Ölümden ne korkarsın
Korkma ebedi varsın
YUNUS EMRE
Ölüm; doğduğum ilk andan beri alnıma yazılmış rengini bilmediğim bir yazı Nasıl oluyor da hayat akıp gidiyor avuçlarımızdan geçmez dediğimiz anlar bile yılların arasına sıkışıp gidiyor Hep bir yerlere yetişmenin peşinde koşmaktan ölüme koştuğumuzu anlayamıyoruz Boynumuza doğduğumuzda taktığımız o ipin çekilme vakti geldiğinde şaşkınlıktan alamıyoruz kendimizi Hiç aklımıza gelmeyen ölüm karşımıza dikildiğinde sanki çok uzun yıllar önce tanışmış ama yıllardır görmediğimiz biriyle karşılaşmış gibi oluruz Tabi böyle bir ölümden ALLAH muhafaza etsin…
Nice ölümler vardır ki hasretle beklenir…
Nice ölümler vardır ki sevda ateşi gibidir…
Nice ölümler vardır ki sevgiliye kavuşmaktır…
Rabbine kavuşmak için geçen bir ömrün son
hasret demlerine şahit oldum
Acaba Berat Gecesi'nde ömrümüze ne kadar vakit biçildiğini ya da biçilen o vaktin bize haber verildiğini düşünebilir misiniz? Yoksa tüyleriniz mi ürperdi?
Bir Berat akşamı melekler etrafınıza toplansa üç Berat'ın kaldı deseler
"Elhamdülillah Rabbim sana kavuşmaya az kaldı" mı dersiniz yoksa telaşa mı kapılırdınız ya da hiç umursamaz mıydınız
Öyle bir an gelecek ki biz daldığımız dipsiz kuyunun karanlığındayken ölümün gözleri parlayacak; o an ya çok korkacağız ya da kurtuluş en büyük sevincimiz olacak Necip Fazıl ne güzel de dillendirmiş bu hâli:
"O dem ki perdeler kalkar perdeler iner
Azrail'e hoş geldin diyebilmek de hüner"
Böyle bir hünerimiz var mı acaba?
Ölüm ve ötesi aklıma geldiğinde bir korku düşer içime
Üstad'ın dediği gibi:
"İşaret bekliyorum yağız atım eğerli
Yanarım sorarlarsa ne getirdin değerli"
Ölümü unutmam diyemem; ama unutmamak için elimden geleni yapmam gerekiyor Eğer bir gün Azrail'in gelişi şaşırtırsa beni ve bu şaşkınlığın yanında eşantiyonu korkuysa eğer Eyvah! demek gelir içimden geçen ömrüme Ama şaşkınlığın yanında bir demet gül bir taş zemzem getirirse Azrail dilimde şahadet kalbimde imanım ve karşımda Resûl olursa eğer başıma taçlar takarsa dilimde ve kalbimde bir hamd DEĞMEYİN KEYFİME
alıntıdır...
Korkma ebedi varsın
YUNUS EMRE
Ölüm; doğduğum ilk andan beri alnıma yazılmış rengini bilmediğim bir yazı Nasıl oluyor da hayat akıp gidiyor avuçlarımızdan geçmez dediğimiz anlar bile yılların arasına sıkışıp gidiyor Hep bir yerlere yetişmenin peşinde koşmaktan ölüme koştuğumuzu anlayamıyoruz Boynumuza doğduğumuzda taktığımız o ipin çekilme vakti geldiğinde şaşkınlıktan alamıyoruz kendimizi Hiç aklımıza gelmeyen ölüm karşımıza dikildiğinde sanki çok uzun yıllar önce tanışmış ama yıllardır görmediğimiz biriyle karşılaşmış gibi oluruz Tabi böyle bir ölümden ALLAH muhafaza etsin…
Nice ölümler vardır ki hasretle beklenir…
Nice ölümler vardır ki sevda ateşi gibidir…
Nice ölümler vardır ki sevgiliye kavuşmaktır…
Rabbine kavuşmak için geçen bir ömrün son
hasret demlerine şahit oldum
Acaba Berat Gecesi'nde ömrümüze ne kadar vakit biçildiğini ya da biçilen o vaktin bize haber verildiğini düşünebilir misiniz? Yoksa tüyleriniz mi ürperdi?
Bir Berat akşamı melekler etrafınıza toplansa üç Berat'ın kaldı deseler
"Elhamdülillah Rabbim sana kavuşmaya az kaldı" mı dersiniz yoksa telaşa mı kapılırdınız ya da hiç umursamaz mıydınız
Öyle bir an gelecek ki biz daldığımız dipsiz kuyunun karanlığındayken ölümün gözleri parlayacak; o an ya çok korkacağız ya da kurtuluş en büyük sevincimiz olacak Necip Fazıl ne güzel de dillendirmiş bu hâli:
"O dem ki perdeler kalkar perdeler iner
Azrail'e hoş geldin diyebilmek de hüner"
Böyle bir hünerimiz var mı acaba?
Ölüm ve ötesi aklıma geldiğinde bir korku düşer içime
Üstad'ın dediği gibi:
"İşaret bekliyorum yağız atım eğerli
Yanarım sorarlarsa ne getirdin değerli"
Ölümü unutmam diyemem; ama unutmamak için elimden geleni yapmam gerekiyor Eğer bir gün Azrail'in gelişi şaşırtırsa beni ve bu şaşkınlığın yanında eşantiyonu korkuysa eğer Eyvah! demek gelir içimden geçen ömrüme Ama şaşkınlığın yanında bir demet gül bir taş zemzem getirirse Azrail dilimde şahadet kalbimde imanım ve karşımda Resûl olursa eğer başıma taçlar takarsa dilimde ve kalbimde bir hamd DEĞMEYİN KEYFİME
alıntıdır...