Haram aylar var, vardı
Gecelerin kutsiyetine hürmet göstermek şarttı
Aylardan Ramazan olunca, ruh ve gönüller gözyaşlarına kanardı
Beşer ibadet etmek için kapı kapı gayrete koşar, Rabbinin katında rıza arardı
Aklın ve kalbin efendisi
İradenin ihsan adresi, vicdanın suhulet sesi
Yüreğin inşirah perdesi, gözyaşlarının sevda muhayyilesi
Ne kadar endişe ederdi, ümmetini bu halini görendi, hassasiyet O’nun içindi
Hangi zaviyeden baksak
İster hazan, ister zemheri mey anında kalsak
Her hal ve hareketinde ki ibreti anlamaya çalışsak ve kavrasak
Hayatımızın felsefesi yapıp, azimle ümmeti olmaya layık olsak ve avunmasak
Filistin’den tut nereye kadar
Asırlardır sömürülen zavallı halklar, köle yapılanlar
Zulmün karşısında duramayacak kadar onuru ve omurgası kırılan varlıklar
İnsanlık adına ne kadar utanç içinde bulunduğumuzun söyle ne kadar farkındalar
Sabiler ezbere zorlanıyor
Canlı bir tahakkümün içinde düğümleniyor
Bu hale itiraz etmek kifayet etmiyor, kolaydan cennet umudu vehmediliyor
Mukallit olmak, örfü inanışla hayata bel bağlamak, ümmeti Muhammed’e çözüm getirmiyor
Rahmetli babam çok üzülürdü
Annem seyrettiğine dost mu düşman mı diye sual eylerdi
Düşman deyince, “defi dürülsün” derdi ve her ikisi de ümit içinde beklerdi
Konu komşu geçim derdindeydi, bazen muhabbet olsun diye konuya girerlerdi
Mustafa CİLASUN