• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Medya okuryazarlığı nedir?

MEDYA OKURYAZARLIĞI NEDİR?

Medya Okuryazarlığı; yazılı ve yazılı olmayan, büyük çeşitlilik gösteren formatlardaki (televizyon, video, sinema, reklâmlar, internet v.s.) mesajlara ulaşma, bunları çözümleme, değerlendirme ve iletme yeteneği kazanabilmek olarak tanımlanmaktadır.

Medya Okuryazarlığı;

* İzleyicinin medyayı bilinçli okumasına katkı yapmakta, kendini rahat ifade edebilmesi, toplumsal hayata daha aktif ve yapıcı iştiraki sağlanmaktadır.
*
Medya iletilerini doğru algılayabilecek donanıma sahip olma ve zamanla iletiler üretebilme yeteneğini kazanmaktır.

*
MEDYA OKURYAZARLIĞININ ÖNEMİ

Medya okuryazarlığının önemi şüphesiz ki daha fazla kontrol sağlamasından kaynaklanmaktadır. Çocuklar başta olmak üzere toplumun diğer kesimleri medya okuryazarlığı konusunda ne kadar bilgiye sahip olurlarsa gerçek dünya ile medya tarafından inşa edilen dünya arasındaki sınırı o denli kolay fark edebilir ve medyadan bilgi alırlarken zararlı etkilerinden kendilerini koruyabilir.

*
MEDYA OKURYAZARLIĞI PROJESİNİN AMACI

Medyayı doğru okuyan, yaşadığı çevreye duyarlı, ülkesinin sorunlarını bilen, medya mesajlarını akıl süzgecinden geçirebilen bilinçli bir kitle oluşturabilmek amacıyla Medya Okuryazarlığı Projesi hayata geçirilmiştir. Medya Okuryazarlığı Projesinin amacı, çocukların, medya kurumunun yapısını, işleyişini öğrenmelerini, kurguyu gerçekten ayırarak kurgulanmış içeriği bilinçli bir şekilde değerlendirebilmelerini ve medyayı eleştirel olarak izlemelerini kısaca medya ile ilgili doğru soruları sorup doğru yanıtları bulabilmelerini konusunda onlara gerekli donanımı kazandırmaktır.

*
DÜNYADA MEDYA OKURYAZARLIĞI


Medya Okuryazarlığının iki temel noktası bulunmaktadır: Birincisi medyadaki içeriğe erişebilmek için teknolojiyi kullanabilme becerisi; ikincisi ise sunulan içeriği sadece anlamak değil aynı zamanda bu içeriği değerlendirebilme yeteneğidir.

Bu amaçla dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde medya eğitimi ya da medya okuryazarlığı dersleri, çeşitli seviyelerde okullarda ders olarak okutulmaktadır. Bu dersler, ya doğrudan müfredata konmakta (İngiltere, Fransa, ABD vb.) ya da müfredatta ilgili dersler içinde (sanat, dil bilgisi, edebiyat, vatandaşlık vb.) okutulmaktadır (Kanada). Ne şekilde okutulursa okutulsun, dersin ağırlıklı olarak uygulamaya dönük olarak işlendiği, öğrencilerin eleştirel, katılımcı ve yaratıcı yönlerini geliştirici bir şekilde planlandığı görülmektedir.

Kaynak: RTÜK
MEDYA OKUR YAZARLIĞI


Çocukları ve gençleri televizyon önünde bizimkilerden daha az vakit geçiren toplumlar bile, ilkokulda zorunlu medya okur-yazarlığı derslerini yerleştirmiş durumda. Bilinçli bir beyin saniyede art arda gelen 8 durağan görüntüyü ayırt edebilir; dolayısıyla televizyon ve sinema görüntüleri bizi bilinçli analiz yapmaktan, gerçekliği görmekten uzaklaştırır. Medyada gördüğümüz her şeye inanmamalıyız.

Türkiye insanının TV izlemede kırdığı dünya rekoru yeni değil. Eskiden ABD'nin arkasından ikinci sıradaydık, şimdi ise birinciliğe oturmuşuz. Peki, sadece bunu idrak etmekle yetinecek miyiz? Yoksa, Batılıların yıllar önce ilkokul müfredatlarına yerleştirdiği "medya okur-yazarlığı" derslerini ülkemizde de zorunlu kılmanın zamanı geldi mi? 2001 yılı gazetelerinden bir haber: "Televizyon okuyoruz!

UNESCO tarafından yapılan araştırmaya göre Türkiye ABD'den sonra en çok televizyon izlenen ikinci ülke. 95 kişiye bir kahvehane, 65 bin kişiye bir kütüphane düşen Türkiye'de insanlar televizyon okuyor, kitap seyrediyor!" 2004'e geldiğimizde ise, televizyon izleme konusundaki başarımızı istikrarlı bir şekilde devam ettirdiğimizi, hatta ikincilikten birinciliğe terfi ettiğimizi görüyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan bir rapordan, Türkiye insanının ortalama televizyon izleme süresinin son bir yılda dizi filmlerdeki artışa paralel olarak 3.5 saatten 4 saate yükseldiğini öğreniyor ve böylece, ABD ile birlikte en fazla televizyon izlenen ülke konumuna geldiğimiz gerçeğiyle baş başa kalıyoruz.

"Biz mi televizyon izliyoruz, yoksa televizyon mu bizi izliyor?"

Bu soruyu yıllar önce ABD'li iletişim profesörü Neil Postman ve televizyon yapımcısı Steve Powers, Amerikan halkına sormuşlardı: "Siz mi TV izliyorsunuz yoksa TV mi sizi izliyor?" Günde -1990'larda- eksiğiyle fazlasıyla ortalama 3 saat 59 dakikasını televizyon önünde geçiren bir toplum için sorulabilecek en doğru soruydu aslında. Şimdi dünya televizyon izleme rekorunda birinci sıraya yükselmiş Türkiye halkına da aynı sorunun sorulmasından yanayım.

Günümüzde çok sayıda kablo ve uydu yayını sayesinde iyisiyle kötüsüyle milyonlarca bilgi, ses ve görüntünün oturma odalarımızı istila ettiği bir dönemde bu soruyu sormaktaki amaç, televizyonun bireyler üzerinde yarattığı etkiye dikkat çekmek kuşkusuz. Çünkü televizyon denen aygıt, her ne kadar eğlendirici ve bilgilendirici bir "ev eşyası" olarak görünse de aynı zamanda çeşitli değerler, alışkanlıklar ve ideolojilerin her yaştan izleyiciye ulaşabildiği bir elektronik ortam. Televizyonun çocuklar ve yetişkinler üzerinde yarattığı etki uzun zamandır iletişim bilimcilerin üzerinde çalıştıkları bir konu. Bu makalelerden bahsederek canınızı sıkacak değilim. Ancak, daha önce yapılmış bilimsel araştırmalara referansla kısaca ve kabaca şunu söyleyebilirim:

Televizyonu bilinçsiz olarak izleyen bir insan günde ortalama 3 saat 36 dakika televizyon başında oturuyorsa bu hem beden sağlığı, hem ruh sağlığı hem de "cüzdanı" için zararlı. Ancak, eğer özelde televizyondan, genelde de medyadan yayılan enformasyonu bilinçli olarak tüketiyorsanız bir problem yok.

Şimdi bilinçli televizyon ya da medya tüketicisi olmak da ne demek diyeceksiniz. 1970'lerden başlayarak Kanada, İngiltere, İskoçya, Avustralya, ABD ve son yıllarda da bazı Avrupa ülkelerinde oturtulmaya çalışılan bir "medya okur-yazarlığı" hareketi var. Önce sivil toplum hareketleri olarak başlayan, ardından hükümetlerin de desteğiyle ilkokul düzeyinde ders müfredatlarına eklenerek zorunlu hale getirilen medya derslerinden bahsediyorum.



Fen, matematik, medya

Son 30 yıldır Batı'da eğitimciler tarafından tartışılan konulardan biri de ilkokullar için zorunlu medya dersleri. Yukarıda adı geçen ülkelerdeki birçok ilkokulda dilbilgisi, matematik ve fen derslerinin yanında, medya okur-yazarlığı da zorunlu ders müfredatı içinde yer alıyor; bu dersten başarısız olan öğrenciler okuldan mezun edilmiyor. Kanadalı medya stratejisti Robert Kubey bu derslerin amacını şöyle açıklıyor: "Çocuklarımızın çoğunluğu yılda 1,000 saat televizyon izliyorsa, gençliklerinde ve yetişkinlik dönemlerinde de yılda 1,000 saat televizyon izlemeye devam edeceklerse, akademik bir medya eğitimi almaları zorunlu demektir.

Medyanın içinde yaşadığımız toplumu ve çeşitli grupları nasıl ve neden belli yönleriyle yansıttığını çocuklarımıza öğretmeliyiz." Bireylerin ilkokul çağlarından başlayarak eleştirel medya tüketicisi olarak yetiştirilmesi nasıl başarılır? Bu konuya kafa yoranların birleştikleri ortak nokta şu: Varolan gerçeklik ve medyada sunulan gerçeklik arasındaki fark ne kadar erken yaşta öğretilirse medyanın bireyler üzerindeki olumsuz etkileri o derece azalıyor. İlkokul öğrencilerine eğlendirici videolar ve yaratıcılıklarını da geliştiren oyunlarla verilen derslerde temel olarak medyadan gelen enformasyonun sübjektif, dikkatlice seçilmiş ve kurgulanmış bir yeniden üretim olduğu anlatılmaya çalışılıyor. Özellikle reklam metinlerinde ve filmlerinde kullanılan retoriğin, müziğin veya görüntülerin çağımız insanının tüketim iştahını sömürmek üzerine inşa edildiği de bu derslerde vurgulanıyor. Batıda ilkokul öğrencilerine medyanın olumsuz etkilerini azaltmak için müfredata eklenen medya okur-yazarlığı derslerinin içeriği ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, ortak olarak üzerinde durulan temel noktalar şöyle sıralanabilir:

İnşaatın maliyeti

1- Medya kültürümüzü inşa eder ve bu inşaatın bir maliyeti vardır.
Medyayı/medya ürünlerini bilinçli olarak mı tüketiyoruz, yoksa sadece alışkanlıktan mı? Eğer bu bir alışkanlıksa, kendimize şu soruları sormalıyız: "Ekrandaki bu görüntünün bana getirisi nedir?", "Bunu izlemekten başka yapacak işim yok mu?", "Bana gerçekten faydalı olacak başka ne yapabilirim?"

2- Medya tekniğin olanaklarını kullanarak üretim yapar.

Medya ürünleri büyük bir dikkatle oluşturulmuş yapımlardır. Mesela sinema filmleri bizi çok etkiler, çünkü sinemacılar sadece izleyiciyi nasıl etkileyeceklerinin tekniğini öğrenmek için yıllarını harcarlar. Reklamcılar da öyle. Bu tür yapımların çözümlenmesi bizleri daha dikkatli ve bilinçli medya tüketicileri yapar.

3- Medya ideolojik ve yargılayan mesajlar içerir.
Bazı yargılar/önyargılar bilinçli olarak sunulur, bazıları da bilinçsizce. Mesajlar olumlu ya da olumsuz olabilir ve genellikle belli bir hedef kitleye sunulmak üzere üretilir.

4- Medya bir iştir ve bu işten para kazanılır.


5- Her bireyin medya ürünlerini algılayışı farklıdır.
Hepimiz medyadan gelen mesajlara farklı anlamlar yükleriz. Aileler, çocuklar, eğitimciler medya ürünlerini bilinçli tüketmek istiyorlarsa, medyadan gelen mesajların kendileri için ne anlam ifade ettiğini konuşmalı, paylaşmalıdırlar.

6- Reklamlar insanların duygularına seslenerek alışverişi kışkırtır. 7- Televizyon saniyede 30 hareketsiz görüntünün arka arkaya geldiği bir medyadır (sinemada 24):


8- Her şey bizi etkiler, ama etkilendiğimiz her şey bizi bilinçli tüketime yönlendirmez:
Reklamcılar bunu bilir ve çok iyi kullanırlar.

10- Teknolojik efektler, yani bilgisayar grafikleri, çok boyutlu görüntüler, müzik, kamera hareketleri hep medyanın insanlar üzerinde yarattığı duygusal etkiyi artırmak için kullanılır.

Batıdaki durum özetle bu. Çocukları ve gençleri televizyon önünde bizimkilerden daha az vakit geçiren toplumlar bile ilkokulda zorunlu medya okur-yazarlığı derslerini yerleştirmiş durumda. Eh, biz de yılda neredeyse 1,500 saatini televizyon karşısında geçirebilme başarısını göstermiş bir ülke olarak, Milli Eğitim Bakanlığı'ndan ilkokul müfredatlarında medya okuryazarlığı dersleri talep edebiliriz, diye düşünüyorum; en azından gelecek neslin beden, ruh ve cüzdan sağlığı için.
 
TÜRKİYE’DE MEDYA OKURYAZARLIĞI SÜRECİ

Uzmanların ve eğitimcilerin, başta televizyon, internet ve radyo olmak üzere kitle iletişim araçlarının çocuklar üzerinde olumsuz etkiler yarattığına ilişkin görüşleri, okullarda şiddet olaylarının meydana gelmesi ve bu olaylara televizyon yayınlarındaki ve internet oyunlarındaki şiddet içeriğinin neden olduğuna ilişkin görüşler ortaya konması üzerine Radyo ve Televizyon Üst Kurulu konuyu gündemine almıştır. 2004 yılında Devlet Bakanlığı bünyesinde kurulan, ülkemizin önde gelen kamu kurumlarının, sivil toplum örgütlerinin ve üniversitelerinin temsil edildiği Şiddeti Önleme Platformunda, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ilk kez ilköğretim okullarında medya okuryazarlığı derslerinin okutulmasını önermiştir. Üst Kurulun bu önerisi geniş kabul görmüş ve hem Medya Alt Komisyonu raporuna hem de eylem planına alınmıştır. Aynı yıl Üst Kurul tarafından Milli Eğitim Bakanlığına yazı yazılarak, okullarda medya okuryazarlığı dersleri verilmesinin önemine dikkat çekilmiştir. 2005 yılında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından Türkiye’de ilk kez düzenlenen Uluslararası Medya Okuryazarlığı Konferansında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu medya okuryazarlığının neden gerekli olduğuna ilişkin resmi bir bildiri sunmuştur.

2004–2006 yılları arasında çeşitli ülkelerdeki programlar ve çalışmaların neticeleri araştırılıp, incelenmiştir. 2006 yılında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından gerçekleştirilen “İlköğretim Çağındaki Çocukların Televizyon İzleme Alışkanlıkları Kamuoyu Araştırması”, öğrencilerin günde üç saate yakın televizyon izlediklerini göstermiştir. Aynı araştırma öğrencilerin internet kullanma ve radyo dinleme alışkanlıkları hakkında da önemli bulgular ortaya koymuş ve medya okuryazarlığı dersinin ne kadar gerekli olduğu açıkça görülmüştür. 24 Kasım 2006 tarihinde Ankara’da Uluslararası Medya Okuryazarlığı Paneli düzenlenerek akademisyenlerin ve yabancı ülkelerde görev yapan yetkililerin görüşleri ve deneyimleri paylaşılmıştır. Ayrıca Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun temsil edildiği, Üst Kurul yöneticilerinin katıldığı bütün kamuoyuna açık toplantılarda medya okuryazarlığı kavramını tanıtan, medya okuryazarlığının gerekliliğini vurgulayan konuşmalar yapılmıştır.

Yapılan ön hazırlık çalışmaları sonucunda, Medya Okuryazarlığı konusundaki çalışmaları yürütmek üzere; Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Uzmanları ve Ankara Üniversitesi, Gazi Üniversitesi ve Selçuk Üniversitesinden akademisyenlerin de katılımıyla bir komisyon oluşturulmuştur. Komisyon çalışmalarında, özellikle ABD ve Avrupa’daki örnekler incelenmiş, konuya ilişkin yurtiçi ve yurtdışı kaynaklı makaleler ve diğer çalışmalar detaylı bir biçimde değerlendirilmiştir.

Üst Kurul tarafından Medya Okuryazarlığına ilişkin çalışmalarda hazırlanan tüm dokümanlar konuyla ilgili faaliyetlerin başarıyla yürütülmesi için; Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kuruluna gönderilmiş ve Talim ve Terbiye Kurulu ile Üst Kurul arasında işbirliği ve koordinasyon içerisinde gerçekleştirilecek çalışmalarda gerekli desteğin sağlanacağı hususu dile getirilmiştir.

Bu çalışma neticesinde, “Medya Okuryazarlığı Dersi Taslak Öğretim Programı ve Öğretmen Kılavuzu” Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu uzmanları ve İletişim Bilimleri akademisyenlerinden oluşan bir komisyon tarafından hazırlanmıştır.

22 Ağustos 2006 tarihinde Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu arasında “Öğretim Kurumlarına Medya Okuryazarlığı Dersi Konulmasına Dair İşbirliği Protokolü” imzalanarak, her iki kurumun yükleneceği sorumluluklar ve görevler belirlenmiştir.

“İlköğretim Seçmeli Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretim Programı” 31.08.2006 tarihinde MEB Talim ve Terbiye Kurulunda görüşülerek kabul edilmiştir.

PİLOT OKULLARIN BELİRLENMESİ:


Öğretim kurumlarına Medya Okuryazarlığı dersi konulması için yürütülen çalışmalar dâhilinde, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunun; uygulamanın yapılacağı pilot illerin belirlenmesi, bu illerdeki okulların belirlenmesi, bu ders müfredatına ait program içeriğinin oluşturulması, bu içeriğin sınıf seviyelerine göre düzenlenmesi, öğretmen kılavuzunun hazırlanması, hizmet içi eğitim programlarına dair her türlü detayın açıklığa kavuşturulması gibi birçok hususta işbirliği içerisinde bulunmaları gerektiği belirlenmiştir.

Bu kapsamda, protokol çerçevesinde Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulundan bu dersi okutacak öğretmenler ve bu dersin okutulacağı pilot okulların belirlenmesi istenerek, Ankara’da 7–10 Eylül 2006 tarihleri arasında dört gün süreyle “Eğitici Eğitimi Programı” gerçekleştirilmiştir. Bu program kapsamında medya okuryazarlığı dersi verilecek pilot okullardaki 20 Sosyal Bilgiler Öğretmeni eğitimden geçirilmiştir. 2006–2007 öğretim yılında medya okuryazarlığı dersi pilot uygulaması Adana – Seyhan Dumlupınar İ.Ö.O., Ankara – Çankaya Ahmet Vefik Paşa İ.Ö.O., Erzurum – Merkez Barbaros Hayrettin Paşa İ.Ö.O., İstanbul – Bakırköy Şehit Pilot Muzaffer Erdönmez İ.Ö.O. ve İzmir – Karşıyaka METAŞ İlköğretim Okulunda gerçekleştirilmiştir. Medya okuryazarlığı dersi 2006-2007 öğretim yılında bu beş pilot ilköğretim okulunda, 7.sınıflarda hizmet içi eğitim verilen Sosyal Bilgiler öğretmenlerince zorunlu seçmeli ders olarak okutulmuştur.

PİLOT OKULLARDAKİ UYGULAMALAR

Pilot uygulama süresince beş okuldaki medya okuryazarlığı dersi verilen sınıflar Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu uzmanları ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu uzmanları tarafından ziyaret edilmiştir. İstanbul – Bakırköy Şehit Pilot Muzaffer Erdönmez İ.Ö.O.na düzenlenen ziyarete Üst Kurul Başkanı Dr. A. Zahid Akman, Ankara – Çankaya Ahmet Vefik Paşa İ.Ö.O.’na düzenlenen ziyarete ise belgesel yapımcısı Coşkun Aral da iştirak ederek öğrencilerle görüşmüşlerdir. Öğrencilerin ders kapsamanda gerçekleştirdikleri çalışmalar toplanarak değerlendirilmiş, öğrencilere ders hakkında anket uygulanmış ve medya okuryazarlığı dersini alan öğrencilerin anne ve babalarına mektup gönderilerek, öğrencilerin derste öğrendiklerini evde pekiştirmeleri konusunda yardımcı olmaları istenmiştir.


MEDYA OKURYAZARLIĞI DERSİNİN KAPSAMI:


Medya okuryazarlığı dersi aşağıdaki konu başlıklarından oluşmaktadır:

İletişime Giriş (İletişim, iletişimin süreci ve öğeleri, iletişim türleri),
Kitle İletişimi (Kitle iletişimi, kitle iletişim araçları, iletişim ve kitle iletişim arasındaki ilişki),
Medya (Medya, medyanın başlıca işlevleri, medyanın ekonomik boyutu, medya ve etik, medya okuryazarlığı kavramı, amacı ve önemi),
Televizyon (Etkili bir kitle iletişim aracı olarak televizyon, Türkiye’de televizyon yayıncılığı, televizyon program türleri),
Aile, Çocuk ve Televizyon (Televizyon izleme alışkanlıkları, televizyonun olumsuz etkileri, televizyon program analizleri, uyarıcı simgeler),
Radyo (Bir kitle iletişim aracı olarak radyo, radyonun olumsuz etkileri, radyo program türleri, radyo program analizleri),
Gazete ve Dergi (Gazete ile ilgili temel kavramlar, gazetede haber ve fotoğrafın önemi ve karşılaştırılması, gazete hazırlama uygulaması, dergi türleri ve işlevleri),
İnternet (İnternetin özellikleri ve işlevleri, internet kullanımında dikkat edilmesi gereken hususlar).

MEDYA OKURYAZARLIĞI EĞİTİMİ:

Çocuklar televizyon karşısında etkiye en açık, en hassas grubu oluşturmaktadır. Çocukların televizyon mesajlarına açık olmalarının getirdiği önemli bir sorun da; gördüklerini “gerçeklik” olarak algılamaları, gerçek yaşamda karşılığını aramaya çalışmaları ve ekranda gördüklerinin birer kurgu olduğunun ayrımını yapamamalarıdır. Medyanın olayları ve olguları, nasıl, neden belli yönleriyle yansıttığı çocuklara anlatılmalıdır. Bireyler, ilkokul çağından başlayarak eleştirel medya izleyicisi olarak yetiştirilmelidir. Gerçeklik ile medyada sunulan gerçeklik arasındaki fark, bireylere ne kadar erken yaşta öğretilirse medyanın bireyler üzerindeki olumsuz etkileri de o derece azalmaktadır. İlkokul öğrencilerine eğlendirici videolar ve yaratıcılıklarını da geliştiren oyunlarla verilen derslerde temel olarak medyadan gelen enformasyonun sübjektif, dikkatlice seçilmiş ve kurgulanmış bir yeniden üretim olduğu anlatılmalıdır. Özellikle reklâm metinlerinde ve filmlerde kullanılan sözlerin, müziğin veya görüntülerin, çağımız insanında tüketim iştahı oluşturmak üzere inşa edildiği Medya Okuryazarlığı derslerinde vurgulanmalıdır.

Medya Okuryazarlığı dersinin özellikle öğrencilerin televizyon izleme davranışı üzerinde tam anlamıyla etkili olabilmesi için, öncelikle dersi anlatacak öğretmenin konuyla ilgili detaylı bir bilgi birikimine sahip olması; öğrenciler açısından dersin okul dışında televizyon izleme zamanlarına da erişebilmesi gerekmektedir. Bunun için dersi alan öğrencilerin velilerinin de bilgilendirilmesi gerekmektedir. Bu amaçla bir bilgi kitapçığı ile anne-babaların çocuklar üzerindeki yönlendirici gücünden de yararlanılarak, bu dersin desteklenmesi gerekir.

MEDYA OKURYAZARLIĞI EĞİTİMİNİN GENEL AMAÇLARI:

Öğrenciler; medyayı ve medya ürünlerini akıl süzgecinden geçirmenin ve bilinçli bir izleyici olmanın önemini kavramalıdırlar.
Öğrenciler medya mesajlarının kim tarafından ve hangi amaçla kurgulanarak kendilerine ulaştığını değerlendirebilecek konuma gelmelidirler.
Öğrenciler medya ürünlerinin büyük bir dikkatle oluşturulmuş yapımlar olduğunu bilmelidir. Bu nedenle mesajların çözümlenmesi ve öğrencilerin daha dikkatli ve bilinçli medya tüketicileri olabilmeleri sağlanmalıdır.
Öğrenciler medya içerikleri hakkında sorgulama bilinci kazanmalı, mesajları olumlu ve olumsuz olarak ayırt edebilmeli ve yargıları/önyargıları gerektiğinde eleştirel bir bakışla değerlendirebilmelidirler.
Medya kuruluşlarının ticari bir faaliyet yürüttüğü ve bu işin öncelikle ekonomik kaygılarla yapıldığının öğrenciler tarafından anlaşılması sağlanmalıdır.
Medyadan gelen mesajları, öğrencilerin, kendi aralarında ve mümkün olduğu kadar da aileleri ile tartışabilmeleri ve kendileri için ne anlam ifade ettiğini konuşabilmeleri ve paylaşabilmeleri sağlanmalıdır.
Ses ve görüntü efektlerinin, çok boyutlu görüntülerin, müziğin ve kamera hareketlerinin medyanın insanlar üzerinde oluşturduğu etkiyi artırmak için kullanıldığını, gerçeğin dışındaki birçok görüntüye de yer verildiği konusunda, öğrenciler bilinçlendirilmelidir.
Çocuklar, basit anlatımıyla; bir televizyon programının, radyo programının, gazete sayfasının hazırlanma aşamaları hakkında bilgi sahibi olabilmelidirler.

Sonuç olarak, öğrenciye Medya Okuryazarı olmanın: izlenilen, görülen, dinlenen, okunan şeyler hakkında sorular sorarak eleştirel bakış açısı kazanmak demek olduğu anlatılmalıdır.

2006–2007 İLKÖĞRETİM YILINDA BEŞ PİLOT OKULDA YAPILAN DEĞERLENDİRME SONUÇLARI:

Medya okuryazarlığı dersi, 2006–2007 öğretim yılında 5 pilot ildeki 5 ilköğretim okulunda başarıyla uygulanmıştır. Uygulama esnasında okullar her iki dönemde MEB ve RTÜK uzmanlarınca ziyaret edilerek, öğretmen ve öğrencilerle görüşülmüş ve hazırlanan anketler uygulanmıştır. Yapılan değerlendirme neticesinde;

Medya Okuryazarlığı Dersine gösterilen ilginin yoğun olduğu,
Derslerin detaylandırılarak daha etkili iletişim ve etkileşim sağlanabileceği,
İlköğretimin birinci kademesinden başlaması ve diğer ders programlarıyla da ilişkilendirilmesi,
Öğrencilerin, RTÜK Web sitesinin çocuklarla ilgili web sayfasında (Rtük Çocuk Web Sitesi) bu dersle ilgili görüş, beklenti ve fikirlerini ilettikleri,
Okullarda Medya Kulübü oluşturulmasının, dersin seçilmesine ve derslerin işleyişine katkı sağlayacağı,
Öğrencilerin Medya Okuryazarlığı dersinde edindikleri bilgileri aileleri ile paylaştıkları, ailelerinin izleme alışkanlıklarında, program seçiminde, izleme sürelerinde ve gerçeklik algılamalarında farlılıklar meydana geldiği,
Derste işlenen konuların davranışlarına yansıdığı gözlemlenmiş, bu ders sayesinde bazı davranışlarında daha bilinçli oldukları,
Öğrencilerin bu dersi işlemekteki memnuniyeti, özellikle televizyon yayınlarını daha seçici ve bilinçli olarak izlemeye başladıkları,
Gerçekleştirilen izleme, değerlendirme ve rehberlik çalışmalarının okul, öğretmen ve öğrenci üzerinde yararlı olduğu,
İzleyici temsilcilerinin veya medyadan önemli bazı isimlerin davet edilmesinin, öğrencilerle birlikte medya kuruluşlarının ziyaret edilmesinin bu dersin daha etkin ve verimli olmasını sağlayacağı,

Sonucuna varılmıştır.

2007–2008 İLKÖĞRETİM YILINDA MEDYA OKURYAZARLIĞI DERSİ:

Seçmeli medya okuryazarlığı dersi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2007-2008 öğretim yılı ders müfredatına alınmıştır. Bu gelişmenin akabinde 25-28 Haziran 2007 tarihleri arasında tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunca belirlenen 103 kişilik öğretmen grubuna “Eğitici Eğitimi Programı” kapsamında hizmet içi eğitim verilmiştir.

Bu kapsamda, 2007–2008 ilköğretim yılı öncesi öğrencileri ve aileleri bilgilendirmek amacıyla, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından “Medya Okuryazarlığı Tanıtım Filmi” hazırlanmıştır. Tanıtım filminin amacı, seçmeli medya okuryazarlığı dersinin mümkün olduğunca fazla öğrenci tarafından seçilmesini sağlamaktır. Öğrenci ve velilerini hedefleyen filmde, “Değerli Veliler, Çocuklarınızın televizyon izlerken, internet kullanırken, gazete okurken, radyo dinlerken, seçici olmasını, gerçek ile kurguyu ayırt etmesini, kontrollü izleyici olmasını, olumsuz etkilerden korunmasını, doğru şekilde faydalanmasını, yorum yapabilmesini, eleştirel bakabilmesini istiyorsanız, şimdi bunu sağlamak sizin elinizde. Türkiye’de ilk kez RTÜK ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğiyle ilköğretim okullarında seçmeli medya okuryazarlığı dersi okutulacaktır. Çocuklarınızın medyayı doğru algılaması için, medya okuryazarlığı dersini seçin” mesajları verilmektedir.

2007–2008 İLKÖĞRETİM YILINDA MEDYA OKURYAZARLIĞI DERSİNİN HEDEF KİTLESİ:

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile Milli Eğitim Bakanlığının işbirliği sonucunda, 2007–2008 öğretim yılında Türkiye’de ilk kez seçmeli medya okuryazarlığı dersi ülke genelindeki ilköğretim okullarında okutulmaya başlanmıştır. Türkiye genelindeki ilköğretim okullarının 6, 7 ve 8. sınıflarında öğrenim gören toplam 4 milyon öğrenciden 1 milyon 500 bininin 2007–2008 öğretim yılı içinde medya okuryazarlığı dersi alması hedeflenmiştir. 2006 yılı verilerine göre ülkemiz çapındaki bütün ilköğretim okullarının 6, 7 ve 8. sınıflarındaki toplam şube sayısı yaklaşık 120 bindir. Bu şubelerde toplam 4 milyon öğrenci öğrenim görmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, önümüzdeki öğretim yılında 120 bin ilköğretim okulu sınıfında öğrenim gören 1 milyon 500 bin öğrencinin medya okuryazarlığı dersini seçerek almasını hedeflemektedir. Böylece 1 milyon 500 bin öğrencinin bir öğretim yılında medya okuryazarlığı dersi alması sağlanmış olacaktır.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunun ortak çalışmaları sonucunda, medya okuryazarlığı dersi öğretmenlerini yetiştirecek çekirdek kadro oluşturulmuştur. Talim ve Terbiye Kurulu, medya okuryazarlığı dersini, iletişim fakültelerinden veya basın yayın yüksek okullarından mezun olup, şu anda Milli Eğitim sistemi içinde sınıf öğretmeni olarak görev yapan öğretmenler ile sosyal bilgiler öğretmenlerinin okutmalarını kararlaştırmıştır.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile Milli Eğitim Bakanlığının işbirliği sonucu hayata geçirilen ''Medya Okuryazarlığı Projesi'' kapsamında, seçmeli medya okuryazarlığı dersleri devlet okullarının yanı sıra Özel Okullar Birliğine üye okullarda da okutulacaktır.

MEDYA OKURYAZARLIĞI DERSİ ÖĞRETMEN EL KİTABI

Medya Okuryazarlığının diğer derslerden önemli bir farkı da öğrenci kitabının olmamasıdır. Öğrencileri ezbere alıştırmamak, çocukların özgürce düşünmelerini ve kendilerini ifade etmelerini sağlamak, medya okuryazarlığı dersinin uygulamasını klasik derslerden farklı hale getirmek için medya okuryazarlığı dersi öğrenci ders kitabı hazırlanmamıştır. Bununla birlikte dersi anlatacak öğretmenler için Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretmen El Kitabı hazırlanmış ve eğitici eğitimlerinde bu kitaptan yararlanılmıştır. Öğretmen El Kitabı, İletişime Giriş, Medya Kavramı ve Medyanın İşlevleri, Medya Okuryazarlığı ve Türkiye’deki Uygulama Alanları, Aile, Çocuk ve Televizyon, Radyo, Gazete ve Dergi, İnternet ünitelerinden oluşmaktadır. Kitapta ayrıca yayın kurulunda görev alan akademisyenlerin “Medyanın Doğru Bilgi Aktarmasının Şartları”, “Medya ve Siyaset İlişkilerinde Temel Yaklaşımlar”, Medyaya Anadamar (Ampirik) ve Eleştirel Yaklaşımlar” ve “Reklam Kuşağı” adlı yazıları yer alıyor.

Resmi Site - Orjinal Yazı
 
Geri
Top