Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Kim Kimdir ? - Biyografiler
Yazar / Şair
Nazım Hikmet Kimdir?Şiirleri Nelerdir?
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="Enda" data-source="post: 986119" data-attributes="member: 123367"><p>Edebiyatımızın mavi gözlü devi Nazım Hikmet'in ölümünün üzerinden tam 56 yıl geçti. Nâzım Hikmet 3 Haziran 1963'de geçirdiği kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti. Peki, Nazım Hikmet kimdir? İşte Nazım Hikmet şiirleri...</p><p></p><p>Türk edebiyatının önemli isimlerinden şair, yazar Nazım Hikmet Ran vefatının 56. yılında anılıyor. Sadece edebi yanı değil siyasi düşünceleri ile de ön plana çıkan Nazım Hikmet eserleriyle tüm dünyada hayran olunan şairler arasında yer alıyor. Peki Nazım Hikmet kimdir?</p><p></p><p><a href="https://www.cerezforum.com/konu/nazim-hikmet-ran.2677/" target="_blank"><strong>NAZIM HİKMET</strong></a><strong> KİMDİR?</strong></p><p></p><p>[ATTACH=full]76397[/ATTACH]15 Ocak 1902 yılında Selanik’te dünyaya gelen Nazım Hikmet, ilk şiiri Feryad-ı Vatan’ı 1913 yılında kaleme almıştır. Mekteb-i Sultani’de öğrenim görmeye başlayan Nazım Hikmet, bir aile toplantısında yazdığı kahramanlık şiirini okuması ile Bahriye Nazırı Cemal Paşa tarafından keşfedildi. Bahriye Mehtebi’ne giderek öğrenimini başarı ile tamamladı. Mezuniyetinin ardından Hamidiye gemisinde stajyer subay olarak göreve başladı. Bir süre sonra bazı nedenlerden dolayı ordudan ayrıldı.</p><p></p><p>Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra Moskova’da Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’nde Siyasi Bilimler ve İktisat bölümü okudu. İlk şiir kitabı 28 Kanunisani’i Moskova’da yayınladı. Ardından Türkiye’ye dönerek Aydınlık Dergisinde çalışmaya başladı. Dergide yazdıkları şiir ve yazılardan ötürü hakkında 15 yıl hapis istendi. O sırada Sovyet Rusya’ya gitti. 1928 Af Kanunu ile cezası kaldırıldı. Tekrak Türkiye’ye dönerek Resimli Ay dergisinde yazılar yazmaya başladı. 1938 yılında burada da yazdıklarından dolayı 12 yıl hapis cezası aldı.</p><p></p><p>1951 yılında Bakanlar Kurulu tarafından Türk Vatandaşlığından çıkarılan Nazım Hikmet, büyük dedesinin memleketi olan Polonya vatandaşlığına geçti ve Borzecki soyadını aldı.</p><p></p><p>3 Haziran 1963 yılında geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.</p><p></p><p><strong>Şairlik Hayatı</strong></p><p></p><p>Nazım Hikmet ilk şiirlerini hece ölçüsü kuralları içinde yazdı. Yazdıkları le kısa zamanda diğer şairlere fark attı. Hece ölçüsü ile yetinmeyerek şiirleri için başka formlar bulma arayışına girdi. Sovyet Rusya’da kaldığı yıllar sırasında şiirlerinde bulmaya çalıştığı yeni ve farklı formlara ulaştı. Bu sebeple hem içerik hem de biçim yönünden dönemin şairlerinden farklı bir yol izledi. Şiirlerinde uzun yıllar benimsediği hece ölçüsünden vazgeçerek serbest ölçüde yazmaya başladı. Yine o dönem Sovyet şairlerinden esinlenerek şiirlerine farklı bir boyut kazandırdı. Yazdıkları Fikret Kızılok, Cem Karaca, Fuat Saka, Grup Yorum, Ezginin Günlüğü, Zülfü Livaneli gibi usta sanatçılar tarafından seslendirildi. Buna ek olarak birçok eseri de Yeni Türk’ün eski üyelerinden Selim Atakan tarafından bestelendi.</p><p></p><p>Yine Fuat Saka tarafından iki adet şiiri bestelenerek albüme dahil edildi. UNESCO tarafından Nazım Hikmet Yılı olarak kabul edilen 2002 yılında dönemin ünlü bestecisi Suat Özönder, “Şarkılarda Nazım Hikmet” isimli albüm oluşturdu.</p><p></p><p><strong>Dava ve Sürgün Yılları</strong></p><p></p><p>1925 – Ankara İstiklâl Mahkemesi Davası</p><p></p><p>1927 – 1928- İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası</p><p></p><p>1928 – Rize Ağır Ceza Mahkemesi Davası</p><p></p><p>1928 – Ankara Ağır Ceza Mahkemesi Davası</p><p></p><p>1931 – İstanbul İkinci Asliye Ceza Mahkemesi Davası</p><p></p><p>1933 – İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası</p><p></p><p>1933 – İstanbul Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesi Davası</p><p></p><p>1933 – 1934 – Bursa Ağır Ceza Mahkemesi Davası</p><p></p><p>1936 – 1937 – İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası</p><p></p><p>1938 – Harp Okulu Komutanlığı Askerî Mahkemesi Davası</p><p></p><p>1938 – Donanma Komutanlığı Askerî Mahkemesi Davası</p><p></p><p><strong>NAZIM HİKMET ŞİİRLERİ</strong></p><p></p><p>Güneşi İçenlerin Türküsü</p><p></p><p>Bu bir türkü:-</p><p>toprak çanaklarda</p><p>güneşi içenlerin türküsü!</p><p>Bu bir örgü:-</p><p>alev bir saç örgüsü!</p><p>kıvranıyor;</p><p>kanlı; kızıl bir meş’ale gibi yanıyor</p><p>esmer alınlarında</p><p>bakır ayakları çıplak kahramanların!</p><p>Ben de gördüm o kahramanları,</p><p>ben de sardım o örgüyü,</p><p>ben de onlarla</p><p>güneşe giden</p><p>köprüden</p><p>geçtim!</p><p>Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.</p><p>Ben de söyledim o türküyü!</p><p></p><p>Yüreğimiz topraktan aldı hızını;</p><p>altın yeleli aslanların ağzını</p><p>yırtarak</p><p>gerindik!</p><p>Sıçradık;</p><p>şimşekli rüzgâra bindik!.</p><p>Kayalardan</p><p>kayalarla kopan kartallar</p><p>çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.</p><p>Alev bilekli süvariler kamçılıyor</p><p>şaha kalkan atlarını!</p><p></p><p>Akın var</p><p>güneşe akın!</p><p>Güneşi zaptedeceğiz</p><p>güneşin zaptı yakın!</p><p></p><p>Düşmesin bizimle yola:</p><p>evinde ağlayanların</p><p>göz yaşlarını</p><p>boynunda ağır bir</p><p>zincir</p><p>gibi taşıyanlar!</p><p>Bıraksın peşimizi</p><p>kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!</p><p></p><p>İşte:</p><p>şu güneşten</p><p>düşen</p><p>ateşte</p><p>milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!</p><p></p><p>Sen de çıkar</p><p>göğsünün kafesinden yüreğini;</p><p>şu güneşten</p><p>düşen</p><p>ateşe fırlat;</p><p>yüreğini yüreklerimizin yanına at!</p><p></p><p>Akın var</p><p>güneşe akın!</p><p>Güneşi zaptedeceğiz</p><p>güneşin zaptı yakın!</p><p></p><p>Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!</p><p>Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,</p><p>toprak kokuyor bakır sakallarımız!</p><p>Neş’emiz sıcak!</p><p>kan kadar sıcak,</p><p>delikanlıların rüyalarında yanan</p><p>” o an”</p><p>kadar sıcak!</p><p>Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,</p><p>ölülerimizin başlarına basarak</p><p>yükseliyoruz</p><p>güneşe doğru!</p><p></p><p>Ölenler</p><p>döğüşerek öldüler;</p><p>güneşe gömüldüler.</p><p>Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!</p><p></p><p>Akın var</p><p>güneşe akın!</p><p>Güneşi zaaaptedeceğiz</p><p>güneşin zaptı yakın!</p><p></p><p>Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor!</p><p>Kalın tuğla bacalar</p><p>kıvranarak</p><p>ötüyor!</p><p>Haykırdı en önde giden,</p><p>emreden!</p><p>Bu ses!</p><p>Bu sesin kuvveti,</p><p>bu kuvvet</p><p>yaralı aç kurtların gözlerine perde</p><p>vuran,</p><p>onları oldukları yerde</p><p>durduran</p><p>kuvvet!</p><p>Emret ki ölelim</p><p>emret!</p><p>Güneşi içiyoruz sesinde!</p><p>Coşuyoruz,</p><p>coşuyor!..</p><p>Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde</p><p>mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor!</p><p></p><p>Akın var</p><p>güneşe akın!</p><p>Güneşi zaaaaptedeceğiz</p><p>güneşin zaptı yakın!</p><p></p><p>Toprak bakır</p><p>gök bakır.</p><p>Haykır güneşi içenlerin türküsünü,</p><p>Hay-kır</p><p>Haykıralım!</p><p></p><p>Bence Şimdi Sen De Herkes Gibisin</p><p></p><p>Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor</p><p>Onlardan kalbime sevda geçmiyor</p><p>Ben yordum ruhumu biraz da sen yor</p><p>Çünkü bence şimdi herkes gibisin</p><p></p><p>Yolunu beklerken daha dün gece</p><p>Kaçıyorum bugün senden gizlice</p><p>Kalbime baktım da işte iyice</p><p>Anladım ki sen de herkes gibisin</p><p></p><p>Büsbütün unuttum seni eminim</p><p>Maziye karıştı şimdi yeminim</p><p>Kalbimde senin için yok bile kinim</p><p>Bence sen de şimdi herkes gibisin</p><p></p><p>Ben Senden Önce Ölmek İsterim</p><p></p><p>Ben</p><p>senden önce ölmek isterim.</p><p>Gidenin arkasından gelen</p><p>gideni bulacak mı zannediyorsun?</p><p>Ben zannetmiyorum bunu.</p><p>Iyisi mi,beni yaktırırsın,</p><p>odanda ocağın üstüne korsun</p><p>içinde bir kavanozun.</p><p>Kavanoz camdan olsun,</p><p>şeffaf, beyaz camdan olsun</p><p>ki içinde beni gorebilesin</p><p>Fedakarliğimi anlıyorsun</p><p>vazgeçtim toprak olmaktan,</p><p>vazgeçtim çiçek olmaktan</p><p>senin yanında kalabilmek için.</p><p>Ve toz oluyorum</p><p>yaşiyorum yanında senin.</p><p>Sonra, sen de ölünce</p><p>kavanozuma gelirsin.</p><p>Ve orada beraber yaşarız</p><p>külümün içinde külün</p><p>ta ki bir savruk gelin</p><p>yahut vefasız bir torun</p><p>bizi ordan atana kadar…</p><p>Ama biz</p><p>o zamana kadar</p><p>o kadar</p><p>karışacağız</p><p>ki birbirimize,</p><p>atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz</p><p>yan yana düşecek.</p><p>Toprağa beraber dalacagız.</p><p>Ve bir gün yabani bir çiçek</p><p>bu toprak parçasndan nemlenip filizlenirse</p><p>sapında muhakkak</p><p>iki çiçek açacak :</p><p>biri sen</p><p>biri de ben.</p><p>Ben</p><p>daha ölümü düşünmüyorum.</p><p>Ben daha bir çocuk doğuracağım</p><p>Hayat taşıyor içimden.</p><p>Kaynıyor kanım.</p><p>Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok,</p><p>ama sen de beraber.</p><p>Ama ölüm de korkutmuyor beni.</p><p>Yalnız pek sevimsiz buluyorum</p><p>bizim cenaze şeklini.</p><p>Ben ölünceye kadar da</p><p>Bu düzelir herhalde.</p><p>Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?</p><p>Içimden bir şey :</p><p>belki diyor.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Enda, post: 986119, member: 123367"] Edebiyatımızın mavi gözlü devi Nazım Hikmet'in ölümünün üzerinden tam 56 yıl geçti. Nâzım Hikmet 3 Haziran 1963'de geçirdiği kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti. Peki, Nazım Hikmet kimdir? İşte Nazım Hikmet şiirleri... Türk edebiyatının önemli isimlerinden şair, yazar Nazım Hikmet Ran vefatının 56. yılında anılıyor. Sadece edebi yanı değil siyasi düşünceleri ile de ön plana çıkan Nazım Hikmet eserleriyle tüm dünyada hayran olunan şairler arasında yer alıyor. Peki Nazım Hikmet kimdir? [URL='https://www.cerezforum.com/konu/nazim-hikmet-ran.2677/'][B]NAZIM HİKMET[/B][/URL][B] KİMDİR?[/B] [ATTACH type="full" align="right" alt="Nazım Hikmet"]76397[/ATTACH]15 Ocak 1902 yılında Selanik’te dünyaya gelen Nazım Hikmet, ilk şiiri Feryad-ı Vatan’ı 1913 yılında kaleme almıştır. Mekteb-i Sultani’de öğrenim görmeye başlayan Nazım Hikmet, bir aile toplantısında yazdığı kahramanlık şiirini okuması ile Bahriye Nazırı Cemal Paşa tarafından keşfedildi. Bahriye Mehtebi’ne giderek öğrenimini başarı ile tamamladı. Mezuniyetinin ardından Hamidiye gemisinde stajyer subay olarak göreve başladı. Bir süre sonra bazı nedenlerden dolayı ordudan ayrıldı. Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra Moskova’da Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’nde Siyasi Bilimler ve İktisat bölümü okudu. İlk şiir kitabı 28 Kanunisani’i Moskova’da yayınladı. Ardından Türkiye’ye dönerek Aydınlık Dergisinde çalışmaya başladı. Dergide yazdıkları şiir ve yazılardan ötürü hakkında 15 yıl hapis istendi. O sırada Sovyet Rusya’ya gitti. 1928 Af Kanunu ile cezası kaldırıldı. Tekrak Türkiye’ye dönerek Resimli Ay dergisinde yazılar yazmaya başladı. 1938 yılında burada da yazdıklarından dolayı 12 yıl hapis cezası aldı. 1951 yılında Bakanlar Kurulu tarafından Türk Vatandaşlığından çıkarılan Nazım Hikmet, büyük dedesinin memleketi olan Polonya vatandaşlığına geçti ve Borzecki soyadını aldı. 3 Haziran 1963 yılında geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. [B]Şairlik Hayatı[/B] Nazım Hikmet ilk şiirlerini hece ölçüsü kuralları içinde yazdı. Yazdıkları le kısa zamanda diğer şairlere fark attı. Hece ölçüsü ile yetinmeyerek şiirleri için başka formlar bulma arayışına girdi. Sovyet Rusya’da kaldığı yıllar sırasında şiirlerinde bulmaya çalıştığı yeni ve farklı formlara ulaştı. Bu sebeple hem içerik hem de biçim yönünden dönemin şairlerinden farklı bir yol izledi. Şiirlerinde uzun yıllar benimsediği hece ölçüsünden vazgeçerek serbest ölçüde yazmaya başladı. Yine o dönem Sovyet şairlerinden esinlenerek şiirlerine farklı bir boyut kazandırdı. Yazdıkları Fikret Kızılok, Cem Karaca, Fuat Saka, Grup Yorum, Ezginin Günlüğü, Zülfü Livaneli gibi usta sanatçılar tarafından seslendirildi. Buna ek olarak birçok eseri de Yeni Türk’ün eski üyelerinden Selim Atakan tarafından bestelendi. Yine Fuat Saka tarafından iki adet şiiri bestelenerek albüme dahil edildi. UNESCO tarafından Nazım Hikmet Yılı olarak kabul edilen 2002 yılında dönemin ünlü bestecisi Suat Özönder, “Şarkılarda Nazım Hikmet” isimli albüm oluşturdu. [B]Dava ve Sürgün Yılları[/B] 1925 – Ankara İstiklâl Mahkemesi Davası 1927 – 1928- İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası 1928 – Rize Ağır Ceza Mahkemesi Davası 1928 – Ankara Ağır Ceza Mahkemesi Davası 1931 – İstanbul İkinci Asliye Ceza Mahkemesi Davası 1933 – İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası 1933 – İstanbul Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesi Davası 1933 – 1934 – Bursa Ağır Ceza Mahkemesi Davası 1936 – 1937 – İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası 1938 – Harp Okulu Komutanlığı Askerî Mahkemesi Davası 1938 – Donanma Komutanlığı Askerî Mahkemesi Davası [B]NAZIM HİKMET ŞİİRLERİ[/B] Güneşi İçenlerin Türküsü Bu bir türkü:- toprak çanaklarda güneşi içenlerin türküsü! Bu bir örgü:- alev bir saç örgüsü! kıvranıyor; kanlı; kızıl bir meş’ale gibi yanıyor esmer alınlarında bakır ayakları çıplak kahramanların! Ben de gördüm o kahramanları, ben de sardım o örgüyü, ben de onlarla güneşe giden köprüden geçtim! Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi. Ben de söyledim o türküyü! Yüreğimiz topraktan aldı hızını; altın yeleli aslanların ağzını yırtarak gerindik! Sıçradık; şimşekli rüzgâra bindik!. Kayalardan kayalarla kopan kartallar çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını. Alev bilekli süvariler kamçılıyor şaha kalkan atlarını! Akın var güneşe akın! Güneşi zaptedeceğiz güneşin zaptı yakın! Düşmesin bizimle yola: evinde ağlayanların göz yaşlarını boynunda ağır bir zincir gibi taşıyanlar! Bıraksın peşimizi kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar! İşte: şu güneşten düşen ateşte milyonlarla kırmızı yürek yanıyor! Sen de çıkar göğsünün kafesinden yüreğini; şu güneşten düşen ateşe fırlat; yüreğini yüreklerimizin yanına at! Akın var güneşe akın! Güneşi zaptedeceğiz güneşin zaptı yakın! Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk! Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız, toprak kokuyor bakır sakallarımız! Neş’emiz sıcak! kan kadar sıcak, delikanlıların rüyalarında yanan ” o an” kadar sıcak! Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak, ölülerimizin başlarına basarak yükseliyoruz güneşe doğru! Ölenler döğüşerek öldüler; güneşe gömüldüler. Vaktimiz yok onların matemini tutmaya! Akın var güneşe akın! Güneşi zaaaptedeceğiz güneşin zaptı yakın! Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor! Kalın tuğla bacalar kıvranarak ötüyor! Haykırdı en önde giden, emreden! Bu ses! Bu sesin kuvveti, bu kuvvet yaralı aç kurtların gözlerine perde vuran, onları oldukları yerde durduran kuvvet! Emret ki ölelim emret! Güneşi içiyoruz sesinde! Coşuyoruz, coşuyor!.. Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor! Akın var güneşe akın! Güneşi zaaaaptedeceğiz güneşin zaptı yakın! Toprak bakır gök bakır. Haykır güneşi içenlerin türküsünü, Hay-kır Haykıralım! Bence Şimdi Sen De Herkes Gibisin Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor Onlardan kalbime sevda geçmiyor Ben yordum ruhumu biraz da sen yor Çünkü bence şimdi herkes gibisin Yolunu beklerken daha dün gece Kaçıyorum bugün senden gizlice Kalbime baktım da işte iyice Anladım ki sen de herkes gibisin Büsbütün unuttum seni eminim Maziye karıştı şimdi yeminim Kalbimde senin için yok bile kinim Bence sen de şimdi herkes gibisin Ben Senden Önce Ölmek İsterim Ben senden önce ölmek isterim. Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun? Ben zannetmiyorum bunu. Iyisi mi,beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun. Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni gorebilesin Fedakarliğimi anlıyorsun vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için. Ve toz oluyorum yaşiyorum yanında senin. Sonra, sen de ölünce kavanozuma gelirsin. Ve orada beraber yaşarız külümün içinde külün ta ki bir savruk gelin yahut vefasız bir torun bizi ordan atana kadar… Ama biz o zamana kadar o kadar karışacağız ki birbirimize, atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek. Toprağa beraber dalacagız. Ve bir gün yabani bir çiçek bu toprak parçasndan nemlenip filizlenirse sapında muhakkak iki çiçek açacak : biri sen biri de ben. Ben daha ölümü düşünmüyorum. Ben daha bir çocuk doğuracağım Hayat taşıyor içimden. Kaynıyor kanım. Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok, ama sen de beraber. Ama ölüm de korkutmuyor beni. Yalnız pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze şeklini. Ben ölünceye kadar da Bu düzelir herhalde. Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde? Içimden bir şey : belki diyor. [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Turizmin başkenti olarak bilinen güneydeki ilimiz?
Cevapla
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Kim Kimdir ? - Biyografiler
Yazar / Şair
Nazım Hikmet Kimdir?Şiirleri Nelerdir?
Top