• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Paranoya nedir?

KıRMıZı

TeK BaşıNa CUMHURİYET
V.I.P
Paranoya nedir?

Aşırı şüpheciliğin hakim olduğu, kuşku, vesvese, güvensizlik, kıskançlık, aşırı alınganlık ve gurur gibi karakter bozukluklarının yanı sıra yanlış yargı oluşturma, suçu başkasına atma, sistemli sabuklamalara yol açan yorumlamalarda bulunma gibi hareketlerle ortaya çıkan ve devamlılık gösteren bir psikoz, yani ruhi bir bozukluk türüdür. Özellikleri: Paranoya, genelde daha ileri yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Kişi eşinin kendisini aldattığını ya da yakınlarının onu öldürmeye çalıştıklarını ileri sürebilmektedir. Hayatını bu gibi gerçek dışı düşüncelere göre düzenlemeye başlayan ruh hastası, işi gücü bırakıp örneğin bütün gün eşini takip edebilmektedir. Bu kişiler, evdekiler tarafından tehdit altında bulunduğunu düşünebilirler. Bundan dolayı da, zehirlenmemek için sürekli dışarıda yemeye başlarlar veya yemeklerini kendileri pişirirler. Gerçek dışı tehlikelerden korunmak için silah taşımaya başlayabilir. Bazı paranoid hastalar, haksızlığa uğradıkları inancıyla, sürekli dava açarak, yıllarca mahkemelere gidip gelirler. Bazıları da, kendilerini çok önemli bir devlet adamı, dini lider, sanatçı, sporcu, yazar, şair, peygamber zannedebilmektedir. Bu tür tuhaf düşünce ve inanışların kaynağında öncelikle şiddetli bir istek ve arzu yer almaktadır.
 
Paranoya nasıl tedavi edilir?

21. yüzyılla birlikle paranoya çağı giderek daha etkili olmaya başladı.

Akılla ilgili konularda araştırmalar yapan Dr. Daniel Freeman her dört kişiden birinin, gerçekçi olmayan korkular yüzünden sıkıntı ve acı çektiğini düşünüyor.
Dr. Daniel Freeman, daha önceki zamanlardan çok daha şüpheci insanlar olduğumuzu söylüyor. “Her taraf güvenlik kameraları doldu, yabancılardan daha fazla şüpheleniyoruz, çocuklarımızı dışarıda oynamaya gönderemiyoruz“ diyor.

Dr Freeman, bu durumun önde gelen nedenin, insanların şehirlerde büyük kalabalıklar halinde yaşamaya başlaması olduğunu söylüyor.

1800 lerde nüfusun yüzde beşi şehirlerde yaşıyordu. 2030 yılında bu oranın yüzde 65’e çıkacağı düşünülüyor. Şehirlerde paranoya iki kat daha fazla ortaya çıkıyor. Geleneksel toplumlara göre, şehirlerdeki sosyal bağlar daha zayıf, sosyal destek sistemleri daha az etkili.

Sosyal İzolasyon paranoyanın bir başka nedenini oluşturuyor. İngiltere’de 50 yıl önceye göre, insanlar daha fazla sayıda yalnız yaşamaya başladılar. 50 yıl önceye göre yaklaşık 4 kat daha fazla sayıda insan yalnız yaşıyor.

Sağlıklı ve huzur içinde olma durumunun farklı dağılımı da paranoyanın ortaya çıkışını etkiliyor. Amerika’da yapılan araştırmalarda, ciddi gelir farkı olan gruplar arasında farklı farklı güven ve çatışma duygusunun yaşandığı gösterilmiş.

Güvensizlik, kanser, kalp hastalığı ve enfarktüs gibi hastalıklarla birlikte olabiliyor.

Çalışma ortamı ve ekonomik koşulların güvenilmezliği, çalışma hayatında rekabet, çalışma arkadaşlarını rakip olarak görme, güvensizlik duygularını arttırıyor.

Terörizm ve suç oranlarındaki artış da güvensizlik duygularını arttırıyor.

Her çağın kendine has öcüleri vardır. Bizim çağımızın öcüleri ise, terörizm, mafya ve çocuklara cinsel istismar uygulayan sapıklardır. Dr. Freeman, bu korkuların, gerçek korkular olan, kalp hastalığı, kanser ve trafik kazalarından daha fazla etkili olduğunu düşünüyor.

Dr. Freeman “21. Yüzyıl: Korku Yüzyılı” adlı kitabında görüşlerini anlatmıştır (Oxford University Press)

Terapi ile paranoyayı azaltmak mümkün olabilir. Ama yine de olayı geniş ölçekte ele almak gerekiyor. Paranoyanın sosyal destek sistemleri ve yaşam koşulları ile ilgisinin kurulması kişiye yardım etmek için daha gerçekçi bir zemin oluşturacak.
 


Paranoya

Çoğumuz ara sıra başkalarının bize düşmanca davrandığı duygusuna kapılırız. Ancak paranoyaklar, sürekli olarak komşuları, birtakım garip "yaratıklar", hatta Merihliler olabilecek bir grup "kötünün" tehdidi altında bulundukları hezeyanı içindedirler. Paranoya, karmaşık bir ruhsal hastalıktır. En çarpıcı belirtileri hezeyanlardır. Paranoyak kişi başkalarının kendisine haksızlık yaptığına, eziyet ettiğine inanır. Bu "kötü niyetli başkaları", Merihlilerden casuslara ve televizyon spikerlerine kadar uzanan çok çeşitli kişiler olabilir.

Nedenleri
Paranoya, genellikle bir psikoz, yani akıl hastalığı belirtisidir ve nedeninin kısmen kalıtsal, kısmen de çevre etkilerine bağlı olduğu düşünülmektedir. Araştırmalar, aynı genetik yapıya sahip tek yumurta ikizlerinin ya birlikte paranoyak olduklarını ya da olmadıklarını, oysa farklı genetik yapıları olan çift yumurta ikizlerinde bu birlikteliğin çok daha az olduğunu göstermektedir. Sonuç, bir tür kalıtsal etkinin var olduğu görüşünü desteklemektedir. Öte yandan, çevrenin yarattığı stresler, belli aile içi ilişki biçimleri ve yaşam tarzları da paranoya olasılığını artırmaktadır. Ancak kalıtsal yatkınlık olmaksızın bu etkilerin paranoyaya yol açma olasılığı düşüktür.

Aşağı yukarı herkes zaman zaman kendisiyle "uğraşıldığı" düşüncesine kapılır. Ama bu geçicidir ve değişen koşullarla birlikte ortadan kalkar. Ancak eğer kalıtsal etken söz konusuysa belirtilerin dikkatle değerlendirilmesi gerekir. Araştırmalar, anne - babaları paranoyak olanların en yüksek risk grubuna girdiklerini göstermektedir. Paranoya, daha çok ileri yaşlarda ve toplumun alt tabakalarından kişilerde görülmektedir. Dikkatli incelemeler, bu ruhsal rahatsızlık ciddileştikçe, gerek hastalığının, gerekse kendisine kötülük edildiği duygularının yoğunlaşması sonucu hastanın, insanlarla yakın ilişkilerden kaçındığını, bunun da onu toplam merdiveninin alt basamaklarına doğru ittiğini ortaya koymaktadır. Paranoya, kendi başına pek tehlikeli değildir. Ama daha tehlikeli bir durumun, yani paranoid şizofreninin bir ön uyarısı olabileceği unutulmamalıdır. Kötülük görme duyguları bazen, misillemede bulunma arzusu ya da içinde bulunduğu durumla kendi başına, başa çıkma düşüncesini doğurabilir. Sözgelimi insanların kendisini ve başkalarını radyodan çıkan elektrik dalgalarıyla ele geçirdiğine inanan bir paranoyak, karşı önlem almanın görevi olduğunu düşünebilir ve harekete geçebilir. Ama gerçek bir tehlike olasılığı pek azdır, çünkü hasta kişi aynı zamanda çok tedirgin ve korku içinde olduğundan, tehditleri yalnızca sözde kalır.

Paranoya

Halk arasında, paranoya deyimi, genellikle bir şahsın, çevresindekiler hakkında aşırı şüpheciliğini tanımlamak için kullanılır. Böyle bir kişiye yapılan tavsiyeler, iyi niyetli bile olsa, o kişi tarafından kötü niyetle yapılmış olarak algılanır. Başkalarının kendisi hakkında komplo yaptığı kuruntusuna kapılabilir, kendilerine veya mülklerine karşı bir tehdit olduğu endişesi içine düşer. Bu düşünceler, o şahısa büyük rahatsızlık verir. Çevresindekiler de, bu durumdan rahatsız olur.
Psikiyatrist, Emil Kraepelin, en önemli veya yegâne belirtinin kuruntulu inançlar olduğu ruhsal hastalıkları tanımlamak için, paranoya terimini, kullanmıştır. Terimin kati kullanımı zaman içinde değişmiştir. Kraepelin’in tanımlaması, günümüzde genel olarak terkedilmiştir. Psikiyatristler tarafından, günümüzdeki kullanımıyla, paranoya, kişinin kendisine yönelik (ben merkezli) herhangi bir kuruntuyu işaret etmek için kullanılır. Daha belirli olarak, eziyet korkusuna yol açan bir kuruntuya işaret etmek için kullanılır. Bundan dolayı, psikiyatrik kullanım değişebilir.

Psikiyatride kullanımı

Emil Kraepelin akıl hastalıklarının değişik biçimlerini sınıflandırdığı çalışmasında, kuruntunun olduğu fakat akli yeteneklerde herhangi bir kötüye gidişin görülmediği durumu tanımlamak için safi paranoya terimini kullanmıştır. Bu tanımda diğer şizofrenik bulgular bulunmamaktadır.
Yunanca, παράνοια (paranous) düpedüz delilik anlamına gelir (para = dışarda; nous = akıl, aklını kaçırma). Kraeplin bu köke, kuruntusal inanışları da ekleyerek kendi tanımlamasını geliştirmiştir. Kraeplin'in Yaptığı Paranoya tanımlasında kuruntulu inanışın ne olduğunun önemi yoktur, herhangi bir kuruntulu inanış paranoya olarak sınıflandırılabilir.
Kuruntuların belirgin olduğu şizofreni biçimini için paranoyak şizofreni terimi kullanılır. Bu tanımlamada, kuruntuların hastaya rahatsızlık verip vermediği dikkate alınmaz Yani, hasta, kuruntuları ile uyum içinde olsa bile paranoyak şizofreni tanısı alabilir.
Ancak, son dönemlerde, kişideki kuruntuların rahatsızlık verici olması kavramı tekrar önem kazanmıştır. Özellikle, iki ana nokta özerinde durulmaya başlanmıştır:
Kişinin, kuruntuları nedeniyle kendisine zarar verecek davranışlarda bulunması veya bulunma tehlikesinin olması
Kişinin, kuruntuları nedeniyle başkalarına zarar verecek davranışlarda bulunması veya bulunma tehlikesinin olması
Paranoya çoğu zaman şizofreni gibi psikotik hastalıklarla iç içedir. Bununla birlikte seyrek olarak, paranoyak kişilik bozukluğu gibi, psikotik olmayan, diğer durumlarda da gözlenebilir.
Paranoya, bireyin herhangi bir olay karşısında olayın oluşumundan farklı olarak gelişebileceğini kendi içerisinde canlandırma yolu ile öne sürdüğü ve sınırsız sayıda çeşitlendirebileceği hayal ürünlerinin tümüdür.

Klinik paranoya örnekleri

Paranoyak kuruntular arasında; kişinin, takip edildiği, elektronik araçlarla gözlendiği, yiyecek veya içeceklerinin zehirlendiği, önemli biri, veya tanınmış bir kişilik tarafından uzaktan sevildiği (Erotomani) bulunur.

Paranoya Belirtileri
Hasta çok canlı sanrılar yaşayabilir, olmayan sesler işitebilir. Günlük olaylara, rastlantılara, başkalarının sıradan hareketlerine, kendine ilişkin olağanüstü anlamlar verir. Kulak misafiri olduğu konuşmaların kendisine ilişkin olduğunu, bunun herkesin ona karşı birleşmiş olduğunu kanıtladığına inanabilir. Sokaklarda, rastlantı sonucu birbirine benzer insanlar görse, izlendiği kanısına kapılabilir. Sonuç olarak, paranoyak kişi çoğunlukla korkak, kafası karışık ve sinirlidir. Yine de, başka akıl hastalıklarına oranla, düşünme ve öteki zihinsel süreçlerde fazla bir bozulma olmaz. Eziyete, haksızlığa uğrama duygusu, bunamada, epilepside ve amfetamin türü ilaçların alınması sonucunda da görülebilir. İlaçla ortaya çıktığında geçicidir ancak ilaç bedende etkisini sürdürdüğü varlığını korur.

Tedavisi
Paranoya ciddi bir hastalıktır ve tedavisi kolay değildir. Ne yazık ki, belirtiler genellikle geç fark edilir. Uzun süre hastanın yalnızca kavgacı, huzursuzluk yaratıcı olduğu düşünülür. Öteki davranışları ve inançları olağan, akla uygun olduğu için, kimse akıl hastalığından kuşkulanmaz. Tam anlamıyla ileri bir durum olan paranoid şizofreni, genellikle psikotrop türü ilaçlarla tedavi edilir. Hastaların dörtte biri ilaç tedavisi ve psikoterapiyle belli bir süre sonra iyileşir. Ancak paranoyak özellikler ortadan kalksa da, hasta sürekli tıbbi gözetim altında tutulmalıdır.

Paranoya, aşırı endişe veya korkuyla karakterize edilen, sıkça mantıksız kuruntularla bilinen bir rahatsızlıktır. Kelime Yunanca'da, "παράνοια" (paranous) "düpedüz delilik" anlamına gelir (para = dışarda; nous = akıl, aklını kaçırma) ve terim geçmişte kuruntu, delirme durumlarını ifade etmek için kullanılmıştır.

Paranoya çoğu zaman şizofreni gibi psikotik hastalıklarla iç içedir. Bununla birlikte seyrek olarak, paranoyak kişilik bozukluğu gibi, psikotik olmayan, diğer durumlarda da gözlenebilir.
Paranoya, bireyin herhangi bir olay karşısında olayın oluşumundan farklı olarak gelişebileceğini kendi içerisinde canlandırma yolu ile öne sürdüğü ve sınırsız sayıda çeşitlendirebileceği hayal ürünlerinin tümüdür.

Halk arasında, paranoya deyimi, genellikle bir şahsın, çevresindekiler hakkında aşırı şüpheciliğini tanımlamak için kullanılır. Böyle bir kişiye yapılan tavsiyeler, iyi niyetli bile olsa, o kişi tarafından kötü niyetle yapılmış olarak algılanır. Başkalarının kendisi hakkında komplo yaptığı kuruntusuna kapılabilir, kendilerine veya mülklerine karşı bir tehdit olduğu endişesi içine düşer. Bu düşünceler, o şahısa büyük rahatsızlık verir. Çevresindekiler de, bu durumdan rahatsız olur.

Tarihçe

Psikiyatrist Emil Kraepelin, en önemli veya yegâne belirtinin kuruntulu inançlar olduğu ruhsal hastalıkları tanımlamak için, "paranoya" terimini, kullanmıştır. Terimin kati kullanımı zaman içinde değişmiştir. Kraepelin’in tanımlaması, günümüzde genel olarak terkedilmiştir. Psikiyatristler tarafından, günümüzdeki kullanımıyla, paranoya; kişinin kendisine yönelik (benmerkezli) herhangi bir kuruntuyu işaret etmek için kullanılır. Daha belirli olarak, eziyet korkusuna yol açan bir kuruntuya işaret etmek için kullanılır. Bundan dolayı, psikiyatrik kullanım değişebilir.
Kraeplin bu köke, kuruntusal inanışları da ekleyerek kendi tanımlamasını geliştirmiştir. Kraeplin'in yaptığı paranoya tanımlasında kuruntulu inanışın ne olduğunun önemi yoktur, herhangi bir kuruntulu inanış paranoya olarak sınıflandırılabilir.

Psikiyatride paranoya

Emil Kraepelin akıl hastalıklarının değişik biçimlerini sınıflandırdığı çalışmasında, kuruntunun olduğu fakat akli yeteneklerde herhangi bir kötüye gidişin görülmediği durumu tanımlamak için tek paranoya terimini kullanmıştır. Bu tanımda diğer şizofrenik bulgular bulunmamaktadır.
Kuruntuların belirgin olduğu şizofreni biçimini için paranoyak şizofreni terimi kullanılır. Bu tanımlamada, kuruntuların hastaya rahatsızlık verip vermediği dikkate alınmaz Yani, hasta, kuruntuları ile uyum içinde olsa bile paranoyak şizofreni tanısı alabilir.
Ancak, son dönemlerde, kişideki kuruntuların rahatsızlık verici olması kavramı tekrar önem kazanmıştır. Özellikle, iki ana nokta özerinde durulmaya başlanmıştır:
Kişinin, kuruntuları nedeniyle kendisine zarar verecek davranışlarda bulunması veya bulunma tehlikesinin olması,
Kişinin, kuruntuları nedeniyle başkalarına zarar verecek davranışlarda bulunması veya bulunma tehlikesinin olması.
Paranoyak kuruntular arasında; kişinin, takip edildiği, elektronik araçlarla gözlendiği, yiyecek veya içeceklerinin zehirlendiği, önemli biri, veya tanınmış bir kişilik tarafından uzaktan sevildiği (erotomani) bulunabilmektedir.

Bireyin yaşamının merkezi hâline gelen kuruntularla beliren akıl hastalığı. Genellikle kendi sorunlarını kavramaktan uzak, toplumsal olarak mutsuz, kuşkucu, katı ve gücenik kişiliklerde, kırk ile elli yaşlar arasında ortaya çıkar. Heyecan, derin keder, içki düşkünlüğü, sinir sistemi bozuklukları gibi nedenler hastalığa zemin hazırlar. Paranoit olarak nitelenen bu kişiliklerin gerçek paranoyaya dönüşmesi sayıca azdır. Hastalık genellikle dört biçim alır;
Tehlike kuruntusu (hasta kendisine karşı düzenlenmiş komplolarla yaşamının tehlikede olduğunu sanır ve kendini toplumdan soyutlar)
Büyüklük kuruntusu (hasta, kendi hayatına kastedildiğinden hareketle önemli bir kişi olduğunu düşünmeye ve kendini ünlü kimselerle özdeşleştirmeye varır)
Mücadeleci tip (hasta, örneğin işverenin, hükümetin ya da çeşitli örgütlerin hışmına uğradığını düşünerek avukatların kapısını aşındırır)
Erotik tip (hasta, özellikle toplumda bir film yıldızı vb. ünlü biri tarafından sevildiğini düşünür). Paranoyanın kesin bir tedavisi yoktur.



 
Geri
Top