Sağırlar Kenti
Çok eski zamanların birinde,yüce dağların arasına gizlenmiş şirin bir kent varmış.Bu kentin sakinlerinin hepsi sağırmış.Her işlerini normal olarak görebilen bu insanların tek kusuru sağır olmalarıymış ve bu nedenle de çok zor anlaşırlarmış.
Günlerden bir gün,bukentte yaşayan insanlartdan birinin keçileri kaybolmuş.Keçilerinin peşinde dolaşırken,tarlasını süren bir köylüyle karşılaşmış.Selam vermiş:
"Merhaba dostum.Bu tarafta üç keçi gördünmü?"
Tabi bu yöredeki tüm insanlar gibi ikiside sağırmış.O nedenle birbirlerinin deiklerini anlamıyorlarmış.
"Ne istiyorsun?" diye bağırmış tarlasını süren köylü."Bu tarla benim malım taaa şu ağaca kadar."Eliyle uzaktaki bir ağacı göstermiş.
Keçilerini arayan adam ise kendi sorusun ayanıt aldığını zannederek gösterilen yöne doğru gitmiş.Tesadüf bu ya keçiler gerçekten o taraftaymış.Dönüşte tarlasını süren köylünün yanında tekrar durmuş:
"Sağol kardeşim.Bana büyük bir iyilik yaptın.Bu iyiliğin nedeni ile sana şu ayağı biraz aksayan keçi yavrusunu hediye ediyorum " deyip yavruyu göstermiş.Köytlü ise korkmuş.Keçi sahibinin kendisini suçladığını sanmış.
"Yemin ederim ben senin keçilerini hiç görmedim.Bu keçi yavrusuna dokunmadım bile.Nasıl zarar verebilirim?Topallıyorsa sorun bende değil!"
Karşılıklı bağırmaya başlamışlar.Ama birbirlerini duymuyorlarmış.derken atlı bir adam görmüşler ve durdurup ondan arabuluculuk etmesini istemişler.
"Olay şöyle oldu"diye başlamış keçilerin sahibi."Benim keçilerim kayboldu.Bende onları aramaya başladım.Bu adam bana keçilerin ne tarafa gittiğini gösterdi.Dönerken bende şu yavru keçiyi ona armağan etmek istedim.Ama az buluyor daha büyüğünü istiyor."
Köylüde şöyle demiş:"Ben burada sakin sakin toprağımı sürüyordum.Sonra bu adam çıktı.Bu toprağın kimin olduğunu sordu.Bende şu ağaca kadar benim dedim.Sonra o yöne doğru gitti.Dönerken üç keçi vardı yanında.Bunlardan birinin ayağı topallıyor.Ona benim zarar verdiğimi sanıyor.Beni suçluyor.Bunlardan birine elimi sürmüşsem en büyük cezayı alayım!Sana yalvarıyorum,atından inde şu adamı ikna et"deyip atın dizginlerini tutmuş.
Bu seferde atlı sinirlenmiş.Bağırmaya başlamış:
"Ne diye çekiyorsun atımı!Bu at benim.Daha ufacık taydı aldığımda,elimde büyüdü!Sana ne diye vereyim!"
Sonra üçü birden itişip kakışmaya başladılar.Bir süre sonra kadıya gitmeyi akıl etmişler.Üçüde sırayla olayı kendince anlamış.Kadı başını sallamış.Ama oda tabi kentin diğer sakinleri gibi sağırmış.
"Madem üçünüz birden ayın hilal olduğunuzu söylüyorsunuz,demekki yarın artık bayrama başlayabiliriz."
Üç kavgacı birbirine bakmışi kadı barışmazsak üçümüzüde falakaya yatıracak galiba"diye düşünmüş ve sessizce dağılmışlar.
Çok eski zamanların birinde,yüce dağların arasına gizlenmiş şirin bir kent varmış.Bu kentin sakinlerinin hepsi sağırmış.Her işlerini normal olarak görebilen bu insanların tek kusuru sağır olmalarıymış ve bu nedenle de çok zor anlaşırlarmış.
Günlerden bir gün,bukentte yaşayan insanlartdan birinin keçileri kaybolmuş.Keçilerinin peşinde dolaşırken,tarlasını süren bir köylüyle karşılaşmış.Selam vermiş:
"Merhaba dostum.Bu tarafta üç keçi gördünmü?"
Tabi bu yöredeki tüm insanlar gibi ikiside sağırmış.O nedenle birbirlerinin deiklerini anlamıyorlarmış.
"Ne istiyorsun?" diye bağırmış tarlasını süren köylü."Bu tarla benim malım taaa şu ağaca kadar."Eliyle uzaktaki bir ağacı göstermiş.
Keçilerini arayan adam ise kendi sorusun ayanıt aldığını zannederek gösterilen yöne doğru gitmiş.Tesadüf bu ya keçiler gerçekten o taraftaymış.Dönüşte tarlasını süren köylünün yanında tekrar durmuş:
"Sağol kardeşim.Bana büyük bir iyilik yaptın.Bu iyiliğin nedeni ile sana şu ayağı biraz aksayan keçi yavrusunu hediye ediyorum " deyip yavruyu göstermiş.Köytlü ise korkmuş.Keçi sahibinin kendisini suçladığını sanmış.
"Yemin ederim ben senin keçilerini hiç görmedim.Bu keçi yavrusuna dokunmadım bile.Nasıl zarar verebilirim?Topallıyorsa sorun bende değil!"
Karşılıklı bağırmaya başlamışlar.Ama birbirlerini duymuyorlarmış.derken atlı bir adam görmüşler ve durdurup ondan arabuluculuk etmesini istemişler.
"Olay şöyle oldu"diye başlamış keçilerin sahibi."Benim keçilerim kayboldu.Bende onları aramaya başladım.Bu adam bana keçilerin ne tarafa gittiğini gösterdi.Dönerken bende şu yavru keçiyi ona armağan etmek istedim.Ama az buluyor daha büyüğünü istiyor."
Köylüde şöyle demiş:"Ben burada sakin sakin toprağımı sürüyordum.Sonra bu adam çıktı.Bu toprağın kimin olduğunu sordu.Bende şu ağaca kadar benim dedim.Sonra o yöne doğru gitti.Dönerken üç keçi vardı yanında.Bunlardan birinin ayağı topallıyor.Ona benim zarar verdiğimi sanıyor.Beni suçluyor.Bunlardan birine elimi sürmüşsem en büyük cezayı alayım!Sana yalvarıyorum,atından inde şu adamı ikna et"deyip atın dizginlerini tutmuş.
Bu seferde atlı sinirlenmiş.Bağırmaya başlamış:
"Ne diye çekiyorsun atımı!Bu at benim.Daha ufacık taydı aldığımda,elimde büyüdü!Sana ne diye vereyim!"
Sonra üçü birden itişip kakışmaya başladılar.Bir süre sonra kadıya gitmeyi akıl etmişler.Üçüde sırayla olayı kendince anlamış.Kadı başını sallamış.Ama oda tabi kentin diğer sakinleri gibi sağırmış.
"Madem üçünüz birden ayın hilal olduğunuzu söylüyorsunuz,demekki yarın artık bayrama başlayabiliriz."
Üç kavgacı birbirine bakmışi kadı barışmazsak üçümüzüde falakaya yatıracak galiba"diye düşünmüş ve sessizce dağılmışlar.