• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Mahallede Büyüyen Çocuklar ile Sitede Büyüyen Çocuklar Arasındaki Temel Farklar

  • Konuyu açan Konuyu açan cemree
  • Açılış tarihi Açılış tarihi

cemree

=)=)
V.I.P
Şimdiki çocukları görünce, onların adına hepimiz çok üzülüyoruz. Çünkü, çocukluk mahallede bir topun peşinden 10 kişi koşturmaktır. Yerden yüksek oynamaktır. Dışarıda ip atlamak, seksek oynamaktır. Koskocaman binalar arasında, sitede büyüyen çocuklar bunlardan mahrum. Her ne kadar oynasınlar diye, oyun alanları yapılsa da, bizim kadar eğlenemeyecekleri ortada. İşte o dönemde biz mahallede büyürken, sitede büyüyen çocuklar da hiçbir zaman erişemedi bu mutluluklara. Tabii onların da artıları vardı. Yine de bizim mutluluklarımız onların artılarından fazlaydı.

Kısacası onların paraları vardı, bizim hayallerimiz...

İşte "Mahallede Büyüyen Çocuklar ile Sitede Büyüyen Çocuklar Arasındaki Temel Farklar"


1. Mahallede büyüyen çocuklar sokak aralarında top oynarlar - Sitede büyüyen çocuklar, siteye ait özel sahalarında top oynarlar.
"Şu elektrik direğinden şu çöp kovasına kadar sizin kaleniz. Bu taştan, kaldırıma kadar da bizim kalemiz. Üç korner bir penaltı. Abanmak yok. Topu atan alır. " kuralları eşliğinde başlardık maça. "Gidin kendi kapınızın önünde oynayın! " diye kızan teyzeler ya da geçen arabalar yüzünden hep en heyecanlı yerinde durdurmak zorunda kalırdık maçı.

Ama sitede oturanlar öyle mi? Hiç durmazdı maçları. Kaleleri gerçekti. Bazılarında file bile vardı. Git başka yerde oyna diyen yoktu. Doğuştan şanslılardı.


2. Mahallede büyüyen çocuklar erik ağaçlarına dalar. - Sitede büyüyen çocuklar, annesine marketten erik aldırır.

"Ağaaacaaa dalaaaan vaaarr!" bağırışları eşliğinde az erik aşırmadık komşunun bahçesinden. Hiçbir meyve o erikler kadar lezzetli değildi o zaman, ya da bize öyle geliyordu bilmiyorum. Birkaç kişi erketeye yatar, geri kalanlar da ağaca çıkar, toplayabildiğini toplardı. O "Ağaca dalan var" diye bağıran arkadaşlar da büyüdüler troll oldular şimdi.

Ama sitede oturan çocukların böyle dertleri yoktu. "Anne ben erik istiyorum" dediğinde annesiyle markete gider, alır, yerdi. Ama hiçbir zaman o ağaçtaki erik kadar tatlı olmazdı, orası başka.
 
3. Mahallede büyüyen çocuklar salçalı ekmek yer. - Sitede büyüyen çocuklar çokokremli ekmek yer.

Mahallede büyüyen çocuk, annesine "Karnım aç" dediğinde, annesi bir ekmeğe salçayı sürer, yemesi için çocuğun eline verir. Çocuk gıkını çıkartmaz. Sokağa, elinde salçalı ekmekle, yiye yiye çıkar.

Sitede büyüyen çocuk, annesine "Karnım aç" dediğinde, annesi iki-üç küçük dilime çokokremi sürer, bir tabağa koyar, yanında da bir bardak süt verir, çocuk onu televizyonun başında yer.


4. Mahallede büyüyen çocuk misket oynar. - Sitede büyüyen çocuk satranç oynar.

Mahallede büyüyen çocuk; kökmek, kaflik, baş, çukur gibi terimlere aşinadır.

Sitede büyüyen çocuk işe; şah, rok, vezir, d5 gibi terimlere aşinadır.
 
5. Mahallede büyüyen çocuklar gazetelerin verdiği legolarla oynamıştır. - Sitede büyüyen çocuklar legoları oyuncak dükkanından satın almışlardır.

K'nex de veriyordu gazeteler bir ara. Oğlum ne güzel şeylerdi onlar öyle ya. Valla yine verse yine alır oynarız. Bir nesil makine mühendisliğine - inşaat mühendisliğine heves ettiyse sırf o gazetelerin verdiği legolar ve k'nexler sayesindedir.


6. Mahallede büyüyen çocuklar Tombi yer. - Sitede büyüyen çocuklar pringles yer.

Az ağlamamıştık, tombi almak için annemizden 50 kuruş dilenirken. Ama işte bir de pringles denen bir şey var o zaman. Bıyıklı bi amca. Böyle yüzü toplu hafif. Zengin yiyeceği olduğu oradan belli. Gel zaman, git zaman alamadık hiç o pringlestan. Anca sitede oturan çocukların elinde görüyorduk. Neyse ki bir dönem yine gazeteyle vermişlerdi de yemiştik pringlestan da. O gün bu gündür hala elim gitmez pringlesa. Onu alacak kadar zengin olabileceğime inanmam çünkü.
 
7. Mahallede büyüyen çocuklar atari salonuna gider. - Sitede büyüyen çocukların Playstation'ı vardır. Evinde oynar.

Ah o atari salonları yok mu? Nasıl eğlenceli yerlerdi oralar. Beş kuruş paramız olmasa bile girip, bizden büyüklerin oyunlarını izlemek bile zevkliydi. Hele bir de bir jeton alacak parayı annemizden kopardık mı, dünyalar bizim olurdu. O oyunları oynamak için emek verdik biz be, emek!


8. Mahallede büyüyen çocuklar meybuz yer. - Sitede büyüyen çocuklar magnum yer.

O meybuz yüzünden de az hasta olmamıştık. Ne kadar bademciklerimiz şişse de yine gidiyorduk, giriyorduk o meybuz sırasına. Ama en lezzetli dondurmaya değişmem. Yine olsa, yine girerim o kuyruğa. Meybuz bu oğlum. Her yaşta, her mevsimde yenir.
 
9. Mahallede büyüyen çocuklar okula yürüyerek gider. - Sitede büyüyen çocukları evlerinden önünden servis alır yine evlerinin önüne aynı servis bırakır.

İstisnai durumlar dışında, hangimiz servisle gittik ki okula? Ayakkabılarımızın altı aşınmadı mı yürümekten? Ama en eğlenceli vakitleri de o okul yolu boyunca yaşamadık mı? Bence yaşadık.


10. Mahallede büyüyen çocuk akşam ezanı okunduğunda oyunu bırakması gerektiğini anlardı. - Sitede büyüyen çocuk, oyunu bırakmak için babasının gelip onu almasını beklerdi.

Akşam ezanını duyduktan sonra eve gitmezsen eğer, annen elinde terlikle gelirdi zaten.
 
11. Mahallede büyüyen çocuklar, inşaat hortumlarından tüf tüf yapıp oynarken - Sitede büyüyen çocukların devasa su tabancaları vardı.

Kendi oyuncağımızı kendimiz yapardık. Tüf tüf de bunların en güzellerinden biriydi. O devasa su tabancalarına çok özensek de, kırk tanesini bir tüf tüfe değişmem hacı ben.


12. Mahallede büyüyen çocuklar tasolarını alınlarının akıyla başka çocukları yenerek kazanmıştır. - Sitede büyüyen çocuklara tasoları cipslerinden çıkmıştır.

Koskocaman taso imparatorluğu oluşturmanın tek yolu var. O da mahallede büyüyen çocuk ile sitede büyüyen çocuğun güçlerini birleştirmesi.

Parlak bir fikre sahip olan biriyle o fikre para yatırabilecek olan birinin birleşerek ortak olması gibi.
 
13. Mahallede büyüyen çocuk annesiyle pazara gider. - Sitede büyüyen çocuk ailesiyle alışveriş merkezine gider.

Ellerimizde poşetler aklımızda yarım kalan mahalle maçı eşliğinde, yürü yürü bitiremediğimiz, neyin nerede kaç para olduğunu neredeyse ezberlediğimiz mahalle pazarları. Anlatılmaz, yaşanır cinsten...

Ama sitede büyüyen çocuklar çok fazla gitmez bu pazarlara. Büyük ihtimalle babasının arabasıyla, uzaktaki alışveriş merkezine ya da büyük bir markete gitmişlerdir. Poşet taşımak nedir, bilmez o çocuk. Fiyat ezberlemek zorunda kalmaz. İşi kebaptır yani, anlayacağınız o çocuğun.


14. Mahallede büyüyen çocuklar tek oyuncakları olsa bile bunları arkadaşlarıyla paylaşırlar. - Sitede büyüyen çocuklar paylaşmayı sevmez. Oyuncaklarıyla başkasının oynamasına izin vermez.

Mahallede birine bir oyuncak alınıyorsa, o bütün mahallenindir artık. Herkesin onunla oynama hakkı vardır. Ama sitede büyüyen çocuklar, ne kadar oyuncakları olsa da başkalarıyla paylaşmayı sevmez. Hepsi onundur. Başkasına koklatmaz.
 
15. Mahallede büyüyen çocukların evlerinde soba yanar. - Sitede büyüyen çocukların evlerinde kalorifer yanar.

Üşümek nedir bilir, mahallede büyüyen çocuk. Ama o sobayı da eğlence haline getirmeyi bilmiştir. Üzerinde kızartılan ekmekleri afiyetle yer. Sobanın üzerine bırakılan mandalina kabuklarının kokusuyla nirvanaya ulaşır.

Evlerinde kalorifer olduğu için üşümek nedir pek fazla bilmez sitede büyüyen çocuk. Ama kalorifer vücudunu ısıtsa da, ruhunu ısıtamaz orası ayrı.


16. Mahallede büyüyen çocuk leğende yıkanmıştır. - Sitede büyüyen çocuk küvette yıkanmıştır.

Kış ya da yaz fark etmez. O leğen salona konur arkadaş. Kışsa sobanın karşısında, yazsa güneş alan bir yerde yıkanır o çocuk. Mahallede büyümenin temel kurallarından biridir. Leğende yıkanmayan çocuk, mahallede büyüdüm ben demesin sakın.
 
Geri
Top