YoRuMSuZ
Biz işimize bakalım...
Kelime-i şehadet getiren herkesi Müslüman kabul ederiz. Bunu belgelemek için de nüfus kimliğimizde "Dini" hanesine "İslam" yazdırırız.
Peki, bunlar yeterli midir Müslüman sayılmak için? Evet, yeterlidir, yeterlidir de gerçek ve sadık bir mümin sayılabilmek için başka şeyler de gerekir.
İşte bu yazıda Kuran-ı Kerim penceresinden müminin bazı özelliklerini sayacağız. Ta ki kendisini terazinin bir kefesine, Kuran'ın kurallarını da diğer kefeye koyup değerlendirebilsin. Başkasının onayına gerek kalmadan "ahlak ve tavırlar" açısından nasıl bir mümin olduğumuza kendimiz şehadet etmiş oluruz böylece.
Peki, bunlar yeterli midir Müslüman sayılmak için? Evet, yeterlidir, yeterlidir de gerçek ve sadık bir mümin sayılabilmek için başka şeyler de gerekir.
İşte bu yazıda Kuran-ı Kerim penceresinden müminin bazı özelliklerini sayacağız. Ta ki kendisini terazinin bir kefesine, Kuran'ın kurallarını da diğer kefeye koyup değerlendirebilsin. Başkasının onayına gerek kalmadan "ahlak ve tavırlar" açısından nasıl bir mümin olduğumuza kendimiz şehadet etmiş oluruz böylece.
----------------------------
- Müslüman affetmeyi sever. Öfkesine hákim olur. Öfkesini yutar. İnsanların kabahatini görmezden gelir (Ali İmran, 134). Bu tavrıyla da Yüce Allah'ın mağfiretini arzular (Nur, 22).
- Müslüman boş sözden ve hareketlerden uzak kalır. Doğru olan da bu değil mi? Dünya ve ahirette fayda sağlamayacak söz, tavır ve hareketlerin ne faydası olabilir ki (Müminun, 3).
- Müslüman, cahillerin sataşmasına muhatap olunca selam selametle der ve geçer (Furkan, 63). Cevap vermeye yeltenmez, sataşmalardan etkilenmez. Potaya girmez.
- Müslüman, Allah'a verdiği sözünde durur (Azhab, 23). Gayrimüslimle bile bir anlaşma yaparsa anlaşmasına ihanet etmez. Sözüne ve ahdinde sadıktır.
- Müslüman, ölçülü bir sesle konuşur. Alçak bir sesle hitap eder. Vakur insana yakışan bir hitapla hitabede bulunur (Lokman, 19).
- Müslüman kötülüğe kötülükle değil, iyilikle muamele eder. Affetmeyi sever. Kötülüklere güzellikle karşılık vermek bir fazilettir (Fussilet, 34).
- Müslüman diğer Müslümanları kardeş olarak kabul eder. Müminler ancak kardeş olabilirler (Hucurat, 10). Bir Müslüman diğeriyle alay etmez. Küçük görmez. Aşağılamaz, ona kötü lakaplar takmaz (Hümeze, 1).
- Müslüman hayatını doğru bir çizgide götürür. İstikamet onun için vazgeçilmez bir ilkedir. Peygamberin bile dosdoğru hareket etme konusunda ayet aldığını bilir (Hud, 112). Kuran-ı Kerim'in istediği anlamı da doğru dürüst yapar.
- Müslüman haramlardan kaçınır. Yüce Allah'ın emirlerine uyar (Meryem, 65).
- Müslümanlar başka din mensuplarının İslam'a yönelik tahrikleri karşısında vakur davranırlar. Akıllıca hareket ederler. Telaşlanmazlar. Kendilerine güvenirler (A'raf, 199; Maide, 13).
- Müslüman, ailesine ve çevresine ibadet etmeyi ve namaz kılmayı teşvik eder (Taha, 132). Peygamberin ilk yaptığı ibadetin Hz. Hatice ve Hz. Ali ile beraber namaz kılmak olduğunu unutmaz. Hz. Ali ve Hz. Ömer'in camide namaz kılarken veya namaza hazırlanırken şehit edildiklerini hatırlar. Onların camiye ve namaza bağlılıklarını kendisi için ölçü alır.
- Müslüman bozguncu değil, yapıcıdır. Tahrip etmez, tamir eder (A'raf, 56).
- Müslüman başkasının namusuna, iffetine saldırmaz. Dil uzatmaz, küfretmez. Kuran-ı Kerim'deki en sert cezalardan birinin, namuslu kadınlara iftira etmek olduğunu unutmaz (Nur, 11-25).
- Müslüman zina etmez. Zinaya götürecek yollardan ve ortamlardan uzak durur (İsra, 32), zinanın bir zulüm olduğunu bilir.
- Müslüman, kendisini zinaya davet edenin şeytanın ve nefsin bir eseri olduğunu bilir. Bu davete boyun eğdiğinde kendisinin de bu dairenin bir çarkı haline dönüşeceğini bilir ve uzak durur. İffeti tercih eder.
- Müslüman, Allah'a yalvarır. Sürekli Allah'ı anar, her an Yüce Allah'la beraber olur. Yanlış bir iş yaptığında hemen kendine gelir. Kendini günahların ve isyanın oyununa kaptırmaz. Herkes yokken, herkes uzak ve her şey uzakken, Allah'ın yakın olduğunu bilir. Bir an bile Allah'tan gafil olmaz. Yüksek sesle veya kısık sesle Allah'ı anar. Bakındığı her yerde ve anda Rabbini anar (A'raf, 40, 205; Ali İmran, 135).
- Müslüman sadece Allah'a dayanır. Fatiha'da okuduğu gibi yalnızca yaradıcısından ister. İnsanlara iyilik yaparken de onlardan gelecek karşılığı beklemez. Bunun manevi karşılığını da dünyada değil ahirette bekler.
- Müslüman, Müslüman'ın gıybetini yapmaz. Aleyhinde konuşmaz, çekiştirmez. Aleyhinde konuşanı susturur veya en azından o ortamı terk eder.
- Müslüman küfretmez. Hakaret etmez, ağır söz söylemez, kendini büyük görmez. Mütevazı davranır. Herkesi kendinden daha çok cennete yakın hisseder.
- Bu maddelerde yazılanlar bile kelime-i şehadet getirmekle işin bitmediğini anlatmaya yeter sanırım.