Özgüven Hırsızı

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
Özgüven Hırsızı

Son yıllarda sıklıkla karşılaştığımız bir kavram olan özgüven, günümüzde ve hayatın her alanında, kişilerden beklenen en önemli özellikler arasında yer alıyor. Çağımızın modern toplumlarında özgüveni yüksek bireyler, karşılaştığı zorluklar karşısında baş etme becerileriyle ve başarılarıyla toplumun takdirini alırken, özgüvensizlik ise hem bireyin yaşamında ona engeller oluşturuyor hem de güvensiz davranışlar günümüzün talepkar toplumunca onaylanmıyor.

Özgüven, yaşamda karşılaştığımız zorluklarla gerçekçi bir biçimde baş etmemizi sağlarken, enerjimizi, gücümüzü artırır ve bizi daha fazla çaba sarf etmeye güdüleyerek başarı için ilham kaynağı olur. Sonuç başarılı olsun ya da olmasın, çabalarımızla gurur duymamızı ve onlardan keyif almamızı sağlar.

Özgüvenimiz olmadığında ise yapmamız gereken işlerle ya da alışık olmadığımız yeni durumlarla yüzyüze geldiğimizde gerekli becerilere sahip olsak bile paniğe kapılabilir, “başaramam, ben bu işin içinden nasıl çıkarım” gibi negatif zihinsel tohumlarla kendi kendimize engeller koyup mutsuz ve huzursuz bir yaşamı seçebiliriz.
Bizi mutsuzluğa ve huzursuzluğa iten özgüvensizlik; “çaresizlik” ve “değersizlik” hislerini doğururken aynı süreci bir kısırdöngü gibi devam ettirmemize neden olur. Birçok ruh sağlığı ve davranış bozukluğu “çaresizlik” ve “değersizlik” hisleri sonucu ortaya çıkmaktadır.

Özgüven; okulda, sosyal yaşamda, kişiler arası ilişkilerde ve iş yaşamında başarının ya da başarısızlıkların en büyük belirleyicilerinden biridir.

Özgüven kısaca bireylerin kendilerini pozitif ve gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirebilmesi, kendine değer vermesidir diyebiliriz. Özgüven kişinin yeterli olduğunu düşünmesi, kendini ve yaşadığı olayları kontrol edebileceğine dair inancı, kendini tanıması, kendiyle barışık olması ve nihayetinde kendini olduğu gibi kabul etmesiyle ilgili bir durumdur.

Günlük yaşantımızda sahip olduğumuz bazı önyargılar ve varsayımlar, hayatta başarımızı, mutluluğumuzu ve hayallerimizi etkileyecek özgüven duygusunu geliştirmemize ve hissetmemize engel olur.
Şimdi bu varsayımlardan bazılarını birlikte inceleyeceğiz. Dürüstçe okumayı başarırsanız, belki siz de özgüveninizi çalan hırsızı yakalayabilirsiniz.

“Yaşamımdaki her önemli kişinin daima onayını ve sevgisini kazanmalıyım.”
Bu ulaşılamayacak ve mükemmeliyetçi bir amaçtır. Yaşamımız boyunca bazı kararlar alırız bu kararlarda her zaman yakınlarımızdan onay alamadığımız olur. Önemli olan, gerçekçi ve arzulanır olan ise, tümüyle başkalarının onayına bağlı olmayan kişisel standartlar ve değerler geliştirmektir. Kişinin öz değerlerini geliştirebilmesi, kendi yaşamına ait kararların sorumluluğunu alabilmesiyle mümkündür.

Bu elbette ki yakınlarımızın düşüncelerine kulak asmayacağız, hiçe sayacağız demek değildir. Buradaki temel mesaj yeri geldiğinde kendi kararlarımızın sorumluluğunu üstlenip, sadece başkalarını memnun edip onların onayını almaya takılıp kalmamaktır

“Yaşamımın tüm alanlarında tümüyle başarılı, yeterli ve yetenekli olmalıyım”
Bu da yine mükemmeliyetçi ve ulaşılamaz bir amaçtır ve kişisel değeri başarıyla ölçmektir. Başarı tatmin edici olabilir ama sizi daha değerli yapmaz. Değer her insanın sahip olduğu, her insanın doğasında olan bir özelliktir. Her insan, bir takım alanlarda başarılı ya da değil, DEĞERLİDİR.

“Geçmişte yaşadığım her şey çok önemlidir ve benim şu anki davranışlarımı ve hislerimi kontrol eder.”
Çocuklukta yaşanmış olaylar özgüveninizi kırılgan hale getirmiş olabilir. Ancak büyüdükçe, farkındalık ve bakış açısı kazandıkça hangi etkenlerin yaşamınızı etkilemesine izin vermeye devam edip, etmeyeceğiniz sizin seçiminizdir.

Geçmişte olanlar nedeniyle çaresiz değilsiniz. Ancak bazı insanlar geçmişe takılıp kalmayı seçmekte ve kendilerini güvensiz hissetmelerine neden olacak anıları sürekli zihinlerinin arşivinden çıkarıp, tekrar ve tekrar yaşayarak, gelecekteki umutlarını tüketmektedirler. Olaylar ya da yaşananlar ne olursa olsun, onlara boyun eğip, kendi yaşanmışlılarınızın kurbanı olmayı seçen sizsinizdir. Her insan geçmişinde, geleceklerini etkileme olasılığına sahip olaylar yaşamıştır. Hatta kendine duyduğu güven karşısında hayranlık duyduğunuz insanlar bile.
Onların tek farkı geçmişlerinin, bugünlerini ve geleceklerini çalmasına izin vermemeyi seçmiş olmaklarıdır.
“Yaptığım şeyler mükemmel olamazsa hiç bir şey yapmamışımdır.”

Bu hepsi ya da hiçbiri yaklaşımıdır ve negatif bir düşünce tarzıdır. Gökyüzünde sadece kara bulutları ve felaketi görmektir.

Ya hep ya hiç tutumu çok katı bir yaklaşımdır ve esneklikten uzaktır. Kendisine bu katı tutumla yaklaşan ve yargılayan insanlar, bu tavırları nedeniyle elde ettikleri güzellikleri göremedikleri gibi, daha çok hata ve yanlış yapma eğilimindedirler. Tek bir negatif detayın, tüm gerçekliği karartmasına izin vermek, kendini asla takdir edememek, kendi değerinin farkına varamamak demektir ki, bu da özgüveni öldüren bir katildir.
“Kendimi çok çirkin hissediyorum öyleyse ben çirkin biriyim”

Kendini çirkin bulmak, yeteneksiz bulmak, akıllı olmadığına inanmak, şansız olduğunu düşünmek, yapamam duygusunun esiri olmak gibi yaklaşımlar, hislerini eleştirmeyip, gerçekmiş gibi kabul etmektir.

Elbette duygu, düşünce ve davranış birbirini doğuran temel örüntülerdir. Başta da belirttiğimiz üzere özgüven kişinin kendi hakkındaki pozitif ve gerçekçi yargılarıdır. Böyle düşünen birinin yargısı negatif olduğu gibi gerçekçi de olmayabilir. NLP’ye göre zihin ve beden aynı sistemin parçasıdır. Kişi kendini nasıl hissederse, zihninde nasıl kurgularsa gerçeği de o şekilde yaşamaya başlar. Kendini çirkin hisseden biri kendini aynada çirkin olarak görecektir.

Zihninizde kendinize dair nasıl bir imaj yaratırsanız, o olursunuz. Olumsuz kurgular yaratmışsanız, yaşamınızın senaryosunda o rolü oynarsınız. Ama kimliğinize ve görünüşünüze yönelik yaratacağınız her olumlu kurgu, size mutlu sonla biten bir filmde oynama şansını sunacaktır.

Yazar : Bülent ŞENYÜREK
 
Geri
Top