Ne ala memleket

DELİBALTA Muharrem

Öyle bir geçer zaman ki!
V.I.P
Adam görmüş gariban kadını, vah vah, şunun haline bak, yazık (üst baş perişan, aç) der.
Yardım etmek ister. Kadın sevinir, adamın iyi niyetinden şüphe etmez. Yardımını kabul eder.
Birlikte önce kıyafet alırlar, üstüne başına çeki düzen verirler. Daha sonra, yemek yemek için
bir lokantaya giderler. Kadın iyice karnını doyurur. Kadın çok mutluydu. Adama dualar ediyordu.
Bana hiç bu kadar iyi davranan olmamıştı, dedi adama. Adam üstten üstten lafı olmaz bacım der.
Senin kalacak yerin de yoktur... Kadın başını yere eğer... Adam utanmana gerek yok der.
Bir yer ayarlarız merak etme. Kadın duygulanır, ne diyeceğini bilemez adama. Minnettar gözlerle
adama bakıyordu...
Kalkıp gidecekleri yerin yolunu tutmuşlardı. Adam kadını iş yerine götürür.
Bu akşam burada idare edersin, yarın bir yer bakarız... Der kadına, kadın çaresiz olur der.
Banyo içeride sıcak su da akıyor... Kapıyı içerden iyi kitle... Der ve çıkar gider...
Kadın hem şaşkın hem sevinçli bir an evvel uyumak istiyordu, kaç gecedir yatak yüzü görmemişti...
Kadın derin bir uykuya dalar...
Gecenin ilerleyen saatlerinde adam gizlice işyerine gelir. Sarhoştur... İşyerinin iki girişi vardır.
Diğer girişten, işyerine girer. Kadın uyuyor, başına geleceklerden habersiz... Adamın öyle bir gözü
dönmüştü ki, bir kaç saat önceki adamdan eser yoktu... Yavaş yavaş kadının yattığı yere doğru
yaklaştı, kadına dokunmaya çalışırken, kadın aniden uyanır ve çığlık atar. İmdaattt...
Sus be kadın benim der. Senin ne işin var burada ne yapıyosunuz bana der. Eeeee yeter be der adam
o kadar masrafı boşuna mı yaptık lan !... Kadın şaşkın, ürkek adama bakıyordu, bir an gözüne köşede
duran bir sopa ilişti. Yavaşça yaklaşarak almaya çalıştı. Adam homurdanarak üzerine geliyordu, gözü
dönmüş istediğini alacaktı... Kadın bir hamleyle sopayı kapıp tüm soğukkanlılığıyla adamın kafasına
indirir. Adam olduğu yere yığılır... Adam ölmüştü. Kadın şoka girmiş, öylece kalakalmıştı, kim bilir kaç saat...
Artık o sadece yardıma muhtaç biri değil, ayrıca katil olmuştu. Daha bir kaç saat önce minnet duyduğu
adamın katiliydi. Adam sandığı adamın... Ben ne yapacağım şimdi, diye düşünmeye başlar....
Bir anda yerinden fırlayarak dükkanı ateşe vermek istedi, başkada kurtuluş yolu göremiyordu.
Derdini kime anlatacaktı kim inanırdı ona, anlatsa kime anlatacaktı. Çaresizlik içinde kıvranıyordu...
Bütün yaşadıklarını arkasında bırakarak koşarak çıktı sokağa bir oyana bir buyana yalpalıya yalpalıya...
Sabah olmak üzere, hafif çiseli... Bir acı fren duyuldu sokağın köşesinde... Kadına araba çarpmıştı.
Ve olay yerinde hayatını kaybetmişti... Daha sonradan edinilen bilgilere göre kadına çarpanların iki
sarhoş serseri oldukları tespit edildi tutuklanarak cezaevine kondu... İşyerinde ölü bulunan adamın akıbeti
faili meçhul olarak kalmış... (Böyle şeylerin yaşanmadığı bir dünya dileğiyle) Yorumu sizlere bırakıyorum... Ortada hayvani duygularına yenik düşen bir adam (belirtmek için mecbur adam yazıyorum...)
ve yardıma muhtaç bir kadın vardı... Ne oldu şimdi. Elde var hiç... Kocaman hiçlik... Kocaman bir boşluk...
 
Bu kadar insanlıgı unutmuşuz işte. Acı açığ doyurup ona sıcak bir ev verebilmek bu kadar zormu. Çıkarsız beklentisiz iyilik yapılamazmı? Nasıl demem şimdi ben ah eskiler ah diye. :( alemdar kalemine sağlık.
 
Geri
Top