Papalığa Göre Dinler Arası Diyalogun Amacı

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri
Simdiki Papa II. J. Paul’e göre “Dinler arası diyalog, Kilise’nin insanları Kilise’ye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır.” (John Paul II, Redemptoris Missio, Libreria Editrice Vaticana, Roma-1991, s.55) Papa’ya göre bu durum Hiristiyanligin dogasından kaynaklanir:

“ Diyalog bir ve üç olan Tanrı’nın kendi hayatına dayanır... Böylece diyalog Kilise’nin kurtarıcı misyonunun bir parçasıdır; gerçekten bu bir kurtuluş diyaloğudur. Çünkü böyle hakiki bir diyalog bir Hiristiyan için inandığını pratige dökmektir, saygı göstermek ve dinlemek suretiyle başkalarına Incil’in mesajını ögretmektir.” (Podgorski, F. R., Towars A Catolic Theolojy of Misyonary Dialogue And Dialogical Mission With Other Religions, Roma-1987, s142 vd.)

Diyalog kavramını II. Vatikan Konsiline öneren Papa VI. Paul de bu yönde düşünmektedir: “ Biz her ne kadar Hiristiyan olmayan dinlerin manevi ve ahlaki değerlerini tanıyor, saygı gösteriyor, onlarla diyaloğa hazırlanıyor ve din hürriyetini savunmak, insanlık kardeşliğini tesis etmek, kültür, sosyal refah ve sivil iradeyi oluşturmak gibi hususlarda diyaloğa girmek istiyorsak da dürüstlük bizi gerçek kanaaatimizi açıkça ilan etmeye mecbur etmektedir; yegane gerçek din vardır, o da Hiristiyanlıktır.” (Catholic Official Teachings, VIII: Clergy and Laity, Edited by Odile M. Liebhard, Wilmington-1978, s.13 vd)

II. Vatikan Konsilinde alinan karar geregi Papa VI. Paul tarafindan 19 Mayis 1964’te Hiristiyan Olmayanlar Sekreteryası’nı kurmuştur.

Simdiki Papa II. J. Paul’e göre “Dinler arası diyalog, Kilise’nin insanları Kilise’ye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır.” (John Paul II, Redemptoris Missio, Libreria Editrice Vaticana, Roma-1991, s.55) Papa’ya göre bu durum Hiristiyanligin dogasından kaynaklanir:

“ Diyalog bir ve üç olan Tanrı’nın kendi hayatına dayanır... Böylece diyalog Kilise’nin kurtarıcı misyonunun bir parçasıdır; gerçekten bu bir kurtuluş diyaloğudur. Çünkü böyle hakiki bir diyalog bir Hiristiyan için inandığını pratige dökmektir, saygı göstermek ve dinlemek suretiyle başkalarına Incil’in mesajını ögretmektir.” (Podgorski, F. R., Towars A Catolic Theolojy of Misyonary Dialogue And Dialogical Mission With Other Religions, Roma-1987, s142 vd.)

Diyalog kavramını II. Vatikan Konsiline öneren Papa VI. Paul de bu yönde düşünmektedir: “ Biz her ne kadar Hiristiyan olmayan dinlerin manevi ve ahlaki değerlerini tanıyor, saygı gösteriyor, onlarla diyaloğa hazırlanıyor ve din hürriyetini savunmak, insanlık kardeşliğini tesis etmek, kültür, sosyal refah ve sivil iradeyi oluşturmak gibi hususlarda diyaloğa girmek istiyorsak da dürüstlük bizi gerçek kanaaatimizi açıkça ilan etmeye mecbur etmektedir; yegane gerçek din vardır, o da Hiristiyanlıktır.” (Catholic Official Teachings, VIII: Clergy and Laity, Edited by Odile M. Liebhard, Wilmington-1978, s.13 vd)

II. Vatikan Konsilinde alinan karar geregi Papa VI. Paul tarafindan 19 Mayis 1964’te Hiristiyan Olmayanlar Sekreteryası’nı kurmuştur.

Dinlerarası diyalogun mimarlarına göre diyalogun bir raconu da "Benim dinim son dindir" inancından vazgeçmektir ya da Profesör Watt'ın Şeytânî Hezeyanları


Dinlerarası diyalogun mimarlarına göre diyalogun bir raconu da "Benim dinim son dindir" inancından vazgeçmektir"İbrahimi Din ve Dinlerarası Diyalog" 28 Aralık 1999 Salıp rojelerinin teorisyenlerinden birisi Prof. Dr. W. M. Watt'tır. Watt'ın Modern Dünyada İslam Vahyi (çev. Mehmet S. Aydın, Ankara-1982, Hülbe yayınları) özellikle bu projenin bir ürünüdür. Hıristiyanların meseleye yaklaşımını açık seçik bir şekilde ortaya koyan Watt'ın görüşlerini sunacağız. Watt ezcümle şunları söylüyor (X. Bölüm)

Bu söylediklerimiz şöylece özetlenebilir: şu andan ve yakın bir gelecekte dinlerin, belli ölçüde, birbirinin "tamamlayıcısı" olduğunu ve olacağını kabul etmek gerekiyor. Her din belli kültür alanında geçerlidir, onun ötesinde değil. Hıristiyanların, Müslümanların ve diğer dinlere mensup olanların, kendi inançlarını yaymak için gösterdikleri faaliyetlere rağmen hiç bir din bütün kültür alanlarında geçerli olduğunu henüz ortaya koyamamıştır. Öyle ise her din özel bir kültür alanında geçerlidir; her din belli alanda insanların iyi bir hayat sürmelerine imkan vermektedir. O halde onlar birbirlerini tamamlamaktadır." (s.15

Diyalog : "Dinlerarasındaki münasebet konusunda da yeni bir anlayış gündeme gelmiştir ki, buna "diyalog" denmektedir. Fakat diyalog, çok çeşitli şekillerde anlaşılmaktadır. Bazılarına göre, diyalog, sonunda bir takım anlaşmaların olması gereken güçlü bir konferanstır. Bir kısmına göre ise şu şekilde olmalıdır: bazı Hıristiyan ve İslam ilahiyatçıları bir takım toplantılar yaparak önce itikada dair esaslarla ilgimi zıt görüşleri dikkate almalı, daha sonra da bu esaslardan bazılarının doğru, bazılarının ise yanlış olduğu hususunda anlaşmaya varmalıdırlar. Bazılarının diyalog anlayışında da karşılıklı yardım, asgari derecede tutulmuştur.

Mesela, İsviçreli bir yazar (Henri Nussle) İslam'la Diyalog adlı eserini Müslümanlara şu daveti yaparak bağlamaktadır: 'Ey dinlerimizin akraba olduğunu cesâretle söyleyen (Müslüman)! Senden şu düşünceye yer vermeni istiyoruz:Batı sana kültüründen, kapitalinden, yaratıcı dehasından daha fazla bir şey verebilir. Sana bir Hayat Görüşü, meleküt aleminden gelen bir görüşü; bir kelimede, bir isimde, yani İsa adında ifadesini bulan sonsuz ümidi verebilir.!' Şimdi bu gerçek manada bir diyalog değildir. (s.163)

Watt'a göre diyalogun bir raconu da "Benim dinim son dindir" inancından vazgeçmektir: "Dinlerin karşılaştırılması, yani üstünlük ve aşağılık açısından herhangi bir değerlendirmeye gitme, objektif anlamda geçerli olmadığı için gerçek diyalog anlayışı, bu çeşit karşılaştırmalardan vazgeçmeyi icab ettirir. Bu, açıktan açığa yapılmayan karşılaştırmalar için de aynen geçerlidir.

Söz gelişi bir insan "benim dinim son dindir" derse bu olmaz; çünkü buradaki "son" kelimesi diğer dinlerden üstün olma veya diğer dinleri geçersiz kılma anlamlarına gelir. ... Konuya çeşitli açılardan bakış gösteriyor ki, başka dinlere mensup olanlar ile gerçek bir diyalog kurulacaksa ve gerçekten çevremizdeki dünya ile doğru dürüst ilgilenerek yaşayacaksak, bu son savunma kalesini -bizim dinimiz diğerlerinkinden daha üstündür inancını- terketmemiz gerekir." (s.167)
 
Geri
Top