O yaşlar,
Ne kadar güzel akarlar,
Ten bizar, beden inhisar, gözler bakar,
O bakan
Bir çift göz, yaşlarını salar,
Yumuşacık ve sessiz, yanağı ıslatır
O yaş
O kadar kutsi ki, olaya bakmaz,
Vicdan imdat’ı açar, kimseye sarkmaz,
Zihin
Tarumar, hissiyat naiftir zayıflar,
Gözlerden o güzel damlalar, akarlar.
Çocuklar
Masum, vicdanları çağlar…
Kızlar rahmetin hamisi birer nazarlar,
Kadın
Anadır, rahmet tecellisi yaşlar,
En büyük hazine, olmazsa yüreği dağlar
O yaşlar
Öyle mübarek ki sineyi yakalar,
İnadı kırarlar, gönlü yumuşatırlar, akarlar,
Sırları
Temizler, kalbimiz mutmainliği arar,
Bir rahmettir, aşktır, sevdadır, hatta ummandır…
Olmasaydı
O güzel yaşlar, süzülen gözlerde,
Âdemi beşer biçareydi, sine taşımaz infilak ederdi.
Öyle bir
İnfilak olurdu ki, mekân aciz kalırdı.
En büyük silahtı, her an ve her zaman patlardı…
İşte o yaş
Bir rahmetti, barut kuru kalmıyordu,
Sine daralıyor, güç bitiyordu, ama yaş akıyordu.
O yaş bir
Deryaydı, pınardı, sineden püskürürdü,
O bir sığınaktı, Rahmeti Rahmanın temsilcisiydi…
Mustafa CİLASUN