Okyanuslar

Suskun

V.I.P
V.I.P
Okyanuslar kıtaları birbirinden ayıran engin, açık denizlerdir1. Yeryüzünün yaklaşık üçte ikisini (%70) kaplarlar ve bu alanın yaklaşık yarısında su seviyesi 3000 metrenin üzerindedir.

Dünya üzerindeki okyanuslar

Okyanus kelimesi Yunanca "nehir" anlamına gelen "Okeanos"'dan gelmektedir, Yunanlılar Cebelitarık Boğazı'ndan gelen güçlü akıntıyı fark etmişler ve bunun bir nehir olduğunu düşünmüşlerdir.

Dört milyar yıl önce Dünya yüzeyi suyun sıvı olarak kalmasına olanak tanımayacak kadar sıcaktı. Su,uzayda yok olmak üzere volkanik gazdaki buhar olarak püskürürdü. Yaklaşık 3.85 milyar yıl önce dünya soğuyarak içinde buharında yer aldığı bir volkanik gaz atmosferi oluşturdu. Daha sonra su yoğunlaşmaya başladı ve okyanuslar oluştu. Okyanusların oluşmasından bu yana yağmur toprağa düşmekte ve kayalardaki tuzu denizlere taşımaktadır. Bu nedenle deniz suyu tuzludur. Ortalama olarak okyanus ağırlığının %2.9'unu tuz oluşturur.

Denize baktığımız, tekneyle açıldığımız veya yüzdüğümüz zaman suyun bir yüzeyi olduğunu biliriz. Ancak; okyanusların ortalama derinliği 5.000 metre civarındadır ve en derin okyanus çukuru 11.000 metreye ulaşır. Everest Tepesi, bu dip derinlikten daha kısadır (2000 metreden daha fazla). Okyanusun üst birkaç metresi, tropikal bölgelerde 26 santigrat derece sıcaklığında olabilir. Isıyı, gün boyunca güneş ışığından alır ve geceleri atmosferi ısıtırlar. Okyanusun bu katmanı, atmosferin tamamından daha fazla ısı içerir. Büyük Okyanus Dünya'nın en büyük okyanusudur.

* Büyük Okyanus veya Pasifik Okyanusu

* Atlas Okyanusu
* Hint Okyanusu
* Arktik Okyanusu veya Antartika
 
Büyük Okyanus veya Pasifik Okyanusu

Büyük Okyanus veya Pasifik Okyanusu, Amerika, Asya ve Okyanusya kıtaları arasında ve dünyanın en büyük okyanusu. Pasifik ismini İspanya krallığı adına Dünya'yı dolaşan Portekizli denizci Ferdinand Magellan vermiştir. Magellan, günler süren zorlu ve fırtınalı şartlar altında adını verdiği Macellan Boğazı'ndan geçip bu okyanusa açıldığında, fırtınaların dinmesinden ve kendisini sakin suların karşılamasından dolayı Portekizcede "sakin" anlamına gelen "Pasifico" kelimesinden yola çıkarak bu ismi vermiştir. 179.7 milyon km² yüzölçümüne sahiptir. Neredeyse Atlas Okyanusu ve Hint Okyanusu'nun toplamı kadar yüzölçümü vardır. En derin yeri 11.034 m ile Mariana Çukuru olup burası aynı zamanda Dünya'daki en derin noktadır. En kalabalık ada Tahiti'dir. Ayrıca Dünya'daki depremlerin %90'ı ve büyük depremlerin ise %80'i pasifik bölgesinde meydana gelmektedir.

708.000.000 km³ su hacmi vardır ve kapladığı alan Dünya'daki toplam karaların alanından biraz daha büyüktür. Okyanusun 3.000-3.500 m'den derin her yerinde sıcaklık 2 °C derecenin altındadır.

Japonya, Endonezya ve Yeni Gine gibi volkanik adalarla çevrilmiştir. Bu adalara "ateş kemeri" adı verilir.
 
Atlas Okyanusu
Atlas Okyanusu veya Atlantik, Büyük Okyanus'tan sonraki en büyük ikinci okyanustur. Bir zamanlar tek parça olan ana kıtanın bölünmesiyle oluşmuş olup, Avrupa ve Afrika'yı Amerika Kıtası'ndan ayırır. Yan denizleri ile birlikte (Akdeniz, Kuzey Denizi ve Baltık Denizi) 106,2 milyon km² alana sahip olup, yeryüzünün beşte bir alanını kaplar.

3314 metre ortalama derinliği bulunan okyanusun en derin noktası Porto Riko Çukuru dur. Ayrıca dünyanın en uzun okyanus sıradağı olan Orta Atlas Sırtı bu okyanusta bulunur.
 
Hint Okyanusu

Hint Okyanusu, kuzeyde Asya, Batıda Afrika ve Arabistan Yarımadası, doğuda Malezya Yarımadası, Sunda Adaları ve Okyanusya tarafından çevrilen, dünyanın üçüncü büyük okyanusudur. Agulhas Burnu'nun güneyinde 20° Doğu boylamının geçtiği yerde Atlas Okyanusu'ndan; 147° Doğu boylamının geçtiği yerde de Pasifik Okyanusu'ndan ayrılır. En kuzeyde Basra Körfezi'nde, 30° enlemine kadar uzanır.Dünya sularının %20'sini kapsar. Afrika'dan Avustralya'ya kadar okyanusun genişliği 10.000 kilometre kadardır. Bu alanda yaklaşık olarak 73.566.000 km² yer kaplar. Hacminin yaklaşık olarak 292.131.000 km³ olduğu tahmin edilmektedir.

Okyanus içerisindeki ada ülkeler Madagaskar, Komor Adaları, Seyşeller, Maldivler, Mauritius, Sri Lanka ve Endonezya'dır. Asya ve Afrika arasında önemli bir geçiş yolu niteliğinde olması nedeniyle ülkeler arasında anlaşmazlıklar çıkmaktadır. Bağlantı bölgesi Hindistan'ın kuzeyinde kıta sahanlığından çıkarak güneye doğru ilerleyen bir sap ve iki koldan oluşan ters bir Y şeklindeki Orta Hint Okyanusu Sırtı'dır. Doğu, batı ve güney havzaları bu sırtlar yüzünden bir kez daha bölünmüştür. Kıta sahanlığı ortalama olarak 200 km genişliğe kadar uzanır. Bunun yanı sıra Avustralya'nın batı kıyılarında 1000 km'ye kadar çıkmaktadır. Ortalama derinlik 3.890 metredir. En derin nokta Java çukurunda deniz seviyesinin yaklaşık 7.450 m altındadır. 50° güney enleminin kuzey bölümü %86 oranında pelajit çökeltilerle; diğer %14'lük bölüm ise toprak tortularıyla kaplanmıştır. Bu enlemin altında kalan bölgeler ise daha çok buzul alanlardır. IHO (International Hydrographic Organisation) 2000'de aldığı bir kararla Hint Okyanusu'nun bir bölümünde beşinci bir okyanusun daha sınırlarını belirledi. Bu yeni okyanus Antarktika kıyılarından 60° güney enlemine kadar uzanıyor. (Bkz. Güney Okyanusu)

Hint Okyanusu'ndaki önemli geçiş noktaları ve boğazlardan bazıları Babü'l Mendep, Hürmüz Boğazı, Malakka Boğazı, Süveyş Kanalı'nın güney girişi ve Sunda Boğazı'dır. Andaman Denizi, Umman Denizi, Bengal Körfezi, Büyük Avustralya Körfezi, Aden Körfezi, Mozambik Kanalı, Kızıldeniz okyanusun diğer bölümlerindendir.
İklim [değiştir]

Kuzey kesimlerde iklime muson rüzgar sistemleri etki etmektedir. Ekimden nisana kadar güçlü kuzeydoğu rüzgarları eser; mayıs-ekim ayları arasında ise güney ve batı rüzgarları hüküm sürer. Bu rüzgarlar Umman Denizi'nden Hindistan alt kıtasına şiddetli muson yağmurları getirirler. Güney Yarımküre'de rüzgarlar genellikle daha yumuşaktır ama Mauritius yakınlarında şiddetli yaz fırtınaları yaşanabilir. Muson rüzgarlarının yönü değiştiğinde ise kasırgalar Arap Denizi ve Bengal Körfezi'nin kıyılarını vurmaktadır.

Okyanus akıntıları genel olarak musonlar tarafınndan kontrol edilir. Biri Kuzey Yarımküre'de saat yönünde, diğeri ise ekvatorun güneyinde saat yönünün tersi yönde olmak üzere iki büyük dairesel akıntı hakim akış şeklini belirler. Kış musonları etkisini gösterdiği sırada kuzey akıntılarını da tersine döndürür. Derin sulardaki dolaşım ise Atlantik, Kızıldeniz ve Antartika'dan gelen akıntıların kontrolündedir. 20° güney enleminin kuzey bölgelerinde deniz suyu sıcaklığı minimum 22 °C değerlerindedir. Doğu bölgelerde bu 28 °C'ye kadar çıkmaktadır. 40°güney enleminin güneyinde ise sıcaklık çok hızlı bir şekilde düşer.

Suyun tuzluluk oranı 1000'de 32 ila 37 arasında değişmaktedir. Tuzluluk oranı en yüksek olan yerler Arap Denizi ile Güney Afrika ve Güneybatı Avustralya arasındaki bölgelerdir.

45° Güney enleminden sonra su yüzeyinde irili ufaklı buz kütleleri ve buz dağları görülmeye başlanır. 60° Güney enleminin güneyindeki bölgelerde ise yıl boyunca bu kütlelere rastlanabilir.
 
Kuzey Buz Denizi
Kuzey Buz Okyanusu
Arktik Okyanusu

Kuzey Buz Denizi ya da Kuzey Buz Okyanusu ya da Arktik Okyanusu; Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika'nın kuzeylerinde yer alan, Kuzey Kutbu'nu kapsayan, buzlarla kaplı bir okyanustur. Uluslararası Hidrografi Örgütü (IHO) tarafından okyanus olarak kabul edilmektedir (Arctic Ocean). Yüzölçümü 14.090.000 km² olan devasa bir alandır. Diğer okyanuslara göre sığ olup, en derin noktası 5.449 m, ortalama derinlik 1.038 m'dir. Rusya, ABD, Kanada, Grönland, Norveç ile kıyıları vardır.

Arktik Okyanusu için farklı isimler de kullanılabilmektedir:

* Türkiye'de az karşılaşılan kullanım, Arktik Okyanusudur.
* Fransızca metinlerde ya da şekillerde, "océan glacial Arctique" (Arktik buz/buzul okyanusu) şeklindeki kullanıma rastlanabilir
 
Okyanuslarımız Büyüklüğüne Göre Sırasıyla;
Büyük (Pasifik) Okyanus : 179.700.000 Km2
Atlas (Atlantik)Okyanusu : 104.500.000 Km2
Hint Okyanusu : 74.900.000 Km2
Okyanuslarımızın Derinliklerine Göre Sırasıyla;
Büyük (Pasifik) Okyanus : 4.028 M.
Atlas (Atlantik)Okyanusu : 3.323 M.
Hint Okyanusu : 897m.
 
Okyanus nedir?
Okyanuslar kıtaları birbirinden ayıran engin, açık denizlerdir1. Yeryüzünün yaklaşık üçte ikisini (%70) kaplarlar ve bu alanın yaklaşık yarısında su seviyesi 3000 metrenin üzerindedir.
Okyanus kelimesi Yunanca "nehir" anlamına gelen "Okeanos"'dan gelmektedir, Yunanlılar Cebelitarık Boğazı'ndan gelen güçlü akıntıyı farketmişler ve bunun bir nehir olduğunu düşünmüşlerdir.
Dört milyar yıl önce Dünya yüzeyi suyun sıvı olarak kalmasına olanak tanımayacak kadar sıcaktı.Su,uzayda yok olmak üzere volkanik gazdaki buhar olarak püskürürdü.Yaklaşık 3.85 yıl önce dünya soğuyarak içinde buharında yer aldığı bir volkanik gaz atmosferi oluşturdu.Daha sonra su yoğunlaşmaya başladı ve okyanuslar oluştu.Okyanusların oluşmasından bu yana yağmur toprağa düşmekte ve kayalardaki tuzu denizlere taşımaktadır.Bu nedenle deniz suyu tuzludur.ortalama olarak okyanus ağırlığının %2.9 unu tuz oluşturur.
Denize baktığımız, tekneyle açıldığımız veya yüzdüğümüz zaman bir yüzeyi olduğunu biliriz. Ancak; okyanusların ortalama derinliği 5.000 metre civarındadır ve en derin okyanus çukuru 11.000 metreye ulaşır. Everest Tepesi, bu dip derinlikten daha kısadır (iki kilometreden daha fazla). Okyanusun üst birkaç metresi, tropikal bölgelerde 26 santigrat derece sıcaklığında olabilir. ısıyı, gün boyunca güneş ışığından alır ve geceleri atmosferi ısıtırlar. Okyanusun bu katmanı, atmosferin tamamından daha fazla ısı içerir.

Dünya'nın beş Okyanusu


* Büyük Okyanus
* Atlas Okyanusu
* Hint Okyanusu
* Güney Okyanusu
* Arktik Okyanusu


Okyanus

Dünyanın Yaklaşık Olarak % 70.5’ini Okyanuslar Kaplamaktadır. Denizlerin Toplam Yüzölçümü 360.800.000 Km2‘dir.

Dünya, Güneş Sistemi oluştuğunda kızgın bir gaz kütlesi halindeydi. Zamanla ekseni çevresindeki dönüşünün etkisiyle, dıştan içe doğru soğumuş, böylece iç içe geçmiş kabuk, manto ve çekirdekten oluşan farklı sıcaklıktaki katmanlar oluşmuş ve sıcak bir eriyik halindeki bu karışım zaman içerisinde ayrışmaya başlamıştır . Önce en ağır olan demir merkeze doğru çökelerek çekirdeği , sonra yine erimiş halindeki silikat kayaçları kristalleşerek mantoyu meydana getirmiş , daha sonra mantonun bir kısmı tekrar eriyerek sıvı hale gelmiş ve yüzeye doğru yükselirken soğuyup yoğunlaşarak bugünkü kabuğu meydana getirmiştir. Dünyamızın çevresini ince bir zar gibi saran yer kabuğu bugün üzerinde yaşadığımız karaları ve okyanus tabanını içerir. Yer kabuğunun kalınlığı ; okyanus tabanlarında 5 - 6 km karalarda 30 - 50 km dağlık alanlarda ise 70 km ye kadar uzanır. Litosfer adı verilen taşküre, yerkabuğu ve manto’nun en üst kısımlarından oluşmaktadır Litosferin kalınlığı ortalama 70-100 km. arasındadır. Litosfer üst manto’nun katı bölümüdür. Litosfer’in altında ise üst manto’nun akışkan bölgesi alan Magma yer alır. Astenosfer ise üst manto’nun eriyik halde bulunduğu kısımdır. Magma olarak bilinen eriyik, volkanlar sayesinde yeryüzüne ulaşır.
Uzaydan dünyamıza bakıldığında dikkat çeken iki özelliği yuvarlak oluşu ve geniş su örtüleridir. Geniş su örtüleri okyanus, okyanusları bölen kara parçaları ise hem coğrafik hem jeolojik manada kıta adını alır ve üzerinde akarsular ve göller bulunur.
Peki bu kıtalar okyanuslar ve göller nasıl oluşmuştur? Önce kıtaların sonra okyanusların oluştuğunu biliyoruz. Çünkü okyanuslar için hem çukur alanlar, hem de su gerekir. Manto üzerinde yüzer durumdaki yer kabuğu parçaları birbirleriyle çarpıştıklarında manto içerisine daha çok batarak alçak ve geniş çukur alanlar oluştururlar. İşte bu çukur alanlar müstakbel okyanus yataklarıdır. Zamanla manto içerisindeki volkanik etkinlikler sonucu yer kabuğu içindeki kırık ve çatlaklardan yer yüzüne ulaşan sıcak gazlar, bugünkü atmosferi oluşturdu.
Yer yuvarı bir milyar yaşına gelmeden önce yeterince soğuyarak, su buharının atmosferde sıvı su olarak yoğunlaşmasını sağladı.

Bunu milyonlarca yıl süren yağmurlar izledi. Okyanus yağmurları dediğimiz bu yağmurlar bugünkü okyanusları oluşturdu ki okyanusların az da olsa bir bölümünün Dünya’ ya düşen buz kristalli milyonlarca meteorun erimesiyle oluştuğu da düşünülmektedir. Güneşin etkisiyle okyanus yüzeylerinden buharlaşan sular, atmosferde yoğunlaşarak yağış şeklinde tekrar yer yüzüne düşer. Bunların bir bölümü yer kabuğu içerisine süzülerek “yeraltı sularını”, diğer bir bölümü de yüzey akışları halinde akarsuları ve yer kabuğunun çukur alanlarındaki küçük su birikintileri olan gölleri meydana getirir. Böylece dünyamız, eriyik halindeki bir kütleden karaları denizleri ve okyanusları olan bir gezegene dönüştü.
Yapılan jeolojik çalışmalar, dünyanın oluşum yaşının 4,5 Milyar yıl geriye gideceğini göstermiştir. Bu dönem içerisinde dünya birkaç kere levha hareketlerine bağlı olarak bir bütün halinde dağılmış yada tekrar toplanmışlardır. Bundan 250 milyon yıl kadar önce, Dünya’nın üzerindeki bütün kara parçaları pangea adı verilen bir tek süper kıtayı oluşturmak üzere birleşik durumdaydılar. Bu, bir kutuptan diğer kutba uzanan uzun ve dar bir kıtaydı. Bu kıtayı saran ve pantalos adı verilen tek okyanus, şimdiki Pasifik’in (Büyük Okyanus), daha geniş olan bir versiyonuydu ve yeryüzünün yüzde 75′ini kaplıyordu. Modern dağlar olan Ant Dağları, Himalayalar henüz yoktu 150 milyon yıl önce dünya 2 ana kıtaya ayrıldı. Kuzeyde kalan kısmına LAVRASYA güneydekine de GONDVANA adı verilmekteydi.
Daha sonra 100 milyon yıl önce levhalar hareket etmeye başladı. Yaklaşık 94 Milyon yıl öncesine geldiğimizde, Artık Afrika Güney Amerika’dan ayrılmış, Kuzey Amerika Avrupa’ dan ayrılmış, Atlantik Okyanusu’ nun açılması ile Afrika kıtası ve ona bağlantılı olan Arabistan kuzeye doğru hareket etmiştir. Yaklaşık 50 milyon yıl önceki dönemde artık dünyamız ve Türkiye’nin içinde bulunduğu alan bugünkü görünümüne oldukça yaklaşmıştır.
şayet kıtaları eskiden oldukları gibi tekrar birleştirmemiz mümkün olsaydı, Kuzey ve Güney Amerika kıtaları, Afrika ve Avrupa kıtaları ile kesin bir şekilde uyuşacaklardı. Kuzey Amerika’nın Apalaşlar (Appalachian) Dağları ve Avrupa’nın İskoya Dağları, sıra dağlar oluşturacak şekilde tam olarak denk gelmektedir. Günümüzde ayrı olmalarına rağmen, bu iki dağ oluşumunun aynı kıvrım yapıları olan, aynı aralıklardaki aynı kaya katmanlarına sahip olmalarının, ve aynı döneme ait aynı fosil kalıntılarının bulunmasının sebebi budur.
Günümüzdeki kıtalar, bundan 200 milyon yıl kadar önce ayrılmaya başlayan Pangeanın birer parçalarıdır ve bu parçalar hareketlerine devam etmekte ve kıtalar birbirlerinden yılda 7.5 cm.’ye varan bir hızla ayrılmaktadırlar. Arabistan levhası kuzey-kuzeydoğu doğrultusunda yılda 4.5 cm hızla ilerleyerek, Anadolu levhasını devamlı sıkıştırmaktadır.. Türkiye’de meydana gelen depremlerin esas nedeni de, Arabistan levhasının bilinen bu hareketidir.
Halihazırda yeryüzünün üst bölümü kara parçalarından ve su kütlelerinden oluşmuş olup Kuzey Yarım Küre’de karalar, Güney Yarım Küre’den daha geniş yer kaplar. Karaların Kuzey Yarım Küre’de daha fazla yer kaplaması nedeniyle, Kuzey Yarım Küre’de; Yıllık sıcaklık ortalaması daha yüksek olup sıcaklık farkları daha belirgindir. Asya, Avrupa, Kuzey Amerika’nın tamamı ve Afrika’nın büyük bir bölümü Kuzey Yarım Küre’de yer alır. Güney Amerika’nın ve Afrika’nın büyük bir bölümü, Avustralya ve çevresindeki adalarla Antartika kıtası Güney Yarım Küre’de bulunur. Yeryüzünün yaklaşık ¾’ü sularla kaplıdır. Kıtaların birbirinden ayıran büyük su kütleleri okyanuslar dır.

Okyanusun en_derin Noktası


Okyanusların en_derin noktası, Pasifik Okyanusu'nda, Guamadasının güney batı tarafındaki Mariana Çukurudur. Derinliği tam 11033 metredir ve suyun içinde bir kilogram ağırlığındaki bir cismin Mariana Çukuru'na ulaşması tam bir saat sürer.


Dünyanın Yaklaşık Olarak % 70.5’ini Okyanuslar Kaplamaktadır. Denizlerin Toplam Yüzölçümü 360.800.000 Km2‘dir.

Okyanuslarımız Büyüklüğüne Göre Sırasıyla;
Büyük (Pasifik) Okyanus : 179.700.000 Km2
Atlas (Atlantik)Okyanusu : 104.500.000 Km2
Hint Okyanusu : 74.900.000 Km2

Okyanuslarımızın Derinliklerine Göre Sırasıyla;
Büyük (Pasifik) Okyanus : 4.028 M.
Atlas (Atlantik)Okyanusu : 3.323 M.
Hint Okyanusu : 897m.


Dünya, Güneş Sistemi oluştuğunda kızgın bir gaz kütlesi halindeydi. Zamanla ekseni çevresindeki dönüşünün etkisiyle, dıştan içe doğru soğumuş, böylece iç içe geçmiş kabuk, manto ve çekirdekten oluşan farklı sıcaklıktaki katmanlar oluşmuş ve sıcak bir eriyik halindeki bu karışım zaman içerisinde ayrışmaya başlamıştır . Önce en ağır olan demir merkeze doğru çökelerek çekirdeği , sonra yine erimiş halindeki silikat kayaçları kristalleşerek mantoyu meydana getirmiş , daha sonra mantonun bir kısmı tekrar eriyerek sıvı hale gelmiş ve yüzeye doğru yükselirken soğuyup yoğunlaşarak bugünkü kabuğu meydana getirmiştir. Dünyamızın çevresini ince bir zar gibi saran yer kabuğu bugün üzerinde yaşadığımız karaları ve okyanus tabanını içerir. Yer kabuğunun kalınlığı ; okyanus tabanlarında 5 - 6 km karalarda 30 - 50 km dağlık alanlarda ise 70 km ye kadar uzanır. Litosfer adı verilen taşküre, yerkabuğu ve manto'nun en üst kısımlarından oluşmaktadır Litosferin kalınlığı ortalama 70-100 km. arasındadır.

Litosfer üst manto'nun katı bölümüdür. Litosfer'in altında ise üst manto'nun akışkan bölgesi alan Magma yer alır. Astenosfer ise üst manto'nun eriyik halde bulunduğu kısımdır. Magma olarak bilinen eriyik, volkanlar sayesinde yeryüzüne ulaşır.


Uzaydan dünyamıza bakıldığında dikkat çeken iki özelliği yuvarlak oluşu ve geniş su örtüleridir. Geniş su örtüleri okyanus, okyanusları bölen kara parçaları ise hem coğrafik hem jeolojik manada kıta adını alır ve üzerinde akarsular ve göller bulunur.

Peki bu kıtalar okyanuslar ve göller nasıl oluşmuştur? Önce kıtaların sonra okyanusların oluştuğunu biliyoruz. Çünkü okyanuslar için hem çukur alanlar, hem de su gerekir. Manto üzerinde yüzer durumdaki yer kabuğu parçaları birbirleriyle çarpıştıklarında manto içerisine daha çok batarak alçak ve geniş çukur alanlar oluştururlar. İşte bu çukur alanlar müstakbel okyanus yataklarıdır. Zamanla manto içerisindeki volkanik etkinlikler sonucu yer kabuğu içindeki kırık ve çatlaklardan yer yüzüne ulaşan sıcak gazlar, bugünkü atmosferi oluşturdu.

Yer yuvarı bir milyar yaşına gelmeden önce yeterince soğuyarak, su buharının atmosferde sıvı su olarak yoğunlaşmasını sağladı.

Bunu milyonlarca yıl süren yağmurlar izledi. Okyanus yağmurları dediğimiz bu yağmurlar bugünkü okyanusları oluşturdu ki okyanusların az da olsa bir bölümünün Dünya' ya düşen buz kristalli milyonlarca meteorun erimesiyle oluştuğu da düşünülmektedir. Güneşin etkisiyle okyanus yüzeylerinden buharlaşan sular, atmosferde yoğunlaşarak yağış şeklinde tekrar yer yüzüne düşer.

Bunların bir bölümü yer kabuğu içerisine süzülerek "yeraltı sularını", diğer bir bölümü de yüzey akışları halinde akarsuları ve yer kabuğunun çukur alanlarındaki küçük su birikintileri olan gölleri meydana getirir.
Böylece dünyamız, eriyik halindeki bir kütleden karaları denizleri ve okyanusları olan bir gezegene dönüştü.

Yapılan jeolojik çalışmalar, dünyanın oluşum yaşının 4,5 Milyar yıl geriye gideceğini göstermiştir. Bu dönem içerisinde dünya birkaç kere levha hareketlerine bağlı olarak bir bütün halinde dağılmış yada tekrar toplanmışlardır. Bundan 250 milyon yıl kadar önce, Dünya'nın üzerindeki bütün kara parçaları pangea adı verilen bir tek süper kıtayı oluşturmak üzere birleşik durumdaydılar. Bu, bir kutuptan diğer kutba uzanan uzun ve dar bir kıtaydı. Bu kıtayı saran ve pantalos adı verilen tek okyanus, şimdiki Pasifik'in (Büyük Okyanus), daha geniş olan bir versiyonuydu ve yeryüzünün yüzde 75'ini kaplıyordu. Modern dağlar olan Ant Dağları, Himalayalar henüz yoktu 150 milyon yıl önce dünya 2 ana kıtaya ayrıldı. Kuzeyde kalan kısmına LAVRASYA güneydekine de GONDVANA adı verilmekteydi.

Daha sonra 100 milyon yıl önce levhalar hareket etmeye başladı.
Yaklaşık 94 Milyon yıl öncesine geldiğimizde, Artık Afrika Güney Amerika'dan ayrılmış, Kuzey Amerika Avrupa' dan ayrılmış, Atlantik Okyanusu' nun açılması ile Afrika kıtası ve ona bağlantılı olan Arabistan kuzeye doğru hareket etmiştir. Yaklaşık 50 milyon yıl önceki dönemde artık dünyamız ve Türkiye'nin içinde bulunduğu alan bugünkü görünümüne oldukça yaklaşmıştır.

şayet kıtaları eskiden oldukları gibi tekrar birleştirmemiz mümkün olsaydı, Kuzey ve Güney Amerika kıtaları, Afrika ve Avrupa kıtaları ile kesin bir şekilde uyuşacaklardı. Kuzey Amerika'nın Apalaşlar (Appalachian) Dağları ve Avrupa'nın İskoya Dağları, sıra dağlar oluşturacak şekilde tam olarak denk gelmektedir. Günümüzde ayrı olmalarına rağmen, bu iki dağ oluşumunun aynı kıvrım yapıları olan, aynı aralıklardaki aynı kaya katmanlarına sahip olmalarının, ve aynı döneme ait aynı fosil kalıntılarının bulunmasının sebebi budur.

Günümüzdeki kıtalar, bundan 200 milyon yıl kadar önce ayrılmaya başlayan Pangeanın birer parçalarıdır ve bu parçalar hareketlerine devam etmekte ve kıtalar birbirlerinden yılda 7.5 cm.'ye varan bir hızla ayrılmaktadırlar. Arabistan levhası kuzey-kuzeydoğu doğrultusunda yılda 4.5 cm hızla ilerleyerek, Anadolu levhasını devamlı sıkıştırmaktadır.. Türkiye'de meydana gelen depremlerin esas nedeni de, Arabistan levhasının bilinen bu hareketidir.

Halihazırda yeryüzünün üst bölümü kara parçalarından ve su kütlelerinden oluşmuş olup Kuzey Yarım Küre’de karalar, Güney Yarım Küre’den daha geniş yer kaplar. Karaların Kuzey Yarım Küre’de daha fazla yer kaplaması nedeniyle, Kuzey Yarım Küre’de; Yıllık sıcaklık ortalaması daha yüksek olup sıcaklık farkları daha belirgindir. Asya, Avrupa, Kuzey Amerika’nın tamamı ve Afrika’nın büyük bir bölümü Kuzey Yarım Küre’de yer alır. Güney Amerika’nın ve Afrika’nın büyük bir bölümü, Avustralya ve çevresindeki adalarla Antartika kıtası Güney Yarım Küre’de bulunur. Kıtaların birbirinden ayıran büyük su kütleleri okyanuslardır.
 
ILIMAN OKYANUS İKLİMİ :
Özellikleri ;

a)Batı rüzgarları ve sıcak su akıntılarının etkisi ile oluşmuştur.
b)Yazlar serin kışlar ılıktır.
c)Her mevsim yağışlıdır.
d)En sıcak ay ortalaması 24 - 25 C , en soğuk ay ortalaması 5-6 C civarındadır.
e)Günlük ve yıllık sıcaklık farkı azdır. Nemlilik fazla olduğu için
f)Yıllık yağış miktarı 1500 mm civarındadır. yükseltinin fazla olduğu yerlerde yağış miktarı artmaktadır.
g)En fazla yağış sonbahar aylarında en az yağış ise ilkbahar aylarında görülmektedir.
Görüldüğü yerler: Batı rüzgarlarının sebebiyle Ilıman kuşak karalarının batısında görülür ( Batı Avrupa , Amerika kıtasının batısı ) Yurdumuzda Doğu Karadeniz kıyılarında görülen iklim Ilıman Okyanus iklimine benzemektedir.
 
Geri
Top