Milli Edebiyat akımı, şiiri diğer edebî türlerden ayrı bir yere koymuştur. Genç Kalemler’de şiir “yalnız sanatçıya ait şahsi bir mesele, estetik bir haz vasıtası” olarak ele alınmıştır. Bu yönüyle değerlendirildiğinde Milli Edebiyat, Fecriati’nin bireysel sanat anlayışından pek de farklı bir özellik göstermez. Ancak Yeni Lisan makalesinde ortaya konulan dil anlayışı ve aruz yerine hece ölçüsünü kullanmaları açısından Fecriati’den ayrılırlar.
Milli Edebiyat sanatçıları görüşlerini açıklayarak yeni bir edebî akım başlattığında Fecriati şiirinin önemli isimlerinden olan Ahmet Haşim ve Emin Bülent gibi sanatçılar, edebiyat dünyasında ilgi ve değer kazanmış, eserlerini topluma kabul ettirmişlerdi. Bu açıdan bakıldığında 1911 sonrası Türk şiirinde karışık bir durum göze çarpar.
Bir yandan Servetifünun zevk ve anlayışını sürdüren Tahsin Nahit ve Cenap Şahabettin gibi sanatçılar varlığını sürdürürken onların dışında üç tür şiir anlayışı ortaya çıkmıştır. Bunlardan “sade dil ve hece ölçüsüyle yazılmış şiirleri” Ziya Gökalp ve Mehmet Emin Yurdakul temsil eder. “Saf (öz) şiir” anlayışını Yahya Kemal ve Ahmet Haşim temsil eder. “Halkın yaşayış tarzını ve değerlerini anlatan manzumeler”in temsilcisi ise Mehmet Akif’tir.
Milli Edebiyat döneminde coşku ve heyecanı dile getiren metinlerin (şiirlerin) genel özellikleri şunlardır:
Milli Edebiyat sanatçıları görüşlerini açıklayarak yeni bir edebî akım başlattığında Fecriati şiirinin önemli isimlerinden olan Ahmet Haşim ve Emin Bülent gibi sanatçılar, edebiyat dünyasında ilgi ve değer kazanmış, eserlerini topluma kabul ettirmişlerdi. Bu açıdan bakıldığında 1911 sonrası Türk şiirinde karışık bir durum göze çarpar.
Bir yandan Servetifünun zevk ve anlayışını sürdüren Tahsin Nahit ve Cenap Şahabettin gibi sanatçılar varlığını sürdürürken onların dışında üç tür şiir anlayışı ortaya çıkmıştır. Bunlardan “sade dil ve hece ölçüsüyle yazılmış şiirleri” Ziya Gökalp ve Mehmet Emin Yurdakul temsil eder. “Saf (öz) şiir” anlayışını Yahya Kemal ve Ahmet Haşim temsil eder. “Halkın yaşayış tarzını ve değerlerini anlatan manzumeler”in temsilcisi ise Mehmet Akif’tir.
Milli Edebiyat döneminde coşku ve heyecanı dile getiren metinlerin (şiirlerin) genel özellikleri şunlardır:
- Toplum için sanat anlayışına uygun “sade dil ve hece ölçüsüyle” milliyetçi şiirler yazılmıştır.
- Şiir dili olarak İstanbul Türkçesi esas alınmış ve şiirler sade bir Türkçeyle yazılmıştır.
- Halk şiiri kaynak olarak benimsenmiş ve hece ölçüsü kullanılmıştır.
- Milli kültür ve milli tarihle ilgili konular ele alınmıştır.
- İmgelere çok başvurulmamış, kullanılan imgelerin ise kolay anlaşılır olmasına dikkat edilmiştir.
- “Türkçeye, Türk dil bilgisi hâkim olacaktır.” görüşü savunulmuştur.
- Tam ve zengin uyağın yanında yarım uyak da kullanılmıştır.
- Duygudan ziyade fikir ön plandadır.
- Eserler didaktiktir.
- Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul gibi şairlerin “sade dil ve hece ölçüsüyle” yazdıkları milliyetçi şiirlerin dışında 1911-1923 yılları arasında yaşayan şairler “saf (öz) şiir”ler (Ahmet Haşim, Yahya Kemal) ve manzum hikâyeler (Mehmet Akif) de yazmışlardır.
- Saf (öz) şiirde “her şeyden önce güzel şiirler yazmak” amacı vardır. Sese, musikiye, söyleyiş ve şekil mükemmelliğine önem verilir. Bundan dolayı şiirdeki sözcükler değiştirilemez veya atılamaz. Bireysel temalar (aşk, gurbet, ölüm vb.) işlenir. Daha çok sembolist şairlerden etkilenilmiştir.
- Manzum hikâyelerde toplumsal sorunlar işlenmiş, halkın yaşayışı ve değerleri anlatılmıştır. Günlük konuşma diline ve halk söyleyişlerine, deyim ve atasözlerine yer verilmiştir. Manzum hikâyeler, belli bir olaya dayalı şiirlerdir. Bu şiirlerde aruz ölçüsü kullanılmıştır. Tür özellikleri bakımından mesneviyle benzerlik gösterir.