Avrupa Insan Haklari Komiserliği'nden, "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" sözüne itiraz geldi. Komiserliğe göre, okullarda söylenen "andimiz" etnik ayrimcilik içeriyor.
01 .10.2009 / 09:00:07STRASBOURG - Türkiye'de azinliklarin ve siğinmacilarin insan haklari konularinda Strasbourg'da iki rapor birden açiklandi. Avrupa Insan Haklari Komiseri Thomas Hammer-Berg'in, 3 büyük ildeki gözlemlerini kapsayan raporlarda andimizin dişinda Türkiye'nin Rum, Ermeni ve Yahudiler dişindakileri azinlik saymamasi da eleştirildi.
Ankara, bir Avrupa Konseyi organi olan Avrupa Insan Haklari Komiserliği'nin azinlik haklariyla ilgili raporunda, Lozan Antlaşmasi'ni dar bir çerçevede yorumlamak ve Rum, Ermeni ve Yahudiler dişindaki etnik ve dini gruplari azinlik olarak tanimamakta direnmekle eleştiriliyor.
Raporda, Türkiye'de her bireyin kendini etnik olarak tanimlayabilme özgürlüğünün yaratilmasi, anadilde eğitim ve azinlik dillerinin üniversitelerde öğretiminin sağlanmasi, azinlik gruplarinin ifade özgürlüğü ve mülkiyet haklarinin önündeki engellerin kaldirilmasi ve dini azinlik kurum ve topluluklarinin tüzel kişiliklerinin taninmasi için önlemler alinmasi isteniyor.
Doğu ve Güneydoğu'da yerlerinden edilen şahislarin durumuna da değinilen raporda, koruculuk sisteminin ve anti-personel mayinlarin kaldirilmasi isteniyor. Ankara'ya Ulusal Insan Haklari Kurumu kurmasi çağrisinda bulunulan raporda, okullarda söyletilen ve "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" sözleriyle biten anda yönelik eleştiriler de var.
Türk hükümeti, rapora verdiği yanitta, evrensel planda kabul görmüş bir azinlik tanimi olmadiğini, Türkiye'de bireylerin etnik, dini, milli veya kültürel kimliklerini özgürce ifade edebildiklerini, ancak bireylere azinlik statüsü taninmasinin devletlerin takdirine bağli olduğunu bildirdi.
"Ne Mutlu Türk'üm Diyene" sözleriyle biten andin spesifik bir etnik grubu yüceltici nitelikte olmadiğini belirten Ankara, Doğu ve Güneydoğu'da yerlerinden edilmiş kişiler ve anti-personel mayin sorunlarinin ise PKK teröründen kaynaklandiğina vurgu yapti.
Avrupa Insan Haklari Komiserliği'nin siğinmacilarla ilgili raporunda ise Ankara'nin Birleşmiş Milletler'in mültecilerle ilgili sözleşmesine koyduğu coğrafi çekince ön plana çikarildi. Ankara'dan bu çekinceyi kaldirmasini isteyen Avrupa Insan Haklari Komiserliği, mülteciler ve siğinmacilar konusunda uluslararasi standartlara uyumlu düzenlemeler istiyor.
Ankara bu rapora gönderdiği yanitta, mülteci politikasi konusundaki coğrafi sinirlamayi, gerekli yasal ve altyapi çalişmalarinin tamamlanmasi ve Avrupa Birliği'nin de "maliyete ortak olmasi" şartiyla kaldiracaği mesaji verdi.
01 .10.2009 / 09:00:07STRASBOURG - Türkiye'de azinliklarin ve siğinmacilarin insan haklari konularinda Strasbourg'da iki rapor birden açiklandi. Avrupa Insan Haklari Komiseri Thomas Hammer-Berg'in, 3 büyük ildeki gözlemlerini kapsayan raporlarda andimizin dişinda Türkiye'nin Rum, Ermeni ve Yahudiler dişindakileri azinlik saymamasi da eleştirildi.
Ankara, bir Avrupa Konseyi organi olan Avrupa Insan Haklari Komiserliği'nin azinlik haklariyla ilgili raporunda, Lozan Antlaşmasi'ni dar bir çerçevede yorumlamak ve Rum, Ermeni ve Yahudiler dişindaki etnik ve dini gruplari azinlik olarak tanimamakta direnmekle eleştiriliyor.
Raporda, Türkiye'de her bireyin kendini etnik olarak tanimlayabilme özgürlüğünün yaratilmasi, anadilde eğitim ve azinlik dillerinin üniversitelerde öğretiminin sağlanmasi, azinlik gruplarinin ifade özgürlüğü ve mülkiyet haklarinin önündeki engellerin kaldirilmasi ve dini azinlik kurum ve topluluklarinin tüzel kişiliklerinin taninmasi için önlemler alinmasi isteniyor.
Doğu ve Güneydoğu'da yerlerinden edilen şahislarin durumuna da değinilen raporda, koruculuk sisteminin ve anti-personel mayinlarin kaldirilmasi isteniyor. Ankara'ya Ulusal Insan Haklari Kurumu kurmasi çağrisinda bulunulan raporda, okullarda söyletilen ve "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" sözleriyle biten anda yönelik eleştiriler de var.
Türk hükümeti, rapora verdiği yanitta, evrensel planda kabul görmüş bir azinlik tanimi olmadiğini, Türkiye'de bireylerin etnik, dini, milli veya kültürel kimliklerini özgürce ifade edebildiklerini, ancak bireylere azinlik statüsü taninmasinin devletlerin takdirine bağli olduğunu bildirdi.
"Ne Mutlu Türk'üm Diyene" sözleriyle biten andin spesifik bir etnik grubu yüceltici nitelikte olmadiğini belirten Ankara, Doğu ve Güneydoğu'da yerlerinden edilmiş kişiler ve anti-personel mayin sorunlarinin ise PKK teröründen kaynaklandiğina vurgu yapti.
Avrupa Insan Haklari Komiserliği'nin siğinmacilarla ilgili raporunda ise Ankara'nin Birleşmiş Milletler'in mültecilerle ilgili sözleşmesine koyduğu coğrafi çekince ön plana çikarildi. Ankara'dan bu çekinceyi kaldirmasini isteyen Avrupa Insan Haklari Komiserliği, mülteciler ve siğinmacilar konusunda uluslararasi standartlara uyumlu düzenlemeler istiyor.
Ankara bu rapora gönderdiği yanitta, mülteci politikasi konusundaki coğrafi sinirlamayi, gerekli yasal ve altyapi çalişmalarinin tamamlanmasi ve Avrupa Birliği'nin de "maliyete ortak olmasi" şartiyla kaldiracaği mesaji verdi.