Göz, gamın ne olduğunu bilseydi,
Gökyüzü, bu ayrılığı çekseydi,
Padişah, bu acıyı duysaydı;
Göz, gece demez gündüz demez ağlardı,
Gökyüzü yıldızlarla, güneşle, ayla, ağlardı,
Padişah bakardı tacına, tahtına, tolgasına, kemerine
Gece demez gündüz demez ağlardı.
Gül bahçesi, güzün geleceğini duysaydı,
Uçan kuş, avlanacağını bilseydi;
Gül bahçesi hem güle hem dala ağlardı,
Uçan kuş uçmaktan vazgeçer ağlardı.
Zaloğlu bu zulmü görseydi,
Ecel bu çığlığı duysaydı,
Celladın yüreği olsaydı;
Zaloğlu savaşa, yiğitliğe ağlardı,
Ecel kendine bakar ağlardı,
Cellat yüreği taş olsa ağlardı.
Tabut, içine gireni bilseydi,
Hayvanlarda bir parça akıl olsaydı;
Tabut, omuzda giderken ağlardı,
Öküzler, beygirler, kediler ağlardı.
Ölüm acılarını gördü bu can.
Koyuldu işte böyle bir ağlamaya.
Olanlar oldu; gitti dostum benim.
Şu dünya bir altüst olsa, ağlasa yeri var.
Öylesine topraklar altında kalmışım.