__nUrAy__
Usta
Her yıl binlerce yeni kitap basılmasına rağmen Türk halkı hâlâ az okuyan milletler kategorisindeki yerini muhafaza ediyor. Bir ‘çok satanlar’ sıralamamız var elbette. Ancak erbabı, ‘kaldırım kitapları’ndan oluşan bu listeye pek itibar etmiyor. Her kütüphanede kendine yer bulan abideleşmiş klasikler; Tolstoy, Dostoyevski, Balzac gibi kendi gitmiş eserleri kalmış yadigâr isimlerin imzasını taşıyor. Türk edebiyatından bahsediyorsak şiirde divan şairlerinden beri epeyce yol alındığı açık. Roman severlerin de bir çırpıda sayıvereceği pek çok eser var. Araba Sevdası, Mai ve Siyah, Felatun Bey ve Rakım Efendi, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Huzur ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü… Yaklaşık yüz yıllık mazisi olan bu eserlerin Türk edebiyatının klasikleri olduğuna kimsenin itirazı olmasa gerek.
Peki, bugünden geleceğe hangi eserler kalır acaba? Bugünün yetişkinlerini kütüphanesinden hangi eserler devredecek torunlarına? Bu çalışmanın yapılma sebebi işte bu soru. Cevabı edebiyat dünyasına yakın duran isimlerden almak istedik. Ve onlarcasının kapısını çaldık. Aldığımız karşılık bazen heyecanımızdan şüphe etmemize sebep olsa da neticede istenen bir tahminden ibaretti. Muhataplarımızın bazıları ‘beni affedin’ demekle yetinirken, ‘birinin adını versem öteki arkadaşlarım darılır’ diyen de oldu, ‘kıymeti bilinmedikten sonra 5 değil 50 eser de kalsa manası yok’ diyen de.
Aşağıdaki liste ise cevap vermeyi kabul edenlerin tahminleriyle ortaya çıktı. Onlar temenni ile karışık fikirlerini belirtti, biz de listenin adını kendimizce ‘Geleceğin Klasikleri’ koyduk. Yüz yıl sonraya sadece ve mutlaka bunlar kalacak demek cüretkârlığında bulunmayacağız elbette. Ne bunu söylemeye hakkımız ne de böyle bir niyetimiz var. Sadece bugünün yetişkinleri torunlarının kütüphanesinde hangi kitapları görmek ister diye merak ettik. Ve merakımızın peşine düştük. Uzunca bir zamana yayılan görüşme trafiği ortaya koydu ki edebiyatçı, yazar ve yayıncılar 1970 ve sonrası ile sınırladığımız günümüz Türk edebiyatı hakkında konuşmaya hazır değil. Bu kararsızlık ortaya konulan eserlerden mi kaynaklanıyordu acaba?
Zaman Gazetesi Kültür Editörü Ali Çolak’ın cevabı ‘hayır!’ Ona göre verecek isim bulunamamasının sebebi iyi eser olmaması değil. Bilakis çok sayıda iyi kitap var. Suskunluk yanılma korkusundan kaynaklanıyor. “Zaman çok hızlı geçiyor, eritip tüketiyor. İçinde bulunduğumuz zaman için konuşmak bile zorken bizim yaşamayacağımız bir çağ hakkında söz söylemek ürkütücü geliyor” Çolak’a. Çünkü yazı toplumsal şartlar içinde şekilleniyor. Bugün verilen eserlerin gelecekte belki de en fazla bugünün toplumsal ortamı kadar anlaşılacağı kanaatinde. Çinlilerin kızdıkları insanlara “ilginç zamanlara kalasın” diye beddua ettiklerini hatırlatıyor Çolak. Bizim yaptığımız da ilginç zamanlara dair düşünmelerini istemek. Bir nevi Çin işkencesi yani. Şiir konusunda daha cesur Çolak. Kötü şiirin daha yazıldığı yıllarda elendiğini düşünüyor zira. Listesi de ağırlıklı olarak şiir kitaplarından oluşuyor zaten.
Konuşmayı reddetmeyen ama isim vermekte zorlanan bir diğer isimse Ahmet Turan Alkan. Uzun uzun düşünmesinin sebebi okuyucu davranışına güvenilemeyecek olması. “Klasikleri büyük ölçüde eleştirmenler tayin ettiği için Orhan Pamuk’un kalacağını tahmin etmek zor değil.” diyor ve buna “bildiğimiz tarzını muhafaza ettiği sürece” kaydıyla Mustafa Kutlu’yu ekliyor. İhsan Deniz ve Rasim Özdenören kendi kitaplarını da adaylar arasında sıralayanlardan. Ayşe Kulin’se Sevdalinka ve KöPage Rankü için bir temenni parantezi açıyor sözlerinin sonunda. Bir de Elif Şafak gibi sıralamayı bugünün klasiklerinden oluşturanlar var tabii. Bu listelerin değişmeyen ismi ise Ahmet Hamdi Tanpınar. En farklı 5’li ise Radikal Gazetesi’nden Cem Erciyes’e ait. İleride hele de yüz yıl sonra okunacak kitapları şimdiden bilmek için ‘edebiyat sihirbazı’ ya da ‘sanat gurusu’ gibi olmayacak özelliklere sahip olmak gerek Erciyes’e göre. Olmayacak işler peşinde koşmanın fanteziden öte anlamı yok. “Madem böyle bir listeyi oyuna kaçmadan, şansımıza güvenmeden hazırlamak mümkün değil, öyleyse işin heyecanını artırmak gerek.” diye düşünen Erciyes ‘şansını zorlayarak’ son birkaç yıl içinde çıkan kitaplardan beş tanesi için atmış zarını.
Sözü bunca uzattıktan sonra eklenebilecek birkaç şey var: Satış rakamları aksini söylese de söz kalıcılığa gelince best-seller’in manası kalmıyor. Lakin usulüne, üslubuna güvenerek ‘bunu da herkes okur canım’ diyecek eserleri bir çırpıda sıralamak da zor. Son olarak 15 listeden 7’sinde yer bulan Orhan Pamuk için de bir şeyler demek gerek. Yapı Kredi Yayınları’ndan Selahattin Özpalabıyıklar’ın da dikkat çektiği gibi bütün o dersini iyi çalışmış best-seller yazarı özelliğine rağmen, hatta belki de asıl bu yüzden, Orhan Pamuk yarına kalacak gibi görünüyor. Yani 100 yıl sonra da Pamuk’tan kurtuluş yok…
Peki, bugünden geleceğe hangi eserler kalır acaba? Bugünün yetişkinlerini kütüphanesinden hangi eserler devredecek torunlarına? Bu çalışmanın yapılma sebebi işte bu soru. Cevabı edebiyat dünyasına yakın duran isimlerden almak istedik. Ve onlarcasının kapısını çaldık. Aldığımız karşılık bazen heyecanımızdan şüphe etmemize sebep olsa da neticede istenen bir tahminden ibaretti. Muhataplarımızın bazıları ‘beni affedin’ demekle yetinirken, ‘birinin adını versem öteki arkadaşlarım darılır’ diyen de oldu, ‘kıymeti bilinmedikten sonra 5 değil 50 eser de kalsa manası yok’ diyen de.
Aşağıdaki liste ise cevap vermeyi kabul edenlerin tahminleriyle ortaya çıktı. Onlar temenni ile karışık fikirlerini belirtti, biz de listenin adını kendimizce ‘Geleceğin Klasikleri’ koyduk. Yüz yıl sonraya sadece ve mutlaka bunlar kalacak demek cüretkârlığında bulunmayacağız elbette. Ne bunu söylemeye hakkımız ne de böyle bir niyetimiz var. Sadece bugünün yetişkinleri torunlarının kütüphanesinde hangi kitapları görmek ister diye merak ettik. Ve merakımızın peşine düştük. Uzunca bir zamana yayılan görüşme trafiği ortaya koydu ki edebiyatçı, yazar ve yayıncılar 1970 ve sonrası ile sınırladığımız günümüz Türk edebiyatı hakkında konuşmaya hazır değil. Bu kararsızlık ortaya konulan eserlerden mi kaynaklanıyordu acaba?
Zaman Gazetesi Kültür Editörü Ali Çolak’ın cevabı ‘hayır!’ Ona göre verecek isim bulunamamasının sebebi iyi eser olmaması değil. Bilakis çok sayıda iyi kitap var. Suskunluk yanılma korkusundan kaynaklanıyor. “Zaman çok hızlı geçiyor, eritip tüketiyor. İçinde bulunduğumuz zaman için konuşmak bile zorken bizim yaşamayacağımız bir çağ hakkında söz söylemek ürkütücü geliyor” Çolak’a. Çünkü yazı toplumsal şartlar içinde şekilleniyor. Bugün verilen eserlerin gelecekte belki de en fazla bugünün toplumsal ortamı kadar anlaşılacağı kanaatinde. Çinlilerin kızdıkları insanlara “ilginç zamanlara kalasın” diye beddua ettiklerini hatırlatıyor Çolak. Bizim yaptığımız da ilginç zamanlara dair düşünmelerini istemek. Bir nevi Çin işkencesi yani. Şiir konusunda daha cesur Çolak. Kötü şiirin daha yazıldığı yıllarda elendiğini düşünüyor zira. Listesi de ağırlıklı olarak şiir kitaplarından oluşuyor zaten.
Konuşmayı reddetmeyen ama isim vermekte zorlanan bir diğer isimse Ahmet Turan Alkan. Uzun uzun düşünmesinin sebebi okuyucu davranışına güvenilemeyecek olması. “Klasikleri büyük ölçüde eleştirmenler tayin ettiği için Orhan Pamuk’un kalacağını tahmin etmek zor değil.” diyor ve buna “bildiğimiz tarzını muhafaza ettiği sürece” kaydıyla Mustafa Kutlu’yu ekliyor. İhsan Deniz ve Rasim Özdenören kendi kitaplarını da adaylar arasında sıralayanlardan. Ayşe Kulin’se Sevdalinka ve KöPage Rankü için bir temenni parantezi açıyor sözlerinin sonunda. Bir de Elif Şafak gibi sıralamayı bugünün klasiklerinden oluşturanlar var tabii. Bu listelerin değişmeyen ismi ise Ahmet Hamdi Tanpınar. En farklı 5’li ise Radikal Gazetesi’nden Cem Erciyes’e ait. İleride hele de yüz yıl sonra okunacak kitapları şimdiden bilmek için ‘edebiyat sihirbazı’ ya da ‘sanat gurusu’ gibi olmayacak özelliklere sahip olmak gerek Erciyes’e göre. Olmayacak işler peşinde koşmanın fanteziden öte anlamı yok. “Madem böyle bir listeyi oyuna kaçmadan, şansımıza güvenmeden hazırlamak mümkün değil, öyleyse işin heyecanını artırmak gerek.” diye düşünen Erciyes ‘şansını zorlayarak’ son birkaç yıl içinde çıkan kitaplardan beş tanesi için atmış zarını.
Sözü bunca uzattıktan sonra eklenebilecek birkaç şey var: Satış rakamları aksini söylese de söz kalıcılığa gelince best-seller’in manası kalmıyor. Lakin usulüne, üslubuna güvenerek ‘bunu da herkes okur canım’ diyecek eserleri bir çırpıda sıralamak da zor. Son olarak 15 listeden 7’sinde yer bulan Orhan Pamuk için de bir şeyler demek gerek. Yapı Kredi Yayınları’ndan Selahattin Özpalabıyıklar’ın da dikkat çektiği gibi bütün o dersini iyi çalışmış best-seller yazarı özelliğine rağmen, hatta belki de asıl bu yüzden, Orhan Pamuk yarına kalacak gibi görünüyor. Yani 100 yıl sonra da Pamuk’tan kurtuluş yok…