İnsan doğasına özgü birçok şeyi, izlediğiniz filmlerde gözlemlemeniz mümkündür. Hayat bizler için koca bir kişisel gelişim sahnesidir ve bu sahnede yerimizi alıp, kendimizi geliştirmek için her şeyi fırsat bilmeliyiz. Filmleri zaman öldürmek için değil, hem keyifli vakit geçirmek hem de gelişimimize katkı sunmak için izlemeliyiz.
“Sinema insanlığa hiçbir şey öğretemez; çünkü insanlık, hiçbir şey öğrenemeyeceğini, 14 bin yılda yeteri kadar ispatlamıştır.” diyen ünlü yönetmen Andrey Tarkovski’nin bu düşüncesi ne kadar doğru, ne kadar yanlıştır bilinmez… Ama bence “Sanatsal Gelişim” diye bir kavram vardır... Ve Sinema insanı gayet iyi geliştirir.
İnsanoğlunun sınırsız özgürlüğü yakaladığı tek yer; beyaz perdedir. Gerçek hayatta yapmak isteyip yapamadıklarımızı, hayal edip gerçekleştiremediklerimizi sinema aracılığı ile yaşayıp, yaşatabiliriz.
Yıllar önce sinema filmlerinde gördüğümüz ve gülüp geçtiğimiz birçok şey şu an günlük yaşamımızda bize eşlik etmekte. Zaten bütün icatlar, uçuk fikirler ve hayallerden meydana gelmemiş midir?
İyi bir izleyici sinemadan ne alması gerektiğini öğrenmelidir. Evinizde DVD’nizi takıp, dünyanın diğer ucundaki ülkeleri görebiliyor, kültürleri tanıyabiliyorsunuz. Aynı şekilde yüzlerce karakteri de evinizde ağırlamış oluyorsunuz.
Katili, hırsızı, polisi, mafyayı, psikopatı, dürüstü, dolandırıcıyı, öğretmeni ve doktoru… Yüzlerce karakter evinize konuk olup, size bir şeyler fısıldıyor. Gerçek hayatta karşılaşmanıza imkan olmayan insanlarla karşılaşıyorsunuz. Yaptıkları mimikler ve jestlerle beden dilini öğreniyorsunuz onlardan.
Komedi, dram, korku, fantastik, müzikal, gerilim gibi birçok insani duygu ve psikolojiyi yaşama, deneyimleme şansınız oluyor.
Belki de bir korku filminde izlediğiniz sapığın yaptıkları sizi etkiliyor ve gerçek hayatta birçok konuda daha temkinli davranıyorsunuz. İzlediğiniz bir aile dramı, ailenizle aranızdaki ilişkileri gözden geçirmeniz için tetikleyici unsur olabiliyor. Eşini kaybetmiş bir kocayı izleyen adam, filmin sonunda karısına “seni seviyorum” deme hissine kapılabiliyor. Bir film kahramanı bazen sizi o kadar etkileyebiliyor ki, duruşunuza, bakışınıza, yürüyüş ve giyiminize çeki düzen verme ihtiyacı duyabiliyorsunuz.
İnsan doğasına özgü birçok şeyi, izlediğiniz filmlerde gözlemlemeniz mümkündür. Hayat bizler için koca bir kişisel gelişim sahnesidir ve bu sahnede yerimizi alıp, kendimizi geliştirmek için her şeyi fırsat bilmeliyiz. Filmleri zaman öldürmek için değil, hem keyifli vakit geçirmek hem de gelişimimize katkı sunmak için izlemeliyiz.
Seyrettiklerimizden dersler çıkarabilmeyi öğrenmeliyiz. Bir film izleyin ve o filmi birkaç gün sonra tekrar seyredin. İlk izlediğinizde gözünüzden kaçırdığınız birçok şeyi fark edebilirsiniz. Bu da filmleri dikkatsiz ve yüzeysel olarak seyrettiğimizin kanıtıdır. O halde hayatımızda en çok yer kaplayan 7. sanat dalının meyvelerini izlerken seçici olmalı ve onları da birer kişisel gelişim aracı olarak görmeliyiz.
Hoş ve Sevgiyle kalın.
Yazar : Ahmet KARAYÜN
“Sinema insanlığa hiçbir şey öğretemez; çünkü insanlık, hiçbir şey öğrenemeyeceğini, 14 bin yılda yeteri kadar ispatlamıştır.” diyen ünlü yönetmen Andrey Tarkovski’nin bu düşüncesi ne kadar doğru, ne kadar yanlıştır bilinmez… Ama bence “Sanatsal Gelişim” diye bir kavram vardır... Ve Sinema insanı gayet iyi geliştirir.
İnsanoğlunun sınırsız özgürlüğü yakaladığı tek yer; beyaz perdedir. Gerçek hayatta yapmak isteyip yapamadıklarımızı, hayal edip gerçekleştiremediklerimizi sinema aracılığı ile yaşayıp, yaşatabiliriz.
Yıllar önce sinema filmlerinde gördüğümüz ve gülüp geçtiğimiz birçok şey şu an günlük yaşamımızda bize eşlik etmekte. Zaten bütün icatlar, uçuk fikirler ve hayallerden meydana gelmemiş midir?
İyi bir izleyici sinemadan ne alması gerektiğini öğrenmelidir. Evinizde DVD’nizi takıp, dünyanın diğer ucundaki ülkeleri görebiliyor, kültürleri tanıyabiliyorsunuz. Aynı şekilde yüzlerce karakteri de evinizde ağırlamış oluyorsunuz.
Katili, hırsızı, polisi, mafyayı, psikopatı, dürüstü, dolandırıcıyı, öğretmeni ve doktoru… Yüzlerce karakter evinize konuk olup, size bir şeyler fısıldıyor. Gerçek hayatta karşılaşmanıza imkan olmayan insanlarla karşılaşıyorsunuz. Yaptıkları mimikler ve jestlerle beden dilini öğreniyorsunuz onlardan.
Komedi, dram, korku, fantastik, müzikal, gerilim gibi birçok insani duygu ve psikolojiyi yaşama, deneyimleme şansınız oluyor.
Belki de bir korku filminde izlediğiniz sapığın yaptıkları sizi etkiliyor ve gerçek hayatta birçok konuda daha temkinli davranıyorsunuz. İzlediğiniz bir aile dramı, ailenizle aranızdaki ilişkileri gözden geçirmeniz için tetikleyici unsur olabiliyor. Eşini kaybetmiş bir kocayı izleyen adam, filmin sonunda karısına “seni seviyorum” deme hissine kapılabiliyor. Bir film kahramanı bazen sizi o kadar etkileyebiliyor ki, duruşunuza, bakışınıza, yürüyüş ve giyiminize çeki düzen verme ihtiyacı duyabiliyorsunuz.
İnsan doğasına özgü birçok şeyi, izlediğiniz filmlerde gözlemlemeniz mümkündür. Hayat bizler için koca bir kişisel gelişim sahnesidir ve bu sahnede yerimizi alıp, kendimizi geliştirmek için her şeyi fırsat bilmeliyiz. Filmleri zaman öldürmek için değil, hem keyifli vakit geçirmek hem de gelişimimize katkı sunmak için izlemeliyiz.
Seyrettiklerimizden dersler çıkarabilmeyi öğrenmeliyiz. Bir film izleyin ve o filmi birkaç gün sonra tekrar seyredin. İlk izlediğinizde gözünüzden kaçırdığınız birçok şeyi fark edebilirsiniz. Bu da filmleri dikkatsiz ve yüzeysel olarak seyrettiğimizin kanıtıdır. O halde hayatımızda en çok yer kaplayan 7. sanat dalının meyvelerini izlerken seçici olmalı ve onları da birer kişisel gelişim aracı olarak görmeliyiz.
Hoş ve Sevgiyle kalın.
Yazar : Ahmet KARAYÜN