Otizmin tarihçesi
Geçmişten günümüze otizm
Otizm hastalığının geçmişi
İlk Otizm hastalığı
Son yıllarda otizmin modern kültürün bir hastalığı olduğu ileri sürülse de otizmin tarih boyunca var olduğunu kanıtlayan birçok bulguya rastlanmaktadır. Yüzyıllar öncesine dayanan birçok masal,hikaye ve yaşanmış olayları anlatan yazılı kaynaklarda bazı kişilerin karakteristik özelliklerinin otizmin karakteristik özellikleriyle uyuştuğunu görüyoruz.Günümüzde insanlık için önemli buluşlar yapmış bazı bilim insanlarının ve alanlarında çığır açmış bazı sanatçıların otizmli olduğu iddia ediliyor.
“Otizm’’ sözcüğünü ilk olarak 1911 yılında İsviçreli psikiyatrist Eugen Bleuler kullanmıştır. Bleuler’in iletişimin reddedilmesi ve gerçeklikle olan ilişkide bozukluk çerçevesinde nitelediği otizm kavramı şizofrenik hastalarda görülen belirtileri kapsamaktaydı.Otizm 1943 yılında Leo Kanner tarafından ilk kez bilimsel anlamda tanımlandı. Kanner 11 çocukta gördüğü yaygın davranış bozukluklarını tanımlayarak bu tabloya “erken çocukluk otizmi” adını verdi.Kanner’a paralel olarak 1945 yılında Hans Asperger’de bir grup çocukta gördüğü bazı davranışları tanımladı ve bu davranışları “otistik psikopati’’ olarak adlandırdı. Kanner’ın tanımladığı otistik yalnızlık, tekdüzelikte ısrar, ilişki kurmakta zorluk, streotip hareketler, ekolali gibi özelliklerin hemen hemen hepsi hala otizmin tipik özellikleri olarak görülmektedir.
1990’lı yıllara kadar yaygın gelişimsel bozukluklar Amerikan Psikiyatri Birliğinin sınıflandırlmasında çocukluk şizofrenisinin bir alt birimi olarak sınıflandırılmaktaydı. Amerikan Psikiyatri Birliği, 1994 yılında ilk kez yaygın gelişimsel bozuklukları 5 bozukluktan oluşan bir grup olarak sınıflandırmıştır.
Bunlar;
1. Otistik Bozukluk
Geçmişten günümüze otizm
Otizm hastalığının geçmişi
İlk Otizm hastalığı
Son yıllarda otizmin modern kültürün bir hastalığı olduğu ileri sürülse de otizmin tarih boyunca var olduğunu kanıtlayan birçok bulguya rastlanmaktadır. Yüzyıllar öncesine dayanan birçok masal,hikaye ve yaşanmış olayları anlatan yazılı kaynaklarda bazı kişilerin karakteristik özelliklerinin otizmin karakteristik özellikleriyle uyuştuğunu görüyoruz.Günümüzde insanlık için önemli buluşlar yapmış bazı bilim insanlarının ve alanlarında çığır açmış bazı sanatçıların otizmli olduğu iddia ediliyor.
“Otizm’’ sözcüğünü ilk olarak 1911 yılında İsviçreli psikiyatrist Eugen Bleuler kullanmıştır. Bleuler’in iletişimin reddedilmesi ve gerçeklikle olan ilişkide bozukluk çerçevesinde nitelediği otizm kavramı şizofrenik hastalarda görülen belirtileri kapsamaktaydı.Otizm 1943 yılında Leo Kanner tarafından ilk kez bilimsel anlamda tanımlandı. Kanner 11 çocukta gördüğü yaygın davranış bozukluklarını tanımlayarak bu tabloya “erken çocukluk otizmi” adını verdi.Kanner’a paralel olarak 1945 yılında Hans Asperger’de bir grup çocukta gördüğü bazı davranışları tanımladı ve bu davranışları “otistik psikopati’’ olarak adlandırdı. Kanner’ın tanımladığı otistik yalnızlık, tekdüzelikte ısrar, ilişki kurmakta zorluk, streotip hareketler, ekolali gibi özelliklerin hemen hemen hepsi hala otizmin tipik özellikleri olarak görülmektedir.
1990’lı yıllara kadar yaygın gelişimsel bozukluklar Amerikan Psikiyatri Birliğinin sınıflandırlmasında çocukluk şizofrenisinin bir alt birimi olarak sınıflandırılmaktaydı. Amerikan Psikiyatri Birliği, 1994 yılında ilk kez yaygın gelişimsel bozuklukları 5 bozukluktan oluşan bir grup olarak sınıflandırmıştır.
Bunlar;
1. Otistik Bozukluk
- Rett Bozukluğu
- Çocukluğun Dezintegratif Bozukluğu
- Asperger Bozukluğu
- Başka türlü adlandırılmayan yaygın gelişimsel bozukluk’dur.