye odaklanan mümkünse bir yardım politikası, yardım ilişkisi geliştirmemiz gerekiyor. Burada önemli bir nokta var. Bağımlı bir akranına yardım etmek isteyen bir kişinin tek başına bu süreci yürütmesini çok doğru bulmuyoruz. Mümkünse grup halinde, birkaç kişiyle bu süreci yürütmelidir. Zira bağımlı bir kişi, kendi çevresine bağımlılığı potansiyel olarak yaygınlaştırabilen bir alt yapıya sahiptir. Bu anlamda maalesef çoğu zaman birebir ilgilenen kişinin de bir süre sonra bağımlılığa duçar olduğuna tanık oluyoruz. Bu sebeple mümkünse eğer soysal destek süreci işletmeli, grup halinde ilgilenmeli, mutlaka ve mutlaka profesyonel bir destekle birlikte bu süreçleri yürütmeliyiz. Eğer profesyonel destek sürecini işletmiyorsak, tek başımıza bir bağımlının hayatını değiştirme adına, tabiri caizse kahramanlığa soyunmamalıyız.

Mahallede, sokakta, parkta ve diğer alanlarda uyuşturucu kullanıldığını gördüm. Ne yapmalıyım?
Madde kullanmak tek başına bir suçtur. İnsanlar suç olan bir şey gördüklerinde bildirmekle yükümlüdürler. Bildirmedikleri zaman aslında bir suça destek sunmuş ya da onu görmemezlikten gelmiş oluyorlar. Unutulmaması gereken başka bir şey de işin sosyal boyutudur. Çünkü yapılan araştırmalar bize gösteriyor ki bir bağımlı, isteyerek ya da istemeyerek etrafındaki 5 kişiye bu hastalığı bulaştırmaktadır. O yüzden bununla ilgili tedbirler almak, bununla ilgili destek sunmak adına kullanan kişiyi gördüğünde insanların bunu güvenlik güçlerine bildirmesi gerekiyor.

Sigara ve alkol bağımlılığı ile madde bağımlılığı arasında nasıl bir bağ vardır?
Gençlerin yasa dışı maddelere sigara, alkol ve uçucu maddelerin kullanımıyla geçtiklerini gözlemliyoruz. Yapılan çalışmalar madde kullanıcılarının yüzde 97’sinin sigarayla, yüzde 58’nin alkolle bu maddeye geçtiklerini gösteriyor. Bu nedenle aslında sadece yasadışı maddelere karşı değil, sigara ve alkol kullanımına karşı da bir mücadele verilmeli, gençler bununla da alakalı bir destek görmelidirler. Gençlerin sigara ve alkolden uzak durmaları bu nedenle çok önemli.
 
Madde bağımlıları nasıl tedavi olur?
Yapılan araştırmalar bağımlılığın kişide hem fizyolojik, hem psikolojik, hem de sosyal problemler meydana getirdiğini gösteriyor. Bir beyin hastalığı olarak vurgulandığından, bağımlılık meydan geldikten sonra kişi bununla ilgili tıbbi bir destek almak zorundadır. Ama sadece tıbbi destek de değil, aynı zamanda sosyal rehabilitasyonla alakalı psikolojik bir desteğin de sunulması gerekiyor. Ve daha sonrasında sosyal ortamını değiştirmeye yönelik bir yapılandırmaya gitmesi gerekiyor. Unutulmaması gerekir ki bağımlılık tıpkı tıbbi diyabette, astım hastalığında, hipertansiyon hastalığında olduğu gibi tekrarlayan bir hastalıktır. Yapılan çalışmalar tedaviden sonra bırakanların yüzde 30 ile yüzde 50’sinin tekrar madde kullanım sürecine girdiğini göstermektedir. Bu nedenle madde bağımlılığında tedavi sonrasında temiz kalmaya çalışmak çok önemlidir. Bir şeker hastasının nasıl bir ömür boyunca hayatını doğru bir şekilde bir süreç içerisinde değerlendirmesi gerekiyorsa, aynı şekilde eski bir kullanıcının da ömrünün sonuna kadar risklerden uzak durması, yeme içme düzenine dikkat etmesi, madde kullanım davranışından ve ortamlarından uzak durması gerekiyor.

Madde bağımlılığı ve bunun suçla ilişkisi nedir?

Disiplin sorunu yaşayan, suça karışan, aile içi problem yaşayan, psikolojik problemi olan her insan risk altında olabilir ama mutlaka madde kullanacaktır diye bir durum söz konusu değildir. Fakat öte yandan her madde kullanıcısı mutlaka bir suça karıştığı, disiplin sorununu artırdığı, aile içi problemler oluşturduğu, psikolojik anlamda problemler yaşadığı bir öyküye sahiptir. Bu nedenle diyoruz ki, tolerans arttığından dolayı kişiler sonuçta maddeyi artırmak ve daha fazla madde tüketmek zorunda kaldıkları için zamanla bu maddelere yönelik olarak daha fazla paraya ihtiyaçları olacaktır. Bu da ister istemez asayiş suçlarını artırmaya sebebiyet vermektedir.

Uyuşturucu madde kullanmanın cezası var mıdır?

Haziran-2014 tarihinde Türk Ceza Kanununda bunlarla ilgili bir değişiklik olmuştur. Son çıkan yasaya göre uyuşturucu madde kullanmak tek başına bir suç olarak tanımlanmış, 2 yıldan 5 yıla kadar bir hapis cezası öngörülmüştür. Ancak burada unutulmaması gereken şey, devlet uyuşturucu madde kullanımını sosyal bir sorun olarak görmektedir. Bu nedenle eğer bir genç ilk defa kullanmaktan dolayı işlem görüyorsa, öncelikle denetimli serbestlik süreciyle tedaviye yönlendirilmektedir. Burada eğer söz konusu kişinin bir yıl boyunca yapılan idrar tahlillerinde bununla alakalı bir sıkıntı çıkmazsa, düzenli olarak bu süreci takip ettirebilirse herhangi bir cezai işlem almadan, adli sicili bozulmadan normal yaşamına devam edebilmektedir. Eğer kişi tedavi sürecini boşa çıkarıp danışmanlık desteğini almazsa, yapılan idrar tahlillerinde madde kullandığı saptanırsa ya da tekrar adli bir işlem görürse ikinci kez bir hakkı olmadığından dolayı doğrudan 2 yıldan 5 yıla kadar bir hapis cezasına çarptırılma riskiyle karşı karşıya olduğunu bilmesi gerekiyor.

Yardım istiyorum fakat ceza almaktan korkuyorum. Ne yapmalıyım?

Haziran 2014’te değişen yasayla birlikte madde kullanmak da artık tek başına bir suç olarak tanımlandı. Ama eğer kişi adli anlamda bir süreç yaşamadan kendi isteğiyle ilgili makamlara başvurarak “ben kullanıcıyım ama tedavi olmak istiyorum” diyorsa, yasaya göre herhangi bir cezai işlem uygulanmadan etkin pişmanlıktan faydalanarak normal tedavi sürecini işletebilir. O yüzden gençler bağımlılık sürecinin hangi noktasında olurlarsa olsunlar, en temel olarak şunu bilmeliler ki, devlet sonuçta gençlerin bağımlılığını bir sosyal problem olarak tanımlıyor. Bu sosyal problem içerisinde de bununla ilgili tedavi desteğini sunmak istiyor. Bu nedenle gençler bundan korkmadan, hızlı bir şekilde tedavi sürecine girerlerse herhangi bir adli problem yaşamayacaklardır.

Esrar sadece psikolojik bağımlılık mı yapıyor?

Esrarla alakalı olarak bilinmesi gereken en önemli unsurlardan bir tanesi, ilk başta fizyolojik bir bağımlılık oluşturmaması, psikolojik bir bağımlılık olarak karşımıza çıkmasıdır. Ama sonuçta bu madde diğer maddelere geçiş oluşturuyor. Aynı zamanda beyni etkilediği için dikkat, öğrenme, hafıza, koordinasyonla ilgili ciddi problemler yaşanması nedeniyle zaman içerisinde bu maddenin artırılmasına sebebiyet veriyor. Yapılan araştırmalara göre düzenli ve ağır esrar kullanıcıları esrarı bırakmaya kalktıklarında vücutlarında terleme, iştahsızlık gibi fizyolojik yoksunlukları yaşamaktadırlar. Bu nedenle her ne kadar esrar kullanıcılarında ilk başta psikolojik bağımlılık gerçekleşse de, ilerleyen süreçte artırmak zorunda oldukları için fizyolojik anlamda da yoksunluklar yaşamaya başlamaktadırlar.

Esrar bitkisel bir madde olduğu için daha mı az zararlıdır? “Ottur zararı yoktur” deyimi ne kadar doğrudur?

Doğal da olsa, sentetik bir madde de olsa sonuçta bu maddelerin hepsinin bağımlılık yaptığını unutmamak gerekir. Bağımlılık yapan maddelerle alakalı olarak gençlere anlatılanlar gerçek değil. Mesela biz doğadaki her şeyi kullanmıyoruz. Tütün de, zehirli mantarlar da doğada yetişen, doğal maddeler. Ama bakıldığında bunları tüketme davranışının bize zarar verdiğini görüyoruz. Her ne kadar esrar maddesi doğal bir madde de olsa, THC maddesi başta olmak üzere 400’ün üzerinde farklı kimyasalı içinde barındırıyor. O yüzden esrar da ciddi anlamda bağımlılık oluşturuyor ve ilerleyen süreçte de ciddi problemlere sebebiyet veriyor.

Sentetik kannabinoidler nelerdir?

Son yıllarda tüm dünyada artış gösteren sentetik kannabinoidler, sentetik içeriğe sahip maddeler olarak karşımıza çıkıyor. Birleşmiş Milletler Suç ve Uyuşturucu Ofisi’nin 2014 yılında yayınladığı rapora göre, son 6 yıllık süreçte 350’nin üzerinde yeni psikoaktif madde piyasaya sürüldüğü görülüyor. Ve bunların içerisinde 108 çeşidi ile sentetik kannabinoidler ön sırada yer alıyor. Ama bakıldığında bu sentetik uyuşturucular gençlere sanki bir otmuş gibi sunuluyor. Herhangi bir aktarda bulunabilecek bitkisel otların içerisine emdirilerek genç insanlara verilmeye çalışılıyor. Ciddi anlamda kimyasal içeriklere sahip olduğu için vücutta ve beyinde çok büyük hasarlar meydana getirdiğini, ciddi anlamda bağımlılık oluşturduğunu biliyoruz.

Sentetik kannabinoid kullanımının belirtileri ve semptomları nelerdir?

14 familyadan 108 farklı sentetik kannabinoid çeşidi olduğu düşünülürse, her türeve sahip olan bu madde aslında değişik etkileri de açığa çıkartıyor. Çok farklı etkiler sunduğu için halen bu sentetik uyuşturucularla ilgili araştırmalar devam ediyor. Ama en temel semptomları arasında vücutta ciddi anlamda ısı artışı görülmesi, bununla ilgili olarak kalp ritminin ve kalp basıncını artırıyor olması, vücutta büyük sivilceler oluşturması, vücutta ciddi anlamda susuzluğa-su kaybına yol açmasını sayabiliriz. Psikolojik olarak ise paranoyaların ve bununla ilgili hezeyanların yaşanmasına yol açmaktadır. Ayrıca vücut ısındaki artış nedeniyle kalp krizi endişesi açığa çıkmakta, bu da ölüm korkusunun yaşanmasına sebebiyet vermektedir.

Birinin ani gelişen sentetik kannobinoidden zehirlendiğini düşünüyorsak ne yapmalıyız?

Burada en temel olan şey ilk yardım desteğini sunmamızdır. Daha sonrasında hızlı bir şekilde ambulans desteğini, tıp desteğini sağlamaktır. Bu süreçte kullanıcının vücut ısısının artıyor olması nedeniyle vücut ısısının düşürecek bir müdahalede bulunmak gerekiyor. Madde kullanan kişiyi soğuk bir suyun altında tutmak, onun hayatını kurtarabilmektedir. Netice olarak böyle durumlarda asıl görev acil ilk yardım desteğini, bir hastane desteğini hızla sağlayabilmektir.
 
Geri
Top