Hayatta hiç bitmeyecek sandığımız, deniz gibi okyanus gibi aşklar da bitermiş, inandığın gerçekler birer yalan, sahip olduğunu sandığın kalelerin surları meğer düşman işgalinden hiç kurtulmamıştır.
Ve ne yaparsan yap, atomları parçalasan var oluşun sırrına ersen, aşkın kimyasını çözsen de, çare değildir hiçbirşey herşey olması gerektiği gibidir. Sahip olduğun hayatın ipini çeker biri,mutluluktan ayaklarının yerden kesildiğini hissetmenle, kendini darağacında buluşun, sehpalarda ayaklarının yerden kesilişi an meselesidir..Hükmedemediğimiz hayatın kuklası olmaktan öteye geçemeyiz. Sadece inanırız ve yaşarız, inandığın gerçeklerin yalan oluşu bile seni döndürmez bazen yolundan, çünki aşk inanmaktır kanmaktır, mutlu olmak istersin mutlu ettiğini sanırsın ama yanılırsın, hüküm senin değil. Hüküm yüreğine tutulduğun, ömrünü adadığınındır.
Aşkını yazarken, kaleminin kırılmasını beklemezsin yaşıyorum dersin de içten içe öldüğünü hiç bilemezsin… Hayat
işte herşey olması gerektiği gibi.. Biri kanacak diğeri yanacak. Biri yüreği ile secde edip sevecek diğeri sadece sevdiğini söylecek. Herkes üstüne düşeni takdir edileni yapacak.
Düşkün olacaksın merhametin şevkatinle üstüne titreyeceksin, ve birden düşeceksin yürekten hayattan seni saran kollardan, acının çilenin gözyaşının en derinlerine, boğulacaksın hayat bulduğun denizlerde, su gibi olduğunu sanacaksın aşıksın çünki aziz sanacaksın kendini, ama kutsal sular seni kurtarmayacak üzerindeki lanet yakana öylesi yapışacak ki kurtulamayacaksın bu yangınlardan.Her sabah yüzüne gülen güneş ısıtmayacak seni, yüreği üşüyeni cehennem ısıtır… Cennetine laik gördüğün sana avuç avuç kor ateşler serpecek, sana gül yaprağı gelsede yanacaksın… Hayat bu işte herkes biçilen kefeni giyecek, kimse keninden öteye geçemeyecek, herşey olması gerektiği gibi ve zamanın da.