OĞULLAR
Günlerin birinde iki kadın, kuyudan su çekiyorlarmış. Bunların yanına üçüncü bir kadın gelmiş. Kuyunun yanındaki yoldan geçip giden yaşlıca bir adam da gelip dinlenmek için onların yakınında bir yere oturmuş.
Bu kadınlardan biri:
“Benim oğlum yiğit ve güçlüdür. Güreşte hiçbir genç ona denk olamaz.” demiş.
İkinci kadın:
“Benim oğlum ise türkü söyleyince sanki bülbül şakır. Hiçbir çocuğun sesi benim oğlumunki gibi olamaz.” demiş.
Ama üçüncü kadın hiç sesini çıkarmamış. O zaman diğer kadınlar ona:
“Sen neden kendi oğlun hakkında hiçbir şey demiyorsun?” deyip sormuşlar.
O kadın da:
“Ben ne söyleyeyim, onun hiçbir özelliği yok.” demiş.
Bunlar kovalarını suyla doldurup yola düşmüşler. İhtiyar ise bunların peşine düşüp gitmiş. Kadınlar giderlerken kolları yorulmuş, durup sohbete başlamışlar. Yaşlı adam da bunları takip ediyormuş. O anda bunların önünden üç tane oğlan ortaya çıkmış. Bunlardan birisi takla atıp yoldaki taşları kaldırıp yuvarlarmış. Onun bu davranışını annesi beğenir ve sevinirmiş.
Oğlanlardan ikincisi türkü söyler, bağırır, çağırır; deli gibi gelirmiş. Ona da annesi güvenip sevinmiş. Ama üçüncü oğlan annesinin yanına doğru gelmiş ve:
“Anne, getir, ben sana yardım edeyim.” demiş ve annesinin elindeki su dolu, ağır kovayı alıp gidivermiş.
Kadınlar, yaşlı adama:
“Bizim oğullarımızı nasıl buldunuz?” diye sormuşlar.
Yaşlı adam onlara bakıp:
“Hani, oğlanlar nerede? Ben sadece bir tanesini gördüm.” deyip annesinin elinden kovayı alıp giden oğlanı göstermiş.
Günlerin birinde iki kadın, kuyudan su çekiyorlarmış. Bunların yanına üçüncü bir kadın gelmiş. Kuyunun yanındaki yoldan geçip giden yaşlıca bir adam da gelip dinlenmek için onların yakınında bir yere oturmuş.
Bu kadınlardan biri:
“Benim oğlum yiğit ve güçlüdür. Güreşte hiçbir genç ona denk olamaz.” demiş.
İkinci kadın:
“Benim oğlum ise türkü söyleyince sanki bülbül şakır. Hiçbir çocuğun sesi benim oğlumunki gibi olamaz.” demiş.
Ama üçüncü kadın hiç sesini çıkarmamış. O zaman diğer kadınlar ona:
“Sen neden kendi oğlun hakkında hiçbir şey demiyorsun?” deyip sormuşlar.
O kadın da:
“Ben ne söyleyeyim, onun hiçbir özelliği yok.” demiş.
Bunlar kovalarını suyla doldurup yola düşmüşler. İhtiyar ise bunların peşine düşüp gitmiş. Kadınlar giderlerken kolları yorulmuş, durup sohbete başlamışlar. Yaşlı adam da bunları takip ediyormuş. O anda bunların önünden üç tane oğlan ortaya çıkmış. Bunlardan birisi takla atıp yoldaki taşları kaldırıp yuvarlarmış. Onun bu davranışını annesi beğenir ve sevinirmiş.
Oğlanlardan ikincisi türkü söyler, bağırır, çağırır; deli gibi gelirmiş. Ona da annesi güvenip sevinmiş. Ama üçüncü oğlan annesinin yanına doğru gelmiş ve:
“Anne, getir, ben sana yardım edeyim.” demiş ve annesinin elindeki su dolu, ağır kovayı alıp gidivermiş.
Kadınlar, yaşlı adama:
“Bizim oğullarımızı nasıl buldunuz?” diye sormuşlar.
Yaşlı adam onlara bakıp:
“Hani, oğlanlar nerede? Ben sadece bir tanesini gördüm.” deyip annesinin elinden kovayı alıp giden oğlanı göstermiş.