Eskiden Mevlid Kandilleri tatil olduğu gibi, fevkalâde ihtişamlı merasimlerle kutlanırdı.
İslâm âleminde bu gelenek devam etmiştir. Gücü yetenler mevlid cemiyetleri tertipleyip, güzel sesli hâfızlara bu kasideleri okutur; insanlara yemek, şerbet, tatlı dağıtırdı. Gücü yetmeyen evinde oturup bu kasideleri bizzat okurdu. Kaside okunurken ortaya su, tuz ve para konurdu. Böylece o paranın temizlendiğine inanılır; diğer paralarla karıştırılırsa onların da faydalanacağı ve sahibinin fakir düşmeyeceği umulurdu. Tuz da diğer tuza karıştırılarak bununla pişecek yemeklerin bereketlenmesi düşünülürdü. Mevlid şekerleri de mevlid okunurken bereket için dinleyenlerin önüne konurdu. Bu gün Müslümanlar güzel elbiseler giyip kokular sürünür; evini süsler, çıralar yakardı.
Selçuklu atabeylerinden ve Salâhaddin Eyyübî`nin eniştesi Erbil Meliki Muzaffer Ebu Said Gökbörü, hükümdarlardan en evvel mevlid okutandır. Ömrü boyunca her sene bu vesileyle binlerce insana yemek yedirir, hediye ve sadakalar dağıtırdı. İmam Muhammed Bâkır mevlid okumak için sevdiklerini toplar; onlara ve fakirlere yemek yedirir idi.
İmam Süyûtî Mısır`da böyle yapar ve yapılmasını tavsiye ederdi. Nitekim Mısır`da mevlid cemiyetleri çok parlak bir gelenektir. Mevlid okumak peygamberi övmek olduğu için ibâdet sayılmıştır. Vehhâbîlerden başka mevlide karşı çıkan olmamıştır. Hatta Hazret-i Peygamber`in doğum anını anlatan Geldi bir akkuş kanadıyla revan, arkamı sığadı kuvvetle hemanâ beyiti okunurken, herkesin hürmeten ayağa kalkması, İmam Sübkî`den gelen bir âdet olmuştur.
ORTAYA PARA KONULURDU
İnsanlar peygamberlerinin doğum gününe her zaman tazim etmiştir. Müslümanlar da Hazret-i Muhammed`in doğum günü olan Rebiülevvel ayının 12. gecesine hürmet gösterirdi. Hazret-i Peygamber`in bizzat kendisi de bu günde, eshabıyla oturup, doğumu esnasında olan hâdiseleri anlatırdı. Hassan bin Sâbit, Abdullah bin Revâha, Kâb bin Züheyr gibi sahabîler, peygamberi öven şiirler söylerdi. Hazret-i Ebu Bekr ve Ömer de zamanlarında böyle yapardı.İslâm âleminde bu gelenek devam etmiştir. Gücü yetenler mevlid cemiyetleri tertipleyip, güzel sesli hâfızlara bu kasideleri okutur; insanlara yemek, şerbet, tatlı dağıtırdı. Gücü yetmeyen evinde oturup bu kasideleri bizzat okurdu. Kaside okunurken ortaya su, tuz ve para konurdu. Böylece o paranın temizlendiğine inanılır; diğer paralarla karıştırılırsa onların da faydalanacağı ve sahibinin fakir düşmeyeceği umulurdu. Tuz da diğer tuza karıştırılarak bununla pişecek yemeklerin bereketlenmesi düşünülürdü. Mevlid şekerleri de mevlid okunurken bereket için dinleyenlerin önüne konurdu. Bu gün Müslümanlar güzel elbiseler giyip kokular sürünür; evini süsler, çıralar yakardı.
Selçuklu atabeylerinden ve Salâhaddin Eyyübî`nin eniştesi Erbil Meliki Muzaffer Ebu Said Gökbörü, hükümdarlardan en evvel mevlid okutandır. Ömrü boyunca her sene bu vesileyle binlerce insana yemek yedirir, hediye ve sadakalar dağıtırdı. İmam Muhammed Bâkır mevlid okumak için sevdiklerini toplar; onlara ve fakirlere yemek yedirir idi.
İmam Süyûtî Mısır`da böyle yapar ve yapılmasını tavsiye ederdi. Nitekim Mısır`da mevlid cemiyetleri çok parlak bir gelenektir. Mevlid okumak peygamberi övmek olduğu için ibâdet sayılmıştır. Vehhâbîlerden başka mevlide karşı çıkan olmamıştır. Hatta Hazret-i Peygamber`in doğum anını anlatan Geldi bir akkuş kanadıyla revan, arkamı sığadı kuvvetle hemanâ beyiti okunurken, herkesin hürmeten ayağa kalkması, İmam Sübkî`den gelen bir âdet olmuştur.