• Merhaba Ziyaretçi.
    "Minimalist Fotoğraflar" konulu yarışmamız başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de yarışmada görmek istiyoruz...

Muhasebe - Hukuk İlişkileri (Ders Notlarım)

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Kısa Bir Açıklama: Muhasebe - Hukuk İlişkileri Ders Notları Üniversite Hocamız Yusuf Kaçar tarafından mail yoluyla gönderilmişti bize. Bende paylaşmak istedim bi yerde bulamazsınız:)

MUHASEBE HUKUK İLİŞKİSİNE YÖNELİK DÜZENLEMELER VE İLGİLİ TARAFLAR

A- TİCARİ İŞLETMELER

-TİCARET ŞİRKETLERİ

TTK madde 136’ya göre: “Ticaret Şirketleri kolektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir”. “Ticaret şirketleri hükmü şahsiyeti haiz olup şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çerçevesi içinde kalmak şartıyla bütün hakları iktisap ve borçları iltizam edebilirler. Bu husustaki kanuni istisnalar mahfuzdur”(TTK m. 137.)

a) Şahıs Şirketleri


  1. Adi Şirket: Adi şirket Ticaret Kanunu hükümlerine göre değil Borçlar Kanunu hükümlerine göre kurulan kişi işletmelerinin ortaklık biçimine dönüşümüne imkan veren geçici-ara ortaklıktır. B.K. Madde 560’a göre: “Şirket bir akiddir ki onunla iki veya ziyade kimseler saylerini(emeklerini) ve mallarını müşterek bir gayeye erişmek için birleştirmeyi iltizam(borç altına girme-yükümlülük altına girme) ederler.
  2. Kolektif Şirketler: TTK’nun 153-242. maddeleri arasında düzenlenen Kolektif Şirketin tanımı 153. maddeye göre şöyle yapılmaktadır: “Ticari bir işletmeyi bir ticaret ünvanı altında işletmek maksadıyla hakiki şahıslar arasında kurulan ve ortaklardan hiçbirisinin mesuliyeti şirket alacaklılarına karşı tahdit edilmemiş(sınırlandırılmamış) olan şirket kolektif şirket sayılır”.
  3. Adi Komandit Şirket: TTK 243-268. maddeler arasında yer verilen komandit şirketlerin tanımı 243. maddede şöyle yapılmıştır.
Ticari bir işletmeyi bir ticaret ünvanı adı altında işletmek maksadıyla kurulan ve şirket alacaklıklarına karşı ortaklardan bir veya bir kaçının mesuliyeti tahdit edilmemiş(sınırlanmamış) ve diğer ortak veya ortakların mesuliyeti muayyen bir sermaye ile tahdit edilmiş olan şirket komandit şirkettir”

b) Sermaye Şirketleri


  1. Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirket: TTK 475-484. maddeleri arasında düzenlenen hisseli komandit şirketin tanımı 475. maddede şöyle yapılmaktadır. “Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermayesi paylara bölünen ve ortaklarından bir veya bir kaçı şirket alacaklılarına karşı bir kolektif şirket, diğerleri bir anonim şirket ortaklığı gibi mesul olan şirkettir.”
  2. Limited Şirket: TTK m.503’e göre “İki veya daha fazla hakiki veya hükmi şahıs tarafından bir ticaret ünvanı altında kurulup ortaklarının mesuliyeti koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile mahdut ve esas sermayesi muayyen olan şirkete limited şirket denir.”
  3. Anonim Şirket: TTK madde 260-502 arasında yer alan anonim şirketler 269.uncu maddeye göre şöyle tanımlanmaktadır: “Anonim şirket bir ünvana sahip sermayesi muayyen ve paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı yalnız mamelekiyle mesul bulunan şirkettir. Ortakların mesuliyeti taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile sınırlıdır.”


c) Özel Kanunlara Göre Kurulan Şirketler


  1. Kooperatif Şirketleri: 1163 No.lu Kooperatifler Kanunu madde 1’de kooperatifin tanımı şöyle yapılmaktadır:
“Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacı ile gerçek ve kamu tüzel kişileriyle özel idareler, belediyeler, köyler, cemiyetler ve dernekler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli teşekküllere kooperatif denir.”

  1. Bankalar: Türkiye’de faaliyette bulunan ve bulunacak tüm yerli ve yabancı bankalar ve şubeleri Bankalar Kanununa tabi bulunmaktadır. Bankalar anonim şirket şeklinde kurulur. Sadece kendi özel kanunları ile kurulan ya da sermayesinin tümü yabancı bir devlet tarafından finanse edilen bankalar bu hükmün kapsamına alınmamıştır.
  2. Sigorta Şirketleri: TTK m. 1263’e göre; “Sigorta bir akittir ki bununla sigortacı bir prim karşılığında bir diğer kimsenin para ile ölçülebilir menfaatini haleldar eden bir tehlikenin (rizikonun) meydana gelmesi halinde tazminat vermeyi yahut bir veya birkaç kimsenin hayat süreleri sebebiyle veya hayatlarında meydana gelen belli bir takım olaylar dolayısıyla para ödemeyi veya diğer edalarda bulunmayı üzerine alır.”
 
B- TİCARİ İŞLETMELERİN İŞE BAŞLARKEN YERİNE GETİRECEKLERİ İŞLEMLER

-VERGİ DAİRESİNE YAPILACAK MÜRACAAT

Vergi usul kanunun (VUK) 154. maddesine göre; işe başlamış sayılmak için gerekli olan hususlar aşağıdaki gibi belirlenmiştir:

  • Bir iş yeri açmak. ( İş yeri açmaktan maksat, belli bir yerde fiilen ticari veya sinai faaliyete geçmek demektir. Bir yerin ne maksatla olursa olsun sadece tutulmuş olması veya içinde tertip ve tesisat yapılması iş yeri açıldığını göstermez.)
  • İş yeri açılmış olsa bile ticaret siciline veya mesleki teşekküle kaydolunmak.

İlgili vergi dairesine işe başlama yazılı olarak bildirilir ve bu bildirimde aşağıda yazılı bilgilerin bulunması gerekir:

  1. Mükellef veya sorumlu şirketin ünvanı, tescil yeri ve tarihi,
  2. Şirket merkezinin bulunduğu yerin adresi,
  3. İşe başlama tarihi,
  4. İştigal konusu, nev’i ve niteliği,
  5. İş yerinde çalıştırılan işçi sayısı,
  6. İmal vasıtalarının yeri ve sayısı,
  7. Şube, depo, büro ve mağaza gibi ayrıca iş yerleri varsa adresi,
  8. İşin özelliğine göre diğer gerekli bilgiler,
  9. Şirketin ilanının yapıldığı Ticaret sicili gazetesi,
VUK’ un 168. maddesine göre, bu bildirim işe başlama tarihinden önce yapılacaktır.

-BÖLGE ÇALIŞMA MÜDÜRLÜĞÜNE YAPILACAK MÜRACAAT

İş yerini kuran, her ne surette olursa olsun devralan, çalışma konusunu kısmen veya tamamen değiştiren, yapılan işin tamamlanması yüzünden veya herhangi bir nedenle sürekli olarak çalışmasını bırakan iş verenler söz konusu olan durumları bir ay içerisinde bölge çalışma müdürlüğüne bildirmek zorundadırlar. Bu bildirimde aşağıdaki hususlar belirtilir:


  1. İş yerinin unvan ve adresi,
  2. Çalıştırılan işçi sayısı,
  3. Çalışma konusu,
  4. İşin başlama veya bitme tarihi,
  5. Varsa işveren vekili ve vekillerin adı, soyadı ve adresleri.


-SOSYAL SİGORTALAR KURUMUNA YAPILACAK MÜRACAAT

Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 8. maddesine göre, şirketlerin hizmet akdine dayanarak iş yerinde sigortalı işçi çalıştırmaları halinde, tüzel kişi iş veren sayılmakta ve 506 sayılı Kanuna göre düzenlenecek “iş yeri Bildirgesi’nin iş yeri çevresindeki Sosyal Sigortalar Kurumu Şube Müdürlüğüne bir ay içerisinde verilmesi gerekmektedir.
İlk defa işe başlayan işçiler için, matbu olarak temin edilecek işe giriş bildirgesinin “TEKRAR” yazısı çizilir ve üç örnek olarak kuruma tevdi edilerek sigortalıya sicil numarası alınır.

-BELEDİYELERE YAPILACAK BİLDİRİMLER

Gerek belediye kanunu ve gerekse 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu uyarınca, belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde bir iş yeri açılırken bir takım bildirimlerde bulunarak vergi ve harç ödenmesi gerekmektedir. Bildirime konu olacak başlıca hususları şöyle özetlemek mümkündür:


  1. Ticari ve sinai faaliyette bulunanlar Meslek Vergisi,
  2. İlan ve reklamlara ilişkin olarak İlan ve Reklam Vergisi,
  3. Eğlence ve işletmelerin Eğlence Vergisi,
  4. Tatil günlerindeki çalışacaklar için çalışma ruhsatı,
  5. Ölçü ve tartı aletlerini damgalattırmak


-TİCARET VE SANAYİ ODALARINA YAPILACAK MÜRAACAT

Meslek hizmetleri görmek, meslek ahlak ve tesanütünü korumak, ticaret ve sanayinin genel menfaatlere uygun bir şekilde gelişmesine çalışmak, bu amaçlara verilecek işleri yapmak üzere 5590 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde kurulan sanayi ve ticaret odaları, tüzel kişiliği olan ve kamu kurumu niteliğinde kuruluşlardır.
Ticari faaliyette bulunan bir kişinin esnaf, tacir veya sanayici olduğunun belirlenmesi gerekir ve bu ayırım odalara kayıt mecburiyeti bakımından önem taşır. Esnafın ticaret siciline ve odalara kayıt mecburiyeti olmadığından, tacirlere uygulanan hükümler bunlara uygulanmaz.
TTK’nun 17. maddesi esnaf ve taciri şu şekilde ayırmıştır: “İster gezici olsun, ister bir dükkân veya sokağın belli bir yerinde sabit bulunsun, iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildirler.”
 
C- TİCARİ İŞLER VE TABİ OLDUKLARI HÜKÜMLER

D- TİCARİ İŞLETMELERİN TABİ OLDUKLARI KANUN, İLGİLİ TÜZÜK, YÖNETMELİK VE TEBLİĞLER

-TİCARİ İŞLETMELERE YÖNELİK TEBLİĞLER

a) Muhasebe Sistemi Uygulama Tebliğleri

213 Sayılı VUK’nun 175. ve mükerrer 257. maddelerinin Maliye Bakanlığı’na verdiği yetkiye dayanılarak yayınlanan ve 1.1.1994 tarihinde yürürlüğe giren Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğinde amaç;


  1. Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin faaliyetlerinin sağlıklı bir şekilde muhasebeleştirilmesi,
  2. Mali tablolar aracılığıyla sunulacak bilgilerin tutarlı ve mukayese yapmaya uygun olması,
  3. Denetimin kolaylaştırılmasıdır.

Yapılan bu düzenleme ile banka ve sermaye piyasası kurumları dışında kalan ve bilânço esasına göre defter tutan gerçek ve tüzel kişilerin kayıt düzeni, kullanacakları hesap planı ve mali tablolar standart hale getirilmiştir.
Söz konusu tebliğde yer alan muhasebenin temel kavramlarından birisi olan “tarafsızlık ve belgelendirme ilkesi” şu şekilde açıklanmaktadır: “Bu ilke, muhasebe kayıtlarının gerçek durumunu yansıtan ve usulüne göre düzenlenmiş objektif belgelere dayandırılması ve muhasebe kayıtlarına esas alınacak yöntemlerin seçilmesinde tarafsız ve ön yargısız davranılmasını ifade eder.” Görüldüğü gibi bahsi geçen kavramın bünyesinde iki temel nokta vardır. Bunlardan ilki, belgelerin gerçek durumu yansıtması ve usulüne göre düzenlenmiş olması, diğeri ise kayıtlara esas alınacak yöntemlerin tarafsız olmasıdır. Belgeler hakkındaki mevcut en geniş düzenlemeler VUK bünyesindedir.
Bir diğer muhasebe temel kavramı olan tutarlılık kavramı da belge ve kayıt düzeni açısından bazı detayları içermektedir. Bu kavram bünyesinde “tutarlılık”, benzer olay ve işlemlerde kayıt düzenleri ile değerleme ölçülerinin değişmezliğini öngörür. Böylece söz konusu düzenleme ile benzer işlemlerin tüm gerçek ve tüzel kişiler tarafından aynı şekilde kayıtlara alınması sağlanmaktadır.
Tebliğde açıklanan kavramlardan para ile ölçülme kavramı, kayıtlara esas alınacak olan belgenin ulusal para birimine göre değerlendirilmesini sağlamaktadır. Son olarak ihtiyatlılık kavramı ile muhtemel zararlar ve karlar için karşılık ayrılması ve böylece kayıt düzeninde ihtiyatlılık esasına uyulması amaçlanmıştır.
Belge ve kayıt düzeni açısından bu düzenlemenin özellikle “tek düzen hesap çerçevesi, hesap planı ve açıklamaları” bölümleri ilgi çekicidir. Bu bölümde bilanço, gelir tablosu ve maliyetle ilgili hesapların genel bir çerçevesi çizilmiş ve hesapların işleyiş şekilleri ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Buna ilave olarak bilanço, gelir, fon akım, nakit akım, kar dağıtım ve öz kaynak değişim tablolarına ilişkin açıklamalar ve dipnotları da standart hale getirerek belge ve kayıt düzeninden elde edilen bilgiler daha açık anlaşılır hale getirilmiştir.


b) Sermaye Piyasası Kurulu Muhasebe Standartları Tebliğleri

Sermaye Piyasası Kurulu’nun yayınlamış olduğu 29 Ocak 1989 tarih Seri XI no 1 ve “Sermaye Piyasasında Mali Tablo ve Raporlara ilişkin İlke ve Kuralları Hakkında Tebliğ’in 3-17 maddelerinde muhasebenin 12 temel kavramı açıklanmıştır.
Sermaye Piyasası Kurulu’nun finansal tablolarla ilgili olarak yayınladığı çeşitli tebliğleri bulunmaktadır. SPK’nın seri XI no 1 Sermaye Piyasasında Mali Tablo ve Raporlara ilişkin İlke ve Kuralları hakkında Tebliğ’i finansal tablolarla ilgili önemli bir düzenlemedir. SPK tebliğinde de SPK kanununa tabi ortaklıklar ve aracı kurumların düzenleyecekleri bilanço, gelir tablosu, satışların maliyeti tablosu, kar dağıtım tablosu, fon akım tablosu ve nakit akım tablosunun düzenlenme kuralları, mali tablolara ilişkin şekil ve esaslar açıklanmıştır. SPK Tebliği’nde öz kaynaklar değişim tablosuna yer verilmemiştir. Tebliğde yer alan finansal tabloların biçimsel yapısı ve içeriği büyük ölçüde muhasebe sistemi uygulama genel Tebliği’ndeki kalıplara benzemekle birlikte arada farklılıklar bulunmaktadır. Söz konusu farklılıkların bir an önce giderilmesi muhasebe uygulamalarında tek düzenliği sağlayacaktır. SPK Tebliğinde ayrıca yıllık faaliyet raporlarının düzenlenme esasları da açıklanmıştır.
SPK’nın mali tablolarla ilgili bir diğer düzenlemesi de Seri XI no 3 “Sermaye Piyasası’nda Ara Mali Tablo ve Raporlara İlişkin İlke ve Kurallar Hakkında Tebliğ”dir. Söz konusu tebliğ ile işletmeler tarafından düzenlenecek ara mali tabloların hazırlanmasında uyulacak olan ilke ve kurallar açıklanmıştır.
SPK’nın finansal tablolarla ilgili bir diğer Tebliği de Seri XI No 5 “Sermaye Piyasası’nda Mali Tablo ve Raporlara İlişkin İlke ve Kurallar hakkında Tebliğe Ek Tebliğ”dir. Söz konusu tebliğde mali tabloların hazırlanmasında esas olarak Kurulun belirlediği kurallardan hareket edileceği, vergi mevzuatına aykırı olan durumların muhasebe sistemi dışında beyannameler üzerinde yapılacağı açıklanmıştır.
SPK’nın finansal tablolarla ilgili bir diğer Tebliği de Seri XI No 6 “Menkul Kıymetler Yatırım Fonları Mali Tabloları ve Raporlarına İlişkin İlke ve Kurallar Hakkında”dır. Söz konusu tebliğ de, menkul kıymetler yatırım fonlarınca düzenlenecek mali tablolar ve raporların hazırlanması ve ilgililere sunulmasına ilişkin ilke ve kurallar belirlenmiştir.


c) Türkiye Muhasebe Denetim Standartları Kurulu’nun Yayınladığı Türkiye Muhasebe Standartları

Muhasebenin temel kavramlarını ele alan ve TMUDESK tarafından yayınlanan 1 nolu “Muhasebe Politikasının Açıklanması” standardının 3. ve 8. maddelerinde temel muhasebe varsayımları olarak süreklilik kavramı, tutarlılık kavramı ve tahakkuk esası kabul etmiştir. Ayrıca 4. madde de, ihtiyatlılık, özün önceliği ve önemlilik temel kavramlarının muhasebe politikalarının seçimini ve uygulamasını yönlendirdiği açıklanmış, 10. madde de ise, söz konusu kavramların tanımları yapılmıştır.
TMUDESK tarafından yayınlanan muhasebe standartları içeriğinde “Değerleme Esasları” başlığı ile özel bir standart bulunmamaktadır. Ancak yayınlanan uygulama standartlarının her birinde konuyla ilgili değerleme hükümleri bulunmaktadır. Bunlar aşağıdadır.


  1. TMS–4 Satışlar ve Diğer Olağan Gelirler Standardı Madde 2, Madde 7-9, Madde 13-14,
  2. TMS–6 İştiraklerdeki yatırımların Muhasebeleştirilmesi Madde 5, 6, 7, 12-19,
  3. TMS–7 Yatırımların Muhasebeleştirilmesi Madde 3, Madde 11-20,
  4. TMS–8 Maddi, maddi olmayan duran varlıklar ve özel tükenmeye tabi varlıklar Madde 2, Madde 5-25, Madde 39-48,
  5. TMS–9, Amortisman Muhasebesi, Madde 3-12,

TMUDESK tarafından yayınlanan muhasebe standartları aşağıdaki gibidir:
TMS–1 Politikalarının açıklanması
TMS–2 Yüksek Enflasyon dönemlerinde finansal raporlama,
TMS–3 Nakit Akış Tabloları,
TMS–4 Satışlar ve Diğer Olağan Gelirler Standardı,
TMS–5 Konsolide finansal tablolar Standardı,
TMS–6 İştiraklerdeki yatırımların muhasebeleştirilmesi,
TMS–7 yatırımların muhasebeleştirilmesi,
TMS–8 Maddi, maddi olmayan Duran Varlıklar ve Özel tükenmeye tabi varlıklar,
TMS–9 Amortisman muhasebesi,
TMS–10 Dönem net karı veya zararı, temel hatlar ve muhasebe politikalarında değişiklik standardı,
TMS–11 Finansal bilgilerin bölümlere göre raporlanması standardı,
 
TİCARİ İŞLETMELERİN KULLANACAKLARI DEFTER VE BELGELER

A- TİCARİ İŞLETMELERİN KULLANACAKLARI MUHASEBE BELGELERİ

-PERAKENDE SATIŞ BELGELERİ

VUK madde 233’e göre; “birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek zorunda olmadıkları satışları ve yaptıkları işlerin bedelleri aşağıdaki vesikalardan herhangi biri ile tevsik olunur:
1. Perakende satış fişleri;
2. Makineli kasaların kayıt ruloları;
3. Giriş ve yolcu taşıma biletleri;

Yine aynı maddede yer alan düzenlemeye göre; bu belgelerde işletme veya mükellefin adı, düzenlenme tarihi ve alınan paranın miktarı gösterilir. Perakende satış fişi ile giriş ve yolcu taşıma biletleri seri ve sıra numarası ile yazılır. Bu fiş ve biletler iki nüsha olarak düzenlenir ve bir nüshası müşteriye verilir. Makineli kasa kullanıp da müşteriye fiş verilmemesi durumunda, perakende satış fişi düzenlenmesi ve müşteriye verilmesi zorunludur.


-GİDER PUSULASI

VUK madde 234’e göre: “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak zorunda olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin; vergiden muaf esnafa yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası, vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir. Bu belge, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edilir.
Gider pusulası, işin mahiyeti, emtianın cins ve nev’i ile miktar ve bedelini ve iş ücretini ve işi yaptıran ile yapanın veya emtiayı satın alan ile satanın adlarıyla soyadlarını (tüzel kişilerde ünvanlarını) ve adreslerini ve tarihi ihtiva eder ve iki nüsha olarak tanzim ve bir nüshası işi yapana veya malı satana tevdi olunur.”
Yine aynı madde düzenlenmesi gereği, gider pusulaları da, seri ve sıra numarası izlenerek düzenlenmek zorundadır.


-MÜSTAHSİL MAKBUZU

VUK madde 235’e göre; “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile defter tutmak zorunda olan çiftçiler; gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerden satın aldıkları malların bedelini ödedikleri sırada iki nüsha makbuz tanzim etmeye ve bunlardan birini imzalayarak satıcı çiftçiye vermeye ve diğerini ona imzalayarak almaya mecburdurlar. Mal, tüccar yada çiftçi adına bir adamı veya mutavassıt tarafından alındığı takdirde makbuz bunlar tarafından tanzim ve imza olunur.”
Müstahsil makbuzunun tüccar yada alıcı çiftçide kalan nüshası fatura yerine geçer. İlgili maddede düzenlendiği şekilde, müstahsil makbuzunda en az şu bilgiler bulunur:
1. Makbuzun tarihi;
2. Malı satın alan tüccar yada çiftçinin soyadı, adı, ünvanı ve adresi;
3. Malı satan çiftçinin soyadı, adı ve ikametgah adresi;
4. Satın alınan malın cinsi, miktarı ve bedeli
Müstahsil makbuzları da seri ve sıra numarası izlenmek suretiyle düzenlenir.


-SERBEST MESLEK MAKBUZU

Ticari işletmeler, avukat, mali müşavir vb. serbest meslek sahiplerine yaptırdıkları işler karşılığında, VUK 236.madde hükmüne göre serbest meslek mensuplarının mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatları için düzenlemek zorunda oldukları serbest meslek makbuzunu istemek ve almak zorundadırlar.
VUK 237. maddesine göre serbest meslek makbuzlarında bulunması zorunlu bilgiler aşağıdaki gibidir:
1. Makbuzu verenin soyadı, adı veya unvanı, adresi, vergi dairesi ve hesap numarası;
2. Müşterinin soyadı, adı veya unvanı ve adresi;
3. Alınan paranın miktarı;
4. Paranın alındığı tarih.


-TAHSİLAT MAKBUZU

İşletmeler tahsil ettikleri paralar karşılığında parayı veren kimselere tahsilat makbuzu olarak adlandırılan bir belge verirler. Tahsilat makbuzu parayı yatıran için bir tür ödemenin ispatı aracıdır. Bu makbuzlar genellikle biri asıl diğeri suret olmak üzere iki nüsha olarak hazırlanırlar. Asıl nüsha parayı ödeyene verilir, kopya ise işletmede saklanır.
Tahsilat, para yerine bir çek ile yapılmışsa, bu takdirde tahsilat makbuzunda, tahsilatın çekle yapıldığının belirtilmesi hatta çekin hangi bankaya ait olduğunun, tarih ve numarasının da kaydı gerekir. Aksi takdirde bazı hukuki sorunların doğması söz konusu olabilir.
Tahsilatın emniyet altına alınması için makbuzların müteselsil sıra numarası taşıması ve bastırılan makbuzların imza mukabili veznedara teslim edilmesi gerekir.


-ÜCRET BORDROSU

Ücretlere ait belgelerin başında bordro gelmektedir. İş verenler, memur, muhasebeci, tezgahtar, işçi ve benzeri gibi hizmet erbabına ödedikleri maaş ve ücretleri, maaş ve ücret bordrosunda göstermeye mecburdurlar.
Kanunen bir bordroda bulunması gereken asgari bilgiler şunlardır (VUK md.238):

1. Çalışanların adı soyadı, ücretin alındığına dair imzası;
2. Varsa vergi karnesinin tarih ve numarası;
3. Birim ücreti (Aylık, haftalık, gündelik, saat veya parça başı ücreti)
4. Çalışma süresi veya ücretin ilgili olduğu süre;
5. Ücretler üzerinden hesaplanan vergilerin tutarı;
 
B-TİCARİ İŞLETMELERİN TİCARİ DEFTERLERİ

- BİLGİSAYAR KAYITLARININ DELİL NİTELİĞİ

a) Ticari Defterlerin Bilgisayarla Tutulması Konusunda Getirilen Düzenlemeler

TTK’nun yevmiye defterini düzenleyen 70. maddesinin 3. fıkrasında; “Vergi kanunlarına göre müteharrik yapraklı yevmiye defterinin kullanılmasına müsaade olunduğu takdirde vergi kanunlarına uygun olmak şartıyla bu defterler de kullanılabilir” hükmü yer almaktadır. (Bu hüküm, Defteri Kebir için de geçerlidir: TTK. m.71). TTK. m.70 ile müteharrik yapraklı yevmiye defteri ve defteri kebir kullanımı için vergi kanunlarına yollama yapılmıştır.
VUK’nun 183. maddesi uyarınca mükellefler diledikleri takdirde yevmiye defteri ve tutulması zorunlu diğer defterleri müteharrik yapraklı olarak kullanabilirler. Ancak, bu defterlerin de diğer defterler gibi her sayfasının sıra numarası ile teselsül etmesi, teker teker tasdik makamının resmi mührü ile mühürlenmesi, tasdikli yapraklar bittiği takdirde yeni yapraklarının da tasdikli yaprakların sayfa numaralarını takiben teselsül edecek numaralar ile numaralanması ve kullanılmaya başlamadan önce tasdik ettirilmesi zorunludur.
3239 sayılı kanunla değişmeden önceki uygulamaya göre; işleri ciltli yevmiye defteri tutulmasına imkan vermeyecek derecede geniş olan büyük mali, sinai ve ticari müesseselerin müteharrik yapraklı yevmiye defteri kullanmaları Maliye Bakanlığı’nca izin veriliyordu. 3239 sayılı kanunla 183. maddede yapılan bu değişikliğin amacı ve sonuçları kanun gerekçesinde şöyle dile getirilmiştir:
“Son yıllardaki ekonomik ve teknolojik gelişmelere paralel olarak bilgi işlem makinelerinin çok gelişmiş ve yaygın bir uygulama alanı bulmuş olması nedeniyle, muhasebe kayıtlarının da bu tür makinelerle tutulması yolunda vergi mükelleflerince yapılan talepler büyük miktarlara ulaşmıştır.
Modern vergiciliğin bir gerçeği olarak da kabul edilen otomasyon uygulamasının vergi mükelleflerince kolayca uygulanabilmesini sağlamak amacıyla bu konuda, Bakanlıktan izin alma mecburiyeti kaldırılmakta ve dileyen mükelleflerin müteharrik yapraklı defter tutabilmelerine imkan sağlanmaktadır”.
VUK. Muhasebe kayıtlarının bilgisayarda tutulmasını, diğer bir ifadeyle, muhasebenin belgelerin kayıtlara geçirilmesi ve depolanması (saklanması işlevinin, bilgisayar aracılığıyla gerçekleştirilmesi ve bilgi işlem kayıt ortamlarında (disk, disket, kaset gibi…) kalmasını, bu konudaki yükümlülük için yeterli kılmamaktadır.
VUK açısından muhasebe kayıtlarının geçerliliği için kesin koşul, çözük sayfalar halinde de olsa, sıralı numaralanmış ve her sayfası tek tek tasdik edilmiş defterlere aktarılmış olmasıdır. Bu doğrultuda bilgisayar kayıtlarının tutulmasında bilgisayardan yararlanılması halinde, VUK.’nun kayıt düzeniyle ilgili düzenlemelerine de aynen uyulması zorunlu bulunmaktadır.
VUK’nun 219. maddesi hükmü uyarınca; “muamelelerin 10 gün içinde defterlere kaydı” gerekmektedir. Yine aynı maddede kayıtlarını devamlı olarak muhasebe fişleri, primanota ve bordro gibi yetkili amirlerin imza ve parafını taşıyan mazbut vesikalara dayanarak yürüten müesseselerde, muamelelerin bunlara işlenmesi defterlere işlenmesi hükmünde sayılmış, ancak bu kayıtların, muamelelerin esas defterlere 45 günden daha geç intikal ettirilmesine imkan tanımadığı hükme bağlanmıştır.


b) Bilgisayar Kayıtlarının Delil Olma Niteliği

Muhasebe kayıtları elle tutuluyor ve ciltli defterlere kayıtlar yapılıyor yada bilgisayardan yararlanılıyor ve çözük sayfalı defterlere kayıt yapılıyor olsa da, defterlerin vergi yasalarına uygunluğu, VUK uyarınca tasdik ve kayıt düzeni ile ilgili hükümlere tam uyum halinde söz konusu bulunmaktadır. Yasal düzenlemenin de ortaya koyduğu çerçevede, salt bilgisayar ortamında kalan kayıtların dayanak (delil) olma kabiliyeti zayıf bulunmaktadır.
 
C-CARİ HESAP

Cari hesaba, Muhasebe tekniği açısından yaklaşan Muhasebe Hukuku; hukuki kalıp içinde oluşan ilişkinin sonuç verilerini, belli bir teknikle somutlaştırır. Muhasebe bilimi yazarlarına göre Cari Hesap “gerçek ve tüzel kişilerin… bir faize tabi olan para hareketlerinin izlendiği hesap”tır. Bu tanım özde doğru olabilir. Ancak tanımın pek sade ve dar bir tanım olduğu da ortadadır.
Esasen, Cari Hesap’ta faize tabi olmayan para hareketlerinin izlenmesi de mümkündür. Kendisine özgü hesap hareketlerinin, belli koşulların gerçekleşmesine bağlı dönemsel verilerin, münhasıran tarafları bağlayıcı iç ve taraflar ile üçüncü şahısları bağlayıcı dış olmak üzere iki muhasebesi vardır. Eş ifade ile CARİ HESAP’ın bir iç ve bir de dış muhasebesi bulunmaktadır.
Bu tanıma göre Cari Hesabın Özellikleri

  • Bir dış muhasebesi vardır genel muhasebenin temel ilke ve kurallarına göre yürütülen dış muhasebenin verileri, Cari Hesap’ın tarafları ile birlikte üçüncü kişiler yönünden de sonuç ve etkiler doğurur.
  • Bu haliyle Cari Hesap, özgün bir hesap türüdür.
  • Borç ve alacak artığı paralar izlenir.
  • Özgün hesap dönemleri vardır.
  • Cari Hesap’ın dönümsel bakiyeleri, belli koşullarda taraftarı bağlayıcı nitelik kazanmaktadır.


-CARİ HESABIN NİTELİĞİ

Özgün bir kurum olan cari hesabın niteliğini

  • Arı hukuk ve,
  • Muhasebe Hukuku
açısından ele almak olanaklıdır.

Cari Hesabın;

  • Genel muhasebe içinde farklı bir yapısı ve işleyişi,
  • Ekonomik açıdan, değişik etki ve sonuçları bulunmaktadır.

Taraflarca düzenlenen sözleşme ile işlerlik ve içerik kazanan Cari Hesap’ın muhasebe tekniği ve düzenini:

  • İç muhasebe,
  • Dış muhasebe bölümlerine ayırabiliriz.


-CARİ HESAP SÖZLEŞMESİNİN UNSURLARI

Cari Hesap Sözleşmesi:

  • Zorunlu
  • Tamamlayıcı

olmak üzere iki grup unsurdan oluşur.

Cari Hesap’ın zorunlu unsurları:

  • Yazılı olma,
  • Taraflarla ilgi yeterli bilgi,
  • İmza ve gerekiyorsa kaşe
  • İçerik unsuru

olarak sıralanabilir.

Sözleşmenin tamamlayıcı unsurları;

  • Hesap dönemleri
  • Faiz türü ve miktarı,
  • Tarafların adresleri,
  • Diğer tamamlayıcı unsurlardır.

Hesap Dönemleri;

  1. Sözleşmede taraflarca,
  2. Örf ve adetle,
  3. Yasa ile belirlenmiş olabilir.

Taraflarca belirlenen faizin tür ve oranı ile uygulanış şekil ve dönemlerinin sözleşmede yer alması mümkündür.
 
Geri
Top