PARA VE KUR POLİTİKASI
Para ve Kur Politikasının Genel Çerçevesi
Raporun para ve kur politikası bölümünde genel bir çerçeve çizilmeye çalışılmış. 2000 yılının Kasım ayında yaşanan krizden raporun yazıldığı Kasım 2001 tarihine kadar olan süre göz önünde bulundurulmuş. Buna göre 2000 Kasımda yaşanan krizden sonra, IMF’nin sağladığı ek desteğe rağmen, kamu bankaları öncelikli olmak üzere bankacılık sisteminin mali yapısının kırılganlığı artmış; fon vadelerinde de buna bağlı bir kısalma gerçekleşmiştir. Şubat ayında piyasaların yaşadığı panik havası ve 19 Şubatta Türk Lirasının ciddi değer kaybetmesi ile 22 Şubat tarihinde mevcut döviz sistemine olan güvenin kaybolmasıyla birlikte “dalgalı kur politikası” na geçiş yapılmıştır. Buna göre Türk Lirasının değeri yabancı para birimlerikarşısında dalgalanmaya bırakılmıştır. MB belirli aralıklarda dalgalanmalara izin verecek; aşırı değer kaybı ya da kazancı durumunda piyasalara müdahele edecektir.
MB, piyasalarda istikrarı sağlamak adına gerekli likiditeyi kotasyon, APİ ve bankalararası piyasalarda TL sağlamak yoluyla karşılamıştır. Bu noktada kısa vadeli faizlerin aşağı çekilmesi için müdahelede bulunmuştur. TMSF kapsamındaki bankaların, vadeleri gelen repoları yenilenerek, bu bankaların sisteme yaptıkları baskı azaltılmaya çalışılmıştır.
MB, açıkladığı 2001 yılı Para Programında enflasyon ile mücadelede Para Tabanı büyüklüğünü nominal çıpa olarak kullanacağını açıklamıştır. Para Programı ana hatları ile
Kamu ve fon bankalarının mali yapılarını iyileştirme operasyonları
IMF ve Dünya Bankasından sağlana dış finansman miktarı, zamanlaması ve MB rezervleri ile bütçe finansmanı arasında dağılım
olarak özetlenebilir.
Parasal Büyüklüklerdeki Gelişmeler
Bu bölümde M1 ve M2 de yaşanan daralmadan sözediliyor. M1 ve M2 de yaşanan bu daralmanın nedeni olarak ta kriz nedeniyle bankacılık sistemindeki tasarrufların kısmen Döviz Tevdiat Hesaplarına, kısmen de sistem dışına çıkmış olması gösterilmiş. TL cinsinden mevduatların DTH ya kaçışını önlemek adına DTh ya uygulanan gelir vergisi stopaj kesintisi, TL cinsinden mevduatlara uygulanandan daha yüksek tutulmuş ve TL mevduat zorunlu karşılıklarına faiz verilmesi uygulaması başlatılmıştır. Rapora göre paranın dolaşım hızı, 1998 yılıyla birlikte girdiği düşüş eğilimine devam etmektedir; buna da Gayri Safi Yurtiçi Hasıla daki gerileme, ödemeler sistemindeki aksaklılklar ve piyasalardaki belirsizliğin neden olduğu düşünülmüştür.
Döviz Piyasalarındaki Gelişmeler
Dalgalı döviz kuru rejimine geçişle birlikte döviz kurlarında ciddi bir hareketlenme kaydedilmiştir. Bu hareketliliği etkileyen en önemli unsur ise bankacılık sisteminin Şubat 2001 krizine girerken yüksek oranda açık pozisyonda olmasıdır. Bu negatif etkinin azaltılması adına, Kamu ve TMSF bankalarına kamu kağıdı verilmiş, özel bankalarla da borç takası gerçekleştirilmiştir. Buna rağmen; 2001 yılında reel sektördeki daralma, bankacılık sektörünün mali yapısının zayıflaması ve bankaların daha fazla riskten kaçınmaları sonucunda hem yurtiçi hemde yurt dışındaki bankalar yeni kredi temininden kaçınmışlar, bu da döviz kurları üzerinde artı bir baskı unsuru oluşturmuştur. Bu dönemde ayrıca çok ciddi oranda bir sermaye çıkışı da yaşanmıştır. Buna neden olarak yurtiçi siyasi karışıklıklar, yaşanan ve beklenen ekonomik belirsizlik ve iç borçların sürdürülebileceğine ilişkin kaygı sayılmış.
Bu dönemde TCMB döviz piyasalarındaki aşırı dalgalanmaları düzenli döviz satış ihaleleri ile engellemiştir. Diğer taraftan IMF ten sağlanan dış finansmanın karşılığı olarak Hazineye TCMB tarafından açılan kredileri Hazinenin yurtiçi TL ödemelerinde kullanmasıyla oluşan fazla likiditeyi döviz satışıyla çekmiştir.Ayrıca bankaların dış yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için bankalara döviz deposu imkanı sağlanmıştır. Eylül ayı itibariyle her iş günü 20 milyon USD olmak üzere döviz ihaleleri yapılmaya başlanmıştır. Bunda amaç, döviz satışı ile çekilecek TL fazlasının belirli günlerde yoğunlaşmasını önlemek ve döviz kurundaki aşırı dalgalanmayı azaltmaktır. Uygulanan bu politikalar ile kurdaki dalgalanma Nisan ayı sonrasında büyük ölçüde azalmıştır. Fakat Temmuz ayında Arjantin ekonomisinde yaşana gelişmeler ve Telekom krizine bağlı olarak IMF nin kredi dilimini ertelem olasılığı, Eylül ayında da ABD ye yapılan terörist saldırı sonucunda kurdaki dalgalanmada hareketlenme artmıştır.
Faizlerdeki Gelişmeler
Şubat 2001 krizi sonrasında fiyat istikrarını sağlamak adına TCMB kısa vadeli fazi oranlarında değişiklikler yapmıştır. Buna göre Temmuz ayında yaşanan Telekom krizi ve Arjantin’in ekonomik durumu üzerinde faiz oranları yükseltilmiş, ekonomik dengelerin nispeten daha iyi olduğu Ağustos ayında ise düşürülmüştür. Kamu ve TMSF bünyesindeki bankaların gecelik borçlanma gereksinmelerinin sona erdirilmesi, kısa vadeli faiz oranlarının gelişimini belirleyen en önemli etken olmuştur. Bu bankalara verilen DİBS in TCMB tarafından kesin alıma tabi tutulması ile bu bankaların kısa vadeli fazi oranları üzerinde oluşturdukları baskı ortadan kalkmıştır. Ayrıca bu bankalara gecelik faizlerdeki yükümlülüklerini sıfırlama zorunluluğu getirilmiş; bu gelişmeler sonucunda gecelik faizlerde hızlı bir düşüş yaşanmıştır.
TCMB Bilançosu Gelişmeleri
2001 yılı içerisinde, özellikle Şubat krizini takip eden dönemde, TCMB bilançosundaki gelişmeleri iki unsur belirlemiştir.
1. Kamu ve TMSF bankalarına Hazine tarafından DİBS verilmesi ve bu DİBS lerin TCMB tarafından kesin alım işlemine tabi tutulması, bunun Net İç Varlıkları etkilemesi
2. IMF kanalıyla sağlanan finansmanın hazineye kullandırılması
Bu gelişmeler TCMB bilançosunda Net Dış Varlıkların payının azalmasına ve Net İç Varlıklar kalemine kaymasına yolaçmıştır. DİBS lerin TCMB tarafından kesin alım işlemine tabi tutulması ile kamu ve TMSF bağlı bankaların gecelik borçlanma ihtiyacının ortadan kaldırılması, Açık Piyasa İşlemleri hesabında hızlı bir düşüşe ve Kamuya Açılan Nakit Krediler hesabında bir artışa neden olmuştur. Bu yolla piyasaya verilen likiditenin ters repo işlemi ile çekilmesi sonucu APİ hesabı eksi değerler almış ve ciddi bir daralma yaşamıştır. Kamuya Açılan Nakit Krediler hesabındaki artış NİV hesabındaki artışın temel nedeni olarak göze çarpmaktadır. NİV hesabını etkileyen bir diğer önemli gelişme ise IMF tarafından sağlanan dış kredinin Hazinenin iç finansman ihtiyacı için kullanılan kısmının bu hesaba aktarılmasıdır. NİV hesabını etkileyen bir diğer gelişme de TCMB nin kriz döneminde bankaların döviz yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için bankalarla yapmış olduğu döviz depo işlemlerinin bu hesap altında takip edilmesi olmuştur.
TCMB nın döviz kurundaki aşırı dalgalanmayı azaltmak için yaptığı döviz satımları NDV ın ve NUR un azalmasına neden olmuştur. IMF kredilerinin Hazineye iç borç ödemeleri amacıyla kullandırılması sonucu oluşan likiditeyi çekmek için yapılan döviz satışları da bu iki hesapta düşüşe neden olmuştur. Bankaların bankalararası döviz piyasası üzerinden gerçekleştirdikleri döviz depoları da bir başka nedendir; çünkü bu işlemler MB teminatı altında gerçekleştirilmiştir.
Analitik bilançonun pasif kısmını oluşturan para tabanı ise 2001 yılının ilk günleriyle birlikte Kasım krizi sırasında, bayram ve yılbaşı dönemlerinde likiditenin çekilmesi üzerine daralma göstermiş, Şubat 2001 sonrasında krizin de etkilerinin azaltılmasıyla bir çıkış eğilimine geçmiştir.
Para ve Kur Politikasının Genel Çerçevesi
Raporun para ve kur politikası bölümünde genel bir çerçeve çizilmeye çalışılmış. 2000 yılının Kasım ayında yaşanan krizden raporun yazıldığı Kasım 2001 tarihine kadar olan süre göz önünde bulundurulmuş. Buna göre 2000 Kasımda yaşanan krizden sonra, IMF’nin sağladığı ek desteğe rağmen, kamu bankaları öncelikli olmak üzere bankacılık sisteminin mali yapısının kırılganlığı artmış; fon vadelerinde de buna bağlı bir kısalma gerçekleşmiştir. Şubat ayında piyasaların yaşadığı panik havası ve 19 Şubatta Türk Lirasının ciddi değer kaybetmesi ile 22 Şubat tarihinde mevcut döviz sistemine olan güvenin kaybolmasıyla birlikte “dalgalı kur politikası” na geçiş yapılmıştır. Buna göre Türk Lirasının değeri yabancı para birimlerikarşısında dalgalanmaya bırakılmıştır. MB belirli aralıklarda dalgalanmalara izin verecek; aşırı değer kaybı ya da kazancı durumunda piyasalara müdahele edecektir.
MB, piyasalarda istikrarı sağlamak adına gerekli likiditeyi kotasyon, APİ ve bankalararası piyasalarda TL sağlamak yoluyla karşılamıştır. Bu noktada kısa vadeli faizlerin aşağı çekilmesi için müdahelede bulunmuştur. TMSF kapsamındaki bankaların, vadeleri gelen repoları yenilenerek, bu bankaların sisteme yaptıkları baskı azaltılmaya çalışılmıştır.
MB, açıkladığı 2001 yılı Para Programında enflasyon ile mücadelede Para Tabanı büyüklüğünü nominal çıpa olarak kullanacağını açıklamıştır. Para Programı ana hatları ile
Kamu ve fon bankalarının mali yapılarını iyileştirme operasyonları
IMF ve Dünya Bankasından sağlana dış finansman miktarı, zamanlaması ve MB rezervleri ile bütçe finansmanı arasında dağılım
olarak özetlenebilir.
Parasal Büyüklüklerdeki Gelişmeler
Bu bölümde M1 ve M2 de yaşanan daralmadan sözediliyor. M1 ve M2 de yaşanan bu daralmanın nedeni olarak ta kriz nedeniyle bankacılık sistemindeki tasarrufların kısmen Döviz Tevdiat Hesaplarına, kısmen de sistem dışına çıkmış olması gösterilmiş. TL cinsinden mevduatların DTH ya kaçışını önlemek adına DTh ya uygulanan gelir vergisi stopaj kesintisi, TL cinsinden mevduatlara uygulanandan daha yüksek tutulmuş ve TL mevduat zorunlu karşılıklarına faiz verilmesi uygulaması başlatılmıştır. Rapora göre paranın dolaşım hızı, 1998 yılıyla birlikte girdiği düşüş eğilimine devam etmektedir; buna da Gayri Safi Yurtiçi Hasıla daki gerileme, ödemeler sistemindeki aksaklılklar ve piyasalardaki belirsizliğin neden olduğu düşünülmüştür.
Döviz Piyasalarındaki Gelişmeler
Dalgalı döviz kuru rejimine geçişle birlikte döviz kurlarında ciddi bir hareketlenme kaydedilmiştir. Bu hareketliliği etkileyen en önemli unsur ise bankacılık sisteminin Şubat 2001 krizine girerken yüksek oranda açık pozisyonda olmasıdır. Bu negatif etkinin azaltılması adına, Kamu ve TMSF bankalarına kamu kağıdı verilmiş, özel bankalarla da borç takası gerçekleştirilmiştir. Buna rağmen; 2001 yılında reel sektördeki daralma, bankacılık sektörünün mali yapısının zayıflaması ve bankaların daha fazla riskten kaçınmaları sonucunda hem yurtiçi hemde yurt dışındaki bankalar yeni kredi temininden kaçınmışlar, bu da döviz kurları üzerinde artı bir baskı unsuru oluşturmuştur. Bu dönemde ayrıca çok ciddi oranda bir sermaye çıkışı da yaşanmıştır. Buna neden olarak yurtiçi siyasi karışıklıklar, yaşanan ve beklenen ekonomik belirsizlik ve iç borçların sürdürülebileceğine ilişkin kaygı sayılmış.
Bu dönemde TCMB döviz piyasalarındaki aşırı dalgalanmaları düzenli döviz satış ihaleleri ile engellemiştir. Diğer taraftan IMF ten sağlanan dış finansmanın karşılığı olarak Hazineye TCMB tarafından açılan kredileri Hazinenin yurtiçi TL ödemelerinde kullanmasıyla oluşan fazla likiditeyi döviz satışıyla çekmiştir.Ayrıca bankaların dış yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için bankalara döviz deposu imkanı sağlanmıştır. Eylül ayı itibariyle her iş günü 20 milyon USD olmak üzere döviz ihaleleri yapılmaya başlanmıştır. Bunda amaç, döviz satışı ile çekilecek TL fazlasının belirli günlerde yoğunlaşmasını önlemek ve döviz kurundaki aşırı dalgalanmayı azaltmaktır. Uygulanan bu politikalar ile kurdaki dalgalanma Nisan ayı sonrasında büyük ölçüde azalmıştır. Fakat Temmuz ayında Arjantin ekonomisinde yaşana gelişmeler ve Telekom krizine bağlı olarak IMF nin kredi dilimini ertelem olasılığı, Eylül ayında da ABD ye yapılan terörist saldırı sonucunda kurdaki dalgalanmada hareketlenme artmıştır.
Faizlerdeki Gelişmeler
Şubat 2001 krizi sonrasında fiyat istikrarını sağlamak adına TCMB kısa vadeli fazi oranlarında değişiklikler yapmıştır. Buna göre Temmuz ayında yaşanan Telekom krizi ve Arjantin’in ekonomik durumu üzerinde faiz oranları yükseltilmiş, ekonomik dengelerin nispeten daha iyi olduğu Ağustos ayında ise düşürülmüştür. Kamu ve TMSF bünyesindeki bankaların gecelik borçlanma gereksinmelerinin sona erdirilmesi, kısa vadeli faiz oranlarının gelişimini belirleyen en önemli etken olmuştur. Bu bankalara verilen DİBS in TCMB tarafından kesin alıma tabi tutulması ile bu bankaların kısa vadeli fazi oranları üzerinde oluşturdukları baskı ortadan kalkmıştır. Ayrıca bu bankalara gecelik faizlerdeki yükümlülüklerini sıfırlama zorunluluğu getirilmiş; bu gelişmeler sonucunda gecelik faizlerde hızlı bir düşüş yaşanmıştır.
TCMB Bilançosu Gelişmeleri
2001 yılı içerisinde, özellikle Şubat krizini takip eden dönemde, TCMB bilançosundaki gelişmeleri iki unsur belirlemiştir.
1. Kamu ve TMSF bankalarına Hazine tarafından DİBS verilmesi ve bu DİBS lerin TCMB tarafından kesin alım işlemine tabi tutulması, bunun Net İç Varlıkları etkilemesi
2. IMF kanalıyla sağlanan finansmanın hazineye kullandırılması
Bu gelişmeler TCMB bilançosunda Net Dış Varlıkların payının azalmasına ve Net İç Varlıklar kalemine kaymasına yolaçmıştır. DİBS lerin TCMB tarafından kesin alım işlemine tabi tutulması ile kamu ve TMSF bağlı bankaların gecelik borçlanma ihtiyacının ortadan kaldırılması, Açık Piyasa İşlemleri hesabında hızlı bir düşüşe ve Kamuya Açılan Nakit Krediler hesabında bir artışa neden olmuştur. Bu yolla piyasaya verilen likiditenin ters repo işlemi ile çekilmesi sonucu APİ hesabı eksi değerler almış ve ciddi bir daralma yaşamıştır. Kamuya Açılan Nakit Krediler hesabındaki artış NİV hesabındaki artışın temel nedeni olarak göze çarpmaktadır. NİV hesabını etkileyen bir diğer önemli gelişme ise IMF tarafından sağlanan dış kredinin Hazinenin iç finansman ihtiyacı için kullanılan kısmının bu hesaba aktarılmasıdır. NİV hesabını etkileyen bir diğer gelişme de TCMB nin kriz döneminde bankaların döviz yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için bankalarla yapmış olduğu döviz depo işlemlerinin bu hesap altında takip edilmesi olmuştur.
TCMB nın döviz kurundaki aşırı dalgalanmayı azaltmak için yaptığı döviz satımları NDV ın ve NUR un azalmasına neden olmuştur. IMF kredilerinin Hazineye iç borç ödemeleri amacıyla kullandırılması sonucu oluşan likiditeyi çekmek için yapılan döviz satışları da bu iki hesapta düşüşe neden olmuştur. Bankaların bankalararası döviz piyasası üzerinden gerçekleştirdikleri döviz depoları da bir başka nedendir; çünkü bu işlemler MB teminatı altında gerçekleştirilmiştir.
Analitik bilançonun pasif kısmını oluşturan para tabanı ise 2001 yılının ilk günleriyle birlikte Kasım krizi sırasında, bayram ve yılbaşı dönemlerinde likiditenin çekilmesi üzerine daralma göstermiş, Şubat 2001 sonrasında krizin de etkilerinin azaltılmasıyla bir çıkış eğilimine geçmiştir.