Mülkiyet (Sermaye Yapısı) Bağımsızlığı
Bankanın kuruluşunda yüzde 15 olarak belirlenen Hazine’nin sermaye payı, 1970’ de yürürlüğe giren 1211 sayılı yasa ile yüzde 51’e çıkarılmıştır. TC Merkez Bankasının özel hukuk hükümlerine bağlı olarak bir anonim şirket bünyesinde kurulmuş olmasının nedenlerden birisi de, muhtemelen işlevlerini yerine getirirken politik karar organlarından bağımsız davranabilmesini sağlama düşüncesidir. Bu anlamda 1930 yılında yürürlüğe giren 1715 sayılı yasa, şu andaki 1211 sayılı yasadan daha özerk bir anlayışa sahiptir.
Yüzde 51 payın Hazine’nin elinde olması bir anlamda Bankanın Hazine’nin kontrolüne girmesi demektir. Bu durum, TC Merkez Bankasının bir kamu kuruluşu gibi denetim altına alınması amacı şeklinde algılanabilir. Böylece Hükümet, Hazine vasıtasıyla TC Merkez Bankası Meclisinde ve dolayısıyla Genel Kurulunda çoğunluğa sahip olmaktadır. Uygulama da bu doğrultuda olmuştur. Ancak, aslında ortaya çıkan sonuç, Bank of England örneğinde olduğu gibi yerleşik geleneklerle de bağlantılıdır. İngiltere Merkez Bankasının sermayesi tümüyle devlete ait olsa da, bu durum Bankanın bağımsızlığı için bir engel oluşturmamıştır (Eroğlu, 1996). Ancak, Türkiye’de ki uygulama, sermaye payının çoğunu eline geçiren Hazine’nin, Hükümetin etkisi ile bunu Bankanın bağımsızlığını azaltacak yönde kullandığını göstermektedir
Bankanın kuruluşunda yüzde 15 olarak belirlenen Hazine’nin sermaye payı, 1970’ de yürürlüğe giren 1211 sayılı yasa ile yüzde 51’e çıkarılmıştır. TC Merkez Bankasının özel hukuk hükümlerine bağlı olarak bir anonim şirket bünyesinde kurulmuş olmasının nedenlerden birisi de, muhtemelen işlevlerini yerine getirirken politik karar organlarından bağımsız davranabilmesini sağlama düşüncesidir. Bu anlamda 1930 yılında yürürlüğe giren 1715 sayılı yasa, şu andaki 1211 sayılı yasadan daha özerk bir anlayışa sahiptir.
Yüzde 51 payın Hazine’nin elinde olması bir anlamda Bankanın Hazine’nin kontrolüne girmesi demektir. Bu durum, TC Merkez Bankasının bir kamu kuruluşu gibi denetim altına alınması amacı şeklinde algılanabilir. Böylece Hükümet, Hazine vasıtasıyla TC Merkez Bankası Meclisinde ve dolayısıyla Genel Kurulunda çoğunluğa sahip olmaktadır. Uygulama da bu doğrultuda olmuştur. Ancak, aslında ortaya çıkan sonuç, Bank of England örneğinde olduğu gibi yerleşik geleneklerle de bağlantılıdır. İngiltere Merkez Bankasının sermayesi tümüyle devlete ait olsa da, bu durum Bankanın bağımsızlığı için bir engel oluşturmamıştır (Eroğlu, 1996). Ancak, Türkiye’de ki uygulama, sermaye payının çoğunu eline geçiren Hazine’nin, Hükümetin etkisi ile bunu Bankanın bağımsızlığını azaltacak yönde kullandığını göstermektedir