REKLAMLARLA BESLENİYORUZ
özellikle son otuz yıllık zaman dilimi içinde yazılı ve görsel medya araçlarının gelişimi dikkate alındığında, bireyin gelişim süreci içinde çevreden gelen bilgi ya da yönlendirme bombardımanı olduğunu da söylemek olasıdır. Gerek ülkemizin dışa açılması, gerekse dünya üzerinde yazılı ve görsel iletişim araçlarında gözlenen çok hızlı gelişme bunun en azından aynı doğrultuda devam edeceğini göstermektedir.
2010 yılında, Guran ve Bereket, yaklaşık dokuz bin reklam izlemişler, bunların üç bininin beslenme ile ilgili olduğunu saptamışlardır. Bu reklamların çoğunluğunu sağlıklı olmayan cips, çikolata, dondurma, hazır yemek, kahve, margarin, pasta, şeker, şekerleme, şekerli yiyecekler gibi besinlerin tüketimine yönelmiş olup, genellikle çocukları hedef kitle olarak ele almıştır.
Bu reklamların çoğunun, çocukların en çok televizyon seyrettiği, öğleden sonra ve hafta sonları yayınlanması çocuklarda şişmanlamaya yol açmakta, çocukta, gençte, erişkinde obezite, şeker, kalp, damar, böbrek, karaciğer hastalıkları kaygısını, korkusunu artırmaktadır.
Görsel ve yazılı kitle iletişim araçlarında yer alan “çakma sağlık” uzmanlarının hastalıkların tedavisi için önerdikleri bitkiler ya da bunlardan üretilen haplar, insanlarda ilaç tedavisine karşı kuşku, kaygı, korku yaratmıştır. Bu nedenle hekim tedavisini terk eden, bu yüzden hastalığı kötüleşen binlerce örnek vardır.
öte yandan Afrika mangosu, altın çilek özü, yosun gibi dışarıdan gelen “sibutramin” gibi toksit kimyasallardan birini içeren zayıflama hapları birçok bedensel-ruhsal bozukluğa, hatta ölüme bile neden olmaktadır.
Özcan Köknel, Kaygıdan Korkuya
özellikle son otuz yıllık zaman dilimi içinde yazılı ve görsel medya araçlarının gelişimi dikkate alındığında, bireyin gelişim süreci içinde çevreden gelen bilgi ya da yönlendirme bombardımanı olduğunu da söylemek olasıdır. Gerek ülkemizin dışa açılması, gerekse dünya üzerinde yazılı ve görsel iletişim araçlarında gözlenen çok hızlı gelişme bunun en azından aynı doğrultuda devam edeceğini göstermektedir.
2010 yılında, Guran ve Bereket, yaklaşık dokuz bin reklam izlemişler, bunların üç bininin beslenme ile ilgili olduğunu saptamışlardır. Bu reklamların çoğunluğunu sağlıklı olmayan cips, çikolata, dondurma, hazır yemek, kahve, margarin, pasta, şeker, şekerleme, şekerli yiyecekler gibi besinlerin tüketimine yönelmiş olup, genellikle çocukları hedef kitle olarak ele almıştır.
Bu reklamların çoğunun, çocukların en çok televizyon seyrettiği, öğleden sonra ve hafta sonları yayınlanması çocuklarda şişmanlamaya yol açmakta, çocukta, gençte, erişkinde obezite, şeker, kalp, damar, böbrek, karaciğer hastalıkları kaygısını, korkusunu artırmaktadır.
Görsel ve yazılı kitle iletişim araçlarında yer alan “çakma sağlık” uzmanlarının hastalıkların tedavisi için önerdikleri bitkiler ya da bunlardan üretilen haplar, insanlarda ilaç tedavisine karşı kuşku, kaygı, korku yaratmıştır. Bu nedenle hekim tedavisini terk eden, bu yüzden hastalığı kötüleşen binlerce örnek vardır.
öte yandan Afrika mangosu, altın çilek özü, yosun gibi dışarıdan gelen “sibutramin” gibi toksit kimyasallardan birini içeren zayıflama hapları birçok bedensel-ruhsal bozukluğa, hatta ölüme bile neden olmaktadır.
Özcan Köknel, Kaygıdan Korkuya