• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Moda ve Stil - Kravat

arz-ı hal

şşşşştttttttt
Özel üye
Kravat:
Her zaman doğru yerde

Klasik kravat tercih edecekseniz mümkünse ipek olmalı. Eğer damatlık renkli veya işlemeliyse, kravat da tam tersine sade olmalı. Buna karşılık, sade bir kostüm giyiyorsanız, kravat seçiminde orijinal bir şeyler deneyebilirsiniz.

Artık tanınmış markalar oldukça zengin bir kravat koleksiyonu sunuyor. İsterseniz desenli ya da sade, tek renkli bir kravat beğenmeniz o kadar kolay ki!

Resmi nikahlarda kravat neredeyse bir zorunluluk. Ancak yeni nesil modern kravatlar düğün resepsiyonunun gece temasına fazlasıyla uyum sağlıyor. Eğer gelinin elbisesinde belli renklerde dokunuşlar varsa veya tamamen renkliyse, uyumlu bir çift olmak için buna yakışmayan tonlarda bir kravat kullanmamaya dikkat edin!

Düğün töreni romantik bir mekanda ya da kırda yapılıyorsa, tercihiniz boyun bağı olmalı. klasik bir düğün töreni için ise dik yakalı gömlek seçmelisiniz. Kravat olarak ise gri veya siyah bir papyon. Yakanıza ya da ceketinizin yakasına gelin buketinde bulunan çiçekten koyabilirsiniz.

Modern, hatta biraz da genç bir tarzınız varsa ince kaşmir eşarbı deneyebilirsiniz. Boynun etrafına şöylesine bir sarıldığında çok klas ve dandy bir hava verir.

Boyun bağı takmaktan hiçbir şekilde hoşlanmıyorsanız ihticanız olan şey kesinlikle Mao yakalı bir gömlek. Hem beyefendi görünümünüzden bir şey kaybetmezsiniz, hem de tüm düğün temasına yakışır.

İkili uyum
Kravat seçiminde zevkin geri planda kalmak zorunda olduğu durumlar da oluyor. Gelinlik gösterişli ve klasik bir tarzdaysa o zaman kesinlikle damat adayı boyun bağı takmalı. Yelek ya da kuşak da bu kusursuz görüntüyü tamamlayacaktır. Hatta özel kumaşlardan yelek diktirebilirsiniz. Ayrıca yelek ile damatlığın klasik havasından sıyrılabilirsiniz. Çünkü yelek en sade takıma bile gösterişli bir hava verir. Ceketinizi çıkarttığınızda yelek sayesinde daha şık görüneceksiniz. Damatlığınızı terziye diktiriyorsanız siparişe yelek de eklemeyi unutmayın. Ancak gelin adayı gelinliğinin seçiminde daha modern kesimlere yöneldiyseniz o zaman renkler ve desenlerle hareketlendirilmiş kravatlara yönelmelisiniz. Aynı şekilde Ata yaka gömlek de hoş duracaktır.

Ancak gömlek olarak açık renklerin kullanım açısından daha iyi olduğunu unutmayın. Koyu renkler ceketinizi çıkarttığınızda terinizi daha çok belli eder.


 
Kravat Renk Ve Biçimlerinin Anlamları..



"Erkek Giyiminin Görsel Dili: Kravat'' isimli kitapçıkta (Mithat Selection), kravat kültürü hakkında geniş tarihi bilgi bulunuyor. Kravatın nasıl ve neden bir ‘görsel dil'' özelliği kazandığının kısa öyküsü anlatılıyor.

Kitapta kravatta deseninin, biçimin ve rengin kendine özgü bir dili olduğunu aslında hepsinin birşeyler ifade ettiği anlatılıyor.

İşte aynen böyle..

Çizgili kravat: Düzen ve tutuculuk. İngiliz ve Amerikalı orta üst sınıfda, çizginin yönleri mesaj vermek için kullanılır.

Kareli kravat: Masa örtüsü benzeri karelerden uzak durmak gerek. ıskoç (Tartan) desenli diyagonal kareli kravatları ise İskoç milliyetçileri, geleneksel kitleriyle kullandıklarında daha anlamlı olur. Kareli yünlü kravatlar ise bohem, sıradışı, ‘masa başı bağımlısı olmayan'' serbest bir düzen insanını düşündürür.

Noktalı kravat: Küçük noktalı veya minik daireli kravatlar Batı'ya vodvil sanatçılarının bir armağanı.

Çiçek desenli kravat: Sanayı Devrimi'nin tekstilde sağladığı teknik kolaylık ve çeşitliliğin tarihi ürünü. Bu desen biçimini çizen kravat tasarımcısı, yaratıcılıkta sınır tanımıyor. Ciddi ve ağır desenli kravatlardan, 1960-70'lerde moda olan hippy kravatlarına kadar çok çeşitli desenler kullanıldı, kullanılıyor.

Kitapçıkta ayrıca kravattaki renk dilinin temel varsayımlarına da yer veriliyor işte renkler ve anlamları..

Mavi: Sakinleştirici, dürüstlük ve huzur simgesi

Kırmızı: Aşk, hiddet, cesaret, gözüpeklik

Turuncu: Budizmin evrensel rengi. Ama Batı için popüler değil.

Siyah: Batılı ülkelerde çok yaygın olan cenaze levazımatçısı, matem, aşırı ciddiyet rengi.

Gri: Belirsizlik, kararsızlık rengi. Ancak ciddiyet de ifade eder.

Sarı: Neşe, umut, gençlik ve reklam simgesi.

Yeşil: Ancak ceket ve gömlek rengiyle uyum sağlarsa ‘çevreci'' bir anlama gelebilir.

Not: Bana kalırsa çok saçma ve alakasız..



 
Kravatın Hikayesi


Bir yarışmacı, “Kim 500 Milyar İster” adlı yarışma programında “Kravat hangi ülkeden çıkmıştır” sorusuna Hırvatlar yerine Fransızlar yanıtını vererek 250 milyar Uzun ve tartışmalı bir tarihe sahip olan kravat, bugün dünyada yaklaşık 650 milyon kişi tarafından kullanılıyor ve yılda satılan kravat sayısı ise 800 milyonu buluyor. İşte kravatın hikayesi...TL kaybetmişti.
Savaşlar bazen umulmadık sonuçlar doğurabiliyor. Avrupa’nın göbeğinde 1618’den 1648’e kadar süren 30 Yıl Savaşları üzerinden asırlar geçti. Savaş sonrasında sınırlar ve dengeler değişti. Sonra yavaş yavaş taşlar yerine oturdu ve yaşam normale döndü, savaş unutuldu. Bugün 30 Yıl Savaşları’nın yaşamınızı hemen her sabah etkilediğini söylesek muhtemelen bir anlam veremeyeceksiniz...
Oysa tarih kitaplarında satır aralarında kalmış bir ayrıntı nedeniyle sadece sizin değil, dünya üzerinde yaklaşık 650 milyon erkeğin her sabah 30 Yıl Savaşları’nı yadettiği gerçeği ile karşı karşıyayız.


Kravatın Doğuşu
1635’de, 30 Yıl Savaşları sürerken Fransız Kralı XIII. Louis için savaşan yaklaşık 160 bin lejyoner ve şövalye arasında bir grup asker vardı ki kıyafetlerindeki bir ayrıntı nedeniyle diğer askerlerden rahatlıkla ayrılabiliyordu. Hırvat askerleri farklı kılan, boyunlarına bağladıkları atkılardı.
Savaşa giden Hırvat askerlerini uğurlayan eşleri, sevgilileri, anneleri başlarından çıkarttıkları atkıları, sevdikleri adamların boyunlarına bağlamış ve birer düğüm atmışlardı. Bir yandan evlerinden uzakta oldukları sürece bu atkıları her gördüklerinde kendilerini ve evlerini anımsamalarını istiyor bir yandan da attıkları özel düğümlerin erkeklerini kötülüklerden koruyacağına inanıyorlardı.
Savaş sürerken, Hırvat askerlerin boyunlarındaki bağlar dikkatlerden kaçmadı. Kadınlardan yadigar bu uğurlar, Fransız modacıların elinde önemli bir aksesuara dönüşürken tabii ki süreç içinde büyük değişikliklere uğradı. Savaşa giden Hırvat erkeğinin boynuna eşarpını bağlayan Hırvat kadın ile sabah evden çıkarken eşinizin kravatınıza son bir biçim vermesi aslında ne kadar da birbirine yakın iki davranış. Üstelik aradan geçen asırlara rağmen...
Antik çağlardan 6. Yüzyılın ikinci yarısına kadar boyunlarını açıkta bırakmakta bir sakınca görmeyen erkekler, Rönesansla birlikte boynu çevreleyen yakaları keşfetmeye başladı. Bu yakalar 17. yüzyılda dantallerle renklendi ve modelleri çeşitlenmeye başladı.
1974 yılında, MÖ 3. yüzyılda yaşamış olan Çin İmparatoru Ch’in Shih Huang-ti’nin mezarı açıldığında moda tarihini de gözden geçirme gereği doğdu.
Huang-ti’nin mezarı çevresinde gerçek insan boyutlarında 7 bin 500 asker heykeli figürü bulunuyordu. İmparator dahil, her askerin taşıdığı bu aksesuar, akla sorular getirdi. Aynı dönemde Romalılar’ında özellikle soğuk mevsimlerde sefere çıktıkları zaman benzer bir yolla boyunlarını kapattıkları bilgisi de eklenince boyun bağının tarihçesi de sarsıldı.
İlk bakışta görünen, boyunlara takılan atkıların soğuğa karşı alınmış bir önlem olduğu idi; ancak Çin Kültürü’ndeki bir inanış, bu basit açıklamayı da havada bırakmış oldu. Çin kültüründe ademcik kemiği bedenin önemli merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor ve yaşam enerjisinin çıkış noktası olarak görülüyordu.
Çinli askerlerin boyunlarına taktıkları eşarpların, ademcik kemiğini korumak amacı güdüp gütmedikleri sorusu, beraberinde bu aksesuarın dinsel ve kültürel bir temeli olabileceği ihtimalini de gündeme getirdi.


Fransız subayların beğenisi
Değişik bilgiler olmakla birlikte boyun bağlarının 30 Yıl Savaşları’nda popüler olduğu kabul ediliyor. O güne kadar ‘ruff’ denilen bir tür yaka kullanan Fransızlar, Hırvatlar’ın kullandığı, ütüleme, kolalama gibi sorunları olmayan yeni boyun bağlarını kabullenmekte hiç mi hiç zorlanmadılar. Arazi şartlarında, ‘ruff’lardan çok daha kullanışlı olan yeni boyun bağları ayrıca sıcak kalmalarına da yardımcı oluyordu.
Savaş sonrasında evlerine dönen Fransız subaylar, yeni tanıştıkları bu kıyafeti günlük yaşamlarında kullanmaya devam ettiler. Kravat, özellikle askeri üstünlüklerini her fırsatta vurgulamaktan hoşlanan Fransız aristokrasisi arasında 1650’lerde moda şeklinde yayıldı. Fransızlar, kendilerine özgü revizyonlarla geliştirdikleri aksesuara ‘A la Croate - Hırvat Usulü’ adını takmıştı. A la Croate’ın, Cravate’ye, yani bugünkü kullanıldığı ‘kravat’ haline dönüşmesi sırasında şekli, kullanımı, yüklendiği sembolik anlamlar da tarihin aksıyla birlikte büyük değişiklikler gösterdi. Kravatın renkleri, kullanılan desenler, bağlama şekilleri sosyal sınıflar arasındaki farklılıkları, politik görüşleri yansıtan semboller oldu; modacılar tasarımlarını renklendirmek için kullanırken, ressamlar onlardan hiç de geride kalmayıp tasarımlarını resimlerinde sergilediler gizliden gizliye...
Kravatın erkek yaşamına katılmasıyla birlikte ciddi bir sorun da doğmuş oldu. Sabah uyanan erkekler, kıyafetlerine göre bir kravat seçmek zorundaydı artık. Bu seçim zaman zaman öylesine zorlaşabiliyor ki, kravatını belirleyip, ona göre elbise seçenlere bile rastlanıyordu...
Bir başka sorun da seçilen kravatın düzgün ve doğru uzunlukta bağlanabilmesiydi... Bu iki yepyeni sorunu ilk yaşayanlardan biri Fransız Kralı XIV. Louis oldu. Kral, her sabah uyandığında hizmetçleri, karşısına rengarenk ve çeşitli desenlerde kravatlarla diziliyordu. Doğru kravatı seçmek için harcanan zamandan belki daha da fazlası kravatın doğru bir şekilde bağlanmasına ayrılıyordu.
Bir süre sonra kralın beğendiği kravatlar ve bağlama şekillerine göre, gömleklerin hemen arkasına teğellenmiş kravatlar hazır olarak getirilmeye başlandı. Bugün bazı erkeklerin tercih ettiği ‘hazır kravatların’ atası da uyanık bir hizmetçinin bu dahiyane fikri olsa gerek...


Günümüzde kravat
Uzun ve tartışmalı bir tarihe sahip olan kravat, bugün dünyada yaklaşık 650 milyon kişi tarafından kullanılıyor ve yılda satılan kravat sayısı ise 800 milyonu buluyor. 1960’ların sonu, 1970’lerin başında çiçek çocuklar ve özgürlük şarkılarıyla birlikte, otoriteyi, düzeni temsil ettiği gerekçesiyle ciddi bir darbe yiyen kravat kullanımı, 1980’lerin ‘yuppi’leriyle birlikte yeniden gündeme oturmayı başardı. Bir tür kartvizit gibi boyunlarında taşıdıkları kravat ile gurur duyan erkekler, statülerinin bayrağı gibi gördükleri kravatlara olağanüstü önem vermeye başladılar.
1990’lar ise kravat için zorlu geçeceğe benziyordu. İtalyan ayakkabı devi Suparga’nın başkanı Franco Bossisia açıkça kravata karşı savaş açarak şu demeci verdi: “Kravat hiçbir işe yaramaz, erkeklerin çoğu ilginç bir kravat seçeyim derken rezil oluyor. Üstelik çok sıkıcı ve sıcak tutuyor.” Bossia’nın bir de iddiası vardı: “Beş yıl sonra, iş dünyası dahil hiç kimse kravat takmayacak.” Sinemanın usta yönetmeni Orson Welles de kravatı sevmeyenlerden. Usta sinemacıyı mı örnek alıyorlar bilenmez; ama son yıllarda en önemli törenler dahil, sahneye kravatsız çıkan oyuncuların sayısında ciddi bir artış var. Kravat karşıtı lobi ne derse ve ne kadar güçlenirse güçlensin, ciddiyetin ve statünün sembolü gibi görünen kravatın tahtını sarsmak hiç de kolay görünmüyor.


Kaliteli bir kravat
Erkeklerin giyim konusundaki bilgisini ve hatta genel olarak zevkini kravatı üzerinden yapılan değerlendirmeler belirtiyor. Doğru seçilmiş bir kravat, çok da iyi olmayan bir kıyafetin havasını bir anda değiştirebildiği gibi, kötü bir seçim de çok iyi bir kıyafetin tüm güzelliğini yutabiliyor. Durum böyle olunca erkeklerin derslerine iyi çalışmaları gerekiyor. Kaliteli bir kravatın özellikleriyle başlayabilir ilk ders. Eni 8.5 - 10 cm, boyu 140 cm. olan klasik bir kravatın yüzde yüz ipek olması kalitenin belki de en önemli göstergesi. Kravat kumaşları dokuma ve baskı olmak üzere ikiye ayrılıyor. Kalın dokusu nedeniyle bağlaması güç olsa da dokuma kravatlar, kalitenin göstergelerinden biri. Dokuma kravatlarda en yaygın desen, diyagonal çizgiler olarak biliniyor. Son dönemlerde, ipek kravatların yanı sıra yün, yün-kaşmir, yün-ipek-keten ya da ipek-keten gibi karışımlardan da kaliteli ürünler çıkıyor.
Kumaşların kaliteyi belirlemesinin yanı sıra astar, tela ve dikiş özellikleri de kravatın önemli ayrıntılarından.
El dikişi olan kravatın arka kapamasında dikiş belli bir mesafede biter ve arka uç açıkta bırakılır. Buradaki amaç, kumaş ve telanın uyumlu hareketinin sağlanmasıdır.
Bazı kravatlarda bu bölümde ipek iğnesi kullanılırken, bazı kravatlarda da iplik ucu dışarıda bırakılır. Bu iğnenin çıkartılmaması ve ipliğin kesinlikle kopartılmaması gerekir. Kalitenin son ve önemli göstergesi ise, astarda markasının dokunmuş olmasıdır.
Bütün bunları öğrenmek zor gelen erkekler için başarısı kanıtlanmış bir yöntem de kravat seçimi konusunun eşlere havale edilmesi.


Kravatın incelikleri
- Kravat ucu, pantolon kemerinin alt hizasına gelecek şekilde bağlanmalı.
- Çözüldüğü zaman ilk boyuna geri dönmeli.
- Çıkarması kolay olmalı.
- Rutubetli yerlerde bırakılmamalı.
- Kesinlikle ütülenmemeli (Kuru temizleme esnasında preslenmemeli)
- Geceleri kesinlikle bağlı bırakılmamalı.
- Örgü kravatlar, uzamasını engellemek için yuvarlak şekilde muhafaza edilmeli.
-Kot pantolonla birlikte, bez kumaştan yapılmış sportif bir model tercih edilmeli.
-Kravat düğümü çekiştirilerek açılmamalı.
-Asla astarı görünmemeli.
-Ceketin sol cebine konan süs mendiliyle uyumlu olmamalı
- Her zaman gömlekle tezat oluşturmalı ancak tam aksi bir seçim de yapılmamalı.
- Diyagonal dokuma kravatlar takım elbiselerle kullanılmamalı. (Takım elbiselerle, mikro desenli dokuma kravatlar tercih edilmeli.)
- Yün ve kaşmir kravatlar soğuk günlerde, ağır kumaşlarla kullanılmalı.
-Keten ve keten karışımlı kravatlar ise sadece yaz mevsiminde ve pamuklu, keten kıyafetlerle tercih edilmeli.


Türkiye’de kravat
Osmanlı İmparatorluğu içinde kravat takan ilk padişah Sultan Abdülmecid olarak biliniyor. Batılılaşma harektleri etkisinde öncelikle aydınlar arasında kendine yer bulan kravat, padişahın da tercih doğrultusunda devlet dairelerine girmiş oldu.
Cumhuriyetin ilanı ve kılık kıyafet devriminin etkisiyle önce kentlerde ardından kasabalarda yaygınlaşan kravat kullanımı, bir süre sonra halk arasında popülaritesini yitirde ve ‘özel günlerin sembolü’ olarak gardroplara kaldırıldı. Sanayileşme ve kentleşmeyle birlikte gardroplardan çıkartılan kravatlar iş yaşamının kıyafet unsrlarından biri olarak günlük hayatımıza girerken, devlet geleneğinde etkisini hep sürdürdü. Bugün, devlet memurları, lise öğrencileri ve iş dünyası için olmazsa olmaz bir zorunluluğa dönüşmüş gibi görünüyor.


Kravat bağlamak ciddi iştir
Gazetelerde yer alan bir habere göre İngiltere’nin ünlü Cambridge Üniversitesi’nden fizik doktoru Thomas Fink ve Yong Mao, kravat üzerine yaptıkları ciddi ve uzun süreli bir çalışmanın sonucunda kravat bağlamanın teorisini geliştirdiler. Bilim adamlarının çalışmasının temelinde kravatın ‘bir geometri objesi’ olarak değerlendirmeleri yatıyordu.
Biri yavaş hareketlerle kravatını bağlarken, diğeri elinde kamerayla bağlama hareketlerini kaydeden bilim adamları, bu görüntüleri defalarca izledikten sonra bir sonuca ulaştılar. Matematikçiler arasında ‘random walk’ olarak bilinen, kravat bağlarken yapılan hareketleri birbirine bağlayan bir haritaya ulaşmışlardı. İşte ortaya çıkan bu harita, yaygın olarak bilinen birkaç stilin çok ötesinde tam 85 olası kravat bağlama tekniği olduğunu ortaya koyuyordu.
Geçmişte kullanılan kravat bağlama yöntemlerini de inceleyen bilim adamları bizleri de ilgilendiren aktüel sonuçlara da ulaşmıştı ki bunların en ilginçlerinden biri günümüz erkeklerinin kullandığı kravat bağlama yönteminin, 19. Yüzyıl Londra’sında otobüs şoförlerinden yadigar kaldığı gerçeğiydi.


250 milyarlık kravat
Kenan Işık’ın sunduğu ‘Kim 500 Milyar İster” yarışma programında, 250 Milyar TL değerindeki “Kravat hangi ülkeden çıkmıştır” sorusuna yanlış yanıt vererek 16 milyar lira ikramiyeyle yetinmek zorunda kalan Konyalı Jeofizik Mühendisi Mustafa Erhan Sözen uzun süre Türkiye’nin gündeminde kalmıştı. “Soru yanlış hazırlanmış, hakkımı mahkemede arayacağım” diyerek verdiği “Fransızlar” yanıtının doğruluğunda ısrar eden Sözen’in yanıldığını söyleyenler kadar, jeoloji mühendisine hak verenler de çıkmıştı o günlerde. Ancak bir süre sonra hemen herkes kravatın Hırvat kaynaklı bir aksesuar olduğunda hemfikir oldu. Tabii bütün bir ülkenin, kravat konusnda bilgi sahibi olması da bu dönemden yanımıza kalan sanıyoruz tek kâr olarak notlar arasındaki yerini aldı.



 
Geri
Top