OSMANLI iMPARATORLUĞU (1299-1923)
İmparatorluğu, Oğuzlar'ın sağ kolu olan Günhan Kolu'nun Kayı Boyu'na mensuptu. Osman Bey, Uç'taki Oğuz beylerinin tümünün ittifakıyla başa geçti ve Ahiler'in en itibarlı reislerinden Şeyh Edebali'nin kızıyla evlenerek Ahiler'in de nüfuzundan yararlandı.
Anadolu'daki TÜRK beyliklerini birleştirerek kısa sürede TÜRK birliğini kurmayı başaran Osmanlılar, önce Rumeli'ye geçtiler. Orhan Gazi'nin oğlu Süleyman Bey, beş bin kişilik bir orduyla İstanbul'un kuzeyindeki kıyı bölgesini ele geçirmek üzere 1353'te Trakya'ya, Şehzade Süleyman Paşa'nın da Gelibolu Yarımadası'ndan Avrupa'ya ayak basması TÜRK tarihinin önemli olaylarındandı.
Osmanlılar, o tarihten itibaren Rumeli'de hızla ilerlediler. Orhan Gazi'nin ölümünden sonra padişah olan I. Sultan Murad Han, Balkanlar'ın gerçek fatihi oldu. Osmanlı orduları, 1350'lerden itibaren Trakya ve Bulgaristan üzerinden batıya doğru ilerlemeye başladılar. 1362'de Edirne fethedildi ve başkent, Bursa'dan oraya taşındı.
Osmanlı İmparatorluğu'nun En Geniş Sınırları
1363'te Filibe ve Zağra alındı, Meriç vadisine hakim olundu. Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethederek (1453) Bizans'ın varlığına son vermesi ise Ortaçağ'ı bitirip Yeniçağ'ı başlattı.
Batıda Sırplar, Bulgarlar, Macarlar, Venedikliler, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, İspanyollar, Papalık, İngiltere, Polonya, zaman zaman Fransa ve Rusya; doğuda ve güneydoğuda Akkoyunlular, Timurlular, Memlükler, Sefeviler ve Karamanoğulları devletleriyle mücadele eden Osmanlılar, varlığını 20. yüzyıla kadar sürdürecek olan üç kıtaya yayılmış bir cihan imparatorluğu kurdular.
Yavuz Sultan Selim Mısır'ı fethederek Hilafet'in Osmanlılar'a geçmesini sağladı. Kanuni Sultan Süleyman zamanında sınırları kuzeyde Kırım'dan güneyde Yemen'e ve Sudan'a; doğuda İran içlerine ve Hazar Denizi'ne; kuzeybatıda Viyana'ya ve güneybatıda İspanya'ya kadar uzanan Osmanlı İmparatorluğu gelişmiş bir devlet örgütüne, güçlü bir orduya ve maliyeye sahipti.
Osmanlı İmparatorluğu 16. yüzyıldan itibaren Avrupa'ya karşı ekonomik ve askeri üstünlüğünü kaybetmeye başladı. 19. yüzyılda ise milliyetçilik hareketleri ve Rusya ile bazı Avrupa devletlerinin kışkırtmalarıyla Osmanlı topraklarında ayaklanmalar birbirini izledi.
Piri Reis Haritası, 1500'ler. Piri Reis denizciler için Beşik Koyu’na ve Çanakkale Boğazı’ndan geçişe ait ilk ayrıntılı açıklamaları vermiştir.
İmparatorluktan kopan Hıristiyanlar bağımsız devletler oluşturdu. Osmanlılar'ın 19. yüzyıl boyunca süren reform çabaları da çöküş sürecini durduramadı. II. Abdülhamid dönemine rastlayan I. Meşrutiyet'in (1876) ilk kez TÜRKİYE'ye batılı anlamda bir anayasa kazandırması da işe yaramadı.
Zaten "Jön TÜRKLERr" denilen aydınlar tarafından hazırlanarak II. Abdülhamid'e zorla kabul ettirilen bu anayasa ile Osmanlı Devleti'nde başlayan meşruti yönetim, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nı bahane eden padişahın Meclis'i kapatmasıyla sona erecekti.
Jön TÜRKLER'in muhalefet hareketi olarak gelişen İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Meşrutiyet'i tekrar ilan ettirmesi (1908), 31 Mart isyanını bastırarak iktidarı ele geçirmesi, imparatorluğu yeni sorunlarla ve maceralarla karşı karşıya bıraktı.
İtalyanlarla yapılan Trablusgarp Savaşı (1911-1912) ve hemen ardından patlak veren Balkan Savaşı'nın (1912-1913) kaybedilmesi, iktidardaki İttihat ve Terakki'nin tek parti diktatörlüğüne yol açtı.
Bir oldu bittiye getirilerek Almanlar'ın yanında girilen Birinci Dünya Savaşı (1914-1918) ise imparatorluğun sonunu getirdi. Savaştan sonra imzalanan Mondros Mütarekesi'nin ardından Rusya, İngiltere ve Yunanistan, Osmanlı topraklarını işgale başladı.
İmparatorluğu, Oğuzlar'ın sağ kolu olan Günhan Kolu'nun Kayı Boyu'na mensuptu. Osman Bey, Uç'taki Oğuz beylerinin tümünün ittifakıyla başa geçti ve Ahiler'in en itibarlı reislerinden Şeyh Edebali'nin kızıyla evlenerek Ahiler'in de nüfuzundan yararlandı.
Anadolu'daki TÜRK beyliklerini birleştirerek kısa sürede TÜRK birliğini kurmayı başaran Osmanlılar, önce Rumeli'ye geçtiler. Orhan Gazi'nin oğlu Süleyman Bey, beş bin kişilik bir orduyla İstanbul'un kuzeyindeki kıyı bölgesini ele geçirmek üzere 1353'te Trakya'ya, Şehzade Süleyman Paşa'nın da Gelibolu Yarımadası'ndan Avrupa'ya ayak basması TÜRK tarihinin önemli olaylarındandı.
Osmanlılar, o tarihten itibaren Rumeli'de hızla ilerlediler. Orhan Gazi'nin ölümünden sonra padişah olan I. Sultan Murad Han, Balkanlar'ın gerçek fatihi oldu. Osmanlı orduları, 1350'lerden itibaren Trakya ve Bulgaristan üzerinden batıya doğru ilerlemeye başladılar. 1362'de Edirne fethedildi ve başkent, Bursa'dan oraya taşındı.
Osmanlı İmparatorluğu'nun En Geniş Sınırları
1363'te Filibe ve Zağra alındı, Meriç vadisine hakim olundu. Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u fethederek (1453) Bizans'ın varlığına son vermesi ise Ortaçağ'ı bitirip Yeniçağ'ı başlattı.
Batıda Sırplar, Bulgarlar, Macarlar, Venedikliler, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, İspanyollar, Papalık, İngiltere, Polonya, zaman zaman Fransa ve Rusya; doğuda ve güneydoğuda Akkoyunlular, Timurlular, Memlükler, Sefeviler ve Karamanoğulları devletleriyle mücadele eden Osmanlılar, varlığını 20. yüzyıla kadar sürdürecek olan üç kıtaya yayılmış bir cihan imparatorluğu kurdular.
Yavuz Sultan Selim Mısır'ı fethederek Hilafet'in Osmanlılar'a geçmesini sağladı. Kanuni Sultan Süleyman zamanında sınırları kuzeyde Kırım'dan güneyde Yemen'e ve Sudan'a; doğuda İran içlerine ve Hazar Denizi'ne; kuzeybatıda Viyana'ya ve güneybatıda İspanya'ya kadar uzanan Osmanlı İmparatorluğu gelişmiş bir devlet örgütüne, güçlü bir orduya ve maliyeye sahipti.
Osmanlı İmparatorluğu 16. yüzyıldan itibaren Avrupa'ya karşı ekonomik ve askeri üstünlüğünü kaybetmeye başladı. 19. yüzyılda ise milliyetçilik hareketleri ve Rusya ile bazı Avrupa devletlerinin kışkırtmalarıyla Osmanlı topraklarında ayaklanmalar birbirini izledi.
Piri Reis Haritası, 1500'ler. Piri Reis denizciler için Beşik Koyu’na ve Çanakkale Boğazı’ndan geçişe ait ilk ayrıntılı açıklamaları vermiştir.
İmparatorluktan kopan Hıristiyanlar bağımsız devletler oluşturdu. Osmanlılar'ın 19. yüzyıl boyunca süren reform çabaları da çöküş sürecini durduramadı. II. Abdülhamid dönemine rastlayan I. Meşrutiyet'in (1876) ilk kez TÜRKİYE'ye batılı anlamda bir anayasa kazandırması da işe yaramadı.
Zaten "Jön TÜRKLERr" denilen aydınlar tarafından hazırlanarak II. Abdülhamid'e zorla kabul ettirilen bu anayasa ile Osmanlı Devleti'nde başlayan meşruti yönetim, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nı bahane eden padişahın Meclis'i kapatmasıyla sona erecekti.
Jön TÜRKLER'in muhalefet hareketi olarak gelişen İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Meşrutiyet'i tekrar ilan ettirmesi (1908), 31 Mart isyanını bastırarak iktidarı ele geçirmesi, imparatorluğu yeni sorunlarla ve maceralarla karşı karşıya bıraktı.
İtalyanlarla yapılan Trablusgarp Savaşı (1911-1912) ve hemen ardından patlak veren Balkan Savaşı'nın (1912-1913) kaybedilmesi, iktidardaki İttihat ve Terakki'nin tek parti diktatörlüğüne yol açtı.
Bir oldu bittiye getirilerek Almanlar'ın yanında girilen Birinci Dünya Savaşı (1914-1918) ise imparatorluğun sonunu getirdi. Savaştan sonra imzalanan Mondros Mütarekesi'nin ardından Rusya, İngiltere ve Yunanistan, Osmanlı topraklarını işgale başladı.