halukgta
Aktif
Bu makalemde sizlerin, üzerinde dikkatle düşünmenize vesile olmak istediğim ayetler, Müddesir suresinde geçiyor. Bizler Allah ın önerdiği gibi, ayetler üzerinde düşünmeden, kelimelerin özüne inmeden okur geçersek, aslında çok şeylerin farkında olamayacağımıza, güzel bir örnek ayeti sizlere hatırlatmak istiyorum. Ayette cehennemliklerden olanlar, BİZ MUSALLİN LERDEN DEĞİLDİK sözüne, öyle bir anlam veriyoruz ki, ayette anlatılmak istenenden çok uzak kalıyor, Allah ın bizleri bu konuda ki uyarısını da anlayamıyoruz. Önce ayeti yazalım, daha sonra birlikte ayet üzerinde düşünelim.
Müddesir 40–41–42–43–44–45–46–47–48: Onlar cennetlerdedirler. Birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler: “Sizi Sekar’a (cehenneme) ne soktu?”. Onlar şöyle derler: “BİZ NAMAZ KILANLARDAN DEĞİLDİK.” “YOKSULA YEDİRMEZDİK.” “BATILA DALANLARLA BİRLİKTE BİZ DE DALARDIK.” “CEZA GÜNÜNÜ DE YALANLIYORDUK.” “Nihayet ölüm bize gelip çattı.” ARTIK ŞEFAATÇİLERİN ŞEFAATİ ONLARA FAYDA VERMEZ. (Diyanet meali)
Ayette Allah, mahşer günü gerçekleşecek bir olaydan bizleri şimdiden bilgilendiriyor. Bakın cennetlik ve cehennemlikler karşılıklı konuşuyor ve cehennemde ebedi kalacaklara, sizin cehennemlik olma nedenleriniz nedir diye soruyorlar. Ayeti tercüme eden Diyanet, biz namaz kılanlardan değildik diye tercüme etmiş. Bu cümlede geçen kelime, BİZ MUSALLİN LERDEN DEĞİLDİK diye geçiyor. Burada geçen musallin kelimesinden kasıt, yalnız namaz kılmayanlar olabilir mi? Bakın salâtı ikame etmeyenler demiyor.
Aslında Musallin lerden değildik sözünü, ayetin devamında açıklıyor ve cehennemde ebedi kalacak olanlar, bakın bizler nasıl hatalar yaptık ki cehennemlik olduk diye tek tek sayıyor. Dikkat ederseniz Kur’an da salâtı ikame edin, yani namazı kılın derken sürekli zekât da verin der. Yani salâtı, Allah a kulluk adına, bildiğimiz namazı yerine getirin derken, insanlar arasındaki dayanışmanın, yardımlaşmanın da önemini vurgular. İşte musallin olmayanlar, ALLAH İLE GEREKLİ BAĞI KURMAYAN, YANİ ALLAH IN EMRETTİĞİ YOLDA OLMAYANLAR, ALLAH IN ELÇİLERİ TARAFINDAN GÖNDERDİĞİ KİTAPLARI YETERLİ GÖRMEYİP, ATALARININ İNANCINI DİN DİYE YAŞAYANLARIN, MUSALLİN OLMADIKLARI ANLATILIYOR AYETTE. Bunu yalnız namaz kılmayanlar diye anlarsak, anlamını daraltırsak, ayetin asıl anlatmak istediği uyarısının özüne asla inemeyiz. Ayetten de dersler alamayız. MUSALLİN VE SALÂT kelimesinin içini mutlaka doldurmalıyız. EĞER DOLDURMAZSAK, NAMAZ KILAN SAHTEKÂRLAR, DİN TACİRLERİ, GÖSTERİŞ İÇİN YARDIM YAPANLAR, ADALETSİZLER, KENDİNDEN BAŞKASINI DÜŞÜNMEYEN MÜSLÜMANLAR YARATIRIZ.
Musallin olmayanların kimler olduğu ve nasıl hatalar yaptıkları ayetin devamında açıklanıyor. Yoksulu yedirmezdik, yani hayır hasenat yapmaz, yalnız kendimizi düşünürdük diyorlar. Bakın şimdi söyledikleri ise çok önemli dersler almamız gereken bir uyarı olmalı bizlere. “BATILA DALANLARLA BİZDE DALARDIK.” Peki, bu sözlerden bizler ders alıyor muyuz? Yoksa bu uyarı bizleri bağlamaz, bizler namazımızı kılıyoruz, zekâtta veriyoruz mu diyoruz? Eğer bizler Allah ın gönderdiği HAK olan kitabının yanında, emin olamayacağımız atalarımızdan intikal eden rivayetleri de din diye yaşıyorsak, cehennemliklerin yaptığı bu yanlıştan ne farkımız olur? Allah yalnız Kur’an ın ipine sarılın, Kur’an dan sorumlusunuz, biz kitabı nice örneklerle açıkladık ve hiçbir eksik bırakmadık, yemin ederek kolaylaştırdık dediği halde, bizler hala Kur’an da her bilgi yoktur, Kur’an ı herkes anlayamaz, peygamberimizin rivayet hadisleri ve fıkıh alimlerimiz olmasaydı Kur’an ı anlayamazdık diyorsak, aynı yanlışı bizlerde yapıyoruz ve batıla dalıyoruz ve böylece, musallin olanlardan olamıyoruz demektir.
Cehennemlik olanların, ceza gününü de yalanladıklarından bahsediyor. Peki, bu nasıl bir yalanlama? Ceza günü yoktur mu diyorlardı? Elbette hayır. Hatırlatmak isterim bu insanların genel çoğunluğu, daha önce iman ettiklerini söyleyen kitap ehli. Ama öyle bir din anlayışı ve ceza günü inancı var ki, Allah ın hükümlerini kendi nefislerine göre düzenleyerek, kendilerinin asla cehennemlik olmayacağına inanıyorlardı. Kur’an bu inançlarının yanlış olduğunu onlara söylüyor ve uyarıyordu. Bu insanların ceza gününü yalanlamaları, hiç olmayacağı anlamında değil. Kendi düşünceleri gibi bir ceza gününün olmadığını anlatmak adına, bu insanların Allah ın açıkladığı ceza gününü, bu anlamda inkâr ettiklerini söylüyor Allah.
Ayetin devamında, atalarının yanlış inançlarını onların yüzlerine vuruyor ve diyor ki; “ARTIK ŞEFAATÇİLERİN ŞEFAATİ ONLARA FAYDA VERMEZ.” Sanırım şimdi daha iyi anlaşıldı. Çünkü bu insanlar, biz Yahudi’yiz biz Hristiyanız Allah ın sevgili kuluyuz. Bize ceza sayılı gün dokunacak, şeklindeki inançlarının yanında, Hz. İsa ya inananların cehennem azabı çekmeyeceğini, çünkü Hz. İsa nın onların yerine azap çektiğini söylemelerinin nasıl yanlış olduğunu, onların söylediği gibi olmayacağını, yani artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda sağlamayacağını bildiriyor.
Peki, bizler bu ayetten ders alıp, bu dünyada Allah dan başka, hiçbir şefaatin fayda etmeyeceğine inanıp, şefaatçiler edinmiyor muyuz? Sanırım bu satırları okuyunca, tebessüm ettiniz biliyorum. Bizler bu ve benzeri yüzlerce ayetten dersler almadık, genel çoğunluğumuzun almak gibi bir niyeti de yok gibi görünüyor. Öyle şefaatçiler edindik ki, cehennemliklerin, musallin olmayanların söylediklerini, adeta bizlerin içinden de günümüzde söyleyenler var. Ben Müslüman ım diyen, cehennem azabı çekmeyecek diyorsak eğer, BİZLER ALLAH IN EMRETTİĞİ CEZA GÜNÜNE İNANMIYORUZ DEMEKTİR. Hâlbuki Allah ne diyordu Zilzal 7. ayetinde “Artık, kim BİR ZERRE MİKTARI HAYIR ÜRETMİŞSE, ONUN KARŞILIĞINI GÖRÜR.” Yine Zilzal l8, ayetinde. “VE KİM BİR ZERRE MİKTARI ŞER ÜRETMİŞSE, ONUN KARŞILIĞIN GÖRÜR.” Sizce bu ve benzeri yanlışları yapan Müslümanlar, istedikleri kadar namaz kılsınlar, Allah ın istediği Musallin lerden olabilir mi?
Değerli din kardeşlerim, lütfen Kur’an ın yaptığı uyarıları dikkate alalım, namazımızı/salâtı gereği gibi yerine getirmek istiyorsak, önce Allah ın istediği, musallin lerden olmanın çabası içinde olalım. Kur’an ı parçalı değil, bütünüyle birbiriyle bağlantılı anlamaya çalışalım ve yapılan yanlışlardan dersler alarak aynı yanlışları yapmayalım. Eğer bu uyarılar bizlere değil inkârcılara, kitap ehline yapılmıştır diyerek, kendimizi temize çıkartıp dersler almıyorsak, aynı yanlışları yapmaktan ve hesap günüde şaşırmışların safında olmaktan, asla kurtulamayız.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
Müddesir 40–41–42–43–44–45–46–47–48: Onlar cennetlerdedirler. Birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler: “Sizi Sekar’a (cehenneme) ne soktu?”. Onlar şöyle derler: “BİZ NAMAZ KILANLARDAN DEĞİLDİK.” “YOKSULA YEDİRMEZDİK.” “BATILA DALANLARLA BİRLİKTE BİZ DE DALARDIK.” “CEZA GÜNÜNÜ DE YALANLIYORDUK.” “Nihayet ölüm bize gelip çattı.” ARTIK ŞEFAATÇİLERİN ŞEFAATİ ONLARA FAYDA VERMEZ. (Diyanet meali)
Ayette Allah, mahşer günü gerçekleşecek bir olaydan bizleri şimdiden bilgilendiriyor. Bakın cennetlik ve cehennemlikler karşılıklı konuşuyor ve cehennemde ebedi kalacaklara, sizin cehennemlik olma nedenleriniz nedir diye soruyorlar. Ayeti tercüme eden Diyanet, biz namaz kılanlardan değildik diye tercüme etmiş. Bu cümlede geçen kelime, BİZ MUSALLİN LERDEN DEĞİLDİK diye geçiyor. Burada geçen musallin kelimesinden kasıt, yalnız namaz kılmayanlar olabilir mi? Bakın salâtı ikame etmeyenler demiyor.
Aslında Musallin lerden değildik sözünü, ayetin devamında açıklıyor ve cehennemde ebedi kalacak olanlar, bakın bizler nasıl hatalar yaptık ki cehennemlik olduk diye tek tek sayıyor. Dikkat ederseniz Kur’an da salâtı ikame edin, yani namazı kılın derken sürekli zekât da verin der. Yani salâtı, Allah a kulluk adına, bildiğimiz namazı yerine getirin derken, insanlar arasındaki dayanışmanın, yardımlaşmanın da önemini vurgular. İşte musallin olmayanlar, ALLAH İLE GEREKLİ BAĞI KURMAYAN, YANİ ALLAH IN EMRETTİĞİ YOLDA OLMAYANLAR, ALLAH IN ELÇİLERİ TARAFINDAN GÖNDERDİĞİ KİTAPLARI YETERLİ GÖRMEYİP, ATALARININ İNANCINI DİN DİYE YAŞAYANLARIN, MUSALLİN OLMADIKLARI ANLATILIYOR AYETTE. Bunu yalnız namaz kılmayanlar diye anlarsak, anlamını daraltırsak, ayetin asıl anlatmak istediği uyarısının özüne asla inemeyiz. Ayetten de dersler alamayız. MUSALLİN VE SALÂT kelimesinin içini mutlaka doldurmalıyız. EĞER DOLDURMAZSAK, NAMAZ KILAN SAHTEKÂRLAR, DİN TACİRLERİ, GÖSTERİŞ İÇİN YARDIM YAPANLAR, ADALETSİZLER, KENDİNDEN BAŞKASINI DÜŞÜNMEYEN MÜSLÜMANLAR YARATIRIZ.
Musallin olmayanların kimler olduğu ve nasıl hatalar yaptıkları ayetin devamında açıklanıyor. Yoksulu yedirmezdik, yani hayır hasenat yapmaz, yalnız kendimizi düşünürdük diyorlar. Bakın şimdi söyledikleri ise çok önemli dersler almamız gereken bir uyarı olmalı bizlere. “BATILA DALANLARLA BİZDE DALARDIK.” Peki, bu sözlerden bizler ders alıyor muyuz? Yoksa bu uyarı bizleri bağlamaz, bizler namazımızı kılıyoruz, zekâtta veriyoruz mu diyoruz? Eğer bizler Allah ın gönderdiği HAK olan kitabının yanında, emin olamayacağımız atalarımızdan intikal eden rivayetleri de din diye yaşıyorsak, cehennemliklerin yaptığı bu yanlıştan ne farkımız olur? Allah yalnız Kur’an ın ipine sarılın, Kur’an dan sorumlusunuz, biz kitabı nice örneklerle açıkladık ve hiçbir eksik bırakmadık, yemin ederek kolaylaştırdık dediği halde, bizler hala Kur’an da her bilgi yoktur, Kur’an ı herkes anlayamaz, peygamberimizin rivayet hadisleri ve fıkıh alimlerimiz olmasaydı Kur’an ı anlayamazdık diyorsak, aynı yanlışı bizlerde yapıyoruz ve batıla dalıyoruz ve böylece, musallin olanlardan olamıyoruz demektir.
Cehennemlik olanların, ceza gününü de yalanladıklarından bahsediyor. Peki, bu nasıl bir yalanlama? Ceza günü yoktur mu diyorlardı? Elbette hayır. Hatırlatmak isterim bu insanların genel çoğunluğu, daha önce iman ettiklerini söyleyen kitap ehli. Ama öyle bir din anlayışı ve ceza günü inancı var ki, Allah ın hükümlerini kendi nefislerine göre düzenleyerek, kendilerinin asla cehennemlik olmayacağına inanıyorlardı. Kur’an bu inançlarının yanlış olduğunu onlara söylüyor ve uyarıyordu. Bu insanların ceza gününü yalanlamaları, hiç olmayacağı anlamında değil. Kendi düşünceleri gibi bir ceza gününün olmadığını anlatmak adına, bu insanların Allah ın açıkladığı ceza gününü, bu anlamda inkâr ettiklerini söylüyor Allah.
Ayetin devamında, atalarının yanlış inançlarını onların yüzlerine vuruyor ve diyor ki; “ARTIK ŞEFAATÇİLERİN ŞEFAATİ ONLARA FAYDA VERMEZ.” Sanırım şimdi daha iyi anlaşıldı. Çünkü bu insanlar, biz Yahudi’yiz biz Hristiyanız Allah ın sevgili kuluyuz. Bize ceza sayılı gün dokunacak, şeklindeki inançlarının yanında, Hz. İsa ya inananların cehennem azabı çekmeyeceğini, çünkü Hz. İsa nın onların yerine azap çektiğini söylemelerinin nasıl yanlış olduğunu, onların söylediği gibi olmayacağını, yani artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda sağlamayacağını bildiriyor.
Peki, bizler bu ayetten ders alıp, bu dünyada Allah dan başka, hiçbir şefaatin fayda etmeyeceğine inanıp, şefaatçiler edinmiyor muyuz? Sanırım bu satırları okuyunca, tebessüm ettiniz biliyorum. Bizler bu ve benzeri yüzlerce ayetten dersler almadık, genel çoğunluğumuzun almak gibi bir niyeti de yok gibi görünüyor. Öyle şefaatçiler edindik ki, cehennemliklerin, musallin olmayanların söylediklerini, adeta bizlerin içinden de günümüzde söyleyenler var. Ben Müslüman ım diyen, cehennem azabı çekmeyecek diyorsak eğer, BİZLER ALLAH IN EMRETTİĞİ CEZA GÜNÜNE İNANMIYORUZ DEMEKTİR. Hâlbuki Allah ne diyordu Zilzal 7. ayetinde “Artık, kim BİR ZERRE MİKTARI HAYIR ÜRETMİŞSE, ONUN KARŞILIĞINI GÖRÜR.” Yine Zilzal l8, ayetinde. “VE KİM BİR ZERRE MİKTARI ŞER ÜRETMİŞSE, ONUN KARŞILIĞIN GÖRÜR.” Sizce bu ve benzeri yanlışları yapan Müslümanlar, istedikleri kadar namaz kılsınlar, Allah ın istediği Musallin lerden olabilir mi?
Değerli din kardeşlerim, lütfen Kur’an ın yaptığı uyarıları dikkate alalım, namazımızı/salâtı gereği gibi yerine getirmek istiyorsak, önce Allah ın istediği, musallin lerden olmanın çabası içinde olalım. Kur’an ı parçalı değil, bütünüyle birbiriyle bağlantılı anlamaya çalışalım ve yapılan yanlışlardan dersler alarak aynı yanlışları yapmayalım. Eğer bu uyarılar bizlere değil inkârcılara, kitap ehline yapılmıştır diyerek, kendimizi temize çıkartıp dersler almıyorsak, aynı yanlışları yapmaktan ve hesap günüde şaşırmışların safında olmaktan, asla kurtulamayız.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK