"....Onemli bir toplantida cep telefonuyla bagira bagira konusan bir kisi garibinize gidiyorsa, paradigmanizi degistirmeden onu degerlendirdiginiz icin, siz yaniliyorsunuzdur.
Ornegin trende giderken, bir baba, 3 evladiyla oturup, surekli aglayan cocuklarina hic, susun, demeden yolculuga devam ettiginde ; siz ona ne gamsiz adam, diyebilirsiniz. Ama sorsaniz, onlar hastaneden geliyorlardir ve bir saat once cocuklarin anneleri olmustur ve eve donuyorlardir.
Prof.Covey in konusmasini dinlemeye gelen annesi, arka sirada oturan 2 kisinin toplanti boyunca surekli konustuklarini gorerek, cok ofkelenmis ve oglumu kucumsuyorlar diyerek te cok uzulmus. Yemek molasinda ogluna, sunlarin kafasina cantami indiresim geliyor, demis. Oglu, anne o adam Finlandiyali, burada smultane tercume yok, mecburen tercumani yanina oturttuk, demis.
Havaalaninda aktarma yapmak isteyen yasli bir hanim, ucaginin 2 saat gecikmeli oldugunu ogrenince, dergiler ve bir kutu kurabiye alarak bekleme salonuna gecmis. Yanindaki sehpaya da dergileri ve kurabiye kutusunu birakarak, okumaya dalmis. Bir ara bakmis ki, yanindaki koltugu oturan bir adam, sehpadaki kurabiye paketini aciyor ve de yemeye basliyor. Kurabiyelerin kendisine ait oldugunu hissettirmek isteyen kadin, adama dik dik bakmis. Hatta cani o an istemedigi halde, kutudan bir kurabiyeyi agzina atmis. Her halde kurabiyelerin sahibinin kim oldugunu artik anlamistir diye dusunurken, adam bir tane daha agzina atmaz mi. Hemen kadin da bir tane daha atmis ve bir yarisma baslamis, adam bir tane, kadin bir tane. Sonucta kutuda tek kurabiye kalmis, adam onu hizlica kaparak ortadan bolmus ve gulerek kadina ikram etmis. O sirada, kadinin ucaginin alana indigi anonsu duyulmus ve islemler icin kadin bankoya gitmis. Pasaportunu cikartmak icin cantasini actiginda, ne gorsun ; KENDI KURABIYE PAKETI, HIC ACILMAMIS OLARAK CANTASINDA DURMUYOR MU ! MEGER, ADAMIN KURABIYESINI YIYORMUS.
Baskalarinin dusunce ve davranislari hakkinda hukum verirken, elimizdeki veriler cogu zaman yeterli olmuyor. Davranislarin nedenini bilmeden cok yanlis yargilara varabiliyoruz. Covey bu ornekleri ; ayni enformasyona farkli bakis, bizim davranislarimizi belirler, diye ozetliyor. Buradan yola cikarak cozemedigimiz sorunlar icin, paradigma (zihin haritasi) degistirmenin geregini vurguluyor. Einstein'in bir sozunu animsatiyor : Karsilastiginiz sorunlari, o sorunlari yarattiginiz dusunce duzleminde kalarak cozemezsiniz. Cogumuzun zaman zaman yaptigi gibi, "sorunlarin icinde kaybolmak" yerine, paradigma degistirmeyi basarip, sorunlara farkli bicimde yaklasabilenler, o sorunu asma sansini da yakaliyorlar. Zaten sorunlarimizi dostlarimizla paylasmamizin nedenlerinden biri de, farkli bir bakisin, bize farkli davranabilme kapisi aralama ihtimali degil midir. Cozumsuz gibi gordugunuz sorunlar konusunda paradigma degistirmenin onemi vardir. Aslinda hayatimizi, basarimizi, mutlulugumuz belirleyen bizim kendi davranislarimizdir. Basimiza gelen her seyle onlara verdigimiz tepki ve yanit arasinda genis bir hareket alani vardir......."
Stephen Covey
Ornegin trende giderken, bir baba, 3 evladiyla oturup, surekli aglayan cocuklarina hic, susun, demeden yolculuga devam ettiginde ; siz ona ne gamsiz adam, diyebilirsiniz. Ama sorsaniz, onlar hastaneden geliyorlardir ve bir saat once cocuklarin anneleri olmustur ve eve donuyorlardir.
Prof.Covey in konusmasini dinlemeye gelen annesi, arka sirada oturan 2 kisinin toplanti boyunca surekli konustuklarini gorerek, cok ofkelenmis ve oglumu kucumsuyorlar diyerek te cok uzulmus. Yemek molasinda ogluna, sunlarin kafasina cantami indiresim geliyor, demis. Oglu, anne o adam Finlandiyali, burada smultane tercume yok, mecburen tercumani yanina oturttuk, demis.
Havaalaninda aktarma yapmak isteyen yasli bir hanim, ucaginin 2 saat gecikmeli oldugunu ogrenince, dergiler ve bir kutu kurabiye alarak bekleme salonuna gecmis. Yanindaki sehpaya da dergileri ve kurabiye kutusunu birakarak, okumaya dalmis. Bir ara bakmis ki, yanindaki koltugu oturan bir adam, sehpadaki kurabiye paketini aciyor ve de yemeye basliyor. Kurabiyelerin kendisine ait oldugunu hissettirmek isteyen kadin, adama dik dik bakmis. Hatta cani o an istemedigi halde, kutudan bir kurabiyeyi agzina atmis. Her halde kurabiyelerin sahibinin kim oldugunu artik anlamistir diye dusunurken, adam bir tane daha agzina atmaz mi. Hemen kadin da bir tane daha atmis ve bir yarisma baslamis, adam bir tane, kadin bir tane. Sonucta kutuda tek kurabiye kalmis, adam onu hizlica kaparak ortadan bolmus ve gulerek kadina ikram etmis. O sirada, kadinin ucaginin alana indigi anonsu duyulmus ve islemler icin kadin bankoya gitmis. Pasaportunu cikartmak icin cantasini actiginda, ne gorsun ; KENDI KURABIYE PAKETI, HIC ACILMAMIS OLARAK CANTASINDA DURMUYOR MU ! MEGER, ADAMIN KURABIYESINI YIYORMUS.
Baskalarinin dusunce ve davranislari hakkinda hukum verirken, elimizdeki veriler cogu zaman yeterli olmuyor. Davranislarin nedenini bilmeden cok yanlis yargilara varabiliyoruz. Covey bu ornekleri ; ayni enformasyona farkli bakis, bizim davranislarimizi belirler, diye ozetliyor. Buradan yola cikarak cozemedigimiz sorunlar icin, paradigma (zihin haritasi) degistirmenin geregini vurguluyor. Einstein'in bir sozunu animsatiyor : Karsilastiginiz sorunlari, o sorunlari yarattiginiz dusunce duzleminde kalarak cozemezsiniz. Cogumuzun zaman zaman yaptigi gibi, "sorunlarin icinde kaybolmak" yerine, paradigma degistirmeyi basarip, sorunlara farkli bicimde yaklasabilenler, o sorunu asma sansini da yakaliyorlar. Zaten sorunlarimizi dostlarimizla paylasmamizin nedenlerinden biri de, farkli bir bakisin, bize farkli davranabilme kapisi aralama ihtimali degil midir. Cozumsuz gibi gordugunuz sorunlar konusunda paradigma degistirmenin onemi vardir. Aslinda hayatimizi, basarimizi, mutlulugumuz belirleyen bizim kendi davranislarimizdir. Basimiza gelen her seyle onlara verdigimiz tepki ve yanit arasinda genis bir hareket alani vardir......."
Stephen Covey