“MÜSLÜMANLARIN MİLİTAN LİDERİ” unvanı, Kurtuluş Savaşı günlerinde, o savaşın ölümsüz önderi Gazi Mustafa Kemal’e verilen unvandır. Bu unvanı daha çok İngilizler kullanmaktaydı.
O günlerde Mustafa Kemal’e bir unvan da Müslümanlar tarafından verilmiştir:
“İslam’ın halaskarı Gazi.”
Halaskar, kurtarıcı demek.
Atatürk’ün “kurtarıcı” unvanı, dinci iftiracıların söyledikleri gibi, sonraki zamanlarda “Atatürk’e tapan bazı dalkavuklar”ın verdiği bir unvan değildir. Seccadeyi dürüp eline tüfek alarak kurtuluş mücadelesi veren Müdafaa-i Hukuk öncülerinin “Allah tarafından teyit edilmiş komutan”larına verdikleri unvandır.
O günlerde, Müslüman kadınlar, İzmir’e giren “Halaskar Gazi”nin çizmelerini, şükranlarını göstermek için diz çöküp ayaklarına kadar eğilerek siliyorlardı. Ve tam o sırada gözlerinden akan yaşlar “Halaskar Gazi”nin çizmelerinin üstüne dökülüyordu. (Tabloyu, Halide Edip naklediyor.) Çünkü o kadınlar, Haçlı işgalin ne demek olduğunu ve Halaskar Gazi’nin onları hangi ateşlerden kurtardığını yaşayarak öğrenmişlerdi.
O günleri bu millete unutturdular. O günleri Müslüman kadına unutturdular. O günleri ve o günlerin Halaskar Gazisi’ni unutturuyorlar. Çünkü işbirliği yaptıkları emperyalist kodamanlar böyle istiyor.
O günler unutuldu.
O günler, anamıza-avradımıza Haçlı paryaların musallat olduğu günlerdi. Süleymaniye Camii’-nin minaresine haç takılmak üzere hazırlık yapıladığı günlerdi.
“Müslümanların Militan Lideri”, işte o günlerin Türkiye’sinden, topraklarında yüz bin minarenin yükseldiği bugünkü Türkiye’yi yarattı. Ne yazık ki, bu yüz bin camiyi, Müslümanların militan liderini İslam dışı göstermek ve onun mirasını yok etmek için kullanmaya kalkan “Haçlı ile işbirliği yapmış fesat dincileri” bugün, dünyanın her yanında su başlarındadır.
“Müslümanların Militan Lideri”, tarihin en vicdansız nankörlüklerinden birine maruz bırakılıyor.
“Müslümanların Militan Lideri”ni bu ülkenin çocuklarına tanıtmadılar, sadece dayattılar.
“Müslümanların Militan Lideri”nden rahatsız olan iç ve dış odaklar,
Müslüman çocuklarına “Müslümanların Militan Lideri”ni, “olmasa da olur” türünden biri gibi tanıtmak istiyorlar.
Hayır!
“Müslümanların Militan Lideri”, olmasa da olur türünden biri değildir. Bunu bütün dünya er ya da geç anlayacaktır ama gecikmenin faturası insanlık için de Türkiye için de çok ağır olacaktır.
“Müslümanların Militan Lideri”ne, Müslümanların düşmanı olanlar tuzak kurdular. Ve “kof Atatürkçüler” ile Allah ile aldatmanın kahrına uğramış halkı bu tuzağa düşürmeyi başardılar.
Ey ehli iman!
Sözüm sanadır ve sözüm çok hayatidir. “Müslümanların Militan Lideri”ni tanıyalım! Bu tanımaya hava ve su kadar muhtaç olduğumuz günlerdeyiz. Ve asla unutmayalım:
Müslüman dünya, o arada Türkiye, Müslümanların Militan Lideri’ne yakın zamanlarda yeniden muhtaç hale gelecek. Allah’a yemin olsun ki, bu aynen böyle olacak… Ama o günler geldiğinde, Müslümanların Militan Lideri’ni Müslümanlara unutturanların pişmanlıkları hiçbir işe yaramayacak.
[alinti]
O günlerde Mustafa Kemal’e bir unvan da Müslümanlar tarafından verilmiştir:
“İslam’ın halaskarı Gazi.”
Halaskar, kurtarıcı demek.
Atatürk’ün “kurtarıcı” unvanı, dinci iftiracıların söyledikleri gibi, sonraki zamanlarda “Atatürk’e tapan bazı dalkavuklar”ın verdiği bir unvan değildir. Seccadeyi dürüp eline tüfek alarak kurtuluş mücadelesi veren Müdafaa-i Hukuk öncülerinin “Allah tarafından teyit edilmiş komutan”larına verdikleri unvandır.
O günlerde, Müslüman kadınlar, İzmir’e giren “Halaskar Gazi”nin çizmelerini, şükranlarını göstermek için diz çöküp ayaklarına kadar eğilerek siliyorlardı. Ve tam o sırada gözlerinden akan yaşlar “Halaskar Gazi”nin çizmelerinin üstüne dökülüyordu. (Tabloyu, Halide Edip naklediyor.) Çünkü o kadınlar, Haçlı işgalin ne demek olduğunu ve Halaskar Gazi’nin onları hangi ateşlerden kurtardığını yaşayarak öğrenmişlerdi.
O günleri bu millete unutturdular. O günleri Müslüman kadına unutturdular. O günleri ve o günlerin Halaskar Gazisi’ni unutturuyorlar. Çünkü işbirliği yaptıkları emperyalist kodamanlar böyle istiyor.
O günler unutuldu.
O günler, anamıza-avradımıza Haçlı paryaların musallat olduğu günlerdi. Süleymaniye Camii’-nin minaresine haç takılmak üzere hazırlık yapıladığı günlerdi.
“Müslümanların Militan Lideri”, işte o günlerin Türkiye’sinden, topraklarında yüz bin minarenin yükseldiği bugünkü Türkiye’yi yarattı. Ne yazık ki, bu yüz bin camiyi, Müslümanların militan liderini İslam dışı göstermek ve onun mirasını yok etmek için kullanmaya kalkan “Haçlı ile işbirliği yapmış fesat dincileri” bugün, dünyanın her yanında su başlarındadır.
“Müslümanların Militan Lideri”, tarihin en vicdansız nankörlüklerinden birine maruz bırakılıyor.
“Müslümanların Militan Lideri”ni bu ülkenin çocuklarına tanıtmadılar, sadece dayattılar.
“Müslümanların Militan Lideri”nden rahatsız olan iç ve dış odaklar,
Müslüman çocuklarına “Müslümanların Militan Lideri”ni, “olmasa da olur” türünden biri gibi tanıtmak istiyorlar.
Hayır!
“Müslümanların Militan Lideri”, olmasa da olur türünden biri değildir. Bunu bütün dünya er ya da geç anlayacaktır ama gecikmenin faturası insanlık için de Türkiye için de çok ağır olacaktır.
“Müslümanların Militan Lideri”ne, Müslümanların düşmanı olanlar tuzak kurdular. Ve “kof Atatürkçüler” ile Allah ile aldatmanın kahrına uğramış halkı bu tuzağa düşürmeyi başardılar.
Ey ehli iman!
Sözüm sanadır ve sözüm çok hayatidir. “Müslümanların Militan Lideri”ni tanıyalım! Bu tanımaya hava ve su kadar muhtaç olduğumuz günlerdeyiz. Ve asla unutmayalım:
Müslüman dünya, o arada Türkiye, Müslümanların Militan Lideri’ne yakın zamanlarda yeniden muhtaç hale gelecek. Allah’a yemin olsun ki, bu aynen böyle olacak… Ama o günler geldiğinde, Müslümanların Militan Lideri’ni Müslümanlara unutturanların pişmanlıkları hiçbir işe yaramayacak.
[alinti]