OBUR KURT VE LEYLEK
Dünya dünya olalı beri, hayvanlar arasında en oburlarından biridir kurt. Önüne gelen her şeyi, iyi kötü demeden yutar. Yiyecek bir şeyle karşılaştı mı, ağzına lamasıyla midesine indirmesi bir olur. Ama obur kurt, günün birinde bu açgözlülüğünün az kalsın kurbanı oluyormuş.İnce ama çelik gibi sağlam bir koyun kemiği boğazına saplanmış. Gözlerinden yaşlar akıtarak kemiği boğazından çıkartmaya çalışmış, ama ne mümkün! İnatçı kemik giderek daha derine saplanmış, kurda çok acı verir hale gelmiş. Artık nefes bile alamayan kurt çevresine bakınırken gözüne bataklıkta kurbağa arayan leylek ilişmiş: "Canım leylek, gözüm leylek. Ben seni çok severim bilirsin. Başım fena halde dertte! Boğazıma kemik saplandı. Eğer bana yardım edersen, hayatım kurtulacak!
Yoksa ölmek üzereyim. Bu kemiği uzun gaganla kurtarırsan, sana çok büyük armağanlar vereceğim!" "Aç ağzını" demiş leylek. "Aaa" diyerek obur kurt kocaman ağzını bir baca gibi açmış. Leylek de uzun gagasını kurdun ağzından içeri sokarak, boğazına saplanan ince kemiği aramaya başlamış. Leylek ince uzun gagasıyla daracık yerlerde yiyecek arama konusunda deneyimli olduğundan, kısa sürede kemiği bulmuş ve çıkarmış. Kurt derin bir nefes almış, bir iki yutkunmuş ve leyleğe bir teşekkür bile etmeden yoluna devam etmiş. "Heeey" diye bağırmış kızgınl eylek kurdun ardından. "Vaat ettiğin büyük armağan bu muydu? Sen sözünü böyle mi tutarsın?
Ben senin hayatını kurtardım,sense bir teşekkür bile etmeden gidiyorsun!" "Bak sen akılsıza!" demiş kurt. "Sen bir canavarın keskin dişlerinin arasına başını soktun ve başına hiç bir tatsızlık gelmeden çıkardın! Bundan daha büyük armağan olabilir mi senin için!" Uzaklaşan kurdun arkasından bakakalmış leylek. "Gerçekten hayat ne kadar garip" diye düşünmüş, "başkasına iyilik edeceğim diye kendimi hayatımı tehlikeye attım. Sonunda aldatıldım, ama hala kendimi şanslı hissediyorum.
Dünya dünya olalı beri, hayvanlar arasında en oburlarından biridir kurt. Önüne gelen her şeyi, iyi kötü demeden yutar. Yiyecek bir şeyle karşılaştı mı, ağzına lamasıyla midesine indirmesi bir olur. Ama obur kurt, günün birinde bu açgözlülüğünün az kalsın kurbanı oluyormuş.İnce ama çelik gibi sağlam bir koyun kemiği boğazına saplanmış. Gözlerinden yaşlar akıtarak kemiği boğazından çıkartmaya çalışmış, ama ne mümkün! İnatçı kemik giderek daha derine saplanmış, kurda çok acı verir hale gelmiş. Artık nefes bile alamayan kurt çevresine bakınırken gözüne bataklıkta kurbağa arayan leylek ilişmiş: "Canım leylek, gözüm leylek. Ben seni çok severim bilirsin. Başım fena halde dertte! Boğazıma kemik saplandı. Eğer bana yardım edersen, hayatım kurtulacak!
Yoksa ölmek üzereyim. Bu kemiği uzun gaganla kurtarırsan, sana çok büyük armağanlar vereceğim!" "Aç ağzını" demiş leylek. "Aaa" diyerek obur kurt kocaman ağzını bir baca gibi açmış. Leylek de uzun gagasını kurdun ağzından içeri sokarak, boğazına saplanan ince kemiği aramaya başlamış. Leylek ince uzun gagasıyla daracık yerlerde yiyecek arama konusunda deneyimli olduğundan, kısa sürede kemiği bulmuş ve çıkarmış. Kurt derin bir nefes almış, bir iki yutkunmuş ve leyleğe bir teşekkür bile etmeden yoluna devam etmiş. "Heeey" diye bağırmış kızgınl eylek kurdun ardından. "Vaat ettiğin büyük armağan bu muydu? Sen sözünü böyle mi tutarsın?
Ben senin hayatını kurtardım,sense bir teşekkür bile etmeden gidiyorsun!" "Bak sen akılsıza!" demiş kurt. "Sen bir canavarın keskin dişlerinin arasına başını soktun ve başına hiç bir tatsızlık gelmeden çıkardın! Bundan daha büyük armağan olabilir mi senin için!" Uzaklaşan kurdun arkasından bakakalmış leylek. "Gerçekten hayat ne kadar garip" diye düşünmüş, "başkasına iyilik edeceğim diye kendimi hayatımı tehlikeye attım. Sonunda aldatıldım, ama hala kendimi şanslı hissediyorum.